Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/271 E. 2023/281 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/271
KARAR NO: 2023/281
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28.11.2022 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2022/742 E.
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Yönetim Kurulu Kararının Butlanı İstemli)
Taraflar arasında görülen yönetim kurulu kararının butlanı davası içerisinde ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekili tarafından talep edilen ihtiyati tedbirin, kararda yazılı nedenlerle reddine dair ara kararının davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketinin Türkiye’nin önde gelen konut üretim projelerini gerçekleştirdiğini, müvekkilinin, eşi …’nun vefatı nedeniyle TTK’nın 494/2.maddesi uyarınca miras payı oranında şirketin ortağı olduğunu, ancak şirket ortaklığının sahte belgelerle değiştirilmesi nedeniyle müvekkilinin pay defterine kayıt talebinin ret edildiğini, tereke temsilcisi atanmasına ilişkin İstanbul 1.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2022/5-27 Esas-Karar sayılı dosyasında terekeye temsilci atanmasına ilişkin kararın istinaf incelemesinde olması nedeniyle henüz kesinleşmediğinden, müvekkilinin tereke adına ve lehine dava açma hakkı bulunduğunu, tereke davaları sürdüğü sırada şirketin 19.04.2021 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul ikinci toplantısında pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyesi …’ın % 5’lik sahte oyla kendisini yönetim kurulu üyesi seçtirdiğini, bu kararın iptali için İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/422 Esas sayılı dosyasında dava açıldığını, tereke işlemlerinin devamı sırasında tamamı terekeye ait olan, davalı … şirketinin Kemerburgaz mahallesinde bulunan 100 adet bağımsız bölümünün İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 243.508.000 TL bedelle rızai satış yoluyla elden çıkarılarak, 10.10.2022 tarihinde sıra cetveli hazırlandığının, 14.10.2022 tarihinde tesadüfen öğrenildiğini, taşınmazların yeterli sermayesi bulunmayan diğer davalı şirketçe satın alındığını, şirketin önemli mal varlığının satışına ilişkin genel kurul kararı bulunmadığı gibi sahtecilikle ele geçirilmiş temsil ve ilzam yetkisinin kullanılması nedeniyle bu satışın yok hükmünde olduğunu, bu işlemin önemli ölçüde şirket mal varlığının satışı niteliğinde olması nedeniyle TTK’nın 391/1 ve 408. maddeleri gereğince batıl olduğunu, şirketin önemli miktarda mal varlığını satmak için satış kararı almadığını, böyle bir genel kurul yapılmış olsa bile sahtecilikle ele geçirilen % 5 pay dışındaki payların terekeye ait olması nedeniyle bu şekilde bir karar verilemeyeceğini, davalı şirket adına rızai satış sürecinde temsil ve ilzam yetkisinin sahtecilikle ele geçirilmesi nedeniyle satıcı tarafın geçerli bir iradesinin bulunduğunun kabul edilemeyeceğini, % 5 paya ilişkin ortaklığı bulunan ve kendisini yönetim kurulu üyesi seçtiren …’ın şirket paylarını sahte senetlerle elde ettiğini, usulsüz işlemlerden diğer şirketin haberdar olduğunu ve şirket sermayesinin bu miktarda bir mal varlığını elde etmek için yeterli olmadığını, şirkete ait taşınmazların satılması halinde telafisi imkansız zararlar oluşacağını ileri sürerek, davalı … AŞ’nin İstanbul ili … Mahallesi … ada … ve … parseldeki 100 adet bağımsız bölümü rızai satış yoluyla satışına karar verilmesi işleminin TTK’nın 391/1, 408 ile TBK’nın 27.maddesi gereğince yoklukla malul olduğunun tespitine, dava konusu karar ve satışa konu taşınmazların diğer davalı tarafından üçüncü kişilere devirlerinin ve ayni sınırlamalara tabi tutulmasının önlenebilmesi amacıyla ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili, UYAP’ta bulunan cevap dilekçesinde, özetle; icra mahkemesinin kesin nitelikteki kararıyla mülkiyeti devredilen taşınmazlar için satış sözleşmesinin butlanı talebiyle dava açıldığını, … Yapı şirketinin 20.05.2016 tarihli yönetim kurulu kararıyla nama yazılı hisse senetleri bastırılarak aynı tarihte …’na teslim edildiğini ve bu kişinin 04.07.2020 tarihinde öldüğünü, …’nun 11.12.2019 tarihinde şirket hisselerinin % 5’ini oluşturan nama yazılı paylarının …’a devir ettiğini, devir alanın 19.04.2022 tarihinde dava konusu genel kurul kararından önce senetleri şirkete ibraz ettiğini ve şirketçe hisselerin pay defterine kayıt edildiğini, bundan sonra yapılan genel kurul toplantılarında anılan kişinin yönetici seçildiğini, bakiye % 95 payın ise dava dışı üçüncü kişi olan …’e ciro ve teslimle devir edildiğinin ibraz edilen senetlerden anlaşıldığından, bu kişinin de şirkete paydaş yapıldığını, hali hazırda şirketin % 5 payının …’a, % 95 payının ise nama yazılı senetleri ibraz eden …’e ait olduğunu ve davacının murisi …’nun şirket hissedarı olmadığını, İstanbul 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/422 Esas sayılı dosyasında 15.12.2022 tarihinde verilen ara kararla şirket hisselerinin tamamının üçüncü kişilerde bulunması ve bu kişilerin görünüşte yetkili hamil olmaları ve pay defterinde kayıtlı olmaları nedeniyle bu payların mirasçılara nakledileceğine ilişkin görünüşte bir haklılık bulunmaması nedeniyle kayyım atanması ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin tedbirin kaldırıldığını, terekenin tümüne ilişkin davaların tüm mirasçılar tarafından açılması gerektiğini, satış işleminin icra takibi üzerine kıymet takdiri yapılarak İstanbul 33.İcra Mahkemesinin kesin nitelikteki kararı uyarınca yapıldığını, buna rağmen rızai satış varmış gibi talepte bulunmanın usulsüz olduğunu, taşınmazların değerinin davacının afaki iddialarının aksine 272.620.000 TL olduğunu, kesinleşen kıymet takdiri raporuyla belirlendiğini ve müvekkili şirketin banka ve çeklerden kaynaklı ciddi miktarda borcunun bulunduğunu, satış sonrası bankanın alacağının büyük kısmından vazgeçerek müvekkilini ibra ettiğini ve davalı şirket lehine işlem yapıldığını, TTK’nın 408.maddesinde şirket aktifinin azaltılmasına ilişkin önemli miktarda mal varlığının satışının genel kurulun onayına tabi tutulduğunu, oysa bu satışın mal varlığını azaltıcı olmadığını aksine düzenlenen sıra cetveli kapsamında yapılan ödemelerle şirketin önemli miktarda borcunun azaltıldığını, satılan mal varlığının şirketin tamamı ipotekli ve hacizli olan mal varlığının küçük bir kısmı olduğunu, tapu kaydında yapılacak bir araştırma ile öğrenilebileceğini, satılan taşınmazlar dışında şirketin önemli mal varlığının bulunduğunu ve bu taşınmazların şirket mal varlığının % 1’ine denk geldiğini, şirketin bu mal varlığından çok daha yüksek borçları bulunduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 28.11.2022 tarihli ara kararında; “… Tedbir konulması talep edilen taşınmazlar İcra Müdürlüğünde alınan kıymet takdir raporunda belirlenen değere göre icrai yolla davalı …… A.Ş ye satılmıştır. İstanbul 33. İcra Hukuk Mahkemesi’ nin 2022/533 Esas, 2022/32 Karar sayılı kararı ile İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında borçluya tanınan satış yetkisi çerçevesinde yapılan satışın onaylanmasına hükmetmiştir. Rızaen satış işlemi davalılar dışında alınan kıymet takdiri raporuna göre belirlenmiş olup, icra dosyasında …ın 05.09.2022 tarihli yazısı ile taşınmazların toplam 195.000.000,00 TL ye satılması şartı ile muvafakatinin bulunduğu görülmüştür. Elde ki davanın konusu icra takibinin muvazaalı olduğu ve tedbir konulması talep edilen taşınmazlar hakkında tapu iptal tescil istemine ilişkinde değildir. Davalı … A.Ş ye kayyım atanması ile kayyım atama kararının kayyımın görevlendirildiği tarihten itibaren şirketin yönetimi ile ilgili olması, taşınmazlar yönünden tapu iptal tescil talebinin bulunmaması, HMK md. 389 uyarınca ancak uyuşmazlık konusu hakkında tedbir verilecek olması, nedenleriyle şartları oluşmayan tedbir talebinin reddine…” gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar vermiştir.Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde;HMK’nın 389.maddesi uyarınca alacak ve tespit davalarında da tedbir kararı verilmesi gerektiği halde, müvekkilinin yarışan haklarından, karşılaması mümkün olmayan harç yükü altına sokulmaya çalışılmasının, hak arama özgürlüğünü engelleme anlamına geldiğini, yaklaşık ispat sağlandığı sürece, tespit davalarında dava konusu hakkında tedbir kararı verilmesinin zorunlu olduğunu, HMK ve Yargısal içtihatlarda, taşınmazlar üzerinde tedbir kararı verilebilmesi için davanın taşınmazın aynına ilişkin olması ve/veya tapu iptal ve tescil davası olması gibi bir yaklaşım ve tespit bulunmadığını, iki ayrı hukuki gerekçeyle yokluğun ve butlanın tespitini konu alan iş bu davada, yokluğunun ve butlanının tespiti istenen karar ve işlemleri konu alan talep konusu hakkında tedbir kararı verilmesinin önünde hukuki engel bulunmadığını, davacının tapu iptali davası açabileceği gibi bu davada da ıslah yoluyla tapu iptali talep edilebileceğini, bu durumda müvekkilinin gereksiz yere 4.500.000,00 TL’ye yakın harç ödemesi gerektiğini, davacının böyle bir zorlamaya tabi tutulmasının hak arama özgürlüğünün ihlali anlamına geleceğini, dava konusu yönetim kurulu kararı ve işleminin rızai satışa ilişkin … Mahallesi … ada … ve … parseldeki 100 adet bağımsız bölüme ilişkin olduğunu, bu nedenle davanın konusunun tam olarak bu taşınmazlara ilişkin olduğunu, malvarlığının temlikinde en önemli unsur olan temsil ve ilzam yetkisinin edinilmesinde iki ayrı yokluk halinin bulunduğunun ispatlanmasına rağmen mal varlığının haksız tecavüzlerden korunmasını teminin tedbir kararı verilmesi gerektiğini, davalı … AŞ’nin 19.04.2022 tarihli genel kurula oy hakkı bulunmayanların katılımı nedeniyle İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/422 esası sayılı dosyasında butlanın tespiti davası açıldığını, şirkete tedbiren kayım atandığını, bu süreçte rızai satış yapılmasının kötü niyeti gösterdiğini, daha sonra mahkemece bu tedbirin kaldırılmasının kötü niyeti ortadan kaldırmadığını, icra dosyasında İİK’nın 111. maddesine göre yapılan rızai satışın usulsüz şekilde ve yasadaki emredici düzenlemelere uyulmadan yapıldığını, kıymet takdirinin usulsüz olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talebin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, şirkete önemli mal varlığının devrine ilişkin yönetim kurulu kararının satışa ilişkin karar ve işleminin batıl olduğunun tespitine ve bu karar kapsamında satılan taşınmazların üçüncü kişilere devrinin tedbiren önlenmesi istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, ihtiyati tedbirin reddine karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekili, müvekkilinin miras yoluyla ortağı olduğu davalı şirketin ortaklık yapısının hileli işlemlerle bozulduğunu, bu kapsamda nama yazılı payların %5’inin sahte işlemlerle … tarafından iktisap edildiğini ve bu kişinin usulsüz topladığı genel kurulda yönetim kurulu üyesi yetkisini aldığını, daha sonra şirkete ait önemli mal varlığının TTK’nın 3191 ve 408. maddesine aykırı şekilde diğer davalıya satıldığını belirterek, satıma ilişkin yönetim kurulu karar ve işlemlerinin batıl olduğunun tespitini istemiştir. Davalı … Yapı AŞ tarafından sunulan ve UYAP ortamında bulunan cevap dilekçesinde ise hali hazırda davacı ve diğer mirasçıların şirket ortaklığı bulunmadığını, yapılan işlemlerin cebri icraya ilişkin satış dosyasında yapılan kıymet takdiri ve icra mahkemesi kararına istinaden yapıldığını savunmuştur.HMK’nın 389. maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı Yasa’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. HMK 389 maddesinin yasal düzenlemesi uyarınca uyuşmazlık konusu hakkında tedbir verilebilir. Hakkında tedbir kararı verilecek şeyin davanın konusu olması yasanın emredici düzenlemesidir. Bu nedenle, bir davada uyuşmazlık konusu olmayan hak ve borçlar yönünden tedbir kararı verilemeyeceği kabul edilmelidir. Somut uyuşmazlıkta, tedbir talep edilen taşınmazların tapu kayıtlarının iptali talep edilmediğinden bu taşınmazların uyuşmazlık konusu olmadığı açıktır. Davada, yönetim kurulu kararının usulsüz olması nedeniyle butlanı istenmiş ve şirketin önemli mal varlığının satışına ilişkin olarak genel kurul kararı alınmaması nedeniyle yönetim kurulu kararı ile yapılan satış işlemlerinin batıl olduğu belirtilerek bu işlemlerin iptali istenmiştir. İcra edilen yönetim kurulu kararına yönelik bir tedbir talebi söz konusu değildir. Yasadaki, tedbirin konusuna ilişkin düzenleme yorum gerektirmeyecek derecede açık olup, taşınmazlara ilişkin bir talep ve uyuşmazlık konusu olmadığından ihtiyati tedbir kararı verilmemesi isabetlidir. Bu nedene, dava şartları ile yaklaşık ispata ilişkin bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmemiş ve davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, bakiye 99,20 TL peşin karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 23.02.2023 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.