Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2295
KARAR NO: 2023/1940
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 28.09.2023 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2023/325 E.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen tazminat ve haksız rekabetin tespiti davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekili tarafından talep edilen ihtiyati tedbirin, kararda yazılı nedenlerle reddine dair ara kararının davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalının haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeniyle müvekkilinin kişilik haklarının zarar gördüğünü, davanın TMK’nın 25., TBK’nın 49 ve 58. maddeleri ile TTK’nın haksız rekabet hükümlerine hükümlerine göre açılmış olması nedeniyle mahkemenin yetkili ve görevli olduğunu, müvekkilinin uzun yıllardır, iletişim ve telekom altyapıları konusunda faaliyet gösterdiğini, davalının sürece yaygın şekilde müvekkili şirket ile üst düzey yetkilileri aleyhine “…” platformu üzerinde asılsız ithamlarda bulunduğunu, yazılan mesaj ve yazıların maddi gerçeğe uygun olmadığnı hedef gösterme ve karalama içerdiğini, paylaşımlarda adı geçen … müvekkili şirketin yetkilisi olduğunu, paylaşım içeriklerinin şirketin kişilik haklarını zedelediğini, paylaşımların eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırlarını aşması nedeniyle manevi tazminat gerektirdiğini, eylemlerin rekabete dayalı düzgün ticareti bozması nedeniyle TTK’nın 55/1.1 maddesinde düzenlenen haksız rekabet eylemeni oluşturduğunu ileri sürerek, kişilik haklarına yönelik saldırının tespiti ve kınanmasına 100.000 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte tahsiline ve haksız rekabet oluşturan eylemlerin tedbiren durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 28.09.2023 tarihli ara kararında; “…İhtiyati tedbire ilişkin bu özel düzenleme, dava sonunda elde edilebilecek hukuki durumun ihtiyati tedbirle sağlanamayacağına dair kuralın istisnasını teşkil etmektedir. TTK’nun 61/1 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararı verilmesi hususunda hakime bir takdir yetkisi tanınmış ise de, anılan hükümde bu yetkinin HMK 389 vd. maddeleri hükümlerine uygun olarak kullanılması gerektiği de vurgulanmıştır. HMK’nın 389/1. maddesi ise, ‘Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.’ şeklindedir. Aynı yasanın 390/3 maddesi, ‘Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır’ düzenlemesini içermektedir. Davacının talebinin dayanağı haksız rekabete ilişkin TTK m.54 ve devamı hükümler olup, davacının tedbir talebi TTK’nın 61. maddesi kapsamında, HMK’nın tedbire ilişkin hükümleri uygulanmak suretiyle çözümlenmelidir. Diğer bir ifadeyle, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK 389 ve 390. maddelerinden yararlanmak gerekmektedir. Somut olayda; davacı taraf Davalı’nın Müvekkil’e yönelik aşağılayıcı, tahkir edici ve hakaret içeren sözleri ve gerçeğe aykırı somut suç isnadı sebebiyle Müvekkil’in kişilik haklarına saldırıda bulunulduğundan iş bu saldırının durdurulmasını belirterek ihtiyati tedbir talebinde bulunmuştur. Dava dosyanın şu anki durumu itibariyle haksız rekabet koşullarının mevcudiyeti ve dava dilekçesinde ileri sürülen vakıalar ispata muhtaç durumdadır. Taraflar arasında gerçekleştiği iddia edilen yazışmalara ilişkin belgelerin davalıdan sadır olduğuna dair yaklaşık ispat koşulunun oluşmadığı kanaatine varılmakla, davacının ileri sürdüğü davalı eylemlerinin haksız rekabet oluşturup oluşturmadığı hususunun toplanacak deliller kapsamında yapılacak tahkikat ile esas yargılamayı gerektirdiği…” gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar vermiştir.Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Talep edilen ihtiyati tedbirin mahkemece hukuka aykırı şekilde reddedildiğini, dava dilekçesinde açıklandığı üzere müvekkili şirketin halka açık ve iletişim alanında faaliyette bulunduğunu, davalının, sürece yayılmış şekilde müvekkili ve üst düzey yöneticileri hakkında asılsız, haksız ve dürüstlük kuralına aykırı hakaret içeren beyanlarda bulunduğunu, davacının paylaşımlarına başta … platformu olmak üzere farklı sosyal mecralarda devam ettiğini, HMK’nın 389 vd. maddelerinde kişinin dava sonunda ulaşmayı umduğu hukuki durumun dava öncesinde veya sırasında koruma altına alınabileceğinin düzenlendiğini, bu tedbirlerin alınmaması halinde hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağını veya imkansız hale geleceğinin anlaşılması halinde tedbir kararı verilebileceğini, bunun içinde yaklaşık ispatın gerektiğini, şirketin kişilik haklarının zarar gördüğünü ve yazıların asılsız ithamlar içerdiğinin belirlenmesi nedeniyle tedbir kararı verilmesi gerektiğini,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talebin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, haksız rekabetin tespiti manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı, tazminat davası içinde ihtiyati tedbir talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ihtiyati tedbirin talebin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı dava dilekçesinde, davalının çeşitli medya platformları üzerinden davacı şirket ve yöneticisi hakkında karalama amaçlı gerçeğe aykırı yazılar yazarak kişilik haklarına zarar vermesi nedeniyle bu eylemlerin tedbiren durdurulması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiştir.İlk derece mahkemesince davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve davacı tarafından bu ara karara karşı istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır.Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle TMK’nın 25, TBK’nın 49.ve TTK’nın 54 ve devamı maddeleri gereğince açılmış haksız rekabetin tespiti, önlenmesi ve manevi tazminat davası olup, davacı taraf, davalının haksız rekabet oluşturan yazılara erişimin dava sonucuna kadar tedbiren durdurulması yönünde ihtiyati tedbir talep etmiştir. TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1.maddesinde, ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56.maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir ” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre davacının, TTK’nın 56 ve devamı maddelerine dayalı talebine ilişkin olarak ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinden yararlanılmalıdır. HMK’nın 389/1. maddesi ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” hükmünü, 390/3. maddesi, ” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmünü, 391/1.maddesi ise ”Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir” hükmünü içermektedir. Haksız rekabetin koşullarının somut olayda gerçekleşip gerçekleşmediği, iddiaya konu eylemlerin sabit olup olmadığı konularındaki nihai değerlendirme, elbette devam etmekte olan yargılama sonunda verilecek esas hükümle ortaya çıkacaktır. Buna göre bu tür davalarda ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinden yararlanılmalıdır. İlk derece mahkemesince talep TTK’nın 61 ve HMK’nın 389 vd maddelerine göre değerlendirilerek, yaklaşık ispat koşulunun sağlanmaması nedeniyle talebin reddine karar verilmiştir.Somut olayda, dosyanın mevcut durumu itibariyle davacı vekilinin TTK’nın 56. vd maddelerine göre talepleri yönünden haksız rekabet koşullarının mevcudiyetine dair ileri sürülen konular ispata muhtaç durumdadır. Mahkemece ihtiyati tedbir talebi değerlendirilmiş olup, ihtiyati tedbirin gerekli olduğuna ve davacı iddialarının yerinde olduğuna ilişkin yaklaşık ispat ölçüsünde kanıt bulunmamaktadır. Bu hususlar, yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Ara karar tarihi itibariyle HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, değişen durumlara göre ilk derece mahkemesinde yeniden tedbir talep edilmesi de mümkün olduğundan, ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi ara kararında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda; ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin ihtiyati tedbirin reddine yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1, 391/3. maddesi uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati tedbir talep eden vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-İhtiyati tedbir talep eden vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1, 391/3.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30.11.2023 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.