Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/477 E. 2023/692 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/477
KARAR NO: 2023/692
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 16/01/2023 tarihli ara karar.
NUMARASI: 2022/900 Esas
DAVA: Genel Kurul Kararının İptali- yürürmenin geri bırakılması
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekili tarafından talep edilen ihtiyati tedbirin reddine dair verilen ara karara karşı, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyatı tedbir talep eden, davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; TTK’nın 449.maddesine göre genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkemenin, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebileceğini, böyle bir kararla artık, genel kurul kararı hiç alınmamış gibi bir sonuç doğuracağını, dolayısıyla tescile tâbi kararların tescil olunamayacağını, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçiminin icrasının geriye bırakılmasında ise eski yönetim kurulu üyelerinin görevlerine devam edeceklerini, mahkemenin talep hâlinde, kararın yürütülmesinin geriye bırakılması yanında diğer bir tedbire de karar vermesinin mümkün olduğunu, örneğin şirkete denetim veya yönetim kayyımı da atanmasına karar verilebileceğini, öncelikle genel kurul toplantısı için geçersiz yönetim kurulu kararı alan hâkim ortak … Malvarlığı Kayyım Heyetinin yine kayyımlık görevleri devam ederken bizzat kendi oyları ile TTK hükümleri çerçevesinde kendilerini yönetim kurulu üyesi olarak seçmeleri ve aynı zamanda bu kişilerin devlet memuru olmaları nedeniyle kanunun emredici hükümlerine açıkça aykırılık oluşturduğunu, ayrıca ticari şirketlerin kuruluş amaçlarının ekonomik faaliyette bulunmak olduğunu, atanan yönetim kurulu üyelerinin de devlet memuru olmaları nedeniyle bu görevleri yapmalarının hukuken mümkün olmadığını belirterek, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, yönetim kurulu üyelerinin seçimine dair dava konusu genel kurul kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yürütmenin geri bırakılması talebinin değerlendirildiği 16.01.2023 tarihli ara kararla; “…Davacı taraf 22/09/2022 tarihli olağan genel kurul toplantısına temsilci vasıtasıyla katılmış, ayrıca yokluğunu veyahut iptalini talep etmiş olduğu genel kurul kararına karşı muhalefet şerhini toplantı tutanağına eklettiğini beyan etmiştir. İptali talep edilen genel kurulun 3 nolu kararı yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin olduğu anlaşılmıştır. Söz konusu yönetim kurulu üyesi olarak … Malvarlığı Değerleri Kayyım Temsicileri tarafından önerilen beş kişilik yönetim kurulu üyelerinin seçildiği anlaşılmıştır. Davacı tarafından ise seçilen yönetim kurulu üyelerinin kamu görevlisi olmasından bahisle itiraz ettiğini muhalefet şerhi olarak tutanağa eklemiştir. Davalı şirket vekili tarafından dosyaya sunulan cevap dilekçesinde Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu adına işlem yapıldığını, bu yüzden atanan yönetim kurulu üyelerinin şirketlerde görev alabileceği beyan edilmiştir. Gerek davacın dava dilekçesindeki iddiaları, gerekse de davalı vekilinin cevap dilekçesindeki savunmaları ve dosya kapsamı itibariyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yönetilen kayyım açısından atanan yönetim kurulu üyelerinin görev alıp alamayacağı hususunun mevzuat hükümleri gereğince 4389, 5411 , 657 sayılı Kanunlar ile 631 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnameler kapsamında değerlendirilerek yargılama neticesinde ortaya çıkacağı, bu yüzden yargılama neticesinde ortaya çıkabilecek olan hususun tedbir kararı ile elde edilemeyeceği, yine verilen tedbir kararı kapsamında şirketin organsız kalmamasının gerektiği…” gerekçesiyle, davacı vekilinin davalı şirketin dava konusu 24/09/2022 tarihli olağan genel kurul toplantısının 3 nolu maddesinde alınan kararın durdurulmasına dair ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalının da dilekçesinde açıkça belirttiği gibi, davalı şirket üzerindeki kayyımlık kararının mahkemece kaldırıldığını, yani TMSF’nin davalı şirketteki kayyımlık yetkisinin sona erdiğini, ancak davalı şirketin ortağı bulunan …’nın şahsi malvarlığında kayyımlık kararı bulunduğunu, şirket hisselerinin de davalı şirket ortağı …’nın malvarlığı değerlerinden olduğundan TMSF tarafından atanan malvarlığı temsilcileri …’nın hisselerinin de kanunen yönetmeye yetkili olduğunu, şirket ortağının, ortaklık hissesinin yönetimi ile davalı şirketin yönetiminin ayrı şeyler olduğunun izahtan vareste olduğunu, Davalı şirketteki mevcut yönetimin TTK hükümleri çerçevesinde seçilmiş olup somut olayda uygulanması gereken hükümlerin TTK hükümleri olduğunu, Bankacılık Kanunu’nun veya CMK’nın uygulanmasını gerektirecek bir durum söz konusu olmadığını, şirketin ortağına bir yönetim seçilmesi söz konusu olmayıp üzerinde herhangi bir kayyımlık kararı bulunmayan TTK hükümleri çerçevesinde kurulduğunu, genel kurulun yapıldığını, yönetim kurulu seçildiğini, davalı şirketin hem TTK hükümleri çerçevesinde YK üyesi seçmesi, üyelerin seçilmesinden sonra ise TTK’nın değil Bankacılık Kanunu ve CMK hükümlerine dayanmasının davalının samimiyetsiz olduğunu gösterdiğini, Davalı şirket ve yönetim kurulu üyesi … dilekçelerinin devamında; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununın 28. Maddesinde ”Madde 28 – (Değişik: 30/5/1974 – KHK-12; Değiştirilerek kabul: 15/5/1975 – 1897/1 md.) Memurlar Türk Ticaret Kanununa göre (Tacir) veya (Esnaf) sayılmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunamaz, ticaret ve sanayi müesseselerinde görev alamaz, ticari mümessil veya ticari vekil veya kollektif şirketlerde ortak veya komandit şirkette komandite ortak olamazlar. (Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç).” hükmünde Görevli oldukları kurumların iştiraklerinde kurumlarını temsilen alacakları görevler hariç) düzenlemesinin bulunduğunu, devlette memurları görevli oldukları kurumlara ait iştiraklerinde çalıştıkları kurumları temsilen görev yapabileceklerinin açıkça zikredildiğini beyan ettiğini, davalı şirket TMSF’nin bir iştiraki olmadığını, bu nedenle devlet memurlarının bu şirkette yönetim kurulu üyeleri olamayacağını, mevcut yönetim kurulunun şirketin TMSF iştiraki olduğunu hangi belgeye ve delile dayanarak ileri sürdüğünün de anlaşılamadığını, bunun yanı sıra mevcut yönetimin 24.09.2022 tarihinde itibaren şirket yönetiminde ise de davalı şirket halen gayri faal olduğunu, dava dilekçesinde belirttikleri üzere mevcut yönetimin fiilen de şirketi yönetemediklerini, şirketin bu şekilde yönetilmeye devam edilmesi halinde telafisi güç zararlar olacağını,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ara kararının kaldırılmasına ve davaya konu genel kurulu kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin 24.09.2022 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan 3 nolu gündem maddesiyle alınan yönetim kurulu seçimine ilişkin kararın TTK’nın 445 ve devamı maddeleri uyarınca iptali istemine; istinaf başvurusu ise TTK’nın 449. maddesi gereğince, dava konusu genel kurul kararının yürütülmesinin dava sonuna kadar geri bırakılması talebinin reddine dair verilen ara karara ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında yürütmenin geri bırakılması talebinin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İlk derece mahkemesince, TTK’nın 449. maddesi gereğince yönetim kuruluna görüşlerini bildirmek üzere tebligat çıkarıldığı, yönetim kurulu üyesi …’ in beyanda bulunduğu, ayrıca davalı şirketin de davaya cevaplarını bildirdiği görülmüştür. TTK’nın 449. maddesine göre genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemenin bu konudaki takdir hakkının nasıl kullanacağı konusunda, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde yer verilen ihtiyati tedbirlere ilişkin hükümlerinden yararlanılmalıdır.HMK’nın 389.maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” hükmünü, aynı Kanun’un 390/3.maddesi ise “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir.Buna göre genel kurul kararlarının iptali davalarında TTK’nın 445. maddesi gereğince, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da yaklaşık olarak ispat edilmesi gerekmektedir.Dava dilekçesinde, 24.09.2022 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin alınan 3 nolu kararın iptali ile bu kararın icrasının geri bırakılması talep edilmiş, bu taleplere ilişkin iddialar ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesi tarafından somut olayda, mevzuat hükümleri ve kanun hükmünde kararnameler kapsamında yapılacak değerlendirme sonucu oluşacak sonuca göre davacı iddialarının yerinde olup olmadığının karara bağlanabileceği, bu yüzden yargılama sonucu ortaya çıkabilecek olan hususların tedbir kararı ile elde edilemeyeceği gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Dosya içerisindeki 24.09.2022 tarihli genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde; 3 nolu karar ile şirket ortaklarından … mal varlığı kayyım temsilcilerinin önerileri kabul edilerek, üç yıl süreyle …’ in yönetim kurulu başkanlığına, …, …, … ve …’in yönetim kurulu üyeliğine seçilmelerine oy çokluğu ile karar verildiği, davacının muhalefet şerhinin bulunduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere, tedbir talep eden taraf, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda, dava konusu 24.09.2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan 3 numaralı karar ile davalı şirkete yönetim kurulu başkan ve üyesi seçilen ve şirket ortağı … mal varlığı kayyım temsilcileri olan …, … ve …’ in yönetim kurulu üyesi olarak seçildikleri tarihte TMSF nezdinde devlet memuru olarak görevli bulundukları TMSF’nin dosya içindeki 30.11.2022 tarihli yazısı ile anlaşılmaktadır.Yine dosyaya sunulu beyan ve delillerle yönteticilerin TTK hükümleri uyarınca seçilmiş ve TTK hükümleri uyarınca yönetici sorumluluğu taşıyacak kişiler olduğu, davalı şirket üzerindeki kayyımlık kararının mahkemece kaldırılmış olduğu, davalı şirket ortağı olan … malvarlığı üzerinde kayyım temsilciliği bulunduğu, … malvarlığı üzerinde kayyım temsilciliği bulunmasının davalı şirketinde kayyımı olduğu anlamına gelmeyeceği, TMSF tarafından şirket ortağı mal varlığına atanan temsilcilerin … hisselerini yönetmeyle görevli oldukları, şirketin yönetimi konusunda görevlendirilmelerinin söz konusu olmadığı, davalı şirketin TMSF nin iştirak ettiği şirket niteliği de bulunmadığı, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 28. maddesindeki yasal düzenleme de gözetildiğinde yaklaşık ispat şartının yerine getirildiği sonucuna varılmış olmakla, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin (kararın yürütülmesinin geri bırakılması talebinin) kabulüne karar verilmesi gerekirken talebin reddine karar verilmesi isabetsiz olmuş, bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 ve 391/3 maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin istinaf konu ara kararının kaldırılasına ve yürürlüğün geri bırakılması talebinin Dairemizce yeniden karara bağlanmasına ve neticede ihtiyati tedbir talebinin teminat karşılığında kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2 ve 391/3. maddeleri uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu ihtiyati tedbir talebinin (genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılması talebinin) reddine dair 16.01.2023 tarihli ara kararının kaldırılmasına, davacının tedbir talebi hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin (TTK’nın 449.maddesi uyarınca kararın yürütülmesinin geri bırakılması talebinin) kabulü ile davalı şirketin 24.09.2022 tarihli genel kurulunun 3 nolu gündem maddesiyle alınan yönetim kurulu seçimine ilişkin genel kurul karanın yürütülmesinin geri bırakılmasına,2-TTK’nın 448/3. maddesi ve HMK’nın 392/1.maddeleri uyarınca takdiren 50.000,00 TL nakit teminatın davacı tarfından ilk derece mahkemesi veznesine yatırıldığında veya aynı tutarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu sunulduğunda, ilk derece mahkemesince iş bu kararın tescil ve ilan edilmek üzere ticaret sicil müdürlüğüne bildirilmesine, 3-HMK’nın 393/1 maddesi uyarınca, ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının bu kararın davacı vekiline tebliğinden itibaren bir hafta içinde talep edilmesi ve aynı süre içinde teminatın yatırılması gerektiği, aksi hâlde tedbir kararı kendiliğinden kalkacağının ihtarına, kararın tebliğinin ihtar yerine geçmesine, 4-Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından yatırılmış olan 492,0 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 179,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 5-İstinaf aşamasında davacı tarafından sarfedilen kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 6-Kararın ilk derece mahkemesi tarafından taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13.04.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 391/3 ve 362/1. f maddeleri uyarınca karar kesindir.