Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/2250 E. 2023/1945 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2250
KARAR NO: 2023/1945
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02/10/2023
NUMARASI: 2023/931 E. – 2023/944 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın zorunlu arabuluculuğa ilişkin dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; 65.000 TL bedelli üç adet bonodan kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün .. Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe karşı borçlu tarafından Büyükçekmece 1. İcra Hukuk Mahkemesinin 2021/1165 Esas sayılı dosyası ile imza itirazında bulunduğunu, yapılan bilirkişi incelemesinde bonolardaki imzaların davalının eli ürünü olup olmadığının tespit edilemediğini, oysa müvekkili ile dava dışı … arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalının yetkilisi olduğu … İnş.San.Tic.Ltd.Şti’ne ait çekin verildiğini, …’ın müvekkiline getirdiği çekin keşide tarihinde oynamalar ve uzatmalar bulunması nedeniyle, bu çekin davalıya verilerek takip konusu üç adet bononun aldığını, taraflar arasında daha önce ticari ilişki bulunması ve bonoların ortak tanıdıkların yanında verilmesi nedeniyle müvekkilinin bonolardaki imzalar konusunda şüphelenmediğini ve bu nedenle protesto evrakı düzenlendiğini, protestodan sonra dahi borçlunun müvekkilini uyarmaması ve ihbarda bulunmamasına rağmen takip sonrası imza inkarında bulunmasının davalının kötü niyetini gösterdiğini, davalının sahte senet tanzimini organize ettiğinin anlaşıldığı ileri sürerek, bono bedeli olan 65.000,00 TL ile bono tarihlerinden itibaren işleyecek faizin tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; dava ve takip konusu edilen bonolardaki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu nedenle takipteki imzaya itiraz edildiği gibi, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/760 Esas sayılı dosyasında menfi tespit davası açıldığını, müvekkilinin borçlu olmadığını, arabuluculuk şartının yerine getirilmeden dava açıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Dava 23.01.2023 tarihinde açılmış olup, davanın açıldığı Büyükçekmece 4.Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.07.2023 tarihli kararı ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın görevli Bakırköy nöbetçi asliye ticaret mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Görevsizlik kararının istinaf edilmeksizin 08.09.2023 tarihinde kesinleşmiş ve süresinde talepte bulunulması nedeniyle dosya Bakırköy nöbetçi asliye ticaret mahkemesine gönderilmiştir. Tevzi sonucu 29.09.2023 tarihinde dosyanın kararı veren mahkemeye tevzi edildiği ve mahkemece, arabuluculuk tutanağının aslının sunulması için bildirim yapılmaksızın 02.10.2023 tarihinde davanın usulden reddine karar verildiği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…7155 Sayılı Kanun ile 6102 TTK.’nın 5. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 5/a maddesi uyarınca bu kanunun 4. maddesinde belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın alacak ve tazminatları hakkında dava açılmadan önce arabuluculağa başvurmuş olması dava şartıdır. Belirtilen kanunun 23. Maddesi ile 6325 Sayılı Kanunun eklenen 18 a/2. Madde de ise arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması durumunda bir işlem yapılmaksızın usulden reddine karar verilir düzenlemesi bulunmaktadır. Davanın 23/01/2023 tarihinde açıldığı, dava açıldığı tarih itibari ile arabuluculuğa başvurmanın zorunlu olduğu buna rağmen davacı tarafça belirtilen yükümlülüğünün yerine getirilmeden davanın açılmış olduğu, görevsizlik kararından sonra da bu eksikliğin giderilmemiş olduğu anlaşılmakla açılan davanın dava şartı yokluğu nedeniyle…” gerekçesiyle zorunlu arabuluculuğa ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kararın gerekçesinde dayanak gösterilen 6325 Sayılı Kanunun eklenen 18/a-2. madde hükmünde “…Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderileceği” belirtilmesine rağmen, mahkeme arabuluculuk tatanağının sunulması için herhangi bir davetiye tebliğ edilmediğini, arabulucuya başvurulmadan ticaret mahkemesinde dava açılmadığını, davanın asliye hukuk mahkemesinde açıldığını ve bu tür davaların zorunlu arabulculuğa tabi olmadığını, Büyükçekmece 4. Asliye Hukuk Mahkemesi 2023/73 Esas sayılı dosyasında görevsizlik kararı verildiğini, ancak asliye hukuk mahkemesinin kararının kesinleşmesinden önce 20.07.2023 tarihinde arabuluculuğa başvurulduğunu, tarafların anlaşamaması üzerine tutanak düzenlendiğini, mahkemece talep edilmediğinden belgenin sunulamadığını, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 27.09.2022 tarih ve 2022/4240 Esas, 2022/6367 Karar sayılı kararında da görevsizlik kararından sonra zorunlu arabuluculuk dava şartının tamamlanabileceğinin kabul edildiğini, davanın görevsizlik yönünden reddedilmesinden sonra fakat asliye ticaret mahkemesinde yeni esas almasından önce dava şartı eksikliğinin tamamlandığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, zorunlu arabuluculuğa ilişkin dava şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. HMK’nın 114/1. maddesinin birinci fıkrasında, tüm davalar bakımından geçerlilik taşıyan dava şartlarının neler olduğu hususu açıkça hükme bağlanmış; 114/2. maddesinde ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir. 7155 sayılı Kanun ile 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’na eklenen ve 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 5/A maddesi ile getirilen “Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” hükmü uyarınca, konusu bir miktar para alacağı olan talepler hakkındaki ticari davalarda dava açmadan önce arabuluculuğa başvurmak zorunlu hale getirilmiş, yani arabuluculuğa başvurmak dava şartı haline getirilmiş bulunmaktadır. Somut olayda da davacının bir miktar para alacağına talep etmesi nedeniyle davanın kural olarak zorunlu arabuluculuğa tabi olduğu açıktır. Davacı, davasını asliye hukuk mahkemesinde 23.01.2023 tarihinde açmış olup, bu mahkemelerde görülecek davalar yönünden arabuluculuk dava şartı bulunmamaktadır. Büyükçekmece 4.Asliye Hukuk Mahkemesince 11.07.2023 tarihinde göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş ve bu karar 08.09.2023 tarihinde kesinleşmiştir. Davacı vekilinin süresinde talep etmesi üzerine dosyanın gönderildiği mahkemece, taraflara tebligat yapılmaksızın ve zorunlu arabuluculuğa ilişkin tutanak aslının sunulması istenmeksizin 02.10.2023 tarihinde davanın usulden reddine karar verilmiştir. Davacı tarafından istinaf başvurusuna eklenen Bakırköy Arabuluculuk Bürosunun “Anlaşmama Tutanağının” incelenmesinde, davacının 20.07.2023 tarihinde arabulucuya başvurduğu, tarafların anlaşmaması üzerine 22.08.2023 tarihinde son tutanağın düzenlendiği anlaşılmıştır. Asliye hukuk mahkemesini görevsizlik kararı, bu tarihten sonra 08.09.2023 tarihinde kesinleşmiş ve dava dosyası talep üzerine 29.09.2023 tarihinde mahkemeye tevzi edilmiştir. HMK’nın 115/1. Maddesinde, dava şartlarının mevcut olup olmadığı hususunun yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiğilinden araştırılması gerektiği belirtilmiştir. Bu Kanun’un 114/1.maddesinde dava şartları sayılmış, 2. fıkrada ise diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtilmiştir.6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi ile getirilen düzenlemede, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması bir dava şartı olarak kabul edilmiştir. 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’nun 18/A maddesine göre, ilgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olmasının dava şartı olarak kabul edilmiş olması durumunda, davacının arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılmadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olduğu, bu zorunluluğa uyulmaması halinde, mahkemece davacıya son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunması aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiyenin gönderilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Yine mahkemece gönderilen ihtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi, ayrıca arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. Dava açılmadan önce arabulucuya hiç başvurulmamış olması dava şartı yokluğu sebebiyle davanın reddini gerektiren bir husus olup, arabulucuya başvurulmuş olmakla birlikte anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslının veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğinin mahkemece verilen kesin süre içerisinde sunulmamış olması ise davanın usulden reddi yaptırımına bağlanmıştır. İş bu davada, yukarıdaki kanuni düzenlemeler doğrultusunda, davacı tarafından, verilen görevsizlik kararı kesinleşmeden arabulucuya başvurulduğu ve son tutanağın düzenlendiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece, tutanak aslının ibrazı için süre verilmesi ve buna göre işlem yapılması gerekirken davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 04.02.2021 tarih ve 2020/3187 Esas, 2021/762 Karar sayılı ilamı) Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesince dava şartlarının yanlış değerlendirilerek karar verildiği anlaşıldığından, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına,2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine,5-Gerekçeli kararın, İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.30.11.2023