Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1829 E. 2023/1706 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1829
KARAR NO: 2023/1706
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 20. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/08/2023 tarihli ara karar.
NUMARASI: 2023/484 E.
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
Taraflar arasındaki yöneticinin azli ve kayyım atanması davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında 22/08/2023 tarihli ara kararda yazılı nedenlerle ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalının 20/12/1994 tarihinde, dava dışı … Ticaret Limited Şirketini kurduğunu, şirketin sermayesinin, müvekkilinin 500 hisse karşılığında 50.000,00 TL ve davalının 500 hisse karşılığında 50.000,00 TL olarak taahhüt edildiğini, 04/03/2010 tarihinde şirket ortaklarının kararı ile şirketin sermayesi 100.000,00 TL’den 300.000,00 TL’ye çıkarıldığını, 300.00,00 TL’den 14/08/2016 tarihinde her biri 25,00 TL değerinde 72.000 paya ayrılmış olarak 1.800.000,00 TL’ye çıkarıldığını, davalının, davacının haberi olmadan genel kurul kararı alınmadan, müvekkili tarafından imzalanmış bir genel kurul kararı olmadan, 20/09/2022 tarihinde yaptırdığı ilan ile şirketin Gaziosmanpaşa şubesini açtığını, davacının bundan haberdar olduktan sonra şirket karar defterini incelediğini, kendi imzasının taklit edilerek karar alındığını gördüğünü, şirket ortağı olan müvekkilinin şirket adına sahip olduğu 18/03/2010 tarihli vekaletname ile sınırlı olmak üzere şirket adına mali ve finansal işlemler yapabilmekteyken davalının Gaziosmanpaşa … Noterliği … yevmiye numaralı 24.04.2023 tarihli azilnameyi göndererek müvekkilini yetkilerinden azlettiğini, azil sebebinin görüğüm lüzum üzerine şekilde belirttiğini, yine müvekkilinin davalı tarafından 09/12/2020 tarihli vekaletname ile müvekkilini şirket adına kaydedilen araçların yurt dışına çıkarılması ve geri getirilmesi konusunda yetkili kılmasına rağmen 09/08/2023 tarihli ihtarname ile bu yetkilerinden de hiç bir sebep yokken gördüğü lüzum üzerine azlettiğini, davalının bu şekilde müvekkilini mali işlerden tamamen uzaklaştırdığını, bankalarda işlem yapma yetkisini, şirket araçlarının kullanımı ve yurt dışına çıkarılması yetkilerini elinden aldığını, davalının, şirketin %50 ortağı ve müdürü olduğunu unutarak adeta şirketin tek sahibi sanarak işlemler yapmaya başladığını, azilden 12 gün sonra davacının haberi olmadan şirketi borçlandırarak 500.000,00 TL ve 1.094.142,50 TL olmak üzere şirket adına ile keyfi olarak kredi çektiğini, Yargıtay içtihatları uyarınca da davalının, şirketin ihtiyacı olmadığı halde gereksiz olarak kredi çekmesi, şirketi usulsüz olarak borç altına sokması ve öz sermayesini yitirmesine sebebiyet vermesinin şirket müdürünün azil sebebi olduğunu, davalının şirket adına içeriği gerçek olmayan faturalar düzenleyerek bu faturalara ödemeler yaptığını, davalının bu eylemlerini açıklaması için davalı şirkete Bakırköy … Noterliğinin 21.06.2023 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnameler çekildiğini, çekilen kredinin 2022 yılı faaliyet dönemine ilişkin yasal süresi geçmiş olmasına rağmen genel kurul toplantı çağrısı yapılmaması sebebi ile banka kredisi, şirket faaliyetleri ve hesapları hakkında 3 gün içinde bilgi verilmesini, şirketin genel finansal durumu hakkında bilgi verilmesi ve 2021-2022 yılı faaliyet dönemlerine ilişkin olarak ortaklar kurulunun toplantıya çağrılmasının ihtar edildiğini, ancak davalının genel kurul çağrısı yapmadığını, kredi hakkında müvekkiline bilgi vermediğini, davalının adeta tek ortaklı şirket gibi hareket ettiğini, şirketi kötü yönetip şirketi zarara uğrattığını ileri sürerek, davalının şirket müdürlüğünden azlini talep ve dava etmiş, ayrıca, diğer ortağın oldukça yüksek tutarlarda kredi çekmesi, şirketin faaliyetleri ve/veya devam etmekte olan ticari ilişkilerinde müvekkili ile davalı diğer ortağın karar alamayacak olması, genel kurul toplantılarının yapılamayacak olması sebebi ile TTK’nın 235. maddesi uyarınca tedbiren ve acilen dava konusu şirkete kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Davalı vekili, cevap dilekçesinde özetle; davalının şirketin kuruluşundan beri müdürü olduğunu, davacının da şirketin mali ve parasal işlerini yönettiğini, ancak 2023 yılına gelindiğinde davacının şahsi hesabına şirket hesabından paralar aktardığının tespit edildiğini, bunun üzerine müvekkilinin davacıya verdiği yetkiyi geri aldığını, numda sonra da şirketten çektiği paraların iadesi için Küçükçekmece İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacının elden de paralar çektiğini, bunların izahının olmadığını, bunun üzerine davacının şirketle fiili bağını kopararak şirketin karar defterini, bilgisayarını da alarak şirketin işlerini sekteye uğrattığını, İstanbul 10.ATM’nin 2023/459 Esas sayılı dosyası ile şirketin feshi ve müvekkilinin ortaklıktan çıkarılması için dava açtığını, kayyım atanmasını istediğini, yine şirketin iflası için iflas talebinde bulunduğunu, bu noktada zarara uğrayanın şirket ve müvekkili olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 22.08.2023 tarihli ara kararında; “HMK’nın 389/1. maddesinde “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.” düzenleme getirilmiştir. HMK’nın 390/3 maddesinde ise ” Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. ” şeklinde düzenleme yapılmıştır. Somut olayda davacı tarafça davalı şirket yöneticisinin azline yönelik tedbir talebinde bulunulmuş ise de; HMK 390/3 gereği davacı tarafın davanın esası yönünden haklılığını yaklaşık olarak ispat etme koşulu oluşmadığından haklı ve yerinde olmayan ihtiyati tedbir talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesiyle, davacı tarafın ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde; davalının, müvekkilinin imzası olmadan şube açtığını, müvekkilinin şirket için finansal işlem yapma yetkisini sebep göstermeksizin elinden aldığını, şirketi ihtiyacı olmadığı halde büyük borçlar altına soktuğunu, en temel görevi olan genel kurul toplantılarını yapmadığını, müvekkili bilgi ve toplantı talep ettiği halde şirketin mali durumu hakkında bilgi vermediğini, şirketin finansal tablolarını genel kurul onayına sunmadığını, dava dışı … Ticaret Limited Şirketinin iki ortaklı bir şirket olduğunu, müvekkili ve davalı dışında şirkette ortak bulunmadığını, davalının usulsüz ve kanuna aykırı olarak yapmış olduğu işlemleri, müvekkilini şirket işlerinden uzaklaştırması ve özellikle şirketin mali işleri ile ilgili işlem yapma yetkisini elinden alınmış olması sebebi ile yargılama süresince davalının şirket müdürlüğü yapmaya devam etmesinin açıkça müvekkilinin ve dava dışı şirketin menfaatine aykırı olduğunu, davalı tarafın usulsüz işlemleri yargılama neticesinde elbette açıkça ortaya çıkacağını, ancak bu süreçte davalının hali hazırda şirket müdürü olarak yüksek krediler çekmesi, şirketi borç altına sokması ve müvekkilinin haberi olmaksızın ndaha birçok işlem yapmasının mümkün olduğunu, nitekim davanın da açılması ile iki ortaklı olan şirkette şirekt ortakları arasında husumetin büyüdüğünü, bu durumda davalının şirket müdürlüğü görevini layığı ile yerine getirmesi, genel kurulu toplamasının mümkün olmadığını, iki ortaklı olan şirkette, müvekkilinin şirketten uzaklaştırılarak işlemler yapıldığını, yaklaşık ispatın sağlandığını, Türk Ticaret Kanunu Madde 235/1 – “Haklı sebeplerin varlığı hâlinde temsil yetkisi, bir ortağın başvurusu üzerine, mahkemece kaldırılabilir. Gecikmesinde tehlike bulunan hâllerde mahkeme temsil yetkisini ihtiyati tedbir olarak kaldırıp bu yetkiyi bir kayyıma verebilir. Kayyımın atanmasını, görevlerini, mahkemece verilen temsil yetkisini ve bunların sınırlarını, mahkeme resen tescil ve ilan ettirir. ”hükmü yer aldığını, hükmün çok açık olup gecikmesinde tehlike bulunan hallerde mahkeme temsil yetkisini kaldırıp kayyım atayabileceğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve dava dışı … Ticaret Limited Şirketi’ne yargılama sonuçlanıncaya kadar kayyım atanması ve/veya yargılama sonuçlanıncaya kadar davalının yetkilerinin sınırlandırılarak müvekkilinin imzası olmaksızın hiçbir işlem yapmaması şeklinde tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 630/2 maddesi uyarınca yöneticinin azli ve kayyım atanması istemine; istinaf, dava dışı şirkete kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddine dair 22/08/2023 tarihli ara karara ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında ihtiyati tedbir isteminin reddine dair 22/08/2023 tarihli ara karar verilmiş; bu ara karara karşı davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı şirket, dava dışı … Ticaret Limited Şirketine davalı ile birlikte ortak olduğunu, davalının dava dışı şirketin müdürü olduğunu, davalının dava dışı şirketi kötü yönettiğini, şirketi zarara uğrattığını ileri sürerek, davalının müdürlük görevinden azli ile kendisinin müdür olarak atanmasına karar verilmesini talep etmiş, ayrıca dava dışı şirkete yönetim ve denetim kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiş, mahkemece yaklaşık ispatın sağlanamadığı gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup; uyuşmazlık, somut olayda ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. TTK’nın 630/2 maddesi; ”Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.” hükmünü, maddenin 3.fıkrası ise, ”Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur” hükmünü haizdir.TTK’nın 630.maddesi uyarınca açılan yöneticinin azli davası yönünden özel bir geçici hukuki koruma öngörülmediğinden, bu davada ihtiyati tedbir talep edilmesi halinde bu konuda HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir. Buna göre, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmış olup mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Ancak, ihtiyati tedbir verilebilmesi için HMK’nın 390/3.maddesi uyarınca, davacının, yaklaşık ispat koşulunu yerine getirmiş olması gerekir. Somut olayda, davacı ve davalının 20/12/1994 tarihinde dava dışı … Limited Şirketini kurduğu, şirkette yarı yarıya hissedar oldukları, davalın en son 21/01/2020 tarihli genel kurul kararı ile 10 yıllığına şirketi temsil ve ilzama yetkili müdür olarak seçildiği, dosyada bulunan mevcut delillerden, yaklaşık ispatın sağlanamadığı, bu konuda kanaat oluşmadığı gibi ticaret şirketlerinde asıl olan, şirketin seçilmiş yöneticileri eliyle yönetilmesi olduğu, bu aşamada yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, ilk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında sunulacak deliller ışığında yaklaşık ispatın gerçekleşmesi halinde, yargılamanın her aşamasında yeniden ihtiyati tedbir talep edilmesi ve mahkemece yeniden yapılacak değerlendirme sonucu verilen karara karşı kanun yolunun açık olması karşısında, mahkemenin bu aşamada tedbirin reddine ilişkin ara kararında bir yerinde olup bu nedenlerle, davacı vekilinin 22/08/2023 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu 28.02.2023 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye irat kaydına, 3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.26.10.2023