Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/389 E. 2023/777 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/389
KARAR NO: 2023/777
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/11/2022
NUMARASI: 2021/639 E. – 2022/954 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın açılmamış sayılmasına dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya taşıma hizmeti verdiğini, hizmet karşılığı davalıya fatura düzenlendiğini ancak fatura bedelinin ödenmediğini, bunun üzerine borçlu aleyhine Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının itiraz ederek takibi durdurduğunu, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davanın haksız olduğunu, davalının alacağının bulunmadığını, talebin zamanaşımına uğradığını beyan ederek, öncelikle zamanaşımı nedeniyle davanın reddine, usule ilişkin itirazlarının kabul edilmemesi halinde davanın esastan reddine, karşı davalarının kabulü ile itirazının iptali ile takibin devamına, davalı aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Mahkememizden verilen 15/12/2020 tarih ve 2020/187 Esas 2020/873 sayılı kararı BAM 14. Hukuk Dairesi’nin 01/07/2021 tarih ve 2021/504 Esas 2021/906 Karar sayılı ilamıyla kaldırılmasına karar verilerek mahkememizce yargılamaya devam olunmuştur. Mahkememizin 09/09/2020 tarihli celsesine davacı taraf gelmemiş ve mazeret de bildirmemiş olduğundan HMK’ nun 150. maddesi gereğince davanın yenileninceye kadar işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkememiz dosyanın tetkikinde, mahkememizin 06/05/2020 tarihli duruşma zaptının aynı gün davacı vekiline tebliğ edildiği, tebligatın 07/05/2020 tarihinde davacı vekili tarafından açıldığı, 11/05/2020 tarihinde tebliğ edilmiş sayıldığı, akabinde kararlaştırılan 09/09/2020 tarihli celseye mazeretsiz olarak gelmediği ve işlemden kaldırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır. 6100 sayılı HMK’ nun 150. maddesinin 5. fıkrasında davanın işlemden kaldırıldığı tarihten itibaren 3 ay içerisinde yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek esas kaydının kapatılacağı düzenlenmiştir.Yasal 3 aylık süre içinde yenilenmemesi nedeniyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilerek aşağıda yazılı olduğu biçimde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkemenin 2020/187 Esas sayılı dosyası ile yapılan yargılama sonucunda verilen 15/12/2020 tarih 2020/873 Karar sayılı kararın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 01/07/2021 tarihli ve 2021/504 Esas, 2021/906 Karar sayılı kararı ile kesin olarak kaldırılmasına rağmen mahkemece kaldırma kararı öncesindeki kararın aynısının verildiğini, bunun “usulü kazanılmış hak” ya da “usulü müktesep hak” olarak adlandırılan ilkeye aykırılık oluşturduğunu, mahkemece kaldırma kararından sonra yargılama yapılmaya başlanmasının BAM kararına karşı direnilmediğini, istinaf kararına uyulduğunu gösterdiğini, bu kapsamda yerel mahkemece esasa ilişkin inceleme yapılıp karar verilmesi gerekirken önceki kararındaki gerekçeler tekrar edilerek davanın 10/12/2020 tarihi itibariyle açılmamış sayılmasına karar vermesinin açıkça usul yasaya ve usuli müktesep hak ilkesine aykırı olduğunu, mahkeme tarafından İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 01/07/2021 tarih ve 2021/504 Esas, 2021/906 Karar sayılı kararında belirtilen hususların hiçbir şekilde dikkate alınmadığını, kararda 11.05.2020 tarihi itibariyle davacının gider avansının bulundugu, söz konusu gider avansından 5,50 TL çekilmek suretiyle davalı tarafa 09.09.2020 tarihli durusmaya iliskin zaptın teblige çıkartıldıgı ve söz konusu tebligatın 21.05.2020 tarihinde davalı vekiline yapıldıgı, ancak dosyada halen yeterli gider avansı bulunmasına ragmen 09.09.2020 tarihli durusma zaptının davacı müvekkiline tebliğe çıkarılmadığının belirtildiğini, kaldırma kararında da açıkça gösterildiği üzere müvekkili şirket tarafından davanın takip edilmemesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, duruşmaların görüldüğü dönemde yaşanan salgın hastalık durumu dosyaların/tebligatların takibini zorlaştırdığını, taraflarına herhangi bir tebligat yapılmamış olması nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına yönelik verilen karardan haberdar olunamadığını, kaldırma kararında da belirtildiği üzere dosyada yeterli gider avansı olması ve 06.05.2020 tarihli duruşma zaptının tebliğe çıkarılmış olmasına rağmen 09.09.2020 tarihli duruşma zaptının tebliğe çıkarılmaması nedeniyle müvekkilin dosyayı takip etmesinin engellemiş olmasına karşın, yerel mahkeme tarafından durusma günü tebliğine rağmen duruşmaya katılmamış gibi dosyanın islemden kaldırılması akabinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin adil yargılanma hakkını açıkça ihlal ettiğini, iki yıl öncesinde geçmişe etkili olacak şekilde davanın 10.12.2020 tarihinde açılmamış sayılmasına karar verilmesinin de hak kaybına neden olabileceğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ticari satıma dair açık hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67. maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Öncelikle, iş bu dava, mahkemenin 2019/382 Esas sayılı asıl dosyasında 26.02.2020 tarihinde karşı davanın tefriki kararı sonrasında esas numarası almış olup davacı, karşı davası ile itirazın iptalini istemiş, mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar evrilmiştir. Dosya kapsamının incelenmesinden; mahkemece daha önce 15.12.2020 tarih ve 2020/187 Esas, 2020/873 Karar sayılı karar ile aynı gerekçeyle davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, bu kararın Dairemizin 01.07.2021 tarih ve 2021/504 Esas, 2021/906 Karar sayılı kararı ile davacı vekiline 09.09.2020 tarihli duruşma gün ve saatinin usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği, davacı vekilinin usulen duruşma gününden haberdar edilmediği hâlde sanki duruşma günü tebliğine rağmen duruşmaya katılmış gibi dosyanın işlemden kaldırılması, akabinde de davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı bulunduğundan kararın kaldırılmasına karar verildiği, mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda aynı kararın verildiği anlaşılmaktadır. Gerçekten de UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede 06.05.2020 tarihli duruşma zaptının aynı gün davacı vekiline elektronik tebliğ yoluyla tebliğe gönderildiği, tebligatın 07.05.2020 tarihinde davacı vekili tarafından açıldığı, 11.05.2020 tarihinde ise tebliğ edilmiş sayıldığı, akabinde kararlaştırılan 09.09.2020 tarihli celseye mazeretsiz olarak gelmediği ve dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verildiği görülmekte olup mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi yerinde olmuştur. Her ne kadar mahkemece Dairemizin kaldırma kararına aykırı şekilde karar verildiği, usuli kazanılmış hakkın ihlal edildiği ileri sürülmüş ise de Dairemizce yapılan incelemede sehven yani maddi hata sonucu 09.09.2020 tarihli duruşma gününün davacı vekiline tebliğ edilmediği belirtilmiştir. Dairemizce aynı dava dosyasında verilen 29.03.2022 tarihli ek kararda da belirtildiği üzere Yargıtay’ın yerleşik içtihadı uyarınca, maddi hataya dayalı bozma kararı, taraflar yararına usuli kazanılmış hak doğurmaz (Yargıtay 5. HD’nin 07.02.2022 tarihli ve 2021/8767 Esas, 2022/1523 Karar sayılı, Yargıtay 9. HD’nin12.01.2022 tarihli ve 2021/12927 Esas, 2022/147 K sayılı, kararları). Dairemizin kararı, “kaldırma kararı” niteliğinde olup özellikleri itibariyle Yargıtay’ın “bozma” kararlarına benzemektedir. Bu karar sonrası ilk derece mahkemesi yargılamaya devam etmektedir. Maddi hataya dayalı kaldırma kararından davacı yararına usuli kazanılmış hak doğmayacağından davacı vekilinin usuli kazanılmış hak ilkesinin ihlal edildiği yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Öte yandan, HMK’nın 150/5 maddesi uyarınca, dosyanın işlemden kaldırıldığı tarihten başlayarak üç ay içinde yenilenmeyen dava, sürenin dolduğu gün itibarıyla kendiliğinden açılmamış sayılır. Ortaya çıkan hukuki sonuç, kanun gereği kendiliğinden doğan bir sonuçtur ve mahkemenin kararı yenilik doğurucu değil, açıklayıcı niteliktedir. Bu nedenle davacı vekilinin 10.12.2020 tarihi itibariyle davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinin usule aykırı olduğu yönündeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. Davacı vekili, 09.09.2020 tarihli duruşma için herhangi bir mazeret bildirmemiş, davayı takip iradesini ortaya koymamıştır. Daha önce 09.09.2020 tarihli duruşma günü kendisine usulüne uygun şekilde tebliğ edilen davacı vekiline, katılmadığı bu duruşmaya ait duruşma tutanağının tebliğini zorunlu kılan bir yasa hükmü de bulunmamaktadır. Bu nedenle aksi yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olup davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 5-Karar kesinleştikten sonra dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.05.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.