Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/392 E. 2023/711 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/392
KARAR NO: 2023/711
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11.12.2019
NUMARASI: 2018/218 E. – 2019/893 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Banka kredi sözleşmesinden kaynaklı)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda özel dava şartının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; borçlu şirket ile imzalanan 04/09/2018 ve 20/06/2017 tarihli kredi çerçeve sözleşmelerine istinaden borçlu şirkete kredi kullandırıldığını ancak davalıların borçlarını ödemediklerini, bu sebeple Beyoğlu … Noterliği aracılığıyla ihtarat çekildiğini, gönderilen ihtarnamelerin sonuçsuz kalması üzerine İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/8585 Değişik İş numaralı dosyası ile borçlu şirket ve davalılar aleyhine ihtiyati haciz kararı alındığını ve işbu kararın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile uygulandığını, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1098 esas sayılı konkordato davasında şirket hakkında geçici mühlet kararı verildiğinden şirket hakkındaki icra işlemlerinin durdurulduğunu ve şahıslar için takip işlemlerine devam edildiğini, davalıların 13/12/2018 tarihinde icra takibine, ödeme emrine, faize, faiz oranına ve borca itiraz ettiğini, bu nedenlerle İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayııl dosyasına davalı-borçlular tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalılardan %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı alınarak taraflarına verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili savunmasında özetle; müvekkillerinin adresinin Artvin olmasından dolayı yetki itirazında bulunduklarını, kredi sözleşmesinde kefalet veren müvekkilerinin kefaletinin banka tarafından kullandırılan kredileri kapsamadığını, usulüne uygun eş muvafakitinin alınmadığını, müvekkili şirketin İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21/09/2018 tarih ve 2018/1098 esas sayılı dosyasından 3 aylık geçici mühlet almış olmasına rağmen davacı banka tarafından korkordato mühleti verilmediğini, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine müvekkilleri … Tic. Ltd. Şti., …, …, … ve … adına itiraz edilmiş ise de itirazın iptali davasının davalı banka tarafından yine art niyetli olarak …, …, … ve … adına açıldığını, sadece kefillere itirazın iptali davası açılamayacağını, öncelikle dosyanın yetkili olan Kemalpaşa / Artvin’e gönderilmesini, esas yönden ise davanın reddine ve davacının %20 kötü niyet tazminatı ödemesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Her davanın açıldığı tarihteki duruma göre sonuçlandırılması gerektiği, hükmün uyuşmazlığın başladığı tarihten davanın açıldığı tarihe kadar gerçekleşmiş olayları kapsadığı bilinen hukuki bir olgudur (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/4-1469 esas, 2018/1297 karar sayılı, 04/07/2018 günlü ilamı). 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun ‘Dava Şartları’ başlıklı 114/(2) maddesine göre, ‘Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır’. ‘İtirazın Hükümden Düşürülmesi’, ‘A) İtirazın İptali’ başlıklı 67/(1) maddesine göre ‘Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.’ hükmüne göre itirazın iptali davalarında dava açılmadan önce süresi içerisinde borca itirazın yapılmış olması özel bir dava şartıdır. Yapılan yargılamaya göre davacı alacaklı vekilinin esas icra takibi sebebiyle gönderilen ödeme emirlerinin tebliğ tarihine göre borca itiraz süresini beklemeden, borçlular vekilinin 13/12/2018 tarihinde vermiş olduğu konkordota sebebiyle takibin durdurulması dilekçesini itiraz dilekçesi kabul ederek işbu davayı açmış olduğu anlaşıldığından özel dava şartının dava tarihine göre henüz gerçekleşmemiş olduğu anlaşılmıştır. 6100 SayılıHukuk Muhakemeleri Kanununun 115 maddesine göre de mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır, mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Açıklanan sebepler gereğince işbu itirazın iptali davasında özel dava şartının dava tarihine göre gerçekleşmemiş olduğu anlaşıldığından davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılmıştır…” gerekçesiyle, özel dava şartı bulunmadığından davanın usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalıların vekili aracılığıyla icra takibine 13.12.2018 tarihinde itiraz etmeleri üzerine müvekkili banka tarafından 20.12.2018 tarihinde itirazın iptali davası açıldığını, mahkemece hatalı tespit ve değerlendirmeler neticesinde borca itiraz süresi beklenilmeden borçlular vekilinin 13.12.2018 tarihinde vermiş olduğu konkordato sebebiyle takibin durdurulması dilekçesine itiraz dilekçesi kabul ederek iş bu davayı açmış olduğu gerekçesiyle özel dava şartı yokluğundan ret kararı verildiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme tarafından itirazdan önce açıldığı değerlendirilmesinin hatalı olduğunu, UYAP üzerinden incelenmesi ile görüleceği üzere davalı borçluların vekili tarafından dava dışı şirket ile birlikte tüm davalılar adına 13.12.2018 tarihinde borca itiraz adı altında aynı gün iki ayrı dilekçe sunulduğunu, dava dışı şirket ile borçlular adına sunulan konkordato kararının dosyaya sunulması konulu itiraz dilekçesiyle mahkemenin belirttiği gibi İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1098 Esas sayılı dosyasında verilen geçici mühlet kararı sunularak müvekkilleri yönünden takibin durdurulmasının talep edildiğini, tüm taraflar adına borca itiraz adı altında sunulan dilekçeyle tüm davalıların vekilleri tarafından icra takibine itiraz edildiği açık iken bu durumun mahkemece göz ardı edildiğini, 2. dilekçe ile de açıkça tüm davalılar yönünden icra takibine, ödeme emrine, borca ve ferilerine aynı gün 13.12.2018 tarihinde itiraz edildiğini, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 2020/1169 Esas, 2020/2965 Karar ve 19.03.2020 tarihli ilamında borçlulara tebliğden önce yapılan borca itirazlarla ilgili olarak borçlunun tebliğden önce yaptığı itirazın geçerli olduğu, itiraz sebebiyle takibin durdurulduğu hususunun belirtildiğini, borca itiraz dilekçesinin tebliğden önce dahi olsa sonradan ödeme emrinin tebliği ile yapılan borca itirazların geçerli olduğunu, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine karşı itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın özel dava şartı bulunmadığından usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamından, dava dışı … Tic. Ltd. Şti ile davacı bankanın Taşdelen şubesi arasında 04.09.2018 ve 20.06.2017 tarihli kredi çerçeve sözleşmelerine istinaden şirkete kredi kullandırıldığı, davalı gerçek kişilerin kredi sözleşmesinde kefalet sözleşmesi kapsamında kefil oldukları, müteselsil olarak kefil olmayı kabul ettikleri, davacı banka tarafından Beyoğlu … Noterliğinde düzenlenen 26.09.2018 tarihli kat ihtarı ile alacağın ödenmesinin ihtar edildiği, ödemenin gerçekleşmemesi üzerine İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/8585 değişik iş sayılı dosyasında 415.519,51 TL alacak için borçluların tümü hakkında 30.11.2018 tarihinde ihtiyati haciz kararı verildiği, İstanbul Anadolu .. icra müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında tüm borçlular hakkında icra takibi başlatıldığı, kredi borçlusu şirket ile birlikte gerçek kişiler tarafından İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1098 Esas sayılı dosyasında 18.09.2018 tarihinde konkordato talebinde bulundukları, söz konusu talebin ihtiyati haciz kararından önce olduğu, konkordato yargılamasında 01.10.2018 tarihli ara karar ile İİK’nın 294 ve maddeleri kapsamında hiçbir takip yapılmamasına hangi nedene dayanırsa dayansın her türlü tedbir ihtiyati haciz ve muhafaza işlemlerinin dahi ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına ,21.09.2018 den önce yapılmış olan takiplerin aynen korunmasına dair karar verildiği, dava dışı borçlu şirket ile birlikte davalı borçlu gerçek kişiler adına vekilleri tarafından icra takip dosyasına 13.12.2018 tarihli dilekçeyle konkordato kararının sunulduğu, dilekçede mahkeme tarafından geçici mühlet kararı verildiğinden takibin durdurulduğunun belirtilerek hacizlerin fekkinin talep edildiği, icra müdürlüğü tarafından 17.02.2018 tarihli karar ile İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.11.2018 tarih ve 2018/8585 değişik iş sayılı kararı gereğince ihtiyati haciz işleminin yapılmış olduğu borçlu vekilinin beyan ekinde ibraz etmiş olduğu, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.09.2018 tarihli kararının 10 bendi gereğince 21.09.2018 tarihinden itibaren 3 ay boyunca hiçbir takibin yapılmaması ihtiyati tedbir yoluyla durdurulmasına karar verilmiş olduğundan dosyada uygulanan tüm hacizlerin kaldırılmasına, icra takip dosyasının bu aşamada durdurulmasına karar verildiği, İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1348 Esas 2018/1144 Karar 09.11.2018 tarihli kararı ile davalı borçlu gerçek kişiler yönünden davanın reddine, mahkemece verilen 21.09.2018 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına ihtiyati tedbir kararının kaldırıldığının ilgili yerlere bildirilmesine karar verildiği, 13.11.2018 tarihli yazı ile ilgili yerlere bildirildiği, davacı vekili tarafından aynı tarihli dilekçeyle icra dosyasına başvurulduğu, müdürlüğün gerekli inceleme ve araştırma yapmaksızın vermiş olduğu 17.12.2018 tarihli karar tensip tutanağında şahıslar yönünden kaldırılan hacizlerin hak kaybına sebebiyet verilmemesi için hacizlerin eklenme tarihi olan 10.12.2018 tarihine göre tekrar eklenmesi ve borçlu davalı gerçek kişiler yönünden ödeme emirlerinin tebliğe çıkarılmasının talep edildiği, icra müdürlüğü tarafından aynı tarihli karar ile borçlu gerçek kişiler yönünden takibin devamına, borçlu şirket hakkında takibin konkordato kararı gereği durdurulmasına, borçluların vekilinin talebi üzerine takibin durdurulması ve hacizlerin fekkine dair 17.12.2018 tarihli karar alınmış ise de haklarında takibin devamına karar verilen borçluların ihtiyati haciz kararı gereğince uygulanan hacizlerin talep halinde ve masraf karşılığında yeniden uygulanmasına karar verildiği, davalı borçlu gerçek kişiler hakkında karar sonrasında aynı tarihli yani 17.12.2018 tarihinde takip talebi düzenlendiği, takip talebinde alacaklı bankanın 418.282,72 TL asıl alacak ve ferileri olmak üzere 470.327,14 TL alacağın tekerrür olmamak şartıyla ve 4.800,00 TL gayri nakdi kredi bedeliyle birlikte tahsilinin talep edildiği, davalı borçlu gerçek kişilere ödeme emrinin 21.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilleri tarafından 28.12.2018 tarihli dilekçeyle ödeme emrinin 21.12.2018 tarihinde tebliğ alındığı belirtilmek suretiyle icra takibine ve borca itiraz ettikleri, davacı bankanın davalı borçluların 28.12.2018 tarihinden önce ödeme emri tebliğ edilmeden 20.12.2018 tarihinde iş bu itirazın iptali davasını açmış olduğu ,iptal davasından sonra davalılar tarafından 13.12.2018 tarihinde icra takibine, ödeme emrine itiraz edildiği, 13.12.2018 tarihli borçlu vekili tarafından yapılan itiraz dilekçesinde, ihtiyati haciz talebi başlatıldığı belirtilerek konkordato kararının bulunduğu ve buna yönelik itiraz edilmiş olduğu anlaşılmıştır.İİK’nın 67. madde de itirazın iptali davası başlığı ve itirazın hükümden düşürülmesi üst başlığı altında 1. fıkrada, takip talebine itiraz edilen alacaklının itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebileceği düzenlenmiştir. İİK’nın 61. maddesinde ödeme emrinin tebliği, 62. maddesinde itiraz başlığı ile itiraz etmek isteyen borçlunun itirazını ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecbur olduğu hususlarına yer verilmiştir. Somut olayda, yukarıda ayrıntılı şekilde ifade edildiği üzere, dava dışı kredi müşterisi şirket ve davalılar tarafından davacının ihtiyati haciz kararı öncesinde konkordato talep ettikleri ve bu kapsamda ihtiyati tedbir kararı alındığı tartışmasızdır. Tedbir kararının varlığı nedeniyle borçlu vekilleri tarafından ihtiyati haciz kararı üzerine yapılan icra müdürlüğü işlemlerine karşılık itirazda bulunmuştur. İcra müdürlüğü tarafından, icra takip işlemlerinin durdurulmasına dair konkordato yargılamasının devam ettiği mahkeme ara kararı gerekçe olarak belirtilerek takibin durdurulmasına dair karar vermiştir. Davalı borçluların ödeme emrine tebliğ tarihinden önceki itirazları ihtiyati haciz kararı sonrasında yapılan hacizlere ilişkin olup İİK’nın 61. maddesi kapsamında düzenlenen ödeme emrinin tebliği ile neticesinde gerçekleştirilen aynı yasanın 62. maddesindeki itiraz söz konusu değildir. İcra müdürlüğü tarafından verilen durdurma kararı ise konkordatoya bakan mahkemenin ara kararına ilişkindir. Alacaklı banka tarafından gerçek kişi borçlular yönünden konkordato talebinin reddi ile tedbirlerin kaldırılması kararı üzerine icra müdürlüğüne başvurarak borçlulara ödeme emrinin tebliğ edilmesi talebi ve ödeme emrinin icra müdürlüğü tarafından borçlulara tebliğ edilmesine rağmen davacı alacaklı vekilinin ödeme emrinin tebliğini ve sonucu beklemeksizin iş bu davayı açmış olması İİK’nın 67 maddesi ve ilgili yasal düzenlemelere uygun düşmemiştir. İlk derece mahkemesinin karar ve gerekçesi isabetli olup davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27.04.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.