Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/371 E. 2023/912 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/371
KARAR NO: 2023/912
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 11.11.2022 tarihli ek karar
NUMARASI: 2021/583 Esas – 2022/1055 Karar
DAVA: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda verilen davanın açılmamış sayılmasına dair ek karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının … Tic. Ltd. Şti.’ nin dört ortağından biri olduğunu, söz konusu şirketin, 08/02/2012 tarihinde Çorlu Ticaret Sicil Müdürlüğünce tescil edildiğini ve şirket ana sözleşmesinde belirtildiği üzere kurucu ortak olan davalının müdür olarak şirketi temsil ve ilzamda yetkili kılındığını, şirketin kuruluşunun 15/02/2012 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’ nde yayınlandığını, şirket ortaklar kurulu tarafından 03/05/2012 tarihinde alınan karar uyarınca ortaklardan olan …’nin hisselerini davacıya devretmesi ile davacının ortaklık sıfatı kazanıldığını, şirketin ana sözleşmesinin imza tarihinden itibaren şirket müdürü olarak görevde bulunan davalının, şirket yönetimi konusunda gerekli liyakatı başlarda başarıyla göstermiş olmasına rağmen artık bu vasfını yitirdiğini, zira davalı tarafça artık şirket çıkarları gözetilmeksizin, kendi menfaatine yönelik işlemler gerçekleştirildiğini, davalının gerçek dışı beyanla şirkette çalışmayan ve kendine ait işyeri bulunan eşi …’ı sigortalı çalışan olarak gösterdiğini, davalı tarafından şirket hesabından eşinin kişisel hesabına 16/02/2016 tarihinde maaş ödemesi adı altında da 13.920,00 TL tutarında havale işlemi gerçekleştirdiğini, davalı tarafından TTK.’ nun 626/2 düzenlemesinin de ihlal edildiğini, davalının Çerkezköy Organize Sanayi bölgesinde faaliyet gösteren … tic. Ltd. Şti.’ nde uzun süredir şirketinin de faaliyet alanı olan işyeri hekimliği hizmeti vererek rekabet yasağına aykırı hareket ettiğini ve şirketi zarara uğrattığını, ayrıca davalı şirket müdürünün şirket dışı birden fazla işyerinde bordrolu olarak çalışmak sureti ile de rekabet etmeme yükümlülüğünü ihlal ettiğini, işbu şirketlerin … San. A.Ş., … Ltd. Şti. Ve … Tic. A.Ş. Olduğunu, ayrıca eşi olan …’a ait … Güzellik Merkezi’ ne 15/12/2013 tarihinden bu yana işyeri hekimliği ve iş güvenliği uzmanlığı hizmeti verilmekte olmasına rağmen hizmet bedeli olarak şirkete yapılmış herhangi bir ödeme bulunmadığını, işbu hizmetlere ilişkin fatura da kesilmemiş olduğundan şirketin açıkça zarara uğradığını, ayrıca davacı ile şirket arasında 10/05/2012 tarihli olarak tam zamanlı iş sözleşmesi akdedildiğini ve aylık ücret olarak 6.000,00 TL maaş ödemesi belirlendiğini, ayrıca her yıl için artış oranları ve ödemeye ilişkin vergi ve diğer ödemelerin de şirkete ait olacağının belirlendiğini, bu tarihten sonra da davacıya maaş ödemesi adı altında şirket hesabından ödemeler yapıldığını, ancak her nasılsa şirketin ticari defterlerinde davacıya bu iş sözleşmesine bağlı olarak yapılan maaş ödemelerinin şirket hesaplarında borç olarak davacı hanesine yazıldığını, bu durumun düzeltilmesi hususunda davacı tarafından Çorlu … Noterliği’ nin 23/02/2016 tarih ve … yevmiye numarası ile ihtarda bulunulmuş ise de herhangi bir düzeltme yapılmadığını belirterek, … Tic. Ltd. Şti. ndeki müdürlük görevinden alınmasına, işbu yargılamanın devamı süresince tedbiren davalı şirket müdürünün görevini yerine getirmek ve şirketin zarar görmesini önlemek amacıyla kayyım atanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının 15/02/2012 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’ nde yayımlanarak kurulan … Sağlık Hizm. Tic. Ltd. Şti.’ nin dört ortağından birisi ve aynı zamanda yetkili müdürü olduğunu, davalının eşi …’ın şirket bünyesinde 26/11/2014 tarihi itibariyle işe alındığını ve SGK bildirimi yapıldığını, bu süreç içerisinde şirket çalışanı olarak …’ın İş Sağlığı ve Güvenliği alanında şirkete yeni bir müşteriler kazandırdığını ve şirketin gelirini arttırdığını, 16/02/2016 tarihinde şirket hesabından … hesabına havale edilen 13.920,00 TL’ nin kendisine 26/11/2014- 16/12/2016 yıllarına ait ödenmemiş maaşlarının toplamı olduğunu, davalının eşinin şirket bünyesinde sigortalı çalışan olmasına yasal bir engel olmadığı gibi, …’ın sigortalı çalışan olarak işyerinde çalışmaya başladığı tarihin 26/11/2014 olduğuna göre yaklaşık 2 yıllık aylıklarının gecikmeli olarak kendisine ödenmesinde de bir yasal engel bulunmadığını, davalının … tic. Ltd. Şti.’ nde tam 5 yıldır şirket müdürü olduğu 15/02/2012 tarihinden daha önce kısmi zamanlı işyeri hekimi olarak çalıştığını, şirkete müdür olarak atanmadan çok daha öncesinde anlaşmalı olarak burada işyeri hekimi olarak görev yaptığını, bu işletmede davalının sadece almış olduğu tıp eğitimini ve işyeri hekimi lisansını kullanarak, şirket açısından rekabet teşkil edebilecek hiçbir bilgiyi ya da deneyimi kullanmaksızın işyeri hekimi olarak çalıştığını, davalının … Hastanesi’ nde ve … Hastanesi’ nde enfeksiyon hastalıkları uzmanı olarak çalıştığını, ancak rekabet yasağının burada gündeme gelemeyeceğini, … Sağlık Hizm. Tic. Ltd. Şti.’ nin böyle özel sağlık hizmeti veren bir sağlık kuruluşu veya hastanesi bulunmadığını, sadece iş güvenliği ve işyeri hekimliği koünularında hizmet verdiğini, davalının eşi …’ın sahibi bulunduğu … Güzellik Merkezine iş güvenliği eğitimi verilmesi hususunda … sağlık Hizm. Tic. Ltd. Şti. İle aralarında anlaşma yapıldığını, 03/03/2016 tarihi itibariyle imzalanan sözleşme ve 03/03/2016- 03/03/2017 tarihleri arasındaki yıllık sözleşme karşılığı kesilen faturayı ekte sunduklarını, davacının bu davayı 10/05/2012 tarihinde ortaklar ile imzalamış olduğu tam zamanlı iş sözleşmesinin gereği olarak kendisine aylık ödenmesi gereken 6000 TL’ nin ödenmemesi ve Bağkur primlerinin şirket hesabından yapılması talebinin şirket yönetimi tarafından kabul edilmemesi nedeniyle kötü niyetli olarak şirket yöneticisi olan davalıya bahse konu suçlama ve yakıştırmaları yaparak dava açtığını, davacı ile imzalanan tam zamanlı hekim sözleşmesinin öncelikle bir iş sözleşmesi olarak kabul edilemeyeceğini, bir diğer ifadeyle davacının aslında ortağı olduğu şirketi kendisi açısından bir işveren olarak tanımadığını, bahse konu sözleşmenin bir iş sözleşmesi olarak sayılamayacağından davalıya tam zamanlı hekim maaşı adı altında 6000 TL ücret ödenmesi gerekmediğini, bu konuda şirket ortaklarının yeni bir iş sözleşmesi yapmaları veya bir karar almalarının gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Yargıtay 11. Hukuk Dairesi bölge adliye mahkemelerinin hukuk daireleri arasındaki görev yönünden uyuşmazlığı gidermek üzere 25/03/2022 tarih 2022/509 Esas 2022/2410 Karar sayılı ilamında bölge adliye mahkemeleri hukuk daireleri arasındaki aynı nitelikteki uyuşmazlık yönünden uyuşmazlığın giderilmesi yönünde karar verilmiş, söz konusu kararda davanın açıldığı tarih itibariyle görevli olan asliye hukuk mahkemelerinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla bakmış oldukları derdest dava dosyalarını yeni kurulan ve yetki çevresi belirlenen ticaret mahkemelerine devir ya da görevsizlik kararı veremeyeceği, asliye hukuk mahkemelerinin ( asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla) görevli olduğu ifade edilmiş ve içtihat farklılıkları giderilmiştir. Dava konusu uyuşmazlıkta da davacı taraf davasını 17/03/2016 tarihinde açmış, Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2021/3 Esas 2021/332 Karar sayılı dava dosyasında davaya asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla yargılamasını yaparak 05/10/2021 tarihli karar ile dava dosyasının mahkememize devrine karar verilmiştir. Yüksek Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 25/03/2022 tarih 2022/509 Esas 2022/2410 Karar sayılı ilamında bölge adliye mahkemeleri hukuk daireleri arasındaki aynı nitelikteki uyuşmazlık yönünden uyuşmazlığın giderilmesi yönünde karar verilmiş, söz konusu kararda davanın açıldığı tarih itibariyle görevli olan asliye hukuk mahkemelerinin asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla bakmış oldukları derdest dava dosyalarını yeni kurulan ve yetki çevresi belirlenen ticaret mahkemelerine devir ya da görevsizlik kararı veremeyeceği, asliye hukuk mahkemelerinin ( asliye ticaret mahkemesi sıfatıyla) görevli olduğu ifade edilmiş ve içtihat farklılıkları giderilmiş olduğundan dava tarihi itibariyle Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) görevli olduğundan Mahkememizin görevsizliğine, davanın görev nedeniyle usulden reddine…” gerekçesiyle, mahkemenin görevsizliğine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince 11.11.2022 tarihli ek kararında özetle; “…HMK 20. maddesinin 1. fıkrası gereği görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi halinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresinde kanun yoluna başvurulmayarak kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten, kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesinin gerektiği, aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına…” karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Dosyanın ilgili mahkemeye gönderilmesini müteakip dosya yukarıda belirtilmiş olan esasa kaydedildiğini, Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/07/2022 tarihli celsesinde tarafların yokluğunda mahkemece görevsizlik kararı verildiğini, kaldı ki, dosya mahkemenin tensip kararı ile bilirkişilere tevdii edildiğini ve 07/07/2022 tarihinde dosya halen bilirkişilerde olduğu halde mahkemece tarafların haklı mazeretleri kabul edilmeksizin görevsizlik kararı verildiğini,İş bu karardan sonra, bilirkişiler tarafından dosyaya 09/08/2022 tarihinde rapor sunulduğunu, ve mahkemece yargılamaya devam olunduğunu, Mahkemece gerekçeli kararın taraflara tebliğinden sonra, görevsizlik kararının kesinleşmesi 11/11/2022 tarihinde yapılmış ve tarafımızdan görevsizlik kararının kesinleşmesi ile dosyanın görevli Mahkemeye gönderilmesi talebinde bulunulduğunu, bu talebe rağmen mahkemece “davanın açılmamış sayılmasına” karar verildiğini, Oysa ki, davada taraf olan şirkete TK 35. Madde uyarınca tebligat çıkarılmış ve tebliğ mazbatası dosyada görülmediğini, bu durumda taraflarınca mahkemece verilen kararın kesinleşmesinden taraflarının 11/11/2022 tarihinde muttali olmuş bulunduğunu, öncelikle, mahkemece tarafların yokluğunda tesis edilen görevsizlik kararı ve sonrasında bilirkişi raporunun dosyaya alınması ile yargılamaya devam olunması ve yine mahkemeler arasında görev uyuşmazlığı doğmuş olmasına rağmen, ayrıca kararın kesinleşmesinin 11/11/2022 tarihinde yapıldığı da nazara alındığında Mahkemece verilen hükmün usule, yasaya ve müvekkilinin Anayasal hakları yönünden “HAK ARAMA HÜRRİYETİ” ihlal edildiği kanaatinde olduklarını, İş bu dosyada, müvekkili tarafından görevli Mahkemede ikame edildiğini, dosyada HSK’nın 08/07/2021 tarih ve 568 numaralı kararı ile Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesinin 01/09/2021 tarihinden itibaren faaliyete geçmesi ile re’sen ilgili Mahkemenin esasına kaydedildiğini, bu durumda Mahkemece dosyanın resen Çorlu Asliye Hukuk Mahkemelerine gönderilmesi gerekirken, dosyanın görevli Mahkemeye tevdiinin müvekkilinin talebine yüklenmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkemeler arasında oluşan görev uyuşmazlığından müvekkilinin herhangi bir sorumluluğu bulunmadığını, İzah olunan nedenlerle, Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesinin “davanın açılmamış sayılmasına” dair kararının kaldırılarak, dosyanın öncelikle, “görev uyuşmazlığı” hususunda değerlendirilmek sureti ile Yüksek Mahkemenizce belirlenecek görevli Mahkemeye resen gönderilmesi talebi ile istinaf talebinde bulunduklarını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, limited şirket müdürünün azline ilişkindir.Mahkemece, ek kararla davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş; bu ek karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosyanın incelenmesinde, Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/3 E 2021/332 K 05.10.2021 tarihli karar ile yargılama devam ederken Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesinin kurulup faaliyete geçtiği gerekçesiyle dava dosyasının TTK 4-1a maddesi uyarınca Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesince gönderilmesine karar verildiği, kararın gönderme kararı olması nedeniyle kesin karar olarak verildiği anlaşılmıştır. Dava dosyasının Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesi üzerine, dava dosyasının mahkemenin 2021/583 Esasına kaydı yapılarak yargılamanın sürdürüldüğü, Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/583 E 2022/1055 K sayılı 07.07.2022 tarihli kararı ile gerekçede belirtilen nedenlerle daha önce dosyada gönderme kararı veren Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle, HMK 114-115 maddeleri uyarınca mahkemenin görevsizliğine, davanın görev nedeniyle usulden reddine, HMK 20 maddesi uyarınca iki haftalık sürede talep halinde dosyanın Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, yasal sürede dava dosyasının görevli mahkemeye gönderilmesinin talep edilmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verileceğine dair karar verildiği, sonrasında ise Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesince 11.11.2022 tarihli kesinleşme şerhi ile ” verilen iş bu kararın 07.07.2022 tarihli hüküm, taraflara en son 27.09.2022 tarihinde tebliğ olunmuş, tarafların kararı istinaf etmemesi üzerine kesinleşme ile hükmün 12.10.2022 tarihinde kesinleştiği” belirlenmiştir. Bunun üzerine Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/583 E 2022/1055 K 11.11.2022 tarihli ek karar ile istinafa konu ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği görülmüştür.Her ne kadar Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesince yazılı gerekçe ile önce görevsizlik sonrasında ise davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de; Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesinin Çorlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2021/3 E- 2021/332 K sayılı gönderme kararı ile kendisine gönderilen dava dosyasında 2021/583 E- 2021/1055 K sayılı kararı ile HMK’nın 20 maddesi kapsamında görevsizlik kararı verilmiş ise de, verilen bu kararın teknik anlamda görevsizlik kararı olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/583 E- 2021/1055 K sayılı kararı bir gönderme kararı niteliğindedir. Her iki mahkemece verilen gönderme kararlarının kesin kararlar olması dikkate alındığında HMK’nın 21. maddesi uyarınca yargı yeri belirlenmesi yolunun uygulanması gerekirken, Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesince HMK’nın 20. maddesi uyarınca davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu nedenle davacı vekilinin mahkemenin davanın açılmamış sayılmasına ilişkin ek kararına karşı istinaf başvurusu yerinde görülmüştür.Yukarıda açıklanan nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesinin istinafa konu davanın açılmamış sayılmasına ilişkin ek kararının HMK’nın 353/1.a.5 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dava dosyasının ilk derce mahkemesince HMK’nın 21. maddesi uygulanarak yargı yeri belirlenmesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesine gönderilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.a.5. maddesi uyarınca, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu davanın açılmamış sayılmasına dair 11.11.2022 tarihli ek kararının kaldırılmasına,2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Kararın, ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.5. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonunda, 18.05.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.