Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/269 E. 2023/277 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/269
KARAR NO: 2023/277
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 29.12.2022 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2022/556 E.
BİRLEŞEN İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2022/591 ESAS –
2022/655 ESAS SAYILI DOSYASI;
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Taraflar arasındaki genel kurul kararlarının iptali istemli davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ilamda yazılı nedenlerle ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı, asıl davada davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 30.03.2022 tarihinde yapılana 2021 yılı olağan genel kurul toplantısının 18.05.2022 tarihine ertelendiğini, bu tarihten önce talep edilen bilgilerin müvekkiline bildirilmediğini, ihtar ve genel kurulda sorulan sorulara yetersiz cevap verildiğini, bu nedenle İstanbul 15.Asliye Ticaret Mahkemesinde bilgi alma ve inceleme talepli dava açıldığını, daha önce yapılan 2017 mali yılına ilişkin genel kurulda bir kısım maddelerin ertelenmemesi üzerine açılan davada yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin maddenin iptal edildiğini, 2019 yılında yapılan toplantıda yönetim kurulu üyesinin ibrası ve TTK’nın 395 ve 396.maddeleri kapsamında verilen izne ilişkin kararlar ile kararların iptal edildiğini, daha önceki genel kurulda alınan bu ve benzeri usulsüzlükler içeren kararların iptaline rağmen aynı eksiklerin devam ettirildiğini, iptali talep edilen 2021 yılı genel kurulunda görüşülen mali bilanço ve kar zarar tablolarının TTK’nın 515. maddesinde düzenlenen dürüst resim ilkesine aykırı olması nedeniyle bu tabloların görüşüldüğü genel kurulun üçüncü maddesinin iptali gerektiğini, şirket yöneticilerinin finansal tablolardaki bir kısım bilgileri gizlediklerini ve bu hususlar sorulduklarında gerçeğe uygun cevaplar verilmediğini, müvekkilinin aynı gerekçelerle daha önce yapılan genel kurul toplantılarının iptalini talep ettiğini ve bir kısım maddelerin iptaline karar verildiğini, yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin dördüncü maddenin gerek esastan gerekse oylama nisabı itibariyle iptali gerektiğini, bu kararda yasaklı kişilerin oy kullandığını, ileri sürerek genel kurulun 3 nolu finansal tablolara ilişkin kararın, …’ın ibrasına ilişkin kısım hariç olmak üzere diğer yönetim kurulu üyelerinin ibrasına ilişkin kısmı ve yönetim kurulu seçimine ilişkin 5. madde ile yönetim kurulu üyelerinin şirket konusu işlerle iştigal etmelerine ilişkin 6. maddenin iptaline, TTK’nın 449. maddesi gereğince iptali talep edilen kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; genel kurulun 3, 4, 5 ve 6. maddelerinde alınan kararların batıl olduğunun tespitine ve kararların yürütülmesinin geri bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 29.12.2022 tarihli ara karar ile; “..Davacılar dava konusu kararların yürütmesinin durdurulmasını talep etmişler ise de, dava konusu kararların yürütmesinin durdurulmasına ilişkin talebin ihtiyati tedbir mahiyetinde olduğu ve dosya kapsamına göre ihtiyati tedbir şartlarının bulunmadığı, kararların yürütmesinin durdurulmaması halinde davacılar yönünden hakkın elde edilmesinin önemli derecede zorlaşacağı veya tamamen imkansız hale gelme durumunun bulunmadığı anlaşıldığından şartları oluşmadığı…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, asıl davada davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Asıl davada davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davalı şirketin18.05.2022 tarihine ertelenen 2021 yılı genel kurulunda alınan 3., 4. (kararın …’ın ibra edilmemesine ilişkin kısmı hariç olmak üzere diğer yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmesine ilişkin kısmının), 5. ve 6. maddelerinin iptali ile yürütmesinin durdurulmasının istendiğini, kararların kanunun emredici hükümlerine aykırı olduğunu, alınan kararlarda ağır hukuk ihlalleri bulunduğunu, yöneticilerin şirkete zarar verdiklerinin ve usulsüz işlem yaptıklarının bir çok mahkeme kararı ile belirlenerek, daha önce alınmış bir kısım genel kurul kararlarının iptaline rağmen, aynı usulsüzlüklerin tekrarlandığını, önceki yıllara ilişkin genel kurullara ilişkin mahkeme kararlarında belirlendiği üzere şirketin mali tablolarının gerçeğe aykırı düzenlendiğini, bilanço ve kar zarar tablolarının dürüst resim ilkesine aykırı olduğunu ve bir çok önemli hususun mali tablolarda gizlendiğini, bu bilanço döneminde ileri sürülen usulsüzlüklerin tamamına yakının önceki dönemde de tekrar edildiğini, bu nedenlerle daha önceki genel kurullarda alınan bir kısım kararların da iptal edildiğini, gündemin 4 ve 6. maddesinde oylamaya katılmaması gereken kişilerin oy kullandığını, yasasın emredici hükümleri ile iyi niyet kurallarına açıkça aykırı olduğu anlaşılan genel kurul kararlarının yürütülmesinin geri bırakılması gerektiğini, davadaki iddiaların yaklaşık ispatı aşar ölçüde kanıtlandığını ve şirketin önceki genel kurullarında da mali tabloların gerçeği yansıtmadığının mahkeme kararlarıyla belirlendiğini,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbire karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin 18.05.2022 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan 3, 4, 5 ve 6 nolu kararların TTK’nın 445 ve devamı maddeleri uyarınca iptali istemine; istinaf başvurusu ise TTK’nın 449. maddesi gereğince, dava konusu genel kurul kararının yürütülmesinin dava sonuna kadar durdurulması talebinin reddine dair verilen ara karara ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, asıl davada davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince, TTK’nın 449. maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerine görüşlerini bildirmek üzere tebligat çıkarıldığı, yönetim kurulu adına vekil tarafından beyanda bulunduğu görülmüştür. TTK’nın 449. maddesine göre genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemenin bu konudaki takdir hakkının nasıl kullanacağı konusunda, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde yer verilen ihtiyati tedbirlere ilişkin hükümlerinden yararlanılmalıdır. HMK’nın 389.maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” hükmünü, aynı Kanun’un 390/3.maddesi ise “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Buna göre genel kurul kararlarının iptali davalarında TTK’nın 445. maddesi gereğince, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da yaklaşık olarak ispat edilmesi gerekmektedir. Dava dilekçesinde, 18.05.2022 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptali ile bu kararların icrasının geri bırakılması talep edilmiş, bu taleplere ilişkin iddialar ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesi tarafından somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir.Dosya içerisindeki 18.05.2022 tarihli genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde; şirketin 2021 yılına ilişkin genel kurul toplantısının 30.03.2021 tarihinde yapıldığı, bir kısım ortakların finansal tabloların görüşülmesinin ertelenmesini talep etmeleri nedeniyle toplantının buna ilişkin maddelerinin ertelendiği, belirtilen tarihte toplanan genel kurulun 3.maddesi ile 2021 yılı bilanço ve kar zarar tablolarının görüşüldüğü, önceki maddede yönetim kurulu faaliyet raporu ve eki raporların görüşülmesi sırasında ortaklarca sorulan sorulara şekli anlamda uygun cevaplar verildiği, 3.maddenin görüşülmesinde davacıların temsilcilerinin söz alarak finansal tablolara ilişkin görüşlerini açıkladıkları, yapılan oylama sonucu oy çokluğuyla finansal tabloların onaylanmasına yer verildiği ve muhalefet şerhinin toplantı tutanağına geçildiği görülmüştür. 4. madde ile yönetim kurulu üyelerinin ayrı ayrı ibrasının görüşüldüğü, yönetim kurulu üyelerinin temsil ettiği paylara ilişkin davacıların itiraz ve muhalefetinin bulunduğu anlaşılmıştır. Dava dilekçesine ekli ve UYAP’ta bulunan hazirun cetvelinde davalı şirketin toplam 30.123.532.766 payı bulunduğu, bu paylardan 24.299.940.312 adetinin …’a, 2.911.796.227’şer adetinin ise … ve …’e ait olduğu, iptali istenen 4 nolu kararın 5.823.592.454 adet ret oyuna karşılık 24.299.940.312 adet kabul oyuyla alındığı, …’ın kendi ibrasında oy kullanmadığı anlaşılmıştır. TTK’nın 436. maddesinde oydan yoksunluk hali düzenlenmiş olup, şirket yönetim kurulu üyeleri ile yönetimde görevli imza yetkisine haiz kişilerin, yönetim kurulu üyelerinin ibra edilmelerine ilişkin kararlarda kendilerine ait paylardan doğan oy hakkını kullanamayacağı düzenlenmiştir. Bu nedenle, yönetim kurulu üyelerinin birbirlerinin ibrasında da oy hakkı kullanamayacağı açıktır. Ancak, ilk derece mahkemesince pay nisapları değerlendirilerek bu kararın yeterli nisapla alınıp alınmadığına ilişkin bir gerekçe oluşturulmadığı gibi genel kurulun iptali talep edilen 6. maddesine konu yönetim kurulu üyelerinin şirket konusu işlerle iştigal etmelerine ilişkin TTK’nın 395 ve 396. maddelerine ilişkin izin vermelerine ilişkin kararda da yeterli nisapla karar alınıp alınmadığı, TTK’nın 436. maddesi değerlendirilerek gerekçe oluşturulmamıştır. İlk derece mahkemesi ara kararında dosyadaki deliller değerlendirilmeden soyut olarak tedbir şartlarının bulunmadığı ve kararların yürütülmesinin durdurulmaması halinde davacılar yönünden hakkın elde edilmesinin önemli derecede zorlaşacağı veya tamamen imkansız hale geleceği bulunmadığı gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Mahkemelerin nihai kararları gibi ara kararlarının da gerekçeli olması Anayasa ile tarafı olduğumuz Uluslararası Sözleşmeleri amir hükmü olup, mahkemece özellikle 4 ve 6 nolu kararlar yönünden tedbir koşullarının oluşup oluşmadığının, nisaplarda gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken, gerekçesiz şekilde ve deliller değerlendirilmeden karar verilmesi nedeniyle ortada istinaf incelemesi yapılabilecek bir karar bulunmadığı anlaşılmakla, ilk derece mahkemesi ara kararının kaldırılarak dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu 29.12.2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına ve talebin yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının kaldırlmasına,2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında ihtiyati tedbir talebinin yeniden değerlendirilmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Asıl davada davacı vekili tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Asıl davada davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 23.02.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.