Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/570 E. 2023/901 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/570
KARAR NO: 2023/901
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11/11/2022
NUMARASI: 2022/1016 E. – 2022/1028 K.
DAVANIN KONUSU: Tespit (Perdenin aralanması)
Taraflar arasındaki tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacıların, davalı şirket … Limitet Şirketine ait iş yerinde çalışmaları nedeniyle ücret ve tazminat alacaklarının tahsili için, İstanbul 15. İş Mahkemesinin 2013/223-224-225-226-227-228-241-242-243-244 Esas sayılı dosyaları ile dava açıldığını, mahkemece işçi alacakları kıdem ihbar fazla mesai yıllık izin ücretlerinin tahsiline karar verildiğini, kararların kesinleştiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün …- … – … – … – … Esas sayılı ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … – … – … – … – … Esas sayılı dosyalarıyla takip başlatıldığını, ancak bugüne kadar dosyaların alacağının tahsil edilemediğini, işçilik alacakları dosyalarının toplam alacak miktarının yüksek olması nedeniyle bu dosyaların borçlarını ödememek amacıyla, şirketin hakim ortağı davalı …rın şirketteki hisselerini muvazaalı olarak yanında çalışan ve yakını olan kişilere anlaşmalı olarak devrettiğini, davalının önce … Limitet Şirketini kurduğunu, sonra bu şirketin isim değişikliği ile … Limited Şirketi olduğunu, davalının hakim ortak ve şirket müdürü olarak şirket kuruluş ana sözleşmesi ile tayin edildiğini, borçlu şirketin İstanbulun Fatih ilçesinde Aksarayda aynı adreste ve aynı iş kolunda, davalı …ın yönetimi altındaki, diskonun eğlence merkezi yabancı turistlerin ağırlıklı olduğu eğlence merkezi bar, pavyon, gece kulübü olarak faaliyetine halen aynı şekilde davalı adına devam etiğini, hakim ortak olan şirketin gerçek sahibi kurucu …ın uzun süre şirketi yetkili olarak idare ettiğini, davacıların şirketin arkasında asıl güç olarak … olduğunu bilerek işe girdiğini, çalıştığını, davalı …ın tüzel kişilik ve sınırlı sorumluluk ilkesini kötüye kullanarak davacıların işçilik alacaklarından kurtulmak amacı ile şirket tüzel kişilik perdesinin arkasına saklandığını, şirketin kurulduğundan itibaren tüm kazancı şirketin kurucu ve hakim ortağı …a verildiğini, şirketin mal varlığı ve faaliyet alanı ile hakim ortak …’ın mal varlığı ve faaliyet alanının birbirine karıştığını, tüzel kişilerin iyi niyet kurallarına aykırı şekilde yaptıkları fiillerden dolayı ortakların sorumluluktan kaçınmalarına engel olmak için yapmış oldukları faaliyetlerin hem TMK’nın 2.maddesine aykırı hem de kanuna karşı hile olduğunu, şirket ortağının sorumluluktan kurutulmak için tüzel kişilik perdesinin arkasına saklanmasının dürüstlük kuralına aykırı düştüğünü, davalı …ın tüzel kişilik yapısının kötüye kullanıldığını, hukuka aykırı amaçları elde etmek için tüzel kişiliğin arkasına saklanmanın hakkaniyet ilkesine aykırı olduğunu, davalı …ın borçlu … Limitet şirketinin kurucu, hakim ortağı ve şirketin sermayesinin tamamının sahibi olması, müdür atanması, şirketin mal varlığı ve faaliyet alanı ile hakim ortak olan davalı …ın mal varlığı ve faaliyet alanı birbirine karıştığından, şirketteki hakimiyetini kötüye kullanması nedenleri ve kısa aralıklarla muvazaalı hisse devirleri yaparak, tüzel kişilik ve sınırlı sorumluluk ilkesini kötüye kullanarak, sırf davalıların alacaklılardan mal kaçırmak ve davacıları zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığı delillerimiz toplandığında sabit olacağından, davalılar muvazaalı işlemlerle davacıların işçilik ücret ve tazminat alacaklarının tahsilini imkansız hale getirdiğinden, TMK’nın 2. maddesi gereğince davalı … tüzel kişilik ve sınırlı sorumluluk ilkesini dürüstlük kuralına aykırı ve bu hakkı kötüye kullandığından, borçlu … Limitet Şirketinin tüzel kişilik perdesinin aralanması gerektiğini ileri sürerek, davacıların alacağı tahsil edilemediğinden, dosyaların alacağının davalı şirketin gerçek kurucusu hakim ortağı … olduğundan, davalılar dışa karşı tek ekonomik güç olarak görüldüklerinden, tüzel kişilik perdesinin aralanmasına, davalılar … Otelcilik Turizm Ticaret Limitet Şirketi ile hakim ortak davalı Mustafa Kalemdarın, İstanbul … İcra Müdürlüğünün …- … – … – … – … Esas sayılı ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … – … – … – … – … Esas sayılı dosyalarının borçlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava; Tüzel kişiliğin perdesinin aralanması yoluyla davalıların takipteki borçlardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının tespiti istemine ilişkindir. Tespit davalarının dinlenebilmesi için genel şartların yanında iki şarta daha ihtiyaç vardır. Bunlar özel dava şartları olup; birincisi tespit davasının konusu yalnız bir hukuki ilişki olup, ikincisi ise davacının bu hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının hemen tespitinde hukuki bir yararının bulunması gerekliliğidir. Hukuki ilişkiden maksat; bir kimse ile diğer bir kimse veya eşya arasında mevcut olan ve somut bir olaydan doğan hukuki ilişkidir. Her çeşit hukuki ilişki tespit davasının konusunu teşkil edebilir. Buna karşılık bir hukuki ilişki niteliğinde olmayıp maddi vakıadan ibaret olan ilişkilerin tespiti için açılan tespit davası dinlenmez. Somut bir olaya ilişkin olmayan soyut hukuki sorunların tespitini dava etmek de caiz değildir. Hukuki ilişkinin tespit davasının tarafları arasında mevcut olması da şart değildir. 3. kişilere karşı mevcut olan bir hukuki ilişki de tespit davasına konu teşkil edebilir. Hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının tespitinin herhangi bir şekilde davacının hakları ile ilgili olması yeterlidir. Ayrıca bir hukuki ilişki için önemli olsalar dahi maddi vakıalar da yalnız başlarına tespit davasının konusunu teşkil edemezler.Tespit davasının ikinci özel şartı davacının hukuki ilişkinin hemen tespitinde hukuki bir yararının bulunması lüzumudur.Her dava için dava şartı olan hukuki yararın önemi, özelllikle tespit davasında kendini gösterir. Bir hukuki ilişkinin mevcut olması keyfiyeti yalnız başına tespit davası açmaya yetki vermez. Bundan başka hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının Mahkemece hemen tespitinde davacının hukuki bir yararı bulunmalıdır. Eda davaları ve inşai davalarda davacının hukuki yararının bulunduğu karine olarak kabul edilir. Tespit davası sonucu davacının hukuki durumunun kesin hükmü teşkil edecek şekilde tespitinden ibaret, etkileri usul hukuku alanında kalan bir müessese olup; daha kapsamlı bir hukuki himaye sağlayan yolların bulunması halinde, tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur. Bu nedenle, davacının eda davası açabileceği hallerde bir tespit davası açmak hususunda kural olarak hukuki yararı yoktur. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06/10/2004 7-411/477 sayılı kararıda aynı yöndedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 106. Maddesine göre “Tespit davası yoluyla, mahkemeden, bir hakkın veya hukuki ilişkinin varlığının ya da yokluğunun yahut bir belgenin sahte olup olmadığının belirlenmesi talep edilir. Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır. Maddi vakıalar, tek başlarına tespit davasının konusunu oluşturamaz.” hükmü getirilmiştir. Belirsiz alacak davasına yer veren bir sistemde değer veya miktarı henüz tespit edilemeyen talepler için de eda davası açılabileceği için kural olarak ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yarar bulunmayacaktır. Hukuki yarar ise, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için, davacının bu davayı açmakta veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte bir çıkarının bulunması anlamına gelir. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan, korunan, bir yararı olmalı; hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalıdır. Eda davalarında ve inşai davalarda davacının hukuki yararının mevcudiyeti asıl iken, tespit davalarında böyle bir ön kabul söz konusu olmayıp, davacı tespit davası açmakta hukuki yararı olduğunu iddia ve ispat etmekle yükümlüdür. Dolayısıyla tespit davalarında her olayın özelliğine göre davacının tespit davası açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı değerlendirilmeli, özellikle eda davası açılması mümkün olan hallerde olumlu tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmelidir. Hukuki yarar HMK’nın 114. maddesi gereği dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden dikkate alınması zorunludur.
Nitekim İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ DOSYA NO: 2022/903 KARAR NO : 2022/948 emsal kararında olduğu gibi Somut olayda; davacı tarafından, dava dışı … İnşaat aleyhine fatura alacağına dayalı takibe yönelik itirazın iptali istemiyle dava açıldığı, işbu davada ise davalı şirket ile itirazın iptali davasının davalısı olan şirket arasındaki organik bağın varlığının tespiti istemiyle dava açıldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla davacının istemi, ancak bir eda davasında ileri sürülebilecek niteliktedir. Görülmekte olan veya açılacak bir davada iddia ve savunma olarak ileri sürülebilecek konular için ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yarar yoktur. Bu nedenle mahkemece davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. denmiştir. Somut olayda, davacı davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün …- … – … – … – … esas sayılı ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … – … – … – … – … esas sayılı dosyaların borçlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının tespitini talep etmiştir. Davacıların talebi bir edayı içermemekte, sadece tespit mahiyetindedir. Davacıların tespite ilişkin talebi ayrıca eda davasında da görülebilecek olup, usul hukukuna göre eda davası açılmasının mümkün olduğu durumlarda tespit davası açılamayacağından ve davacıların bu konuda hukuki yararı bulunmadığından bu aşamada HMK 114.madde uyarınca dava şartı olduğu da dikkate alınarak resen dosya ele alınarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle, davanın HMK’nın 114/1-h maddesi uyarınca hukuki yarara ilişkin dava şartı yokluğundan usûlden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacıların, davalı şirket … Limitet Şirketine ait iş yerinde çalışmaları nedeniyle ücret ve tazminat alacaklarının tahsili için, İstanbul 15. İş Mahkemesinin 2013/223-224-225-226-227-228-241-242-243-244 Esas sayılı dosyaları ile dava açıldığını, mahkemece işçi alacakları kıdem ihbar fazla mesai yıllık izin ücretlerinin tahsiline karar verildiğini, kararların kesinleştiğini, İstanbul … İcra Müdürlüğünün …- … – … – … – … Esas sayılı ve İstanbul … İcra Müdürlüğünün … – … – … – … – … Esas sayılı dosyalarıyla takip başlatıldığını, ancak bugüne kadar dosyaların alacağının tahsil edilemediğini, işçilik alacakları dosyalarının toplam alacak miktarının yüksek olması nedeniyle bu dosyaların borçlarını ödememek amacıyla, şirketin hakim ortağı davalı …ın şirketteki hisselerini muvazaalı olarak yanında çalışan ve yakını olan kişilere anlaşmalı olarak devrettiğini, davalının önce … Limitet Şirketini kurduğunu, sonra bu şirketin isim değişikliği ile … Limited Şirketi olduğunu, davalının hakim ortak ve şirket müdürü olarak şirket kuruluş ana sözleşmesi ile tayin edildiğini, borçlu şirketin İstanbulun Fatih ilçesinde Aksarayda aynı adreste ve aynı iş kolunda, davalı …ın yönetimi altındaki … diskonun eğlence merkezi yabancı turistlerin ağırlıklı olduğu eğlence merkezi bar, pavyon, gece kulübü olarak faaliyetine halen aynı şekilde davalı adına devam etiğini, hakim ortak olan şirketin gerçek sahibi kurucu …ın uzun süre şirketi yetkili olarak idare ettiğini, davacıların şirketin arkasında asıl güç olarak … olduğunu bilerek işe girdiğini, çalıştığını, davalı …’ın tüzel kişilik ve sınırlı sorumluluk ilkesini kötüye kullanarak davacıların işçilik alacaklarından kurtulmak amacı ile şirket tüzel kişilik perdesinin arkasına saklandığını, şirketin kurulduğundan itibaren tüm kazancı şirketin kurucu ve hakim ortağı …a verildiğini, şirketin mal varlığı ve faaliyet alanı ile hakim ortak …’ın mal varlığı ve faaliyet alanının birbirine karıştığını, tüzel kişilerin iyi niyet kurallarına aykırı şekilde yaptıkları fiillerden dolayı ortakların sorumluluktan kaçınmalarına engel olmak için yapmış oldukları faaliyetlerin hem TMK’nın 2.maddesine aykırı hem de kanuna karşı hile olduğunu, şirket ortağının sorumluluktan kurutulmak için tüzel kişilik perdesinin arkasına saklanmasının dürüstlük kuralına aykırı düştüğünü, davalı …ın tüzel kişilik yapısının kötüye kullanıldığını, hukuka aykırı amaçları elde etmek için tüzel kişiliğin arkasına saklanmanın hakkaniyet ilkesine aykırı olduğun, hakkın kötüye kullanılmasının hukuk düzeni tarafından korunamayacağını, bu sebeple davayı açmakta hukuki yararın bulunduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacıların mahkeme kararı ile kabul edilen ve icra takibine konu ettikleri işçilik alacaklarından davalıların sorumlu olduklarının, perdenin aralanması suretiyle tespitine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacılar, mahkeme kararı ile hüküm altına alınan ve icra takibine konu ettikleri ancak tahsil edemedikleri işçilik alacaklarından davalıların sorumlu olduğunu, ancak davalıların tüzel kişilik perdesinin arkasına saklanarak muvazaalı hisse devirleri ile alacaklarının tahsilini engellemeye çalıştıklarını, dürüstlük kuralına aykırı davrandıklarını ileri sürerek, davalıların İstanbul … İcra Müdürlüğünün …, …, …, … ve … Esas sayılı dosyaları ile İstanbul … İcra Müdürlüğünün …, …, …, … ve … Esas sayılı dosyalarının borçlarından müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının tespitine karar verilmesini istemiştir. Tespit davaları genel olarak bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının tespitine ilişkin davalardır. Hukuki ilişkiden maksat, bir kimse ile diğer bir kimse veya eşya arasında mevcut olan ve somut bir olaydan doğan hukuki ilişkidir. Buna karşılık, bir hukuki ilişki niteliğinde olmayıp maddi vakıadan ibaret olan ilişkilerin tespiti için açılan tespit davası dinlenmez. Ayrıca tespit davasında hukuki ilişkinin hemen tespitinde hukuki yararın bulunması da lazımdır. Bu durum, 6100 sayılı HMK’nın 106/2 maddesinde “Tespit davası açanın, kanunlarda belirtilen istisnai durumlar dışında, bu davayı açmakta hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmalıdır” şeklinde ifade edilmiştir. Hukuki ilişkinin mevcut olması tespit davası açmak için yeterli olmayıp, hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının mahkemece tespitinde davacının hukuki yararı bulunmalıdır. Hukuki yarar, hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığının hemen tespitine ilişkin olmalıdır. Başka bir deyişle davacının hukuki korunma ihtiyacı güncel olmalıdır. Bu korunma ihtiyacı doğmadan (yani bu hukuki korunma ihtiyacının gelecekte duyulacağından bahisle) tespit davası açılamaz. Bir hukuki ilişkinin tespit edilmesinde hukuki yararın bulunduğunun kabul edilebilmesi için; davacının bir hakkının veya hukuki durumunun güncel (halihazır) bir tehlike ile tehdit edilmiş olması, bu tehdit nedeniyle, davacının hukuki durumunun tereddüt içinde olması ve bu hususun davacıya zarar verebilecek nitelikte bulunması, tespit hükmünün de bu tehlikeyi kaldırmaya elverişli olması gereklidir. Kural olarak, gelecekteki yararlara veya zararlara dayanılarak tespit davası açılamayacağı gibi, eda davası açılması mümkün olan hallerde de tespit davası açılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.Tespit davalarında hukuki ilişki ve hukuki yarar dava şartıdır. Hakim, bir tespit davasında bu iki şartın da var olup olmadığını yargılamanın her safhasında re’sen göz önünde bulundurmakla görevlidir. Somut olaydada davacıların, ilama bağlanan ve icra takibine konu ettikleri işçilik alacaklarından davalıların sorumlu olduğunun tespitine karar verilmesinde hukuki yararlarının olmadığı, zira bu vakıanın sorumlu olduğunu iddia ettikleri davalılara karşı açacakları bir eda davasında da ileri sürebilecekleri nazara alındığında hukuki yararlarının olmadığı kanaatine varılmış olup mahkemece usulden ret kararı verilmesi yerindedir. Kaldı ki davacıların iş mahkemesi nezdinde açtıkları davaları eldeki davada davalı şirkete karşı açtıkları ve bu şirkete ilamlara dayalı olarak icra takibi başlattıkları görülmektedir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/.b.1 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya uygun olup istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacılar tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendilerinin üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 18.05.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.