Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/266 E. 2023/279 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/266
KARAR NO: 2023/279
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17.11.2022 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2020/457
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, kararda yazılı nedenlerle verilen ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddi kararına karşı, davalı tarafından yapılan itirazın reddine ilişkin verilen ek karara karşı, davalının istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketçe satış bedeli olan 1.350.000,00 TL bedelli … Bankası A.Ş. Halkalı Şubesindeki hesaptan keşide edilen her biri 150.000,00 TL miktarlı 28.02.2019, 31.03.2019, 30.04.2019, 31.05.2019, 30.06.2019, 31.07.2019, 31.08.2019, 30.09.2019 ve 31.10.2019 ödeme tarihli ve … ila … seri no.lu dokuz adet çekin verildiğini, ancak satılan emtianın bir kısmının teslim edilmediği gibi bir kısmının ayıplı olduğunu ileri sürerek, çeklerin ödenmesinin tedbiren durdurulmasına, bu çeklerle ilgili müvekkili aleyhine başlatılacak ya da başlatılmış icra takiplerinin yargılama sonuna kadar tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile % 20 oranında 270.000,00 TL teminat karşılığı çeklerin ödenmesinin tedbiren durdurulmasına karar verilmiştir. Davalı vekilinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44.Hukuk Dairesinin 22.10.2022 tarih ve 2020/2365 Esas, 2020/219 Karar sayılı ilamıyla, karşı taraf dinlenmeden verilen ihtiyati tedbir kararına karşı doğrudan istinaf yoluna başvurulamayacağı, bu tür kararlara karşı öncelikle itiraz edilebileceği, sunulan dilekçenin itiraz dilekçesi olarak kabul edilerek değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek, istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince 26.02.2021 tarihli ara kararla, ihtiyati tedbire itiraz değerlendirilerek reddine karar verilmiş olup, davacı vekilinin istinaf başvurusu Dairemizin 03.06.2021 tarih ve 2021/913 Esas, 2021/ 703 Karar sayılı ilamıyla istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davalı vekili 16.08.2022 tarihli dilekçesi ile, müvekkilinin edimini yerine getirmesine rağmen, davacının, davalı şirkete kayyım atanmasını fırsata çevirmek isteyerek eldeki davayı açtığını, mahkemece talep edilen tedbire karar verildiğini, karara yönelik istinaf başvurusunun “yargılamanın her aşamasında değişen delil durumuna göre tedbirin devam edip etmeyeceği yönünde değerlendirme yapılabileceği” gerekçesiyle reddedildiğini, alınan bilirkişi raporunda, dava konusu makinelerin ayıplı olduğundan söz edilemeyeceğinin, ayıp koşulları oluşmadığından geçerli feshin şartlarının oluşmadığının, davasının ayıp iddialarını ispatlayamadığının açıkça tespit edildiğini, davacının makinelerde tahrifat yaparak mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, tedbir kararı nedeniyle müvekkilinin alacağına kavuşamadığını, davacının sunmuş olduğu irsaliyeli faturaların 3 makineye ilişkin olduğunu, 5 makine teslimi konusunda tarafların anlaştığına ilişkin bir delil sunulmadığını ileri sürerek, delil durumu değiştiğinden mahkemenin 01.09.2020 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece yapılan değerlendirme sonucu tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili bu kez sunduğu 17.10.2022 tarihli dilekçe ile, mahkemece alınan bilirkişi raporlarının hiç birinde, dava konusu makinelerin çalıştırılamadığı ve ayıplı olduğunun tespit edilmediğini, ayıp konusunda raporlar arasında çelişki bulunmadığını, müvekkilinin servis hizmeti verme yükümlülüğü olmadığını, servis hizmeti verilmemesinin, makinelerin ayıplı oluğunu göstermediğini, buna rağmen müvekkilinin servis hizmeti vermekle sorumlu tutulmasına ilişkin raporun kabul edilememez olduğunu, davacının da makinelerin kurulumunu kendisinin yaptığını kabul ettiğini, ileri sürülen ayıpların üretimden kaynaklanmadığını, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını belirterek, 07.10.2022 tarihli ara kararına itirazlarının kabulü ile ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talebinin reddine ilişkin karardan dönülmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 17.11.2022 tarihli ara kararında; “…2004 sayılı İİK’nun 72/2 maddesinde, icra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat karşılığında, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir denilmektedir. 6100 sayılı HMK’nun 389. maddesinde de, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir denilmektedir. Dava dilekçesi ve cevap dilekçeleri, dosyaya sunulan deliller, temin edilen bilirkişi raporları, bilirkişi raporlarındaki tespitlerde farklılıklar, taraflarca temin edilen raporlara karşı yapılan itirazlar dikkate alınarak bu aşamada, Mahkememizce konulan ihtiyati tedbirin kaldırılması talebi yerinde görülmemekle…” gerekçesiyle mahkemenin 07.10.2022 tarih ve 2020/457 Esas sayılı, ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talebinin reddine yönelik ara kararına karşı yapılan itirazın reddine, karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde ; İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda davacının davasının haklılığını ispat edemediğinin açıkça ortada olduğundan tedbirin kaldırılmasının istendiğini, ancak mahkemenin 17.11.2022 tarihli kararıyla itirazın reddine karar verildiğini, alınan raporlarda makinelerin ayıplı olduğunun belirlenmediğini, ayıp tespiti ile ilgili raporlar arasında çelişki bulunduğunu, alınan raporlarda müvekkilinin servis hizmeti vermediği belirtilmesine rağmen, taraflar arasındaki satım sözleşmesi veya sonrasında müvekkilinin servis hizmeti vermeyi üstlenmediğini, makinelerin bir çok parçasının sökülmesi nedeniyle kullanılamayacağının da raporlarda belirlendiğini, davacının yaptığı işlemlerle makinelerin ayıplı hale geldiğini, bir kısım parçaların davacı tarafından söküldüğünü, servis hizmeti verilmesi gerektiği kabul edilse bile bu hizmetin verilmemesinin başlı başına makineleri ayıplı hale getirmeyeceğini, davacının daha önce istediği tedbir talebinde makinelerin davalı tarafından kurulmadığını kabul ettiğini, bu beyandan anlaşılacağı üzere müvekkilinin tek yetkili servis olmadığını, buna rağmen servis hizmetinin sadece davalı tarafından verilebileceğinin ileri sürülmesinin bilirkişinin tarafsızlığına gölge düşürdüğünü, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını, HMK’nın 396/1.maddesinde, “Durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir.” hükmü bulunduğunu ve alınan raporlarda davacının hiç bir iddiasının kanıtlanmadığını, tedbirin devamı ile müvekkilinin zararının ağırlaşacağını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve itirazın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, İİK’nın 72.maddesi uyarınca menfi tespit davasıdır. Davacı dava içinde dava konusu çekler için ödeme yasağı kararı verilmesini, müvekkili aleyhine başlatılacak takiplerin durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş; mahkemece, mevcut deliller dikkate alınarak 01.09.2020 tarihli ara karar ile davanın tarafları yönünden geçerli olmak kaydıyla ve %20 oranında teminat karşılığı dava konusu çekler yönünden ödeme yasağı konulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmiştir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati tedbir talebine yöneltilen itirazın reddine karar verilmiştir. Davalı vekilince değişen delil durumuna göre ihtiyati tedbirin kaldırılması talebinin reddine karar verilmiş, bu karar yönelik itirazın reddine ilişkin ara karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. İİK’nın 72. maddesinde menfi tespit davalarıyla ilgili ihtiyati tedbir düzenlemesi mevcut olup, anılan hükmün HMK’nın 389 vd. maddeleriyle birlikte uygulanması gerekir. HMK’nın 389/1.maddesinde, ” Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir..”; 390/3. maddesinde, “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır”; 391/1.maddesinde ” Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir” düzenlemelerine yer verilmiştir. Uyuşmazlık menfi tespit davası niteliğinde olmakla, davacı vekili dava dilekçesinde taraflar arasındaki makine alım satım ilişkisi kapsamında dava konusu çeklerin verildiğini, iki makinenin teslim edilmediği gibi, teslim edilen üç makinenin de gizli ayıplarının bulunduğunu ve bunun delil tespit dosyasında alınan bilirkişi raporuyla belirlendiğini ileri sürerek davalı şirkete karşı dava açmıştır. HMK’nın 341/1. maddesi uyarınca, ilk derece mahkemelerinin nihai kararları ile ihtiyati tedbir talebinin reddine ve bu taleplerin kabulü halinde ihtiyati tedbire itiraz üzerine verilen kararlar ile karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir kararlarına karşı istinaf yoluna başvurulabilir. HMK’nın 396. maddesi ‘Durum ve koşulların değiştiği sabit olursa, talep üzerine ihtiyati tedbirin değiştirilmesine veya kaldırılmasına teminat aranmaksızın karar verilebilir. İtiraza ilişkin 394 üncü maddenin üçüncü ve dördüncü fıkrası, kıyas yoluyla uygulanır.” düzenlemesini içermektedir.” Davalı koşulların değişmesi nedeniyle ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiş mahkemece bu talep reddedilmiştir. HMK’nın 396/2. maddesi, aynı Yasa’nın 394. maddenin üçüncü ve dördüncü fıkralarına atıf yapmış, kanun yolunu düzenleyen beşinci fıkraya atıf yapmamıştır. Bu nedenle tedbirin koşulların değişmesi nedeniyle kaldırılmasına ilişkin verilen kararlara karşı kanun yolu açık değildir. Bu nedenle, istinaf başvurusuna konu ilk derece mahkemesi kararına karşı kanun yolu açık değildir. Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, istinaf talebine konu ara kararına karşı istinaf başvurusu caiz olmadığından, istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR; Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-Davalı vekilinin caiz olmayan istinaf başvurusunun reddine,2-İstinaf karar harcının davacıya iadesine, 3-İstinaf başvurusuna ilişkin sarf edilen giderlerin başvuran taraf üzerinde bırakılmasına, 4- Kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 352. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan ön inceleme sonucunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.23.02.2023