Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/300 E. 2023/216 K. 13.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/300
KARAR NO: 2023/216
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/12/2022
NUMARASI: 2021/569 Esas – 2022/866 Karar
DAVANIN KONUSU: Şirket Genel Kuruluna Çağrı İzni Talebi
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin %20 oranında hissedarı ve kurucu ortağı olduğunu, davalı şirketin 2006 yılında …, … ve müvekkili olmak üzere üç ortak tarafından kurulduğunu, müvekkilinin başkaca bir işi olmadığını ve tüm mesaisini şirkete ayırdığını, tüm ortakların zaman içinde müdürlük yaptıklarını ve son aşamada müşterek imza ile şirketi temsil ve ilzam ettiklerini, müvekkilinin özellikle Ege Bölgesindeki müşterilerle şirkete müşteri kazandırma, müşterilerin teknik ve ticari takibi, Türkiye genelinde bütün yapıştırıcı kimyasal geliştirilmesi ve müşterilerin sürekliliği konusunda çalıştığını, muhasebe, finansman ve satın alma departmanlarında diğer ortakların çalıştıklarını, müvekkilinin son zamanlarda şirkete yapılan alım ve satımlarda görev alan ortakların açıktan tahsilat yapmak, gerçeğe aykırı fatura düzenlemek veya başka şekillerde şirketi zarara uğratmak gibi işler yaptığı konusuda duyumlar alması ve şüpheleri üzerine hakkını aramak ve araştırmak istediğinde diğer ortaklar tarafından dışlandığını, özellikle müvekkilinin İzmir’de yerleşik olması nedeniyle müvekkilinin imzası ve onayı olmadan bir kısım işlemlerin yapıldığını; 24.04.2018 tarih ve 2018/01 sayılı kararda olduğu gibi, çağrılı bir toplantı olmamasına ve çağrısız toplanma şartlarının da oluşmamasına rağmen diğer iki ortağın ortaklar kurulu kararları aldığını, müvekkilinin durumu incelemek ve bilgi almak istediğinde ise 17.08.2020 tarihli toplantıda müvekkilinin müdürlük görevine son verildiğini, 17.08.2020 tarihli toplantıda davalı şirketin son 10 yıllık defter ve belgelerinin incelenmesi kararı alınmasına rağmen müvekkiline fiilen bu hakkın kullandırılmadığını ve müvekkilinin İstanbul Anadolu 3. ATM’nin 2021/16 esas sayılı dosyası ile bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında dava ikame ettiğini, 17.08.2020 tarihli bazı genel kurul kararlarının geçersizliğinin tespiti ve iptali için de İstanbul Anadolu 5. ATM’nin 2020/555 esas sayılı dosyası kapsamında dava ikame edildiğini, 07.07.2021 tarihli bilirkişi raporu ile de gündemin 5. maddesi kapsamında alınan ibra kararının hukuka aykırı olduğu ve iptaline karar verilmesi gerektiğini, müvekkilinin evde olmadığı bir zamanda müvekkilinin evine kimliği belirsiz 4 kişinin gelerek evdeki yardımcı kadına müvekkilini arattıklarını ve İstanbul’da bir şirkette satılık %20 hissen varmış kaça satıyorsun şeklinde soru sorduklarını, müvekkilinin satılık şirket hissesi olmadığını belirterek suç duyurusunda bulunduğunu, bu kişilerin müvekkiline rahatsızlık veren davranışlara devam ettiklerini ve nihayet 05.02.2021 tarihinde sabah 05:42’de müvekkilinin park halindeki arabasına çekiçle saldırıldığını ve camlarının kırıldığını, durumun emniyet birimlerine bildirildiğini, … ve … aleyhine tazminat davası açtıklarını, davalı şirketin müdürler kurulu kararı ile 24.06.2021 tarihinde bir genel kurul toplantısı yapacağının ilan edilmesine rağmen müvekkilinin onayı olmaksızın tür değiştirmenin mümkün olmadığına ilişkin ihtarı üzerine bu toplantıyı yapmadıklarını, müvekkili tarafından olağanüstü genel kurul yapılması isteminin ise kabul görmediğini, davalı şirketin son olarak 17.08.2020 tarihinde genel kurul yaptığını, bundan sonra ilan verilmiş olmasına rağmen bir genel kurul toplantısının yapılmadığını, süresi geçmiş olmasına rağmen 2020 yılının genel kurul toplantısının yapılmadığını, şirket adına kredi alınmasına rağmen paraların müdür ortakların hesaplarına aktarıldığını ve şirkete borç vermiş gibi işlemler yaparak şirketi zarara uğrattığını ileri sürerek TTK’nın 411. maddesi uyarınca dava dilekçesi ekinde belirtilen gündemle genel kurul toplantısının yapılmasını ve toplantıya çağrı için kayyım atanmasını, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirkete yüklenmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davanın limited şirkette genel kurul toplantısına çağrı yetkisi verilmesine ilişkin olduğunu, TTK’nın 617/3 hükmü atfı ile uygulama alanı bulan 411. maddesi gereği sermayenin en az onda birine sahip olan azlığın yönetim kuruluna genel kurul toplantı çağrısı yapabilmesi için veya genel kurul yapılacaksa gündeme madde koydurmak için başvurabileceğini, ayrıca gerek TTK’nın 411. maddesi ve gerekse 412. maddesindeki diğer koşulların somut dava bakımından gerçekleşip gerçekleşmediğinin mahkeme tarafından tespit edilmesi gerektiğini, davacı avukatları aracılığı ile noterden ihtarnameyi çektiğini, ancak söz konusu avukatları vekaletnamesinde davalı müvekkilinin davalı şirketin yönetim kurulundan genel kurulun toplantıya çağrılmasını ve gündeme madde koydurma yetkisi verilmediğini, İstanbul Anadolu 5. ATM’nin 2020/555 Esas sayılı dosyasının davanın görülmesi bakımından bekletici mesele yapılması gerektiğini, TTK’nın 412. maddesinde düzenlenen usulün işletilebilmesi için şirketin usule ve yasaya uygun yetkili ve görevli bir yönetim organı bulunması gerektiğini, somut olayda ise mevcut müdürün seçimi kararına karşı derdest bir iptal davası bulunduğunu ve bu nedenle seçimin iptal edilmesi olasılığına karşı söz konusu davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, ayrıca yapılacak genel kurulda yeni müdür seçimi yapılması halinde, davanın konusuz kalması olasılığının bulunduğunu, davacının bilgi alma ve inceleme yapma hakkına ilişkin gündeme madde koydurmak istemesine rağmen 17.08.2020 tarihli olağan genel kurul toplantısının 7. maddesinde alınan aynı yönlü karar ile talebinin karşılandığını, bu hakkını fiilen kullanamadığı gerekçesiyle açtığı davanın mahkeme tarafından reddedildiğini, İstanbul Anadolu 5. ATM’nin 2020/555 esas nolu dosyası kapsamında görülen davanın huzurdaki dava bakımından bekletici mesele yapılması gerektiğni, işin esasına girildiği takdirde ise talebin haksız olduğunu belirterek davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARAR ÖZETİ İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olayda davacının davalı şirketin %20 oranında hissedarı olduğu, davalı şirketin en son 17.08.2020 tarihinde genel kurul yaptığı, daha sonra ilan verilmiş olmasına rağmen bir genel kurul toplantısının yapılmadığı, bu durumda son genel kuruldan itibaren 1 yıllık sürenin geçtiği, davacı asilin İzmir … Noterliği’nin 09.08.2021 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle ihtarnamede belirtilen gündemle genel kurul toplantısı yapılması talebinde bulunulmuş, davalı şirket yönetimince bu talebe 7 iş günü içinde olumlu cevap verilmediği, davacının söz konusu ihtarname ve dava dilekçesinde genel kurulun gündeminin belirtilmiş olduğu, İstanbul Anadolu 5. ASTM’nin 2020/55 esas sayılı dosyasına bekletici mesele yapılmasında hukuki bir yarar bulunmadığı, bu suretle genel kurulu toplantıya çağırma izni için gerekli koşulların bu davada oluştuğu…” gerekçesiyle davanın kabulüne, TTK’nın 410/2., 412, 413. maddeleri gereğince İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … numarasında kayıtlı … Paz. ve Tic. LTD. ŞTİ.’nin davacının dosyaya sunduğu dava dilekçesinde “…” başlığı altında açıklanan Gündem ve Gündeme ilişkin TTK hükümleri gereğince gündeme konulması gereken maddelerle birlikte genel kurulu TTK’nın 410/2 ve 413. maddeleri gereğince toplantıya çağırması için izin verilmesine, yapılan genel kurula ilişkin gündemi hazırlamak, çağrı yapmak ve gerekli belgeleri, ana sözleşme ve yasal yükümleri gereğince düzenlemek ve imzalamak üzere davalı şirkete TTK’nun 412 ve 413. maddeleri uyarınca … (T.C.:…)’nin kayyum olarak atanmasına, karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF NEDENLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davanın konusuz kalması halinde tarafların davanın açılma tarihindeki haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedileceğinin açıkça yazdığını, halbuki istinaf başvurusuna konu mahkeme kararında müvekkili aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedildiği gerekçesiyle birlikte davanın açıldığı tarihte müvekkilinin herhangi bir şekilde haksız olduğuna dair hiçbir açıklama, izahat ya da gerekçeye yer verilmediğini, yasa ve usule aykırı olarak müvekkilinin aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedildiğini, Müvekkili aleyhine yargılama giderleri ile vekalet ücretine hükmedilmesinin gerekçesinin mahkeme kararında gösterilmemesi, kararın gerekçesiz olması nedeniyle tek başına bozmayı gerektirmekte olup, müvekkilinin iş bu davanın açılmasına sebep ya da davanın açılmasında hiçbir kusuru da olmadığından, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen mahkeme kararında müvekkilinin aleyhine yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, yer alan vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hükümlerin bozularak ortadan kaldırılmasını ve bu hususlarda yeniden hüküm tesisini veya vekalet ücreti ve yargılama giderlerine ilişkin hükümlerin düzeltilerek onanmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 412. maddesi gereğince, anonim şirket genel kurulunun çağrılmasına izin verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İlk derece TTK’nın 412. maddesi gereğince, çağrı izni talebi hakkında, ilk derece mahkemesince verilen karar kesindir. Mahkemece kanun yolunun açık olarak gösterilmesinin sonuca bir etkisi yoktur. İlk derece mahkemesinin kararı hukuki niteliği itibariyle TTK’nın 412.maddesi kapsamında kalmakla birlikte, bir an için TTK’nın 410. Maddesiskapsamında kaldığı kabul edilse bile, mahkemenin 410. madde uyarınca çağrı izni verilmesine dair kararı da kesin niteliktedir HMK’nın 346. maddesi uyarınca, kesin karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulması hâlinde, ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekir. Ancak, ilk derece mahkemesince bu konuda bir karar verilmeden dosyanın istinaf mahkemesine gönderilmesi halinde, HMK’nın 352/1.b maddesi uyarınca istinaf mahkemesince de bir karar verilmesi mümkündür. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 352/1.b maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 346 ve 352/1.b maddeleri uyarınca, davalı vekilinin istinaf dilekçesinin reddine,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının talep halinde iadesine, 3-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Duruşma açılmadığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına,5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 352/1.b. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 13.02.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: TTK’nın 410 ve 412. maddeleri uyarınca karar kesindir.