Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/251 E. 2023/970 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/251
KARAR NO: 2023/970
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/12/2022
NUMARASI: 2022/532 E. – 2022/711 K.
DAVANIN KONUSU: Deniz Taşımacılığından Kaynaklı Tazminat
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket tarafından dava dışı …Limited şirketinden Türkiyeye ithal etmek amacıyla satın aldığı ve sunulan faturalara konu toplam 18 konteyner emtianın Çin- Shangai limanından Türkiye taşıması için yüklemesinin yapıldığını, taşımaya konu emtianın beş konteynerinin … nolu konişimento tahtınd davalı … tarafından 13 konteynerinin ise … nolu konişimento tahtında … adlı şirket tarafından Türkiyeye taşındığını, emtianın Türkiyede teslimi sırasında … nolu konişimento tahtında taşınan yükün 30.12.2021 tarihli Ambarlı Gümrük Müdürlüğü tutanağı ile 49.435 kg, 06.01.2022 tarihli tutanak ile 88.598,00 kg ve 6 kap eksik olduğu, 24.02.2022 tarihli Ambarlı Gümrük Müdürlüğü tutanağı ile de … konişimento tahtında taşınan yükün de Ambarlı Gümrük Müdürlüğünce tutulan 24.02.2022 tarihli tutanak ile 58.346,00 kg eksik olduğunun tespit edildiğini, yükün ihracatçısı-satış faturalarında mal miktarını taahhüt eden … Limited şirketi, malı taşıyanın ise davalı şirket ile … şirketi olduğunu, taşıyanlara izafeten Türkiyede temsil yetkisi kullanan acenteler olduğunu acentelere karşı husumetin TTK’nın 105.maddesi gereği yöneltildiğini, müvekkilinin şirket hesabına çalışan Gümrük Müşaviri …’ın 03.01.2022 tarihli dilekçesinde de belirtildiği, gibi söz konusu kayıptan ilk bakışta emtiayı FCL kaydı ile taşımak amacıyla teslim alan taşıyanın değil satıcı şirketin sorumlu olduğunun düşüldüğünü, konişimentodaki ağırlık ticari faturaya göre olması gereken ağırlıktan eksik çıktığını, taşıyıcıların müvekkili şirketin zararlarından birlikte müşterek ve müteselsil olarak sorumlu olduklarını, toplamda tüm taşıma işlemlerinden 196.379 Kg eksik olduğunun tespiti yapıldığını, bundan dolayı müvekkili şirketin 569.499,10 USD tutarında zararı söz konusu olduğunu ileri sürerek, davalı taşıyanın 169.203,40 USD tutarındaki tazminat sorumluluğu kapsamındaki 169.203,40 USD alacağın fiilî ödeme günündeki USD kuru üzerinden ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsilde tekerrür olmamak üzere tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; 07.11.2022 tarihli konişimento gereğince davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, konişmentodaki yetki klozuna göre yetkili merciinin Londra mahkemeleri olduğunu, müvekkilinin uyuşmazlığa konu taşımada acente olmadığını, söz konusu davanın doğrudan müvekkiline ikame edilmesinin mümkün olmadığını, müvekkili tarafından akdedilen bir sözleşmeye aracılık edilmediğini, müvekkilinin dava konusu iddialara ilişkin hiçbir sorumluluğunun yükümlülüğünün bulunmadığının izahtan vareste olduğunu, taşımaya konu emtiaların yükleyeni göndereni müvekkilinin olmadığını, TTK ilgili maddeleri uyarınca yük eksikliği ihbarı süresinde yapılmadığı gibi ayrıca tarafların müşterek katılımı ile gerçekleştirilmiş geçerli bir tespit de bulunmadığını, davacının ispat yükünü yerine getirmediğini savunarak, taşımaya konu konşimento uyarınca, yetkili mahkemelerin Londra Yüksek Mahkemeleri olduğundan yetki itirazlarının doğrultusunda davanın öncelikle yetkisizlik nedeniyle aksi halde esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava; Yurtdışından ithal edilen konteyner yükündeki eksiklik nedeniyle yük ilgilisi olan davacının ortaya çıkan zararının tahsili istemine ilişkindir. Dava mahkememizin 2022/145 Esas sayılı dosyası üzerinden açılmış olup 21/12/2022 tarihli celsede verilen ara karar ile davalı … hakkındaki davanın tefrikine karar verilmiş olmakla, ara karar uyarınca bu davalı ile ilgili davanın tefrik edilerek mahkememizin 2022/532 esasına kaydı yapılmıştır. Dava dilekçesinde davacının Çin’den ithal ettiği 18 konteyner yükünden 5 konteynerin … nolu konişmento tahtında davalı … tarafından, diğer konteynerlerin de … tarafından ÇİN-Shangai limanından Türkiye’ye taşındığı, Ambarlı gümrük müdürlüğü tarafından tutulan tutanak ile müvekkiline teslim edilen yükte eksiklik olduğunun tespit edildiği ileri sürülmektedir. Dosyaya örneği sunulan davalı …’ın düzenlediği … nolu konişmento da yükletenin … Lımıted, gönderilenin … Dış Ticaret, yükleme limanının Çin- Şhangai, boşaltma limanının İstanbul olduğu görülmektedir. Konişmento Şhangai’de düzenlenmiş olmakla birlikte davacı vekilinin cevaba cevap dilekçesinde yaptığı açıklamalardan … Acenteliği’nin …’ın Türkiye’deki gemi acentesi olduğu anlaşıldığından TTK m.103/1-a ve 105 maddelerine göre …’a izafeten … Acenteliği’ne husumet yöneltilebileceği değerlendirilmiştir. Davalı …’a izafeten … Acenteliği vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde davaya konu taşımayı konu alan konşimentodaki yetki şartı nedeniyle mahkememizin Milletlerarası yetkisizliği itirazında bulunulmuş olmakla öncelikle yetki ilk itirazının incelenmesi gerekmiştir. Dosya kapsamından, davacının Çin’den ithal ettiği 5 konteyner yükü emtianın davalı …’ın düzenlediği … nolu konişmento tahtında … gemisiyle Şhangai limanından gemi ile İstanbula taşındığı, davacının konişmentoyu ibraz ederek yükü teslim aldığı taraflar arasında çekişmesizdir. Bu durumda taşıyanın yabancı bir şirket olması ve taşımanın Çin’den Türkiye ‘ye yapılması nedeniyle uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, konişmentoların arka sayfasında taşıma şartaları 26. bölümünde yer alan yetki klozu ile taşıma sözleşmesinin uygulanmasından kaynaklanan uyuşmazlıklara İngiliz Hukukunun uygulanacağı, yetkili mahkemenin ise Londra mahkemeleri olduğunun kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Yabancılık unsuru taşıyan uyuşmazlıkların çözümünde uygulanacak hukukun tayininden önce çözümü gereken sorun açılan davada mahkemenin milletlerarası yetkisinin bulunup bulunmadığı meselesidir. (Aysel Çeliker/Bahadır Erdem, Milletlerarası Özel Hukuk, Sayfa 19) Öyleyse uygulanacak hukuktan önce yetki konusu karara bağlanmalıdır. MÖHUK 47.maddesinde yer itibari ile yetkinin münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hallerde taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan uyuşmazlığın yabancı bir devlet mahkemesinde görülmesi konusunda anlaşma yapılması mümkündür. Yetki şartı taraflar arasındaki ilişkiyi düzenleyen sözleşmeye ayrı bir madde olarak konulabileceği gibi ayrı bir sözleşme olarak da düzenlenebilecektir. Anılan hükme göre yetki şartının geçerli olması için uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıması, Türk Mahkemelerinin yetkisinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmemiş olması ile uyuşmazlığın özel borç ilişkisinden doğması gerekmektedir. Eldeki dosyada somut uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, davanın navlun sözleşmesinden kaynaklanıp Türk mahkemelerinin münhasır yetki esasına göre düzenlenmiş bir konuya ilişkin olmadığı, konişmento yükleme limanı olan Şhangai limanında düzenlendiğinden taşıyanın Türkiye acentesinin konişmentonun düzenlenmesine aracılık ettiğine dair dosyada her hangi bir delil bulunmadığı, bu durumda TTK m.105/f.2 düzenlemesine göre dava konusu olayda Türk mahkemelerinin münhasır yetkili olduğundan söz edilemeyeceği (Yargıtay 11 Hukuk Dairesi’nin, 22/06/2020 tarihli, 2019/3799 Esas ve 2020/3051 Karar sayılı ilamı) konişmentonun 29.maddesinde bulunan yetki şartına göre somut uyuşmazlık yönünden Londra Yüksek Adalet Mahkemesi’nin yetkili olduğu kanaatine varıldığından, davalı …’ın acentesi tarafından ileri sürülen milletlerarası yetki itirazının kabulü ile bu davalı bakımından ise davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle, milletlerarası yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tefrik kararı üzerine, dosya üzerinde inceleme yapılmadan, taraflar duruşmaya çağrılmadan ve tarafların delilleri toplanmadan verilen kararın adil yargılanma hakkına ve mahkemeye erişim hakkına aykırı olduğunu, mahkemenin 2022/145 Esas sayılı dosyasından tefrik kararının verildiğini 21.12.2022 tarihinden sonra dosya tefrik edilerek 2022/532 Esas sayılı dosyasına kaydı yapıldığını, tefrik kararı üzerine, mahkemece müvekkiline bir tebliğde bulunulmadan tefrik edilen dosya üzerinden inceleme yapılmadan 04.11.2022 tarihli dilekçeleri dikkate alınmadan tefrik kararı üzerine tarafların yeni esas kaydından duruşmaya davet edilmeden, tarafların itirazlarının ve delillerinin değerlendirilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca 2022/145 Esas sayılı dosyada henüz taraf teşkili sağlanmadığını, müvekkiline mal gönderen Çindeki firmaya tebligat henüz sağlanmadığını, taraf teşkilinin dahi sağlanmasından önce verilen tefrik kararı hatalı, tefrik kararı üzerine hiçbir inceleme yapılmadan davanın usulden reddine karar verilmesinin davacının maddi-manevi zararına sebep olduğunu, davalı tarafından, yetki itirazına konu edilen konşimentonun süresi içerisinde mahkemeye sunulmadığını, delillerin genişletilmesi yasağını ihlal eder şekilde davalının mahkemeye ibraz ettiği belge neticesinde davanın usulden reddine karar verildiğini, davalının ibraz ettiği 14.06.2022 tarihli cevap dilekçesi ekinde müvekkilin de mahkemesine ibraz ettiği konşimentoyu sunduğunu, geçen süreçte, mahkemeye delil olarak gösterilmemiş olan ve cevap dilekçesi eki ile beraber mahkemeye gönderilmemiş olan belge, iddia ve delillerin genişletilmesi yasağını da ihlal eder şekilde, tercüme edilerek mahkemeye bildirildiğini, müvekkili ve davalı arasında herhangi bir yetki sözleşmesi olduğunu kabul etmemekle beraber, bir an için aksi düşünülecek olsa dahi, davalı tarafından 06.10.2022 tarihinde, davaya cevap ve delil sunma süresinin bitmesinin ardından 3 aydan fazla bir sürenin geçmesiyle beraber sözde yetki sözleşmesi yapıldığını gösterir bir takım belgelerin tercüme edilerek ibraz edilmesi, ibraz edilen bu delillere tarafımızın muvafakatinin olup olmadığının sorulmaması, delilleri kabul etmediğimiz halde esas alınarak davanın yetki bakımından usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalının, cevap dilekçesinde ibraz ettiği konşimento da müvekkilinin, dava dışı mal gönderen Çinli firma yahut davalı taşıyan arasında konşimento da yetki sözleşmesi olduğunu gösterir bir belge ibraz etmediğini, mahkemece ilk derece mahkemesi tarafından, 14.09.2022 tarihli celsenin 3 numaralı ara kararı gereği verilen hüküm ile mahkemeye ibraz ettiği konşimentoyu tercüme ederek 2 hafta içerisinde sunmasının talep edildiğini, davalının ise bu sürenin de dışına çıkarak, 06.10.2022 tarihinde (yaklaşık 3 hafta 2 gün sonra), mahkemeye cevap dilekçesinde ibraz etmediği, mahkeme tensibinin tebliğinden sonra da mahkemeye delil olarak bildirmediği bir belgeye dayanarak yetki itirazında bulunduğunu, tefrik kararından önce, 18.04.2022 tarihli tensip zaptı düzenlenmiş ve tensip zaptının 4 numaralı ara kararı ile davalıya delillerini bildirmesi ve sunması için 2 haftalık süre verildiğini, kesin süre olduğunu, davalıya delillerini bildirmesi ve süresi içerisinde sunmasına yönelik ihtarat yapılmış olduğunu, tüm bunlara rağmen; davalı tarafından cevap dilekçesi ekinde yalnızca müvekkilde bulunan ve mahkemeye dava dilekçesi ile beraber ibraz edilen konşimentonun ibraz edildiğini, 06.10.2022 tarihinde de, davaya ilişkin cevap verme ve delil ibraz etme süresinin ardından, tercüme edilen bir belge ile taraflar arasında yetki klozu olduğu iddia edildiğini, bu iddiaya karşı itirazlarının ise mahkemece dinlenmeden karar verildiğini, mahkeme kararının sözleşmelerin nispiliği ilkesine de aykırılık teşkil ettiğini davalı, tamamen mahkemeyi şaşırtmak, yanılgıya düşürmek amaçlı olarak, kötü niyetli bir şekilde, müvekkiliniin taraf olmadığı, davalı ile müvekkiline mal gönderen firma arasında belirlenmiş yetki klozuna dayandığını, müvekkilinin davalı ve dava dışı mal gönderen Çinli firmanın kendi aralarında yapmış oldukları yetki klozundan sorumlu tutulamayacağını, davalıların yetki itirazına mesnet olabilecek de herhangi bir delil olmadığını, davalı tarafından 28.09.2022 tarihli dilekçe ekinde taraflar arasındaki olayla ile ilgili olduğu iddia edilen ve yetki itirazının mesnedi olduğu belirtilen bir belge ve Türkçe çevirisinin sunulduğunu, davalı tarafın, 28.09.2022 tarihli dilekçe ekinde sunduğu sözde konşimento incelendiğinde ise, bunun dava konusu ile ilgili olmayan, müvekkilinin imzası bulunmayan bir belge olduğunu, davalı tarafından 28.09.2022 tarihli dilekçe ekinde sunduğu sözde konşimento ve Türkçe çevirisine olan itirazlarının değerlendirilmeden davanın usulden reddine yönelik verilen kararın usule aykırı olduğunu, eksik incelemeye dayalı olduğunu, .MÖHUK madde 40’ın ” (1) Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisini, iç hukukun yer itibariyle yetki kuralları tayin eder.” şeklinde olduğunu, HMK madde 10’a göre de mahkemenin yetkili olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taşıma sırasında meydana gelen emtia zararının taşıyandan tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, mahkemenin 2022/145 Esas sayılı dosyası üzerinden açılmış olup 21/12/2022 tarihli celsede verilen ara karar ile davalı … hakkındaki davanın tefrikine karar verilmiş, ara karar uyarınca bu davalı ile ilgili dava tefrik edilerek eldeki dava dosyası ile görülüp sonuçlandırılmıştır. Davacı vekilince, davacının Çinden ithal ettiği 18 konteyner yükünden 5 konteynerin … nolu konişmento ile davalı … tarafından, Çin-Shangai limanından Türkiyeye taşındığı, Ambarlı gümrük müdürlüğü tarafından tutulan tutanak ile davacıya teslim edilen yükte eksiklik olduğunun tespit edildiği ileri sürülerek eldeki tazminat davası açılmıştır. Dosyaya örneği sunulan ve davalı …’ın düzenlediği … nolu konişmento da yükletenin …, gönderilenin … Dış Ticaret, yükleme limanının Çin- Şhangai, boşaltma limanının İstanbul olduğu görülmektedir. Yabancı bayraklı gemi ile yapıldığı, taşımaya ilişkin konişmentonun … tarafından imzalandığı, yabancı bir şirket olduğu, uyuşmazlığın yabancılık unsuru taşıdığı, davalı tarafından düzenlenen konişmentonun 29. maddesindeki yetki şartında, bu konişmentodan doğan tüm iddiaların başkaca herhangi bir forum hariç olmak üzere yalnızca İngiltere Yüksek Mahkemesinde ale alınıp görüleceği, bu tür talepler için İngiliz hukukunun uygulanacağı düzenlenmiştir. 5718 sayılı MÖHUK’un “Yetki anlaşması ve sınırları” başlıklı 47. maddesi hükmü ile Türk mahkemelerinin yer itibariyle yetki kurallarının münhasır yetki esasına göre tayin edilmediği hâllerde, tarafların, aralarındaki yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkilerinden doğan bir uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesini kararlaştırmalarının Türk Hukuku bakımında da geçerli olacağı düzenlenmiştir. Yabancı devlet mahkemesine yetki tanıyan anlaşmanın Türk hukuku bakımından hukuki değer taşıması için öncelikle yazılı ve taraflar arasında yabancılık unsuru taşıyan ve borç ilişkisinden doğan bir uyuşmazlığa ilişkin olmalıdır. İkinci olarak söz konusu uyuşmazlık yönünden münhasır bir mahkeme tayin edilmemiş olmalıdır. Üçüncü olarak ise yetki anlaşması “uyuşmazlığın yabancı bir devletin mahkemesinde görülmesi konusunda” olmalıdır. Diğer yandan yetki anlaşmasıyla yetkilendirilen yabancı devlet mahkemesinin HMK’nın 17 ve 18. maddelerindeki düzenlemeye paralel olarak “belirli” olması şartı MÖHUK’un 47. maddesi yönünden de aranmalıdır. Seçilen mahkemenin belirli olduğunun kabulü için yetkili kılınan mahkeme ismen zikredilmiş olmalıdır. Somut uyuşmazlıkta ise açıkça uyuşmazlığın çözümünde Londradaki İngiliz Yüksek Adalet Mahkemesinin yetkili olduğu kararlaştırılmıştır. Bu sebeple yetki şartı”belirli olma” kriterini taşımaktadır. Taşıma senedi ile yapılan taşımalarda uyuşmazlık halinde uygulanacak hukuk ve yetkili mahkeme için de taşıma senedi hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.Taşıyan ile gönderilen (konişmentonun meşru hamili) arasındaki ilişkide konişmento esas alınır (TTK m.1237/1). Dolayısıyla konişmento hamili gönderilen eşyayı teslim alma hakkının kapsam ve koşulları, navlun sözleşmesinden bağımsız olarak konişmentoya göre belirlenir. TTK’nın1237/2 hükmünde “Taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişki ise navlun sözleşmesi hükümlerine bağlı kalacağı” öngörülmüş olmakla birlikte navlun sözleşmesi hakkında ayrı bir belgenin düzenlenmediği hallerde, taşıyan ile taşıtan arasındaki ilişkide de konişmento esas alınır; zira konişmento bir navlun sözleşmesi yapıldığını ve şartlarını tespit eder (TTK m.1228/1) Bu sebeplerle, somut olayda il derece mahkemesince davalının milletler arası yetki itirazı üzerine, davalı hakkında verdiği yetkisizlik kararında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere taşıyan ile gönderilen (konişmentonun meşru hamili) arasındaki ilişkide konişmento esas alınacağından davacı vekilinin sözleşmenin nispiliği ilkesine aykırı karar verildiği yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir. Davalı vekilince süresinde sunulan cevap dilekçesinde … nolu konişmento sunularak yetki itirazında bulunulmuş olup mahkemece konişmentonun tercümesinin sunulmasının istenmesine üzerine davalı tarafından sunulduğu görülmektedir. Bu konuda verilen süreden sonra konişmentonun tercümesinin sunulmuş olmasının dosya kapsamında daha önce davacı tarafından dava dilekçesi ekinde de sunulmuş olan konişmentonun esas alınmasına bir engel bulunmadığından davacı vekilinin süresinde sunulmayan delile dayalı karar verilmesinin hatalı olduğu yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir. Öte yandan, tefrik kararı verilerek eldeki dosyaya kaydı yapılan davada asıl dosyadaki taraf teşkilinin sağlanmasının beklenmesine işbu davada usulen gereklilik bulunmadığından davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/.b.1 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 01.06.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.