Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/263 E. 2023/720 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/263
KARAR NO: 2023/720
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21.10.2021
NUMARASI: 2021/356 E. – 2021/416 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından … Sigorta Poliçesi ile sigortalı olan … San.ve Tic.A.Ş ‘ye ait emtiaların nakliyesi için … Lojistik Ltd.Şti ile anlaştığını, fiili nakliyeyi … tarafından gerçekleştirildiğini, sigortalı şirkete ait çelik metal soyunma dolabı cinsi ve mermer cinsi emtiaların taşıma işleminin … (…) adlı gemi ile yapıldığını, ahşap dekoratif ürünler cinsi emtianın taşıma işinin ise … gemisi ile yapıldığını, meydana gelen hasar nedeniyle ödenen tazminatı sorumlulara rücu etme gereği doğduğunu, sigortalıya ödenen 717,20 USD, 31.164,70 TL ve 16.440,23 TL’nin tahsili ve rücuen tazminat için iş bu davanın açıldığını, konşimento ile taşınan metal personel soyunma dolabı cinsi emtiaların Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki alıcı firmaya sevk edildikten sonra 5 adet dolabın hasarlı olduğunun tespit edildiğini, hasar yazısının düzenlendiğini, yine konşimento ile taşınan mermer cinsi emtiaların alıcı firmaya sevki sonrasında yapılan incelemelerle emtialarda hasar tespit edildiğini, emtiaların nakliye sırasında hasarlandığı beyanının nakliyeci firma tarafından da kabul edildiğini, konşimento ile taşınan ahşap dekoratif ürünlerin ( yatak bazası) alıcı firmaya sevki sonrasında yapılan incelemelerde hasar tespit edildiğini, tutanakta emtiadaki hasarın sevkiyat esnasında oluştuğunun açıkça belirtildiğini, emtialar üzerinde ekspertiz raporları düzenlendiğini, emtiaların sevkiyat sırasında oluştuğunun açıkça belirtildiğini, davalıların tedbirli bir taşıyandan beklenen dikkat ve özeni göstermemiş olması neticesinde iş bu hasarın oluştuğunu iddia ederek, 31.164,70 TL ve 16.440,23 TL alacağın ticari faizi ile 717,20 USD alacağın dava dışı sigortalıya ödeme tarihinden itibaren işleyecek en yüksek kamu banka USD faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … A.Ş vekili, TTK 1188/1 .maddesinde belirtildiği üzere eşyanın ziya veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat isteme hakkının 1 yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşeceğini, 1188/3. maddesi gereğince rücu davası açma hakkının tazminat bedelini ödediği tarihten itibaren 90 gün içerisinde kullanılmadığında düşeceğini, davacının iddasına dayanak olan üç ayrı taşımanın 13.12.2017,06.02.2018 ve 15.06.2018 tarihlerinde gerçekleştirildiğinin anlaşıldığını, arabulucuk sürecinin 31.05.2019 tarihinde başlamış olup davanın 31.10.2019 tarihinde 1 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra açıldığını, acenteye doğrudan dava açılamayacağını, sigortalıya ait emtiaların konşimentolar kapsamında İskenderun ve İzmit Limanlarından …Limanına taşınması sırasında hasarlandığı iddiası ile dava açıldığını, dava konusu taşımaların müvekkilinin Türkiye acenteliğini yaptığı … tarafından tanzim edilmiş olan konşimentolar kapsamında yapıldığını, TTK 105. maddesi gereğince acente aleyhine ancak müvekkili namına dava açılabileceğini, konşimentodan kaynaklanan uyuşmazlıkların çözümünde yetkili mahkemelerin Hamburg Mahkemeleri olduğunu, konteyner muhteviyatı emtiaların ne zaman, nasıl ve ne şekilde hasarlandığının belli olmadığını savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … Ltd.Şti vekili, müvekkilinin acente olmayıp, yurt dışında mukim deniz sigortası temin eden muhtelif … kulüplerinin Türkiye yerel muhabirlerinden biri olduğunu, müvekkilinin görev tanımının Türkiye ‘de denizcilik alanındaki gelişmelerden sigorta kulüplerini haberdar etmek olduğunu, sigorta şirketleri ile acentelik/ temsilcilik bağlamında sözleşmesel herhangi bir ilişkisi bulunmadığını, başka dosyalarda da müvekkilinin izafeten taraf gösterildiğini ancak verilen ara kararlar ile müvekkilinin acente olmaması nedeniyle tebligatların yurtdışında mukim … sigorta şirketlerine gönderilmesine karar verildiğini savunmuştur.Davalı … vekili, geminin, … Klubü , Lüksemburg’da mukim olduğunu, bu nedenle uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığını, yetkili mahkemenin Lüksemburg Mahkemeleri olacağını, yetki yönünden red kararı verilmesi gerektiğini, davanın haksız olduğunu, TKK m.1188 göre hak düşürücü sürenin geçtiğini, müvekkili sigorta şirketine karşı dava açılabilmesinin mümkün olmadığını, hasarın taşıma sırasında gerçekleştiğinin ispatlanamadığını, usulüne uygun sörvey ve ihbar yapılmadığını, davacının taşımadan kaynaklı bir talep hakkının bulunmadığını, davacının, yükleten / satıcı şirketin sigortacısı olduğunu ödemeyi bu şirkete yaptığını, davanın deniz taşımasından kaynaklı hasar iddiasıyla açılmış olduğunu, yükün gemiye yüklendiği andan itibaren rizikonun … şirketine geçtiğini ve sigortalı şirketin sigortalanabilir menfaati ortadan kalktığından sigorta sözleşmesinin ortadan kalktığını, hatır ödemesi olarak değerlendirilebileceğini savunarak davanın usul ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir. İstanbul … Asliye Ticaret Mahkemesinin (Denizcilik İhtisas Mahkemesi Sıfatıyla) … Esas sayılı dosyasında; davalılardan … Ltd.Şti ve … Nak.A.Ş hakkındaki davanın tefrikine karar verilmiştir. Haklarındaki dava tefrik edilen davalılar hakkındaki dava, iş bu istinafa konu eldeki dosyada karara bağlanmıştır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosyada mevcut uyuşmazlığa konu hasarlara ilişkin olarak düzenlenen “Hasarlı Ürün Tutanağı” başlıkılı tutanak tarihlerine göre; hasarların 24/01/2018, 12/04/2018 ve 11/07/2018 tarihlerinde tespit edildiği anlaşılmaktadır. Davacı sigorta şirketi tarafından ise sigortalıya 11/12/2018 ile 22/01/2019 tarihlerinde ödeme yapıldığı, arabuluculuk sürecinin ise 31/05/2019 tarihinde başlatıldığı, görüşmelerin de 18/07/2019 tarihinde anlaşamama üzerine sonlandığı nihai olarak davanın ise 31/10/2019 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda; 24/01/2018, 12/04/2018 tarihli hasar tespiti tarihlerinin esas alınması halinde, arabuluculuk sürecinin başlangıç tarihi itibarı ile hak düşürücü 1 yıllık sürenin geçtiği, 11/12/2018 ile 22/01/2019 tarihlerinde yapılan ödemelerin tarihlerinin esas alınması halinde ise 90 günlük yasal sürenin de geçtiği mahkemece tespit olunmuştur. 11/07/2018 tespit tarihli hasar bakımından ise, arabuluculuk süreci TTK 1188 maddesi gereği yasal 1 yıllık süre içerisinde 31/05/2019 tarihinde başlatılmışsa da, arabuluculuk süreci içerisinde duran süre anlaşamama sonrası 18/07/2019 tarihinde yeniden işlemeye başlamış olup, davanın açıldığı 31/10/2019 tarihinde ise TTK 1188 maddesi gereğince öngörülen 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolmuş olduğu değerlendirilmiştir. TTK’nun 1189.maddesinde “tazminat isteminin muhattabı, zarar göreni dava açma süresini kaçırması sonucunu doğurucak şekilde oyalarsa, hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu itirazından yararlanamaz” hükmüne yer verildiği, davacı vekili tarafından TTK’nun 1189.maddesi gereğince davalıların hak düşürücü süre itirazından yararlanamayacağı belirtilmiş ise de, buna ilişkin delil ve belge sunulmadığı, davacının davalı tarafından dava açma süresini kaçırması sonucunu doğuracak şekilde oyalandığı hususunu ispatlayamadığı görülmekle, davanın TTK 1188.madde hükmü gereğince hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini sonuç ve kanaatine varılarak… ” gerekçesiyle, davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalıların müvekkilini dava açma süresini kaçırmasına sebep olacak şekilde oyaladığını kanıtlayan dosyadaki deliller tartışılmadan karar verildiğini, mahkemece, TTK’nın 1189 gereğince dosyada delil ve belge bulunmadığı iddia edilse de dosyadaki bir takım belgelerin değerlendirilmeden gerekçenin ortaya konulduğunu, 24.0.2018 tarihli hasar tutanağı incelendiğinde yükün hasarlı olarak teslim edildiğine dair belgede taşıyanın imzası ve kaşesinin bulunduğunun görüleceğini, açıkça yükün teslimi esnasında taşıyanın hasarı kabul etmiş durumda olduğunu, ödemeyi 11.12.2018 tarihinde yaptığını, 03.01.2019 tarihinde taşıyana bir ihtarname gönderildiğini, kötü niyetli olarak hasarı kabul etmediğini belirttiğini, müvekkilinin, taşıyanın eşyanın teslimi sırasında hasarı kabul etmesine güvendiğini ve sigortalısına ödeme yaptıktan sonra bu hasardan doğan tazminin kendisine ödenmesini talep ettiğini, davalının TMK m.2’de düzenlenen dürüstlük kuralı uyarınca taşıyanın ikrarına güvenmesi, akabinde taşıyanın bu kurallara aykırı davranarak ödeme yapmaktan kaçınmış olmasının müvekkilinin dava açma süresini kaçırır şekilde oyalandığını kanıtladığını, rücu ihtarı incelendiğinde müvekkilinin halefiyet koşullarını sağlaması üzerine taşıyana bir ihtarname gönderdiği ve hasar tazminatının ödenmesini talep ettiğinin görüleceğini, müvekkili sigorta şirketinin taşıyanın eşyanın teslimi esnasında hasarı kabul etmesine güvendiğini ve sigortalısına ödeme yaptıktan sonra bu hasardan doğan tazminin kendisine ödenmesini istediğini, davalının TMK’nın 2. maddesinde de düzenlenen dürüstlük kuralı uyarınca taşıyanın ikrarına güvenmesi, akabinde taşıyanın bu kurallara aykırı davranarak ödeme yapmaktan kaçınmış olmasının müvekkilini dava açma süresini kaçırır şekilde oyalandığının kanıtladığını, TTK’nın1188.maddesinde belirtilen bir yıllık dava açma süresinin ihtar tarihi olan 18.01.2019 tarihinden itibaren başlatılması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, deniz yolu ile gerçekleştirilen taşımadan kaynaklanan hasar bedelinin rücuen tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın hak düşürücü süre yönünden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355.maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında sigorta poliçesi, deniz yolu ile gerçekleştirilen taşımalar, dava dışı sigortalının taşıtan, davalı … Lojistik Ltd.Ştinin nakliye komisyoncusu, taşıyıcının …, davalı …AŞ’nin taşıyıcının acentesi olduğu, sigortalı adına taşınan emtialar için ayrı ayrı konşimentoların düzenlendiği teslim sırasında düzenlenen tutanaklar, davacı sigorta şirketi tarafından yapılan ödemeler konusunda herhangi bir uyuşmazlık yokur. Uyuşmazlık, TTK’nın 1188. maddesi gereğince yasal süre içerisinde tazminat talep edilip edilmediği, hasara dair tutanakları taşıyıcının imzalamış olmasının TTK’nın 1189. maddesi gereğince dava açma süresini kaçırma sonucunu doğuracak nitelikte oyalayıcı hareket olarak kabul edilip edilemeyeceğine ilişkindir. Dosya kapsamından, davacı ile dava dışı …İnş.Turz.San.ve Tic. AŞ arasında … Sigorta Poliçesi düzenlendiği, poliçe başlangıç tarihinin 19.01.2017, bitiş tarihinin 19.01.2018 olduğu, emtia cinsinin muhtelif inşaat malzemeleri, ambalaj şeklinin palet, kalkış ülkesinin Almanya, kalkış yerinin tüm dünya ülkelerinden Türkiye, varış yerinin, Türkiye’den tüm dünya ülkelerine olduğu, 15.06.2018 tarihli konşimentonun … nolu, yükleme limanının İskenderun / Türkiye, geminin …, taşıtanın …A.Ş, alıcının …, boşaltma limanının …, Birleşik Arap Emirlikleri, 139 palet yük olduğu, 70 adet raflı metal dolap, 69 paket raflı metal dolap olduğu, konşimento no, … olan 38 palet emtianın aynı gemi ile aynı taraflarca düzenlendiği, paketlerin, 7 paketin mermer,mermer/ gübre, mermer 31 paletin mermer / traverten / mermer tezgahı vb olduğu, konşimento no, …, düzenleme tarihinin 12.12.2017, taşıtan …A.Ş, alıcı …, geminin …, yükleme limanı İzmit, boşaltma limanının …, paket sayısının 265, emtianın, ahşap dekoratif yatak bazası olduğu, 12.04.2018 tarihli tutanakta, CNC kesim mermerinin 30 metrekaresinin deforma şeklinde teslim alındığının belirtildiği, 24.01.2018 tarihli tutanakta, 20 adet yatak başında sevkiyat esnasında hasar olduğunun belirtildiği, davacı şirket tarafından 11.12.2018 tarihinde 16.440,23 TL, 11.12.2018 tarihinde 31.164,70 TL,22.01.2019 tarihinde 13.276,12 TL bedelinin dava dışı sigortalı şirkete ödendiği, davacı sigorta şirketi 03.01.2019 tarihli ihtarname ile davalı … Lojistik Ltd.Ştine ihtarname keşide edildiği ve iş bu davanın 31.10.2019 tarihinde açıldığı, arabulucuk yoluna 31.05.2019 tarihinde başvurulduğu, son tutanağın 18.07.2019 tarihinde düzenlenmiş olduğu anlaşılmıştır. Taşıyan aleyhine tazminat istemi TTK’nın 1188. maddesindeki hak düşürücü süreye tabidir. Anılan maddede; “(1) Eşyanın zıyaı veya hasarı ile geç tesliminden dolayı taşıyana karşı her türlü tazminat istem hakkı, bir yıl içinde yargı yoluna başvurulmadığı takdirde düşer. (2) Bu süre taşıyanın eşyayı veya bir kısmını teslim ettiği veya eşya hiç teslim edilmemişse, onun teslim edilmesinin gerektiği tarihten itibaren işlemeye başlar. (3) Sorumlu tutulan kişinin rücu davası, birinci fıkrada öngörülen hak düşürücü sürenin sona ermesinden sonra da açılabilir. Ancak, rücu davası açma hakkı, bu hakka sahip olan kişinin, istenen tazminat bedelini ödediği veya aleyhine açılan tazminat davasında dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren doksan gün içinde kullanılmadıkça düşer. (4) Bu süre, tarafların dava sebebinin doğmasından sonra yapacakları bir anlaşma ile uzatılabilir.” düzenlemesine yer verilmiştir. TTK m.1189 ise “(1)Tazminat isteminin muhatabı zarar göreni dava açma süresinin kaçırması sonucunu doğuracak şekilde oyalarsa, hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu itirazında yararlanamaz. (2) Bu takdirde, dava açma süresi, zarar görenin bu durumu öğrendiği tarihten itibaren işlemeye başlar.” düzenlemesi mevcuttur. Somut olayda hasarların 24.01.2018,12.04.2018 ve 11.07.2018 tarihinde gerçekleştiği, tutanaklardan ve ayrı ayrı düzenlenen ekspertiz raporlarından anlaşılmaktadır. TTK’nın 1188 /3. maddesinde, sorumlu tutulan kişinin rücu davasını birinci fıkrada öngörülen hak düşürücü sürenin sona ermesinden sonra da açılabileceği, ancak rücu davası açma hakkının bu hakka sahip olan kişinin, istenen tazminat bedelini ödediği veya aleyhine açılan tazminat davasında dava dilekçesini tebellüğ ettiği tarihten itibaren doksan gün içinde kullanılmadıkça düşeceğine yer verilmiştir. TTK’nın 1188. maddesi gereğince bir yıllık süre başlangıcının her bir taşıma için ayrı ayrı değerlendirmek isabetli olacaktır. Sırasıyla, 24.01.2018,12.04.2018 ve 11.07.2018 tarihli hasarlı teslim tutanaklarına göre yasal bir yıllık başvuru süreleri, 24.01.2019, 12.04.2019 ve 11.07.2019 tarihlerinde sona erecektir. Ödemelerin tarihleri ise 11.12.2018 ve 22.01.2019 olup henüz bir yıllık başvuru süreleri dolmamıştır. Davacı tarafça arabulucuk yoluna başvurulduğu 31.05.2019 tarihi itibariyle dava konusu 24.01.2018 ve 12.04.2018 tarihli taşımalar yönünden bir yıllık başvuru süresi dolmuştur. 11.07.2019 tarihli taşıma yönünden ise bir yıllık süre henüz dolmamıştır. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabulucuk Kanunun 18/A maddesinin 15. bendi gereğince, arabulucuk bürosuna başvurulmasından son tutanağın düzenlendiği tarihe kadar geçen sürede zamanaşımın duracağı ve hak düşürücü sürenin işlemeyeceği düzenlenmiştir. Yasa gereğince davacının 31.05.2019 tarihinde arabulucuğa başvurusu nedeniyle süre işlememiştir. Davacının son tutanağın düzenlendiği 18.07.2019 tarihinden itibaren başvuru tarihi olan 31.05.2019 tarihi itibariyle 11.07.2019 bir yıllık süre sonuna kalan geriye kalan bir ay on günlük sürede 22.08.2019 tarihine kadar iş bu davayı açması gerekirken tüm süreler geçtikten sonra 31.10.2019 tarihinde açılmış olduğundan davacı tarafın TTK’nın 1188. maddesi gereğince hak düşürücü süre içerisinde davayı açmamış olduğu anlaşılmıştır. Diğer tarafından davacı vekili, taşıyıcının hasar tutanağını imzalayarak hasarı kabul etmesine güvendiğini ve kötüniyetli olarak ihtarnameye karşı hasarı kabul ermediğini, müvekkilinin dava açma süresini kaçırır şekilde oyalandığını iddia etmiştir. Hasar tutanağının imzalanmış olması sorumluluğun kabulü anlamına gelmeyeceğinden davacının oyalandıklarına dair aksine iddiaları yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 99,20 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 27.04.2023
KANUN YOLU : HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.