Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/301 E. 2023/228 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/301
KARAR NO: 2023/228
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25.11.2022 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2022/945 Esas
DAVANIN KONUSU: Çıkma ve Çıkma Payı Alacağı Tahsili
Taraflar arasındaki limited şirketin tasfiyesi, ortaklıktan çıkma ve çıkma payının tespiti ile tahsili talepli dava dosyasında davacı tarafın ihtiyati tedbir isteminin ilk derece mahkemesince reddine dair verilen 25.11.2022 tarihli ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Türkiye’de son yıllarda medikal malzeme işi yapan Güney Kore firmalarının yöneticiliğini yapmış Güney Kore Cumhuriyeti vatandaşı olan ve Türkiye’de bir yatırımcı olduğunu, davalı … ile de Güney Kore Cumhuriyeti firması … Dış Ticaret Limited Şirketinde beraber çalıştıklarını, bir süre sonra birlikte Güney Kore’den medikal malzeme ithalatı yapıp bu malzemelerin Türkiye’de satışını yapmak için tarafların ortak şirket kurma üzerinde anlaştığını, davalı şirketi bu şekilde kurduklarını, davacının çalışma izni olmaması nedeni ile şirket müdürü olamayacağından davalının şirket müdürü olduğunu, fiilen birlikte çalışmaya başladıklarını, davalının stokta yer alan eksik malzemelerin hesabını vermeden şirketin geri kalan malvarlığını da yok etmesini önlemek adına şirketin mal varlığını koruyucu tedbirler alınmasının zaruri olduğunu, tarafların müvekkilin şirket müdürü olarak tayinine ilişkin 31/08/2022 tarihli yazılı anlaşmaları ve de ortaklar kurulunun 02 numaralı 27/09 tarihli kararının davalı tarafça uygulanmadığını, davalı tarafın stok eksikliği konusunda bilgi vermediğini, davalının şahsi harcamalarda ve şirket hesabından şahsına para transferlerinde bulunduğunu, deponun anahtarının değiştirildiğini, satış yapmadığı müşteriye satış yaptığına dair yalan beyanda bulunması ve de davalının görüşmekten kaçması gibi nedenlerden ötürü şirketin malvarlığının korunamaması riski olduğunu müvekkilinin sermaye payını almasının çok güç hatta imkansız olacağını belirterek, TTK’nın 638/2 maddesi uyarınca davalı şirket müdürünün tedbiren yetkilerinin kaldırılması, şirkete temsilen kayyım atanması, … Bankası Maslak Şubesi … hesap numarası hesabına tedbir konulması, … Bankası Maslak Şubesi … hesap numarası dışında bu banka ve talep edilecek diğer bankalarda şirkete ait hesaplar bulunması halinde bu hesaplara tedbir konulması, şirket deposunda envanter sayımı yapılarak stokların korunması amacıyla deponun güvenli altına alınmasına, kilidinin değiştirilmesi yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. tarafların müvekkilin şirket müdürü olarak tayinine ilişkin 31/08/2022 tarihli yazılı anlaşmaları ve de ortaklar kurulunun 02 numaralı 27/09 tarihli kararının davalı tarafça uygulanmadığını, davalı tarafın stok eksikliği konusunda bilgi vermediğini, davalının şahsi harcamalarda ve şirket hesabından şahsına para transferlerinde bulunduğunu, deponun anahtarının değiştirildiğini, satış yapmadığı müşteriye satış yaptığına dair yalan beyanda bulunması ve de davalının görüşmekten kaçması gibi nedenlerden ötürü şirketin malvarlığının korunamaması riski olduğunu müvekkilinin sermaye payını almasının çok güç hatta imkansız olacağını belirterek, TTK’nın 638/2 maddesi uyarınca davalı şirket müdürünün tedbiren yetkilerinin kaldırılması, şirkete temsilen kayyım atanması, … Bankası Maslak Şubesi … hesap numarası hesabına tedbir konulması, … Bankası Maslak Şubesi … hesap numarası dışında bu banka ve talep edilecek diğer bankalarda şirkete ait hesaplar bulunması halinde bu hesaplara tedbir konulması, şirket deposunda envanter sayımı yapılarak stokların korunması amacıyla deponun güvenli altına alınmasına, kilidinin değiştirilmesi yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı …, kendisi ve davalı şirket adına sunduğu cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız olduğunu, davacının şirket yönetimine yurt dışında olduğu için katılmadığını, 1,5 yılda davacının sadece üç iş bağlantısı kurduğunu, başkaca bir katkısı bulunmadığını, şirketin ekonomik durgunluk ve döviz kurunun yükselmesi sebebiyle satış hedeflerinin düşük kaldığını, malzeme eksikliği iddiasının haksız olduğunu, bu konuda şikayetçi olacağını, şirket işleri için seyahat masrafları ile araç kiralama masraflarının şirketten karşılanmasının doğal olduğunu, davacının ortaklıktan çıkma için haklı sebebi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesinin ihtiyati tedbir talebin değerlendirildiği 25.11.2022 tarihli ara kararında özetle; ” … 6100 sayılı HMK 389/1 fıkrası gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeni ile hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Bu şartların varlığı başlı başına ihtiyati tedbir kararı verilmesi sonucunu doğurmaz. Zira bu husus hakimin takdirine bırakılmıştır. Hakim, ispat kuralları çerçevesinde gerekli incelemeleri yaparak kanunda belirtilen olumsuz, sakıncalı, zararlı ihtimalin var olduğu kanaatine varırsa ihtiyati tedbir kararı verebilir. Tedbir talep eden, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır, tam ispat aranmaz ancak basit bir iddia da yeterli olmaz. Asıl uyuşmazlığı çözecek nitelikte ihtiyati tedbir kararı verilemez. Aksi halde ihtiyati tedbir davanın yerine geçmiş olur.İhtiyati tedbir ile ilgili kanun maddesi ve ihtiyati tedbirin kabul edilebilme koşullarına göre, davacı tarafından dava dilekçesi ile sunulan bilgi ve belgelerin, ileri sürülen iddialar kapsamında yaklaşık ispatı sağlamaya yeterli olmadığı … ” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacı ile davalı şirketin müdürü ve ortağı diğer davalının sözlü ve yazılı olarak yapmış olduğu anlaşmalara uyulmaması , şirket envanterinde olması gerekenden çok daha az malzeme olmaması , şirket hesabından şahsi hesaba bilgi verilmeden para aktarılması ,bilgisiz harcama yapılması, bunlarla ilgili hesap verilmemesi ve de davacı müvekkil ile görüşmelerden kaçılması, deponun anahtarının değiştirilmesi nedenleri ile iş bu davanın açıldığını, davalının stokta yer alan eksik malzemelerin hesabını vermeden şirketin geri kalan malvarlığını da yok etmesini önlemek adına şirketin mal varlığını koruyucu tedbirler alınmasının zaruri olduğunu, tarafların müvekkilin şirket müdürü olarak tayinine ilişkin 31/08/2022 tarihli yazılı anlaşmaları ve de ortaklar kurulunun 02 numaralı 27/09 tarihli kararının davalı tarafça uygulanmadığını, davalı tarafın stok eksikliği konusunda bilgi vermediğini, davalının şahsi harcamalarda ve şirket hesabından şahsına para transferlerinde bulunduğunu, deponun anahtarının değiştirildiğini, satış yapmadığı müşteriye satış yaptığına dair yalan beyanda bulunması ve de davalının görüşmekten kaçması gibi nedenlerden ötürü şirketin malvarlığının korunamaması riski olduğunu müvekkilinin sermaye payını almasının çok güç hatta imkansız olacağını belirterek, TTK’nın 638/2 maddesi uyarınca davalı şirket müdürünün tedbiren yetkilerinin kaldırılması, şirkete temsilen kayyım atanması, … Bankası Maslak Şubesi … hesap numarası hesabına tedbir konulması, … Bankası Maslak Şubesi … hesap numarası dışında bu banka ve talep edilecek diğer bankalarda şirkete ait hesaplar bulunması halinde bu hesaplara tedbir konulması, şirket deposunda envanter sayımı yapılarak stokların korunması amacıyla deponun güven altına alınmasına, kilidinin değiştirilmesi yönünde tedbir kararı verilmesi gerektiğini, telafisi güç ve imkansız zararlar doğacağını, TTK’nın 638/2.maddesi uyarınca davacı ortağın durumun teminat altına almak için diğer önlemlere karar verileceğinin hüküm altına alındığını, ret kararının hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını ve talepleri gibi ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 638/2. maddesi uyarınca şirketin tasfiyesi, şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payının tahsili taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı tarafça, TTK’nın 638/2. maddesi uyarınca, şirketin tasfiyesi, şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payının tahsili istemi ile açılan eldeki davada, dava içinde davalı şirket mal varlığına ihtiyati tedbir konulması yönünde ihtiyati tedbir talep edilmiştir. TTK’nın 638/2.maddesi “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” hükmünü içermektedir. Bu maddede, çıkma talep edenin haklarının korunması için gerekli tedbir kararlarının alınacağı belirtilmiş olup, ihtiyati tedbirin koşullarının bulunup bulunmadığının HMK’nın 389 vd. hükümlerine göre belirlenmesi gerekir. Yani, TTK’nın 638/2. maddesindeki tedbirlere hükmedebilmek için, ihtiyati tedbirin koşullarının bulunması gerekir. Bu bağlamda davacı, geçici hukuki koruma kararı verilmezse telafisi güç veya imkansız zararların doğacağını ve davadaki haklılığını yaklaşık olarak ispatlamalıdır.Somut olayda, davacı taraf, davalı gerçek kişi ile diğer davalı şirketi ortak iş yapmak amacıyla kurduklarını, ancak davalının sorumsuz şekilde şirketi yönettiğini, davalının stokta yer alan eksik malzemelerin hesabını veremediğini, tarafların müvekkilinin şirket müdürü olarak tayinine ilişkin 31/08/2022 tarihli yazılı anlaşmaları ve de ortaklar kurulunun 02 numaralı 27/09 tarihli kararının davalı tarafça uygulanmadığını, davalı tarafın stok eksikliği konusunda bilgi vermediğini, davalının şahsi harcamalarda ve şirket hesabından şahsına para transferlerinde bulunduğunu, deponun anahtarının değiştirildiğini, satış yapmadığı müşteriye satış yaptığına dair yalan beyanda bulunduğunu, davalının görüşmekten kaçındığını ileri sürerek, şirketin tasfiyesi, ortaklıktan çıkme ve çıkma payının ödenmesini talep etmiş, ayrıca TTK’nın 638/2 maddesi uyarınca davalı şirket müdürünün tedbiren yetkilerinin kaldırılması, şirkete temsilen kayyım atanması, … Bankası Maslak Şubesi nezdindeki … hesap numaralı hesabı ile bu banka ve talep edilecek diğer bankalarda şirkete ait hesaplar bulunması halinde bu hesaplara tedbir konulması, şirket deposunda envanter sayımı yapılarak stokların korunması amacıyla deponun güvenli altına alınması ve kilidinin değiştirilmesi yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi ara kararında, dosya kapsamında bulunan delillerin HMK 389 vd. maddeleri uyarınca değerlendirilmesi sonucu, HMK’nın 390/3. maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir. Somut olayda, davacının ileri sürdüğü hususlar, yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Ara karar tarihi itibariyle HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, değişen durumlara göre ilk derece mahkemesinde yeniden tedbir talep edilmesi de mümkün olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi ara kararında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin 25.11.2022 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan sebeplerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin 25.11.2022 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.16.02.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.