Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1769 E. 2023/1934 K. 30.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1769
KARAR NO: 2023/1934
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12.04.2023
NUMARASI: 2022/923 E. – 2023/338 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Bankası A.Ş.’nin, …Ticaret Limited Şirketi ‘nden olan alacağını müvekkili şirkete temlik ettiğini, müvekkili şirketin temlik alınan söz konusu alacak için borçlu şirkete yönelik İstanbul .. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile takibe giriştiğini, ancak takibe konu alacağın tahsil edilemediğini, borçlular tarafından alacağın ödenmediğini, müvekkili şirketin alacaklı olduğunu ve söz konusu şirketin tasfiye edilmiş olduğunu, müvekkili şirketin alacağına kavuşması için tasfiye edilmiş borçlu şirketin, malvarlığının da bulunması nedeniyle ihyası gerektiğini, 6102 sayılı Kanunun madde 636/5’in atfıyla aynı kanunun 547/1’deki:”Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.” hükmüne istinaden alacaklı olarak söz konusu şirketin sicile kaydı suretiyle, ek tasfiye işlemlerinin yapılmasıyla sınırlı olarak, ihyasını talep ettiklerinden İstanbul Ticaret Siciline (resen terkin edilmiş) … sicil no ile kayıtlı şirketin 6102 sayılı TTK’nın 547. maddesi uyarınca İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası kapsamında yasal işlemlere devam edilebilmesi için yeniden tesciline ve böylece tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; Ticaret Sicili Müdürlüğünün TTK m.32 ve Ticaret sicili Yönetmeliğinin m.34 hükmü çerçevesinde işlem yapıldığını, müdürlüğün Ticaret Sicili’ne tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirdiğini ve sonuca bağlandığını, yargı merci gibi hareket etmediğini, müvekkili Ticaret sicili Müdürlüğüne … ticaret sicil numarası ile kayıtlı bulunan … Limited Şirketinin dosyasında yapılan incelemede şirketin 6102 sayılı kanunun geçici 7.maddesi kapsamında adresinin tespit edilemediği hususunun belirlenmesinin ardından 6102 sayılı TTK ‘nın geçici 7.maddesi ile 5.maddesi gereğince resen terkin kapsamına alındığını, tebligat ve ilan prosedürlerinin yerine getirilmesinin ardından 18/08/2015 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiğinin anlaşıldığını, şirketin davacı yada davalı sıfatıyla sürmekte olan davasının bulunması halinde buna ilişkin yazılı beyanı Ticaret Sicili Müdürlüğüne vermesi gerektiğini, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğünce söz konusu şirkete, belirtilen süre içerisinde münfesih olma sebeplerini ortadan kaldıran işlemlerin yerine getirildiğinin ispatlayıcı belgelerle birlikte bildirilmemesi yada tasfiye memurunun bildirilmemesi halinde söz konusu şirketin unvanının ticaret sicilinden silineceği, şirkete ait malvarlığının kaydın silinme tarihinden itibaren on yıl sonra hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğunun ihtarında bulunulduğunu, ancak bu ihtara rağmen söz konusu şirketin yükümlülüklerini yerine getirmediğini, yapılan ilanda ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinin otuzuncu günün akşamı itibarıyla 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı tebligat kanunu hükümleri gereğince yapılmış tebligat yerine geçtiği husususun vurgulandığını, müvekkilinin mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescil yükümlülüğünün bulunmadığını, ayrıca müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını, bu nedenle yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı bulunan … Limited Şirketinin İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasının sonuçlandırılması ve infazı için davacının işbu davayı açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu görülmekle; davacı tarafından, açılan davanın sübut bulduğundan kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı bulunan … Sanayi Ve Ticaret Limited Şirketinin İstanbul …. İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyasının sonuçlandırılması ve infazı ile sınırlı olarak yeniden ticaret siciline kaydına ve tesciline, davalı sicil müdürlüğü yasal hasım olmakla, davanın açılmasına da sebep olmaması nedeniyle masrafların davacı üzerinde bırakılmasına, vekalet ücreti takdirine yer olmadığında dair…” gerekçesiyle davanın kabulü ile, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı bulunan … Limited Şirketinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasının sonuçlandırılması ve infazı ile sınırlı olarak ticaret siciline kayıt ve tesciline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararındaki müvekkili şirketin yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmamasının hukuka ve mevzuata uygun olduğunu , ancak sınırlı olarak ihya kararı verilen şirketin tasfiye memuru atanmamasının mevzuata aykırı olduğunu, dava konusu şirketin ek tasfiyeye karar verilmesi hususunda takdirin mahkemeye ait olmakla birlikte tasfiye memurunun atanması gerektiğini, şirketin sınırlı olmak üzere ihyasına karar verildiğini, mahkemece dava konusu şirketin sicil kaydının terkinine ilişkin işlemin iptali edilmesine karar verilmeksizin diğer bir ifadeyle ticari faaliyetlerine devam edebilecek şekilde olmaksızın sınırlı olarak ek tasfiyeye karar verildiğini, oysa TTK 547/2 maddesi gereğince sınırlı ek tasfiye kararında tasfiye memuru atanmasının kanunun gereği olduğunu, verilen kararla ilgili olarak …’te işlem yapılmasınında mümkün olmadığını, ayrıca ek tasfiye sonucunda kapanış bildirimi vb işlemlerinde yapılmasının mümkün olmayacağını, TTK’nın geçici 7.maddesi gereğince ticaret sicilinden terkin edilen şirketlerin neredeyse tamamının gayri faal olması nedeniyle bu şirketin tekrar sicilden terkin ettirilmesinin uygun olacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 28.09.2021 tarihli kararında resen terkin işlemi sonrasında ortaya çıkan hukuki ihtilafların çözümü ve sonlandırılması amacıyla şirketin ihyasının gerektiği bir durumda geçici 7.maddenin 15 fıkrasına dayalı olarak açılan ihya davasında terkin edilen şirketle ilgili oluşan ihtilafın çözümüyle sınırlı olarak verilecek ek ihya kararının niteliği itibariyle ek tasfiye kapsamında verilen bir karar olduğundan TTK 547/2 maddesi uyarınca ek tasfiye işlemlerinin yürütülmesi için tasfiye memurunun atanmasının zorunlu olduğunun belirtildiğini iddia ederek, belirtilen gerekçeler ve emsal YGHK kararı da gözetilerek şirkete tasfiye memuru atanmaması sebebiyle kararın kaldırılmasını ve tasfiye memuru atanmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın geçici 7.maddesi gereğince limited şirketin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Taraflar arasında, … San ve Tic Ltd Şirketinin Ticaret Sicilinden 18.02.2015 tarihinde TTK’nın geçici 7.maddesi gereğince resen silinmesinden dolayı tescil ve ilan edildiği, davacı tarafça dava dışı … Bankası AŞ’den temlik alınan alacakla ilgili olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip başlatıldığı, söz konusu dosyada alacağın tahsil edilemediği ve İcra Müdürlüğü tarafından alacaklının talebi üzerine İİK 94 maddesi gereğince işlemlere devam edebilmek için şirketin ihyası amacıyla yetki verildiği, davacının iş bu davayı açmış olduğu konularında herhangi bir uyuşmazlık yoktur. Uyuşmazlık, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası için sınırlı olarak sicile kayıt ve tesciline karar verilen şirkete tasfiye memurunun atanmamış olmasının usul ve yasaya uygun bulunup bulunmadığına ilişkindir. Mahkeme tarafından, tarafların iddia ve savunmaları sonrasında davanın kabulüne, şirketin İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyanın sonuçlandırılması ve infazı ile sınırlı olarak ticaret siciline kayıt ve tesciline karar verilmiştir. Gerek gerekçeli kararda, gerekse hükümde , ihya kararının hangi yasal düzenleme kapsamında verildiğine dair bir açıklamaya ve tasfiye memurunun neden atanmadığına dair herhangi bir gerekçeye yer verilmemiştir. TTK’nın geçici 7. maddesinin 15. fıkrası “…Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak … şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” Dairemizin önceki uygulamasında, TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edilmiş olan bir şirketin ihyasına karar verildiğinde, ayrıca tasfiye memuru atanmaması yönünde karar verilmekteydi. Ne var ki Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/11-3184 Esas, 2021/1107 Karar ve 28.09.2021 tarihli ilamı ve emsal Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2023/4049 Esas, 2023/568 Karar ve 18.09.2023 tarihli ilamı, 2023/4718 Esas, 2023/5260 Karar ve 25.09.2023 tarihli ilamı ile 2022/1340 Esas, 2023/5265 Karar ve 25.09.2023 tarihli vd ilamlarda belirtildiği üzere; kanun koyucu 6102 sayılı kanunun geçici 7.maddesinin 15.fıkrasında “ihya” terimini kullanmakla birlikte, hüküm aynı kanunun 547. maddesine paralel “ek tasfiye” niteliğinde olduğu benimsenmiştir. 6102 sayılı Kanunun 7. maddesi, ihyaya (ek tasfiyeye) karar verilmesi durumunda tasfiye memuru atanması yönünden bir hüküm içermemekle birlikte aynı kanunun 547. maddesinde olduğu gibi mahkemece sınırlı olarak ihyaya karar verilmeli ve aynı zamanda tasfiye memuru da atanmalıdır. Zira geçici 7. maddenin amacı, kapsamına giren ortaklıkların bir an önce ticaret sicilinden silinmesi ve ihtilafların azaltılması yönelik bulunduğundan aksi yöndeki uygulama yasanın amacına aykırıdır. Yargıtayın yerleşik hâle gelen bu yeni içtihadı uyarınca Dairemizin uygulaması da değiştirilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve emsal Yargıtay 11.HD kararları gereğince, şirketin geçici 7. madde gereğince terkin edilmiş olduğu ve sınırlı bir amaç için ihya kararı verildiği dikkate alınarak, sınırlı ihya kararı ile birlikte tasfiye memuru atanmasına karar verilmesi gerekir iken buna ilişkin karar verilmemiş olması usul ve yasaya uygun görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına ve davanın yeniden görülüp karara bağlanması için dosyanın kararı veren ilk derce mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.6.maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harçlarının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, 4-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair; HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.30.11.2023