Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/270 E. 2023/278 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/270
KARAR NO: 2023/278
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 01.12.2022 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2022/567 E.
DAVANIN KONUSU: Şirket genel kurul kararının iptali
Taraflar arasında görülen davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacılar vekili tarafından talep edilen ihtiyati tedbirin, kararda yazılı nedenlerle reddine dair verilen ara kararının davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 13.05.2022 tarihinde yapılan 2021 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan 5 numaralı karın kullanım şeklinin, dağıtılacak kar ve kazanç payları oranlarının belirlenmesi; 6 numaralı yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkı, ikramiye ve prim gibi haklarının belirlenmesi; 7 numaralı yönetim kurulu üyelerinin seçilmesi ve görev sürelerinin tespitine ilişkin hükümlerinin yasa, esas sözleşmeye ile iyi niyet kurallarına aykırı ve batıl olduğunu, müvekkillerinin şirkette % 40 pay sahibi olduklarını, aile şirketi niteliğinde olan davalı şirkette çoğunluk hissesini elinde bulunduran …’in azınlık pay sahiplerini mağdur eden sayısız eylemleri bulunduğunu, şirket kaynaklarının çoğunluk ortakların kişisel amaçları için kullanıldığını, müvekkillerine kar payı verilmediğini, hakim ortakların kişisel ihtiyaçları için şirket kaynaklarının kullanılması nedeniyle daha önce suç duyurularında bulunulduğunu ve tarafların ortağı olduğu başka şirketlerin feshinin talep edildiğini, müvekkillerinin bilgi alma ve inceleme haklarının tam olarak kullandırılmaması nedeniyle toplantının ertelenmesine karar verildiğini, kar payının dağıtılmasına ilişkin kararda azınlık pay sahiplerinin zarara uğratıldığını ve şirket amacıyla bağdaşmayan bağışlar yapıldığını, yönetim kurulu üyeleri için belirlenen huzur hakkının ortaklar arasındaki eşit işlem uhdesine aykırı olduğunu, seçilen yöneticilerin diğer ortaklar açısından ortaklığın çekilmez hale getirmesi ve azınlık pay sahiplerinin dışlanması nedeniyle yönetim kurulu üyelerinin seçilmesine ilişkin kararın da iptalinin gerektiğini ileri sürerek, 13.05.2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan 6 ve 7 nolu genel kurul kararlarının iptaline, bu kararların yürütülmesinin diğer ortaklar açısından telafisi imkansız zararlar doğurması nedeniyle HMK’nın 389 ve TTK’nın 449. maddeleri gereğince durdurulmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle ; TTK’nın 449. maddesi uyarınca yargılama sona erene kadar dava konusu kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilebilmekte ise de bu tedbirin uygulanması için alınan genel kurul kararı ile onarılmasının mümkün olmayacak boyutta bir zararın doğma ihtimalinin bulunması gerektiğini, davacılar tarafından yönetim kurulu üyelerinin huzur hakkı ve yönetim kurulu üyelerinin seçimi ile ilgili kararların icrasının geri bırakılmasının istenildiğini, tedbir karır verilmemesinin sonradan onarılması mümkün olmayan zararlara neden olmayacağını, kararların davacılar aleyhine doğrudan herhangi bir işlem tesis edilmesi niteliğinde olmadığını, bir kısım yöneticilerin uzun yıllardır davacıların da olumlu oyu ile yönetici seçildiklerini, yöneticilerin şirketin zararına bir eylemlerinin bulunmadığını, aksine davalı şirket ve grup şirketlerinin karlılığının artırılması için çaba harcandığını, takdir edilen huzur hakkının şirketin ekonomik faaliyetleri ile uyumlu olduğunu ve şirketin içinin boşaltılması niteliğinde olmadığını, bu miktarın 2019 yılı genel kurulunda tüm ortakların oy birliği ile benimsenen miktar olduğunu, genel kurul toplantısı ile miktarın artırılmadığını, davacılar tarafından 2020 yılı olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali talebi ile İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/318 Esas sayılı dosyası ile açılan dava dosyasında verilen 08.06.2021 tarihli karar ile huzur hakkı ve ücret ödemelerinin emsaline, kanuna ve dürüstlük kurallarına uygun olduğunun tespit edildiğini, bu miktarın sektördeki diğer şirketlerin üst düzey yöneticilerine ödenen ortalama ücretlerin altında kaldığını savunarak, ihtiyati tedbir taleplerinin reddinini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 01.12.2022 tarihli ara kararında; “…Kanun koyucu, ihtiyati tedbir hakkında karar verecek olan Hakime geniş bir taktir alanı bırakmış ise de, Hakim her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemeli ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre, ihtiyati tedbir kararı verdiğinin kararında belirtilmedir, ihtiyati tedbir şartları mevcut değilse kanunun ön gördüğü ölçüde ispat edilememişse, veya yaklaşık da olsa ispatı yargılamayı gerekiyorsa ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Yasal düzenlemeden de anlaşıldığı üzere ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tedbir konulması talep edilen mal ya da hakkın uyuşmazlık konusu olması gerekir. Tüm dosya kapsamına göre; bu aşamada kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca, davacının (dava konusu ile ilgili olarak) hukuki durumunda tedbirle önlenmesini gerektirecek ölçüde zararın meydana geleceğine dair ve ayrıca dosya içerisinde ihtiyati tedbir kararı verilmesini gerektirecek mahiyette yeterli delil bulunmadığı, bu haliyle HMK’nun 389/2. maddesinde belirtilen ve yukarıda açıklanan yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği, davalı şirkete ait ticari sicil kayıtları şirketin karar defterleriyle genel kurul tutanakları ve diğer deliller sunulduktan sonra talep halinde yeniden değerlendirme yapılmak üzere davacının ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada şartları oluşmadığından reddine … ” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Mahkemece yargılama sırasında, davacının hukuki durumunun tedbirle önlenmesini gerektirecek ölçüde bir zararın meydana geleceğine ilişkin kanıt bulunmaması nedeniyle tedbir talebinin reddine karar verildiğini, mahkemece TTK’nın 449. maddesi gereğince karar verilebilmesi için yönetim kurulu üyelerinin görüşünün alınması gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da bu hususun vurgulandığını, buna rağmen mahkemece yönetim kurulu üyelerinin görüşünün alınmadığını, daha önce grup bünyesindeki bir şirketin genel kurul kararının iptali dosyasında yönetim kurulu üyelerinin görüşü alınmaması nedeniyle verilen kararın istinaf incelemesi sonucu kaldırıldığını, mahkemece tedbir talebinin reddine ilişkin somut bir gerekçe yazılmadığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talebin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, davalı şirketin 13.05.2022 tarihli genel kurulda alınan 6 ve 7 nolu kararların TTK’nın 445. vd. maddeleri uyarınca iptali ile aynı Kanun’un 449. maddesi uyarınca genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılması taleplerine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçe ile talebin reddine dair ara karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 389/1. maddesi, “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü içermektedir. TTK’nın 449. maddesi ise “Genel kurul kararı aleyhine iptal veya butlan davası açıldığı takdirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra, dava konusu kararın yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verebilir.” hükmünü haizdir. Yasadaki özel düzenleme gereğince, iptali talep edilen genel kurul kararlarının yürütülmesinin durdurulması davalarında tedbir için özel bir dava şartı düzenlenmiştir. Bu şart, tedbir talebi hakkında karar verilmeye ilişkin olup, mahkemece davalı şirketin yönetim kurulu üyelerine tebligat çıkarılarak görüşleri alındıktan sonra, sonucuna göre talebin değerlendirilmesi gerekirken, bu işlemler tamamlanmadan karar verilmesi hatalı olduğundan, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü haklı bulunmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair 01.12.2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında ihtiyati tedbir talebinin yeniden karara bağlanması için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacılar tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacılar tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 23.02.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.