Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2396
KARAR NO: 2023/2053
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19.10.2023 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2023/337 Esas
DAVANIN KONUSU: Alacak (Genel kredi sözleşmesinden kaynaklı)
Taraflar arasındaki alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekilin ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava ve talep dilekçesinde özetle; Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun 29 Mayıs 2015 tarihinde 6318 karar numarasıyla alınan ve 30 Mayıs 2015 tarihli ve 29371 sayılı Resmi Gazete’de ilan edilen kararı ile … Bankası Anonim Şirketi’nin kontrolüne el koyduğunu ve 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 71’inci maddesi uyarınca … Bankası Anonim Şirketi’nin yönetim ve denetiminin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devrettiğini, 23.07.2016 tarihli ve 29779 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan; BDDK’nın 22.07.2016 tarihli ve 6947 sayılı Kararı ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun 21.07.2016 tarihli ve 9029 sayılı yazısında yer alan talebi üzerine, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 107. maddesinin son fıkrası hükmü çerçevesinde … Bankası Anonim Şirketi’nin faaliyet izninin kaldırılmasına karar verildiğini, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından açılan ve İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/41 esas sayılı dosyasıyla işlem gören iflas davasında, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 106. maddesi uyarınca … Bankası Anonim Şirketi’nin iflasına, iflasın 16.11.2017 tarihi ve saat 15.28 itibariyle açılmasına, iflas tasfiyesinin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından yerine getirilmesine karar verildiğini ve kararın temyiz incelemesi sonucunda kesinleştiğini, hâlihazırda … Bankası Anonim Şirketi’nin tasfiyesinin İstanbul … İflas Müdürlüğü’nün … iflas sayılı dosyası üzerinden devam etmekte olduğunu, 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun madde 106/3 düzenlemesi doğrultusunda … Bankası Anonim Şirketi’nin, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından iflas dairesi, alacaklılar toplantısı ve iflas idaresi görev ve yetkileri kullanılarak tasfiye edilmekte olduğunu, … Bankası Anonim Şirketi’nin hakkındaki iflas kararı kesinleşmiş olduğundan, tasfiyeyle sınırlı olmak üzere faaliyetlerini sürdürmekte ve tüzel kişiliğinin de devam etmekte olduğunu, tasfiye süreci Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu tarafından önerilen ve icra mahkemesince belirlenen 3 kişilik İflas İdare heyeti tarafından yürütülmekte olduğunu, şu anda görev yapan iflas idare heyeti üyelerinin … olduğunu, iflas idare heyeti üyelerinin, Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun 2020/285 karar numaralı ve 17.09.2020 tarihli kararı ile kendilerine verilen yetkiler dahilinde tasfiye sürecini yürütmekte olduklarını, müflis banka iflas idaresi tarafından verilen vekaletname ile bu davanın taraflarınca takip edileceğini; davacı müvekkili müflis bankanın Levent Sanayi şubesi ile borçlu … Ticaret Anonim Şirketi arasında 10.12.2013 tarihli 2.500.000,00-TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, söz konusu kredilerin, borçlu ile davacı müvekkili arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırıldığını, davalı/borçluların …Limited Şirketi, … Ticaret Anonim Şirketi, …, genel kredi sözleşmesini bağımsız müteselsil kefil şerhi kısmını müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, asıl borçlu şirketin kredi borcunu zamanında ödememesi üzerine kredi hesabı katedilerek tüm borcun muaccel hale geldiğini ve Beyoğlu …. Noterliği’nin 01 Şubat 2016 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 501.958,06-USD nakdi; 313,79-USD ve 31,50-TL masraf olmak üzere toplam 502.271,85-USD alacağın ödenmesi konusunda ihtarname keşide edildiğini, ancak söz konusu ihtara rağmen borcun yine ödenmediğini, akabinde davalı/borçlular hakkında İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18.02.2016 tarihli ve 2016/260 değişik iş sayılı dosyasından ihtiyati haciz kararı alınmak suretiyle İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasından genel haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını, huzurdaki davanın itirazın iptali davası olmayıp; alacak davası olduğunu, davalı/borçluların takibe itiraz etmiş olmaları, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18.02.2016 tarihli ve 2016/260 değişik iş sayılı ihtiyati haciz kararı sonrası itirazın iptali davası açılmaması ve davacı müvekkili bankanın alacağının tahsili amacıyla iş bu alacak davasının ikame edilme zaruretinin hasıl olduğunu, davalıların, hukuki girişimlerine rağmen, şimdiye kadar borçlarını ödemedikleri gibi; mal kaçırma durumu söz konusu olduğunu, müvekkili banka yönünden telafisi imkansız zararlara sebebiyet verilmesi durumunun söz konusu olduğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin ve üçüncü kişilere karşı tüm talep hakları saklı kalmak kaydıyla öncelikle davalı … adına kayıtlı İstanbul / … / … … ada … parsel … kat … nolu bağımsız bölüm, İstanbul / … / … … ada … parsel … kat … nolu bağımsız bölüm, İstanbul / … / … … parsel ile İstanbul / … / … … ada … parselde kayıtlı taşınmazın; davalı … adına kayıtlı İstanbul / … / … … ada … parsel … blok … nolu bağımsız bölüm, İstanbul / … / … ada … parsel … kat … nolu bağımsız bölüm, İstanbul / … / … … ada … parsel … blok K:… no: … bağımsız bölüm, Şanlıurfa / … / … mah. … ada … parselde kayıtlı taşınmazın; davalı … Ticaret Limited Şirketi adına kayıtlı İstanbul / … / … mah. … ada … parsel, Edirne / … / … mevkii … ada … parsel ve İstanbul / … / … mh. … ada … parsel … blok K: … No….-…-…-…-…-… kayıtlı taşınmazların; davalı … Ticaret Anonim Şirketi adına kayıtlı taşınmazların; davalıların adlarına kayıtlı araçların üçüncü kişilere devrinin önüne geçilebilmesi için ihtiyati tedbir/haciz konulmasını ve davanın kabulü ile 2.500.000,00-TL alacağın, ihtarnamenin tebliği tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 19.10.2023 tarihli ara kararıyla; ” … İhtiyati haciz talep eden tarafından sunulan belgeler ve dosyamız arasına kazandırılan icra dosyası incelendiğinde, davacı tarafın, eldeki dava konusu kredi alacağına istinaden, kredi sözleşmesi ve Beyoğlu … Noterliği’nin 01/02/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesine dayalı olarak 1.492.420,00-TL alacak bedeli üzerinden ihtiyati haciz talebinde bulunduğu, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/620 D. İş esas sayılı dosyasında verilen 18/02/2016 tarihli ve 2016/274 D. İş karar sayılı karar ile, 1.492.420,00-TL üzerinden ihtiyati haciz kararı verildiği, davacı tarafın, aynı kredi sözleşmesi ve aynı ihtarnameye dayalı olarak açmış olduğu eldeki dava kapsamında talep ettiği ihtiyati haciz konulması talebinin 1.492.420,00-TL’lık kısmı yönünden mükerrer olduğu anlaşıldığından, bu miktar bakımından mükerrer ihtiyati haciz talebinin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır. Ayrıca davacı taraf, 1.492.420,00-TL üzerinden daha önce ihtiyati haciz kararı almış ise de, mahkememiz dosyası kapsamında bu miktarın işlemiş faizi de dahil olmak üzere daha yüksek bir miktarı(2.500.000,00-TL) dava konusu yapmış ve bu miktar üzerinden ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur. Faiz yönüyle yapılan değerlendirmede de, alacağın varlığı, miktarı ve muaccel olduğu hususlarının kanaat uyandırıcı nitelikte olmadığı, bu haliyle de İİK’nın 257/1. maddesindeki şartların mevcut olmadığı, 258. maddesindeki yaklaşık ispat koşullarının oluşmadığı ve bu alacağın tespitinin yargılamayı gerektirdiği hususu göz önünde bulundurularak, davacı tarafın alacağın faizine yönelik ihtiyati haciz talebinin de reddine karar verilmesi gerekmiştir…” gerekçesiyle, davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin ayrı ayrı reddine, karar verilmiştir.Bu ara karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin her türlü vergi resim ve harçtan muaf olduğunu, mahkeme ara kararındaki gerekçelerin somut durum ile bağdaşmadığını, kararın hukuka aykırı olduğunu, davanın itirazın iptali davası olmayıp alacak davası olduğunu, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.02.2016 tarih ve 2016/260 D. İş sayılı ihtiyati haciz kararı sonrasında itirazın iptali davasının açılmadığını, azami kefalet tutarının 2.500.000,00 TL olduğunu, davalı borçluların azami kefalet tutarının tamamından sorumlu olduklarından tedbir talebine ilişkin ret kararının somut durum ile bağdaşmadığını, ihtiyati tedbir ve haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, bu nedenle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, davacının esas dava içindeki ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddine dair ara karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamından, müflis banka ile dava dışı … San. Tic. AŞ arasında 10.12.2013 tarihli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalıların genel kredi sözleşmesinde müşterek borçlu ve müteselsil kefil oldukları, kredi alacağının ödenmemesi üzerine kat ihtarnamesi gönderildiği, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/260 Değişik İş sayılı dosyasında ihtiyati haciz kararı alındığı, İstanbul …. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında, davalılar hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip alacağının ferileri ile birlikte toplam 2.985.240,00 TL olarak gösterildiği, davacı vekilinin iş bu dava dilekçesinde, itirazın iptali davasının açılmadığını, bu nedenle alacak davasının açılması zaruriyetinin hasıl olduğunu belirterek, davalılara ait taşınmazların 3.kişilere devrinin önüne geçilebilmesi için ihtiyati tedbir/ihtiyati haciz konulmasını talep etmiş olduğu anlaşılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde, herhangi bir yasa maddesine atıf yapmaksızın ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur. Gerek ihtiyati tedbir ve gerekse ihtiyati hacze ilişkin yasal düzenlemelerin değerlendirilmesi gerekecektir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir “. Aynı Yasa’nın 390/3 maddesi,” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Yukarıda anılan 389. maddesi uyarınca, sadece uyuşmazlık konusu olan şey hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği açık olup, davanın konusu olmayan şey hakkında ihtiyati tedbir kararı verilemez. Davalıların adına kayıtlı olan taşınmazların eldeki davanın konusu olmadığı sabittir. Bu nedenlerle, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.İİK’nın 257. maddesinde ise ihtiyati haciz şartları düzenlenmiş olup maddede, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahıstan olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiş, maddenin 2. fıkrasında ise, iki bent halinde, vadesi gelmemiş borçlardan dolayı, borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir. İİK’nın 258. hükmüne göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. İİK’nın 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın muaccel ve rehinle temin edilmemiş olması gerekmektedir. Somut olayda, davacı vekilinin dava dilekçesindeki ekleri incelendiğinde, dava dışı şirketle gerçekleştirilen genel kredi sözleşmesi, iş bu dava dosyasındaki davalıların söz konusu sözleşmede müştereken ve müteselsilen kefil olduklarına dair bilgi ve belgeler ile davacı banka tarafından Beyoğlu … Noterliğinde davalılara gönderilmek üzere hazırlanan kat ihtarname örneğinin olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, İİK’nın 257. maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz talebine ilişkin olarak aynı yasanın 258. maddesinde ifade edildiği şekilde kanaat getirecek delillerin gösterildiğinin kabulü isabetli olacaktır. İhtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, ilk derece mahkemesince dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile ihtiyati haciz talebinin reddedilmiş olması isabetli olmamış, bu nedenle davacı vekilinin ihtiyati hacze yönelik istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, İİK’nın 258/3, HMK’nın 391/3 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının ihtiyati haciz talebi yönünden kaldırılmasına, davacının ihtiyati haciz talebi hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine ve neticede ihtiyati haciz talebinin kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebine yönelik istinaf başvurusunun reddine; davacı vekilinin ihtiyati haciz talebi bakımından istinaf başvurusunun İİK’nın 258/3 ve HMK’nın 353/1.b.2 maddeleri uyarınca kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu 19.10.2023 tarihli kararının ihtiyati haciz talebi bakımından kaldırılmasına, ihtiyati haciz talebi hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine, bu doğrultuda; 1-İhtiyati haciz talep eden davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin İİK’nın 257 ve devamı maddeleri uyarınca kabulü ile davalıların 2.500.000,00 TL alacağı karşılamaya yeter miktardaki haczi kabil taşınır ve taşınmaz malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, 2-Alacaklı taraf teminattan muaf olduğundan, teminat alınmasına yer olmadığına, 3-Kararın yetkili icra müdürlüğünce infazına, 4-İhtiyati haciz talebi dava içinde olduğundan, AAÜT hükümleri uyarınca davacı yararına avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 6-Davacı vekili tarafından yapılan istinaf kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 7-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.2, 391/3 ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 14.12.2023