Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/276 E. 2023/226 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/276
KARAR NO: 2023/226
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13.12.2022 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2022/989 Esas
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının Butlanı
Taraflar arasındaki genel kurul ve yönetim kurulu kararının butlanı davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında verilen 13.12.2022 tarihli ihtiyati tedbir isteminin reddi ara kararına karşı, davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacılar vekili, ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; davacıların, davalı şirkette B grubu imtiyazlı pay sahipleri ve ayrıca yönetim kurulu üyesi olduklarını, davalı şirket ana sözleşmesinin 7.maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi hakkında (A) ve (B) grubu pay sahiplerine imtiyaz tanındığını, buna göre yönetim kurulunun 3 üyesi (A) grubu pay sahiplerinin göstereceği adaylar arasından; 2 üyesi ise (B) grubu pay sahiplerinin göstereceği adaylar arasından belirleneceğini, davacıların da (B) grubu yönetim kuruluna aday gösterme imtiyazına sahip olduğunu, ana sözleşmesinin 7.maddesinde yönetim kurulu başkanı ve başkan vekilinin seçimi konusunda TTK m.366 hükmününü tekrar edilerek yönetim kurulu başkanı ve başkan vekilinin seçimi konusunda yönetim kurulunun yetkili olduğunun vurgulandığını, ana sözleşmesinin 7.maddesinin “Yönetim Kurulu, (A) Grubu pay sahipleri tarafından aday gösterilen üyelerden birini Yönetim Kurulu Başkanı, (B) Grubu pay sahipleri tarafından aday gösterilen bir üyeyi ise Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı olarak seçer.” şeklinde olduğunu, TTK m.366 (1) ve ana sözleşmenin 7.maddesindeki açık hükme rağmen, 03.06.2021 tarihli genel kurul toplantısının 10.maddesi ile bir yıl için …’ın yönetim kurulu başkanı, müvekkili …’ün ise yönetim kurulu başkan vekili olarak seçildiğini, bu şekilde davalı şirketin yönetim kurulu başkan ve başkan vekilinin bu konuda yetkisiz organ olan genel kurul tarafından 03.06.2022 tarihine kadar seçilmiş göründüğünü, davalı şirketin …’ı yönetim kurulu başkanı olarak seçen 03.06.2021 tarihli genel kurul kararının butlanla sakat olduğunu, zira TTK m.366 (1) hükmü yönetim kurulu başkanı ve başkan vekilinin seçim yetkisini esas sözleşme ile genel kurul yetkilendirilmedikçe yönetim kuruluna verdiğini, ana sözleşmesinin 7.maddesinin de bu yasal kuralı tekrar ettiğini, yetki ve organ tecavüzü yapılarak genel kurulca seçilmiş ve seçime ilişkin bu kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde de ilan edildiğini, TTK m.447 anonim şirketin temel yapısını bozan genel kurul kararlarının batıl olduğununun öngörüldüğünü, emredici hükme de aykırı olan bu kararın butlanına karar verilmesi gerektiğini, her ne kadar batıl olduğunun tespiti istenen genel kurul kararında atama süresi 03.06.2022 tarihinde dolsa da, sözde yönetim kurulu başkanlığına atanan … halen yönetim kurulu başkanlığı sıfatını ve yetkilerini kullandığından, bu kararın batıl olduğunun tespitini istemekte hukuki yararın bulunduğunu, bunun dışında davalı şirketin 25.11.2022 tarihli yönetim kurulu toplantısına yönetim kurulu başkanlığı sıfatı bulunmayan … tarafından toplantı çağrısı yapıldığını, toplantı gündemi belirlendiğini, yine …, yönetim kurulu başkanlığı sıfatı bulunmamasına ve diğer üyelerin karşı çıkmasın rağmen söz konusu yönetim kurulu toplantısını başkan olarak idare ettiğini, davacı (B) grubu pay sahiplerinin gösterdiği adaylar arasından seçilen yönetim kurulu üyeleri olan müvekkillerinin toplantıda uzman bulundurma talebinin hukuksuz olarak reddedildiğini, yönetim kurulu toplantısına uzmandan yararlanma fırsatı tanınmadığını, ancak (A) grubu pay sahiplerinin seçtiği yönetim kurulu üyeleri tarafından atanan ve getirilen hukukçu uzmanın alınarak eşit davranma ilkesine aykırı bir durum yaratıldığını, bu durumda yönetim kurulu toplantısına çağrının usulsüz yapılması ve davacı müvekkillerinin bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında yer alan toplantıda uzman bulundurma hakları ihlal edildiğinden müvekkili … tarafından toplantı tutanağına muhalefet şerhi düşülerek toplantının terk edildiğini, buna rağmen toplantıya devam edildiğini, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkan ve yönetim kurulu başkan vekilinin görev süresi bir sene olmak zorunda olduğunu, bu nedenle aslında yönetim kurulunun yetkisinin ve görevinin 09.06.2022 tarihinde sona erdiğini, buna rağmen görevsiz ve yetkisiz yönetim kurulu başkanının e-mail üzerinden toplantı çağrısı yaptığını ve 2511.2022 tarihinde toplantının yapıldığını, 11 gündem maddesi belirlendiğini, sadece sermaye arttırımına ilişkin 11.maddenin görüşülüp diğerlerinin bırakıldığını, yapılan toplantının toplantının bu yönüyle de hukuka aykırı ve batıl olduğunu, ileri sürerek, TTK’nın 391.maddesi gereğince davalı şirketin 03.06.2021 tarihli genel kurul toplantısında alınan 10.maddenin ve 25.11.2022 tarih, 2022/6 sayılı yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ayrıca, batıl olduğu açık olan 25.11.2022 tarihli yönetim kurulu kararıyla genel kurul kararı alınmasının mümkün olmadığını, söz konusu yönetim kurulunda alınan batıl kararla 15.12.2022 tarihinde davalı şirketin genel kurul toplantısı yapılacağını, burada karar alınmasının telafisi imkansız zararlara yol açacağını, yapılacak genel kurulda alınacak sermaye artırımı ve diğer kararlarla müvekkillerinin olumsuz etkileneceğini, söz konusu genel kurulda karar alınıp icrası halinde geri dönüşü mümkün olmayan iyiniyetli üçüncü kişilerin hak iktisabı ve diğer istenmeyen durumların ortaya çıkabileceğini belirterek, davalı şirketin 15.12.2022 tarihinde gerçekleştirilecek genel kurul toplantısının tedbiren ivedilikle durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; 25.11.2022 tarihli yönetim kurulu toplantısının davacılarca terk edilmesine rağmen aranan çoğunluk bulunduğundan toplantıya devam edildiğini, bu toplantıya çağrının da usulüne uygun olduğunu, 03.06.2021 tarihli genel kurulda alınan kararların tüm ortakların katılımı ve oy birliği ile alındığını, anonim şirketlerde en üst karar organın genel kurul olduğunu ve yönetim kurulu üyeleriyle başkanının genel kurul tarafından seçilmesinin usul ve yasaya aykırı olmadığını, yönetim kurulu toplantısında şirketin avukatı ve mali müşavirinin danışman olarak katıldığını, eşit işlem şartına aykırılık bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin değerlendirildiği 13.12.2022 tarihli ara kararla; ” … Davacı taraf, davalı şirketin 15.12.2022 tarihinde gerçekleştirilecek genel kurul toplantısının tedbiren durdurulmasını talep etmiştir.Tedbir talebinin yasal dayanağı olan HMK’nın 389. maddesinin 1. fıkrası ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeni ile hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebi ile bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü içermekte olup,Ayni kanunun 390. Maddesine göre; (1) İhtiyati tedbir, dava açılmadan önce, esas hakkında görevli ve yetkili olan mahkemeden; dava açıldıktan sonra ise ancak asıl davanın görüldüğü mahkemeden talep edilir. (2) Talep edenin haklarının derhâl korunmasında zorunluluk bulunan hâllerde, hâkim karşı tarafı dinlemeden de tedbire karar verebilir. (3) Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Mahkememizce yapılan değerlendirmeye göre henüz gerçekleştirilmemiş ve karar alınmamış, karar alınıp alınamayacağı veya ne karar alınacağı belli olmayan bir genel kurul toplantısı için HMK md.389′ da bulunan tedbir şartlarının mevcut olamayacağı, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması ihtimalinden bahsedilemeyeceği, TTK’ da anonim şirket genel kurul toplantılarının tedbiren durdurulmasına ilişkin bir düzenleme ve usul de bulunmadığı, herhangi bir pay sahibi tarafından mahkeme eliyle genel kurulun toplanmasının engellemesinin geride kalan bütün pay sahiplerinin genel kurula katılma ve oy kullanma hak ve iradelerinin mahkemelerce engellenmesi anlamına geleceği, pay sahiplerinin genel kurul toplantısının toplanma usulüne, alınan kararlara karşı yokluk, butlan, iptal davası açma hakları mevcut olup bu hakla birlikte tedbir talep etme hakları da bulunduğu kanaatine varılmakla … ” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ana sözleşmenin 7.maddesinde yönetim kurulu başkanı ve başkan vekilinin seçimi konusunda TTK m.366 hükmününü tekrar edilerek yönetim kurulu başkanı ve başkan vekilinin seçimi konusunda yönetim kurulunun yetkili olduğunun vurgulandığını, ana sözleşmesinin 7.maddesinin “Yönetim Kurulu, (A) Grubu pay sahipleri tarafından aday gösterilen üyelerden birini Yönetim Kurulu Başkanı, (B) Grubu pay sahipleri tarafından aday gösterilen bir üyeyi ise Yönetim Kurulu Başkan yardımcısı olarak seçer.” şeklinde olduğunu, TTK m.366 (1) ve ana sözleşmenin 7.maddesindeki açık hükme rağmen, 03.06.2021 tarihli genel kurul toplantısının 10.maddesi ile bir yıl için …’ın yönetim kurulu başkanı, müvekkili …’ün ise yönetim kurulu başkan vekili olarak seçildiğini, bu şekilde davalı şirketin yönetim kurulu başkan ve başkan vekilinin bu konuda yetkisiz organ olan genel kurul tarafından 03.06.2022 tarihine kadar seçilmiş göründüğünü, davalı şirketin …’ı yönetim kurulu başkanı olarak seçen 03.06.2021 tarihli genel kurul kararının butlanla sakat olduğunu, zira TTK m.366 (1) hükmü yönetim kurulu başkanı ve başkan vekilinin seçim yetkisini esas sözleşme ile genel kurul yetkilendirilmedikçe yönetim kuruluna verdiğini, ana sözleşmesinin 7.maddesinin de bu yasal kuralı tekrar ettiğini, yetki ve organ tecavüzü yapılarak genel kurulca seçilmiş ve seçime ilişkin bu kararın Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde de ilan edildiğini, TTK m.447 anonim şirketin temel yapısını bozan genel kurul kararlarının batıl olduğununun öngörüldüğünü, emredici hükme de aykırı olan bu kararın butlanına karar verilmesi gerektiğini, her ne kadar batıl olduğunun tespiti istenen genel kurul kararında atama süresi 03.06.2022 tarihinde dolsa da, sözde yönetim kurulu başkanlığına atanan … halen yönetim kurulu başkanlığı sıfatını ve yetkilerini kullandığından, bu kararın batıl olduğunun tespitini istemekte hukuki yararın bulunduğunu, bunun dışında davalı şirketin 25.11.2022 tarihli yönetim kurulu toplantısına yönetim kurulu başkanlığı sıfatı bulunmayan … tarafından toplantı çağrısı yapıldığını, toplantı gündemi belirlendiğini, yine …, yönetim kurulu başkanlığı sıfatı bulunmamasına ve diğer üyelerin karşı çıkmasın rağmen söz konusu yönetim kurulu toplantısını başkan olarak idare ettiğini, davacı (B) grubu pay sahiplerinin gösterdiği adaylar arasından seçilen yönetim kurulu üyeleri olan müvekkillerinin toplantıda uzman bulundurma talebinin hukuksuz olarak reddedildiğini, yönetim kurulu toplantısına uzmandan yararlanma fırsatı tanınmadığını, ancak (A) grubu pay sahiplerinin seçtiği yönetim kurulu üyeleri tarafından atanan ve getirilen hukukçu uzmanın alınarak eşit davranma ilkesine aykırı bir durum yaratıldığını, bu durumda yönetim kurulu toplantısına çağrının usulsüz yapılması ve davacı müvekkillerinin bilgi alma ve inceleme hakkı kapsamında yer alan toplantıda uzman bulundurma hakları ihlal edildiğinden müvekkili … tarafından toplantı tutanağına muhalefet şerhi düşülerek toplantının terk edildiğini, buna rağmen toplantıya devam edildiğini, anonim şirketlerde yönetim kurulu başkan ve yönetim kurulu başkan vekilinin görev süresi bir sene olmak zorunda olduğunu, bu nedenle aslında yönetim kurulunun yetkisinin ve görevinin 09.06.2022 tarihinde sona erdiğini, buna rağmen görevsiz ve yetkisiz yönetim kurulu başkanının e-mail üzerinden toplantı çağrısı yaptığını ve 2511.2022 tarihinde toplantının yapıldığını, 11 gündem maddesi belirlendiğini, sadece sermaye arttırımına ilişkin 11.maddenin görüşülüp diğerlerinin bırakıldığını, yapılan toplantının toplantının bu yönüyle de hukuka aykırı ve batıl olduğunu, tedbir şartlarının oluştuğunu, batıl olduğu açık olan 25.11.2022 tarihli yönetim kurulu kararıyla genel kurul kararı alınmasının mümkün olmadığını, söz konusu batıl yönetim kurulunda alınan kararla 15.12.2022 tarihinde davalı şirketin genel kurul toplantısı yapılacağını, burada karar alınmasının telafisi imkansız zararlara yol açacağını, yapılacak genel kurulda alınacak sermaye artırımı ve diğer kararlarla müvekkillerinin olumsuz etkileneceğini, söz konusu genel kurulda karar alınıp icrası halinde geri dönüşü mümkün olmayan iyiniyetli üçüncü kişilerin hak iktisabı ve diğer istenmeyen durumların ortaya çıkabileceğini, bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, 03.06.2021 tarihli genel kurulun 10.gündem maddesi ile 25.11.2022 tarihli, 2022/6 sayılı yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti istemine, ihtiyati tedbir talebi ise 15.12.2022 tarihinde yapılacak olan genel kurul toplantısının yapılmaması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, 13.12.2022 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş; bu ara karara karşı davacılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacılar vekili, davalı şirketin 03.06.2021 tarihli genel kurul toplantısının 10 numaralı gündem maddesi ile genel kurul tarafından, dava dışı …’ın yönetim kurulu başkanı, davacı …’ün ise başkan vekili seçilmesinin ana sözleşmenin 7.maddesi ile TTK’nın 366/1 maddesine aykırı olduğunu, genel kurulun bu seçimler için yetkisiz olduğunu , bu nedenle 10 numaralı gündem maddesinin batıl olduğunu; ayrıca, genel kurulun bu şekilde yetki gaspı suretiyle başkan olarak seçtiği ve aslında görev süresi de dolmuş olan adı geçen yönetim kurulu başkanınca çağrı yapılarak 25.11.2022 tarihinde yönetim kurulu toplantısı yapılmasının ve karar alınmasının da hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek, 25.11.2022 tarihli yönetim kurulu kararının da batıl olduğunun tespitini istemiştir. HMK’nın 389/1.maddesi ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” hükmünü, 390/3.maddesi “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmünü, 391/1.maddesi ise ” Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir” hükmünü içermektedir.. 03.06.2021 tarihli genel kurul toplantısında davacılar B grubu payları temsilen yönetim kurulu üyesi olarak seçilmişlerdir. Toplantının 10.maddesinde; A grubu pay sahiplerini temsilen yönetim kurulu üyesi seçilen …’ın yönetim kurulu başkanı, B grubu pay sahiplerini temsilen yönetim kurulu üyesi seçilen davacı …’ün ise yönetim kurulu başkan yardımcısı olarak seçildiği görülmektedir. 25.11.2022 tarihli, 2022/6 sayılı yönetim kurulu toplantısında ise; 2021 yılı olağan genel kurul toplantısının 15.12.2022 tarihinde yapılmasına karar verildiği, gündem maddelerinin belirlendiği, 5 yönetim kurulu üyesinden üçünün katılımıyla toplantının tamamlandığı görülmektedir. Davacılar vekili, yetkisiz genel kurul tarafından yönetim kurulu başkanı olarak seçilen … tarafından yönetim kurulunun toplantıya çağrılmasını, toplantıya başkanlık edilerek karar alınmasının uzman bulundurma haklarının kısıtlanması gibi sebeplerle bu yönetim kurulu kararının da batıl olduğunu ileri sürmüş ve yapılmasına karar verilen 15.12.2022 tarihli genel kurul toplantısının yapılmasının tedbiren durdurulmasını istemiştir.Mahkemece, ihtiyati tedbir isteminin tedbir şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamına göre, davacıların yönetim kurulu kararı ile genel kurul kararının 10.maddesinin batıl olduğuna ilişkin ileri sürdüğü konuların ve iddiaların ispata muhtaç olduğu, bu hususların, yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacağı anlaşılmaktadır. Bu nedenlerle, ara karar tarihi itibariyle HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği, tedbir şartlarının oluşmadığı, anlaşıldığından ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacılar vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, davacılar vekilinin ilk derece mahkemesinin 13.12.2022 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine,2-İhtiyati tedbir talep eden davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacılardan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-İhtiyati tedbir talep eden davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.16.02.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.