Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/275 E. 2023/225 K. 16.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/275
KARAR NO: 2023/225
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06.12.2022 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2022/872 Esas
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki haksız rekabetin önlenmesi, maddi ve manevi tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında verilen 06.12.2022 tarihli ihtiyati tedbir isteminin reddi ara kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin hayat koruma, yangın ve güvenlik sistemleri konusunda Türkiye’nin en önde gelen firmalarından olduğunu, 23 yılı aşkın tecrübesi bulunduğunu, davalı şirketin, diğer davalı … tarafından henüz daha müvekkili bünyesinde çalışırken 2019 yılında kurulduğunu, davalı şirketin de müvekkili ile benzer şekilde yangın sistemleri konusunda ve servis hizmeti sunan bir firma olduğunu, davalın şirketin … / … sistemini kurmaya programlamaya test etmeye, servis ve bakım hizmetlerini vermeye yetkili olmadığını, davalı …’in müvekkili şirket bünyesinde 03.12.2012-31.05.2021 tarihleri arasında elektrik teknisyeni olarak çalıştığını, davalının davalı şirketi müvekkili bünyesinde çalışırken 22.10.2019 tarihinde kurduğunu, 31.05.2021 tarihinde ise müvekkili şirketten istifa ederek ayrıldığını ayrılmadan önce 26.01.2021 tarihinde davalı şirkete pay devri yoluyla ortak ve müdür olduğunu, hemen arkasından da istifa ettiğini, halen davalı şirketin sahibi olduğunu, davalının, daha müvekkili bünyesinde çalışırken hazırlıklarını yaptığını, müvekkilinden elde edebileceği tüm bilgileri edindiğini, müteakiben edindiği bilgileri müvekkiline zarar verecek şekilde, TTK’nın haksız rekabet kurallarına, Borçlar Kanunundaki sadakat yükümlülüğüne ve ticaret hayatının teammüllerine aykırı olarak kullandığını, işten ayrıldıktan kısa bir süre sonra müvekkili firmada çalışırken edindiği öğrendiği müşteri portföyü, müşterilere uygulanan fiyatlar ve teknik konular, işlemler, bu ve benzeri gizli bilgilerden, müvekkili firmada çalışırken kurmuş olduğu firmaya menfaat sağlamak ve müvekkiline zarar vermek amacı ile faydalandığını, müvekkilinin portföyü, potansiyel müşterileri ve çalıştığı firmalarla ilişkiye geçerek iyi niyetten yoksun ve dürüstlük kuralına aykırı bir şekilde kendisine menfaat sağlama çabasına girdiğini, TBK’nın 444 ve TTK’nın 54.maddesine göre davalıların haksız rekabete sebep olan eylemlerde bulunduğunu ileri sürerek, haksız rekabetin tespitine, mennine, kaldırılmasına, şimdilik kaydı ile 50.000 TL maddi tazminat ile 100.000,00 TL alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, ayrıca, kamuya açık ulaşılabilir www…com.tr … firması web sayfasında müvekkili firmanın çalıştığı firmalar, davalıların müşterisiymiş algısı yaratılarak referans gösterildiğini, 15 yıllık tecrübeli bir firma olduğuna dair tanıtım yaptığını, oysa davalı firmanın 2019 yılında kurulduğunu, davalı … firmasının kuruluşu esnasında davalı …. müvekkilinde sadece 6 yıldır çalışmakta olduğunu, bu açıdan da değerlendirildiğinde tecrübesinin sayfasında belirttiği gibi 15 yıl olmasının mümkün olmadığını, davalı şirketin bu tip faaliyetlerinin de TTK kapsamında haksız rekabet hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini belirterek, açıkça yanıltıcı beyan içeren bu hususlar nazara alınarak karşı tarafa tebligat yapılmaksızın ve teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilerek haksız rekabet içeren bu açıklamaların kaldırılmasına ve/veya web sayfasına erişimin engellenmesine dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; mahkemenin görevli olmadığını, TTK’nın 56.maddesi uyarınca davacının haksız rekabet iddiasını ispatlayamadığını, davacı tarafından dosyaya sunulan iş sözleşmeleri ile getirilen sınırlamaların hem müvekkilinin şirketi kurduğu dönemden öncesine ait sözleşmeler olması, hem de müvekkilinin davacı şirkette yeniden çalışmaya başladığı 14.10.2019 tarihinden sonra yapılan bir iş sözleşmesinin bulunmaması nedeniyle, ayrıca çalışma hürriyeti ilkesine aykırı olması nedeniyle geçersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin değerlendirildiği 06.12.2022 tarihli ara kararla; ” … Dava, davalı şahsın henüz davacı şirkette çalıştığı esnada davalı şirketi kurduğu, daha sonra davalı şahsın davacı şirketten istifa ettiği, davacının müşterine davacının verdiği fiyatların çok altında teklif sunarak davacı şirketin müşterileriyle sözleşmeler yapıldığı ve davalı şirketin web sayfasında davacının çalıştığı firmaların, davalıların müşterisi algısı yaratılarak referans gösterildiği, davalının 15 yıllık tecrübesi olduğuna ilişkin tanıtım yapıldığı ve söz konusu eylemlerin haksız rekabet oluşturduğu iddiasıyla TTK’nın 54 vd. maddeleri uyarınca haksız rekabetin tespiti, meni, maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkindir. Davacı dava dilekçesinde ayrıca davalı şirketin web adresinde davacının çalıştığı firmaların, davalıların müşterisi algısı yaratılarak referans gösterildiği, davalının 15 yıllık tecrübesi olduğuna ilişkin açıklamaların kaldırılmasını ve/veya web sayfasına erişimin engellenmesini tedbiren talep etmiştir. “…Geçici hukuki koruma kararlarından olan ihtiyati tedbir kararı verirken asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar verilmemelidir.Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını gözetilmesi gerekli ve zorunludur.Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan Hakime geniş bir taktir alanı bırakmış ise de, Hakim her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre, ihtiyati tedbir kararı verdiğinin kararında belirtilmelidir, ihtayit tedbir şartları mevcut değilse kanunun ön gördüğü ölçüde ıspat edilememişse, veya yaklaşıkda olsa ıspatı yargılamayı gerekiyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir.HMK’nun 389. Maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati tedbire karar verilmelidir.TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1. maddesinde; ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56.maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir ” düzenlemesi yer almaktadır.Buna göre bu tür davalarda ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinden yararlanılmalıdır. Somut olayda; Davacı vekili tarafından sunulan davacının sicil dosyası, belirsiz süreli iş sözleşmesi, …AŞ ile davacı şirket arasındaki yazışmaları, yine sunulan sözleşme, davalı şirketin web sayfasına ilişkin çıktılar, davacı firma tarafından davalılara gönderilen ihtarname ve dosyadaki tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; dosyanın şu anki durumu itibariyle haksız rekabetin oluşup oluşmadığı, davacının zararının oluşup oluşmadığı ve dava dilekçesinde ileri sürülen vakıaların ispata muhtaç olduğu, davacının iddialarının esaslı yargılamayı gerektirdiği, dosyanın bulunduğu aşama itibariyle davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanmadığı anlaşılmakla …” gerekçesiyle davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalıların söz konusu hal ve tutumlarının devam etmesi nedeni ile davalının, müvekil firmanın itibarını zedelemeye devam eden haksız rekabet teşkil eden faaliyetlerine devam etmesi nedeni ile müvekkilinin hem ticari itibarı, hem de müşterileri ile ilişkilerinin zedelendiğini, müşterileri ile çalışamama durumuna geldiğini, bu sebeple zarara uğradığını, tedbir kararı verilmesinin zaruri olduğunu, mahkeme tarafından ihtiyati tedbir talebinin değerlendirilmesi açısından eksiklikler mevcut ise ve ihtyati tedbir kararı verilmesine engel teşkili söz konusu ise; delilerin toplanması veya tamamlanması için karar verilmesinin yerinde olacağını, yine ihtiyati tedbir talebinin duruşma açmadan reddinin yerinde olmadığını, bu nedenlerle, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 56.ve TBK’nın 444.maddeleri uyarınca, haksız rekabetin tespiti, meni, maddi ve manevi tazminat istemine; istinaf, TTK’nın 61 ve HMK’nın 389 vd. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara ilişkindir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş; bu ara karara karşı davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, TTK’nın 54 ve devamı maddeleri ile TBK’nın 444.maddesi gereğince açılmış haksız rekabetin tespiti, önlenmesi, kaldırılması ile maddi ve manevi tazminat davası olup, davacı taraf, davalı şirketin web sayfasına erişimin engellenmesine ve burada yer alan haksız rekabet içeren açıklamaların kaldırılmasına dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. HMK’nın 389/1.maddesi ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” hükmünü, 390/3.maddesi “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmünü, 391/1.maddesi ise ” Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir” hükmünü içermektedir. TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1.maddesinde ise, ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56.maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir ” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre davacının, TTK’nın 56 ve devamı maddelerine dayalı talebine ilişkin olarak ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinden yararlanılmalıdır. Haksız rekabetin koşullarının olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, iddiaya konu eylemlerin sabit olup olmadığı konularındaki nihai değerlendirme, elbette devam etmekte olan yargılama sonunda verilecek esas hükümle ortaya çıkacaktır. Somut olayda, dosyanın mevcut durumu itibariyle davacı vekilinin gerek TTK’nın 56 vd maddelerine göre gerekse TBK’nın 444.maddesi kapsamındaki talepleri yönünden haksız rekabet koşullarının mevcudiyetine dair ileri sürülen konular ispata muhtaç durumdadır. Bu hususlar, yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Ara karar tarihi itibariyle HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, değişen durumlara göre ilk derece mahkemesinde yeniden tedbir talep edilmesi de mümkün olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi ara kararında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden, davacı vekilinin ilk derece mahkemesinin 06.12.2022 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, 2-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye irad kaydına, bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 352 ve 353/1.b.1. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.16.02.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3 maddeleri uyarınca karar kesindir.