Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/242 E. 2023/551 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/242
KARAR NO: 2023/551
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 12.10.2022
NUMARASI: 2022/444 Esas – 2022/824 Karar
DAVA: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; sicilden terkin edilen dava dışı … Danışmanlık A.Ş. aleyhine İstanbul Anadolu 20. İş Mahkemesinin 2019/248 Esas sayılı dava dosyasında hizmet tespiti davasına devam edebilmek için dava dışı şirketin ihyasını talep ve dava etmiştir. Davalı Ticaret Sicil Memurluğu vekili, savunmasında özetle; müvekkili müdürlüğün tescil taleplerini ilgili Yasa’nın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirip sonuca bağladığını, yargı mercii gibi hareket edemeyeceğini, bu hususun T.T.K.’nun 32. maddesinde ifade edildiğini, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluk şirket “tasfiye memuru”nda olduğunu, olağan tasfiye sürecinden kaynaklanan, tasfiye süreci eksik/erken sonuçlandıran tasfiye memurunun kusurundan dolayı Ticaret Sicili Müdürlüğünün sorumluluğu bulunmadığını, davanın açılmasına sebebiyet vermeyip de davanın niteliği gereği “Yasal hasım” konumunda bulunan müvekkili aleyhine yargılama giderlerine ve vekâlet ücretine hükmedilemeyeceğini, açıklanan nedenlerle müvekkili yönünden davanın reddini, aksi halde müdürlük aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tasfiye memuru davaya cevap vermemiş, karara karşı vekili aracılığı ile istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava konusu İstanbul Anadolu 20. İş Mahkemesinin 2019/248 Esas sayılı celp edilmiş, incelenmesinde ; davacı … tarafından davalı … A.Ş. Aleyhine hizmet tespit davası olduğu, davanın derdest olduğu, davacının davayı açmakta hukuki yararının olduğu anlaşılmakla; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde … sicil numarası ile kayıtlı Tasfiye Halinde … Danışmanlık A.Ş.’nin İstanbul Anadolu 20. İş Mahkemesinin 2019/248 Esas sayılı takip dosyasının sonuçlandırılması ile sınırlı olarak ihyasına, Davalı Tasfiye Memuru …ın görevine devam etmesine, ihya hususunun Ticaret Siciline tescil ve ilanına, davacıya bu işlemleri yapmak üzere yetki ve mehil verilmesine karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde … sicil numarası ile kayıtlı Tasfiye Halinde … Danışmanlık AŞ’nin İstanbul Anadolu 20. İş Mahkemesinin 2019/248 Esas sayılı dava dosyasının sonuçlandırılması ve infazı ile sınırlı olarak ihyasına, davalı tasfiye memuru …’ın görevine devam etmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı tasfiye memuru vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; UYAP sisteminde kayıtları bulunmaması nedeniyle davalı müvekkiline kararın tebliğinin usule uygun olup olmadığını tespit edemediklerini, karar tebliğinin usulsüz olması halinde bu konuyu istinaf nedeni yaptıklarını, İhya davasına dayanak gösterilen iş mahkemesindeki davanın derdest olduğunu, davacının bu davada haklı olup olmadığının henüz ortaya çıkmadığını, Müvekkili tasfiye memurunun kusurlu olmadığını, müvekkilinin de yasal hasım durumunda olduğunu, müvekkilinin dava açılmasında kusurlu olmadığından yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ilk derce mahkemesince müvekkilinin yargılama giderleri ile vekalet ücretinden sorumlu tutulmasına dair hüküm fıkralarının istinaf incelemesi sonucu kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. maddesi gereğince, tasfiyesine karar verilmiş bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için sicil kaydının ihyası talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda şirketin ihyasına karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Tasfiye ile terkin olunan Tasfiye Halinde … Anonim Şirketi aleyhine davacı tarafından İstanbul Anadolu 20. İş Mahkemesinin 2019/248 Esas sayılı dosyasında hizmet tespit davası açıldığı, davanın derdest olduğu anlışılmaktadır. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden gönderilen sicil kayıtları incelendiğinde; … sicil nosunda kayıtlı Tasfiye Halinde … Anonim Şirketi ‘nin 01.07.2021 tarihinde tasfiyesinin sona erdiği ve bu tarihte şirketin sicil kaydının terkin edildiği, tasfiye memurunun ise davalı … olduğu anlaşılmaktadır. Dosyanın incelenmesinde, yargılama sürecinde davalının adresine usule uygun tebligat yapıldığı gibi, gerekçeli kararın da davalı adresine 15.11.2022 tarihinde usule uygun şekilde tebliğ edildiği görülmüştür. TTK’nın 547. maddesi, ek tasfiye başlığı altında; “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu  anlaşılırsa, son tasfiye memurları,  yönetim kurulu  üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret  mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir” düzenlemesi getirilmiş olup bu düzenleme ile ticaret sicilinden tasfiye sürecine girerek tasfiye sonunda sicilden terkin edilen şirketlerin tasfiye işlemlerinde eksiklik olması halinde sicilden terkin edilen şirketin tekrar sicile kaydedilmesi mümkündür. Örneğin şirkete ait bir malvarlığının bulunması veya devam eden bir dava bulunması bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Somut olayda, davacı tarafından tasfiye halindeki şirket aleyhine İstanbul Anadolu 20. İş Mahkemesinin 2019/248 Esas sayılı dosyasında hizmet tespit davası açıldığı, yargılamada taraf teşkilinin sağlanması bakımından tasfiye sonucu terkin olan şirketin ihyasını talep etmekte davacının hukuki yararının bulunduğu anlaşıldığından davacının bu davayı açmakta menfaati bulunmadığı yönündeki istinaf sebebi yerinde değildir.Her ne kadar tasfiyenin usul ve yasaya uygun yapıldığı ileri sürülmüş ise de; davacı tarafından tasfiyesi istenen şirket aleyhine tasfiyeden önce dava açılmış olduğu bu sırada şirketin sicilden terkin edildiği, bu durumda şirketin tasfiye işlemlerinde eksiklik olduğu anlaşıldığından aksi yöndeki istinaf sebepleri de yerinde değildir. Ayrıca, tasfiyenin kapatılması için tüm tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması, tasfiye halindeki şirketin taraf olduğu tüm uyuşmazlıkların neticelenmiş olması gerekir. Somut olayda, ihyası istenen şirket aleyhine açılmış hizmet tespiti davası sonuçlanmadan şirketin terkin edildiği, bu nedenle tasfiyenin eksiksiz yapılmadığı görüldüğünden tasfiyenin eksiksiz yapıldığı yönündeki istinaf sebebi de yerinde değildir. Davalı tasfiye memuru vekilince, davacının iş mahkemesinde açtığı davada haklı olduğunun belirlenmediğini, davanın henüz derdest olduğu istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de, bu hususlar eldeki ihya davasında değerlendirilebilecek hususlar olmayıp davacı tarafından açılmış ve halen derdest olan hizmet tespiti davasında nazara alınabileceğinden bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir.Ticaret sicili müdürlükleri ihya davalarında yasal hasım konumunda olduğundan, sicilden terkin işlemlerini yasa ve tüzük hükümlerine uygun yapmış olan sicil müdürlüğü yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2005/13309 E.2007/837 K. sayılı emsal nitelikli kararında da Ticaret Sicili Müdürlüğünün yasal hasım olması nedeniyle yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmasının usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilmiştir. Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’ nin 2016 / 2926 Esas 2016 / 3585 Karar ve 04.04.2016 tarihli kararı da bu doğrultudadır. Davalı Ticaret Sicil Memurluğu bu davada yasal hasım olduğundan yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamaz. Ancak davalı tasfiye memuru yargılama giderlerinden sorumludur. Bu nedenle davalı tasfiye memuru vekilinin, son tasfiye memuru olan müvekkilinin tasfiye işlemlerinde kusurlu bulunmaması nedeniyle verilen ihya kararı kapsamında yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu görülemeyeceği yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Davalı tasfiye memuru vekilini istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı tasfiye memuru tarafından peşin olarak yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davalı tasfiye memuru tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların davacı üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olarak karar verildi. 30.03.2023
KANUN YOLU: Gerekçeli kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık yasal sürede temyiz yolu açıktır.