Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/414 E. 2023/561 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/414
KARAR NO: 2023/561
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 13. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 28.12.2022
NUMARASI: 2022/422 Esas
DAVA: Şirket Genel Kurul Kararının İptali
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ilamda yazılı nedenlerle ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, dilekçesinde özetle; … A.Ş. Genel Kurulu’nda alınan kararlarının müvekkilinin ortak olarak sahip olduğu hakları kanuna, esas sözleşmeye ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olacak şekilde sınırlandırmaya yönelik kararlar olduğunu ve iptali gerektiğini belirterek, Telafisi güç zararların doğmasının engellenmesi amacıyla TTK’nın 449. maddesi uyarınca kararların yürütülmesinin geri bırakılmasını, 28/04/2022 tarihli toplantıda alınan genel kurul kararlarının TTK’nın 445. maddesi uyarınca yasaya, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olması nedeniyle iptalini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında verilen 28.12.2022 tarihli ara kararıyla; “…İleri sürülen tedbir talebi yönünden yukarıda giriş kısmında belirtilen süreç sonunda 28/12/2022 tarihinde yapılan duruşmada taraf vekillerinin beyanları da alındıktan sonra tedbir talebi yönünden aydınlanan dosya kapsamına göre yapılan irdeleme sonunda davanın niteliği, şirketlerin kendi kendine yönetiminin asıl olması, müdahalenin çok istisnai kriterlere bağlı olarak düşünülmesi gereği, davalı şirket yönetim kurulu üyelerinden …’in yukarıda açıklanan yazılı görüşü, ihtiyati tedbire ilişkin yasal düzenlemeler ve tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli yasal ve maddi şartların somut olayda gerçekleşmediği…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin (yürürlüğün geri bırakılması talesinin) reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir isteyen davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İhtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde müvekkilinin ciddi zarara uğrama riski bulunduğunu, zira bu durumda müvekkilinin, pay gruplarının kadın-erkek ayrımcılığı esasına göre belirlenmesine ilişkin Sermaye Hükmünde Yapılan Değişiklik sebebiyle Şirket yönetimine katılma imkanını kaybedeceğini ve şirketten uzaklaştırılacağını, pay ve pay devri hükmünde yapılan değişiklik sebebiyle paylarının devredilebilirliği önemli ölçüde kısıtlanacak ve bununla bağlantılı olarak devredilme imkanı olmayan bu payların ekonomik değerini yitireceğini, pay sahipliği haklarına yönelik yetkilendirmelerin sınırlandırılması hakkındaki değişiklik sebebiyle müvekkilinin TTK’nın 426.maddesi uyarınca kendisine tanıdığı imkanı kullanamayacağını ve pay sahipliği haklarını yetkilendirdiği bir temsilci aracılığıyla kullanamayacağını, genel kurul hükmünde yapılan değişiklik sebebiyle genel kurul toplantılarına elektronik ortamda katılamayacağını ve pay sahipliği haklarını yurt dışında yaşıyor olması sebebiyle kullanamayacağını, esas sözleşme değişikliği hükmünde yapılan değişiklik ile toplantı ve karar yeter sayıları düşürüldüğünden müvekkilinin katılımı olmaksızın genel kurul toplantıları yapılabileceğini ve karar alınabileceğini, alınan genel kurul kararlarının mahiyeti dikkate alındığında ihtiyati tedbir talebinin kabul edilmesi halinde şirketin zarara uğrama ihtimali bulunmadığını, ihtiyati tedbir talebinin teminatsız olarak kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, Sonuç itibarıyla genel kurul kararlarının TTK’nın 449. maddesi uyarınca yürütülmesinin geri bırakılması hâlinde şirketin bir zarara uğrama ihtimali bulunmadığını, davalının aksi yöndeki savunmalarının, genel kurul kararları ile çoğunluğu oluşturan erkek ortakların sağladığı hukuka aykırı menfaatleri koruma çabasından ibaret olduğunu, gelinen noktada ihtiyati tedbir kararı verilebilmesinin tüm koşulları sağlandığından ve ihtiyati tedbir kararı verilmesi halinde şirketin zarara uğrama ihtimali bulunmadığından, ihtiyati tedbir talebinin reddi kararının kaldırılmasına ve genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılmasına teminatsız olarak karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin 28.04.2022 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan 6,7,8,9,10 ve 11 nolu kararların yasa, ana sözleşme ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle batıl olduklarının tespitine, aksi hâlde TTK’nın 445 ve devamı maddeleri uyarınca iptalleri istemine; istinaf başvurusu ise TTK’nın 449. maddesi gereğince dava konusu genel kurul kararının yürütülmesinin dava sonuna kadar durdurulması talebinin reddine dair verilen ara karara ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince, TTK’nın 449. maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerine görüşlerini bildirmek üzere tebligat çıkarıldığı, yönetim kurulu adına … tarafından beyanda bulunduğu görülmüştür. Ayrıca davalı şirket tarafından açılan davaya karşı cevap verilmiştir. TTK’nın 449. maddesine göre genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemenin bu konudaki takdir hakkının nasıl kullanacağı konusunda, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde yer verilen ihtiyati tedbirlere ilişkin hükümlerinden yararlanılmalıdır. HMK’nın 389.maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” hükmünü, aynı Kanun’un 390/3.maddesi ise “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Buna göre genel kurul kararlarının iptali davalarında TTK’nın 445. maddesi gereğince, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da yaklaşık olarak ispat edilmesi gerekmektedir. Dava dilekçesinde, 28.04.2022 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararların butlanla malûl olduklarının tespiti, aksi halde ise iptallerine ve bu kararların icrasının geri bırakılması talep edilmiş, bu taleplere ilişkin iddialar ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesi tarafından somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Derdest davada ön inceleme duruşmasının yapıldığı ve dosyanın bilirkişi raporu alınması aşamasında olduğu anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince yapılacak yargılamada mevcut ve toplanacak deliller toplandıktan sonra esas yönünden tüm deliller serbestçe değerlendirilerek sonuca gidilecektir. Dosyanın ihtiyati tedbir talebinin reddi kararı tarihi itibariyle mevcut durumu, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların esaslı yargılamayı gerektirdiği, yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının haklarının elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hâle geleceği konusunda bu aşamada bir kanaat oluşmadığından ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararda usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Kaldı ki değişen delil durumunda talep halinde ilk derce mahkemesince her zaman geçici korumalardan olan ihtiyati tedbire karar verilebilme olanağı da mevcuttur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı (ihtiyati tedbir isteyen) vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye irat kaydına, 3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 30.03.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3 maddeleri uyarınca karar kesindir.