Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/690 E. 2023/922 K. 25.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/690
KARAR NO: 2023/922
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/02/2023
NUMARASI: 2023/96 E. – 2023/64 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesice yapılan yargılaması sonucunda mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen karar karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle: müvekkilleri tarafından hem de banka aracılığıyla ödenen senet için, senet alacaklısının gerçeğe aykırı beyanları ile önce ihtiyati haciz kararı alındığını, akabinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından aleyhe icra takibine geçilmiş olup huzurda söz konusu icra dosyasında müvekkillerinin borçlu olmadığını belirterek, takibe konu tüm hacizlerin fekkine ve takibin durdurulmasına, kabul edilmemesi halinde ise icra veznesine yatacak paranın Alacaklı’ya ödenmemesi üzere teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine, mahkeme aksi kanaatte ise takdir edilecek teminat üzerinden ihtiyati tedbir kararı verilmesine, müvekkillerinin takibe konu senet nedeniyle davalıya borlu olmadığının tespitine, %20 oranından az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalı şirkete tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Dava dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmeden karar verildiğinden, davalının savunması yoktur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesince dilekçelerin teatisi tamamlamadan ve dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda; “Dava takip konusu bonoların bedelsiz kaldığı, bono bedellerinin ödenmiş olduğu iddiasına dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup dava dilekçesi ekinde bono bedelinin ödendiğinin delili olarak sunulan dekont açıklamasında ‘… Hisse Satış Bedeli’ açıklamasına yer verildiği , uyuşmazlığın çözümlenmesi için Sermaye Piyasası Kanunu çerçevesinde değerlendirilme yapılması gerektiği anlaşılmaktadır. Hakimler ve Savcılar Kurulu Birinci Dairesinin 25/11/2021 tarihli 1232 sayılı kararı uyarınca; 13.01.2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinden, 2) 22.11.2001 tarihli ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki 962 ilâ 969. maddelerinden, 3) 19.10.2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’ndan (142. maddesinde düzenlenenler hariç), 4) 23.02.2006 tarihli ve 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Kanunu’ndan, 5) 21.11.2012 tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring, Finansman ve Tasarruf Finansman Şirketleri Kanunu’ndan, 6) 06.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’ndan, 7) 20.06.2013 tarihli ve 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşlar Hakkında Kanun’dan, Kaynaklanan ve asliye ticaret mahkemesinin görev alanına giren ticari davalara ve ticari nitelikteki çekişmesiz yargı kapsamında gelecek işlere; a) İki veya üç asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 2 numaralı, b) Dört veya beş asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 4 numaralı, c) Altı veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerler de 6 numaralı, d) On veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6 ve 7 numaralı, e) On dört veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6, 7 ve 8 numaralı, f) Yirmi veya daha fazla asliye ticaret mahkemesi bulunan yerlerde 6, 7, 8 ve 9 numaralı asliye ticaret mahkemelerinin bakmasına, (Örneğin asliye ticaret mahkemelerine bu kapsamda gelecek dava ve işlere; a) Kayseri’de iki asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 2 numaralı, b) Konya’da dört asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 4 numaralı,c) İzmir’de yedi asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 6 numaralı, d) İstanbul Anadolu’da on üç asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 6 ve 7 numaralı, e) Ankara’da on dört asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 6, 7 ve 8 numaralı, f) İstanbul’da yirmi bir asliye ticaret mahkemesi bulunması nedeniyle 6, 7, 8 ve 9 numaralı asliye ticaret mahkemelerinin bakmasına) karar verilmiş olup davacı talebinin banka aracılığıyla ödenen senet alacağı ilgili olduğu, talebin Finans Mahkemelerinin görev alanında kaldığı anlaşılmakla davacının talebi hakkında karar verilmek üzere dosyanın İstanbul 6,7,8,9 Asliye Ticaret Mahkemelerine tevzi edilmek üzere İstanbul Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine karar verilmiştir.” gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine; HMK’nın 20. maddesi uyarınca süresinde talep edilmesi halinde dosyanın görevli İstanbul 6,7,8,9 Asliye Ticaret Mahkemelerinden birine tevzi edilmek üzere Hukuk Mahkemeleri Tevzi Bürosuna gönderilmesine, ihtiyati tedbir ve sair taleplerin görevli mahkemece değerlendirilmesine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İSTİNAF BAŞVURU NEDENLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, takip dayanağı bonolarda veriliş sebebinin yazılı olmadığını, yerleşik Yargıtay kararları uyarınca bononun sebepten mücerret olduğunu, senetlerin nakdi borç ilişkisinin bir ürünü olduğunu, hisse devrini ya da sermaye piyasası mevzuatını ilgilendiren bir durum bulunmadığını, kararı veren ilk derece mahkemesinin görevli olmasına rağmen verilen görevsizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, İİK’nın 72. maddesi uyarınca icra takibinden sonra açılmış bir menfi tespit davasıdır. İlk derece mahkemesince, dava dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmeden dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, icra takibine konu senet bedelinin banka havalesi yoluyla ödenmiş olmasına rağmen davalının, bedelsiz kalan senedi icra takibine konu ettiğini, ödeme nedeniyle senetten dolayı borçlu olmadığını iddia ederek menfi tespit talebinde bulunmuş, davayla birlikte İİK’nın 72. maddesinin 2 ve 3. fıkraları kapsamında ihtiyati tedbir talebinde de bulunmuştur.Görüldüğü üzere dava, bonoya dayalı icra takibine karşı, bono bedelinin ödendiği iddiasıyla İİK’nın 72. maddesi uyarınca açılmış bir menfi tespit davasıdır. Her ne kadar ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında kaldığı gerekçesiyle ve dilekçeler dahi teati edilmeden görevsizlik kararı verilmiş ise de somut olayda SPK mevzuatına dair bir iddia bulunmamaktadır. Davacının iddiası, senet bedellerinin ödendiği, bu nedenle davacıların davalıya borçlu olmadığı hususlarına ilişkindir. Dava dilekçesine ekli ödeme dekontunun açıklama kısmında “… HİSSE SATIŞ BEDELİ SENET ÖDEMESİDİR” ibaresinin yazılmış olması, uyuşmazlığın SPK mevzuatına göre çözümleneceği anlamına gelmez. Menfi tespit talebine konu senedin şirket hisse satışı için verilmiş olması uyuşmazlığı SPK mevzuatı kapsamına almaz. Eldeki davada uyuşmazlık, iddia ve alınacak savunma kapsamında, davaya konu senedin hangi hukuki ilişki kapsamında verildiği, senet bedelinin ödenip ödenmediği, senedin bedelsiz kalıp kalmadığı ve buna göre menfi tespit talebinin haklı olup olmadığı noktalarında toplanmakta olup SPK mevzuatının uygulanmasını gerektiren bir husus bulunmamaktadır. Yani takip dayanağı senetlerin hisse satışı nedeniyle verilip verilmediğinin araştırılacak olması, uyuşmazlığın SPK mevzuatından kaynaklandığı anlamına gelmez. Bu nedenlerle ilk derece mahkemesince, öncelikle ihtiyati tedbir talebi değerlendirilip dilekçelerin teatisi tamamlandıktan sonra menfi tespit talebinin esasının incelenip bir karar verilmesi gerekirken, dosya içeriğiyle uyuşmayan gerekçeyle verilen görevsizlik kararı usul ve yasaya aykırı olmuş, bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, görevsizlik kararı veren ilk derece mahkemesinin davaya bakmaya görevli olduğu anlaşıldığından, kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Görevsizlik kararı veren ilk derece mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyasının, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 25.05.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.