Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1754 E. 2023/1704 K. 26.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1754
KARAR NO: 2023/1704
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13.07.2023 tarihli ek karar.
NUMARASI: 2023/138 E.
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Pay Defteri Kaydına İlişkin)
Taraflar arasındaki pay sahipliğinin tespiti ile tescili davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle ihtiyati tedbire itirazın reddine dair verilen ek karara karşı, ihtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … arasında yapılmış olan anlaşma ile müvekkilinin davalı şirketlerin içinde bulunduğu … Grubunun %30’u oranında payına sahip olduğunu, bu anlaşma karşılığında müvekkilinin hisselerin karşılığı olarak dilekçede bilgileri yazılı değeri 30.000.000 TL olan taşınmazları davalı gerçek kişiye devrettiğini ve ayrıca 42.000.000 TL nakit para verdiğini ancak, davalı gerçek kişinin vaadi üzerine hakkında açılan ceza dosyasından beraat etmesi sonrasında yapılan görüşmeye rağmen pay devirlerinin gerçekleştirilmediğini, davalının şirketlere dahi uğramadığını, müvekkilinin yaptığı yatırımların karşılığını alamadığını, mağdur edildiğini ve zarara uğratıldığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle davalı şirketlerde %30 oranında pay sahibi olduğunun tespiti istemli eldeki davada davalı gerçek kişinin diğer davalı şirketlerdeki dava konusu yapılan %30 oranındaki payları üzerine teminatsız olarak 3.kişilere devirlerinin önlenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına ve davalı şirketlere yönetim veya denetim kayyımı atanması yönünde tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen taşınmazların davacı adına kayıtlı olduğunu, davacı taraf iddialarının gerçeği yansıtmadığını, müvekkilin, davacıya şirketin hisse devri vaadinde bulunmadığını, müvekkili … ve diğer şirketlerin %30 payının devrine ilişkin sunulan hisse devir vaadi sözleşmesinin taraflar arasında imza altına alınmadığını, davacı tarafça herhangi bir ödeme yapılmadığını, her halükarda anlaşma sağlanmış olsa bile davacı tarafça yapılan ödeme bulunmadığından devrin gerçekleşmeyeceğinin aşikar olduğunu, davacı tarafın, hisselere karşılık olarak devrettiği taşınmazların tamamının müvekkilinin dolandırılarak yeniden bedelsiz olarak davacı adına tapuda tescil edildiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 26/05/2023 tarihli ara kararda; “Talep; davacının, davalı şirketlerin %30 oranında paya sahip ortağı olduğu iddiasıyla davalı şirketlerdeki payının üçüncü kişilere devir ve temlikinin engellenmesi ve davalı şirketlere yönetim veya denetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi istemine ilişkindir. Somut olayda dilekçe ve ekli belgelere göre; davacı taraf, taraflar arasında yapıldığı ileri sürülen anlaşma gereğince davalı şirketlerin %30 oranında paylarının bedeli ödenmesine rağmen kendisine devredilmediğini iddia ederek, kendisine devri yapılmayan paylar üzerine 3.kişilere devirlerinin önlenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Tedbir kararı verilmemesi ve davalı şirketlerdeki payların 3.kişilere devredilmesi durumunda talep eden davacı taraf açısından giderilmesi imkansız bir zararın doğma olasılığının bulunduğu, tedbir kararı verilmesi halinde davalı taraf açısından giderilmesi imkansız bir zararın doğma olasılığının bu aşamada bulunmadığı,Tarafların varlığı iddia olunan anlaşma ile yüklendikleri yükümlülüklerini yerine getirip getirmedikleri ve birbirlerinden alacaklı-borçlu olup olmadıkları konularının, eldeki esas davada etraflıca tartışılıp değerlendirileceği, Bu nedenlerle mevcut haliyle HMK’nın 389. maddesi kapsamında ihtiyati tedbir kararı verilmesi için gerekli koşulların gerçekleştiği kanaatine varıldığından bu yöndeki ihtiyati tedbir isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir. Davacı tarafın davalı şirketlere yönetim veya denetim kayyımı atanması yönündeki istemi uyuşmazlık konusu olmadığı gibi tedbir kararı verilmesine yasal olanak bulunmadığından bu yöndeki ihtiyati tedbir isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle, davacı tarafın ihtiyati tedbir isteminin, dava değeri olan 72.000.000 TL üzerinden takdiren %20’i oranında hesaplanan 14.400.000 TL’lik teminatın nakit olarak yatırılması veya kesin ve süresiz teminat mektubu sunulması halinde kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne … sicil numarası ile kayıtlı, davalı … AŞ’deki davalı …’na ait hisselerin 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir uygulanmasına, ihtiyati tedbirin şirket hisselerinin %30 oranı ile sınırlı olarak uygulanmasına, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne …-… sicil numarası ile kayıtlı, davalı … AŞ’deki davalı …’na ait hisselerin 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir uygulanmasına, ihtiyati tedbirin şirket hisselerinin %30 oranı ile sınırlı olarak uygulanmasına, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne … sicil numarası ile kayıtlı, davalı … AŞ’deki davalı …’na ait hisselerin 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir uygulanmasına, ihtiyati tedbirin şirket hisselerinin %30 oranı ile sınırlı olarak uygulanmasına, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne …-… sicil numarası ile kayıtlı, davalı … AŞ’deki davalı …’na ait hisselerin 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir uygulanmasına, ihtiyati tedbirin şirket hisselerinin %30 oranı ile sınırlı olarak uygulanmasına, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne … sicil numarası ile kayıtlı, davalı … AŞ’deki davalı …’na ait hisselerin 3.kişilere devir ve temlikinin önlenmesi amacıyla ihtiyati tedbir uygulanmasına, ihtiyati tedbirin şirket hisselerinin %30 oranı ile sınırlı olarak uygulanmasına, davacı tarafın davalı şirketlere yönetim veya denetim kayyımı atanması yönündeki isteminin reddine karar vermiştir. İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, 31/05/2023 tarihli dilekçesinde; 26/05/2023 tarihli ihtiyati tedbir kararındaki teminatın kaldırılmasını, aksi takdirde teminat miktarında indirim yapılmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 01/06/2023 tarihli ek ara kararında; “Talebe uygulanması gereken HMK’nın 392.maddesi; “İhtiyati tedbir talep eden, haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Talep, resmî belgeye, başkaca kesin bir delile dayanıyor yahut durum ve koşullar gerektiriyorsa, mahkeme gerekçesini açıkça belirtmek şartıyla teminat alınmamasına da karar verebilir. Adli yardımdan yararlanan kimsenin teminat göstermesi gerekmez.” hükmünü içermektedir. Somut olayda; Mahkememizin 26/05/2023 tarihli ihtiyati tedbir kararıyla dava değeri olan 72.000.000 TL üzerinden takdiren %20 oranında hesaplanan 14.400.000 TL teminat alınmasına karar verilmiş ise de; HMK’nın 392.maddesindeki düzenleme göz önüne alındığında, ihtiyati tedbir kararı verilmesi durumunda gösterilmesi istenen teminat miktarı konusunda bir sınırlama getirilmediği; teminat miktarının, karşı tarafın ya da 3.kişilerin uğrayacakları muhtemel zararlarının teminat alınması amacıyla somut olayın özelliğine göre mahkemenin takdirine bırakıldığı; Somut olay bakımından, mahkememizce verilen tedbir kararının konusunun, davacıya ait şirket paylarının 3.kişilere devrinin önlenmesine yönelik olduğu ve bu haliyle davalı gerçek kişinin, davalı şirketlerdeki şirket ortaklığından kaynaklanan haklarını kullanmasına engel bir durumun doğmadığı, buna bağlı olarak da doğması muhtemel zarar miktarı ve HMK’nın 392.maddesindeki ölçülülük/orantılılık ilkesi göz önüne alındığında, mahkememizce dava değeri üzerinden alınan %20 oranındaki teminatın da yüksek ve hak arama özgürlüğünü kısıtlar nitelikte olduğu kanaatine varıldığından, 26/05/2023 tarihli tedbir kararındaki teminat miktarının dava değeri üzerinden %10 oranında alınmasına ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle, davacı tarafın talebinin kabulü ile; mahkemenin 26/05/2023 tarihli ihtiyati tedbir ara kararındaki davacı tarafça yatırılması gereken teminat miktarının dava değeri olan 72.000.000 TL üzerinden takdiren %10 oranında hesaplanan 7.200.000 TL olarak belirlenmesine, %20 oranında alınması takdir edilen teminattan vazgeçilmesine karar verilmiştir. 26/05/2023 tarihli karara karşı, ihtiyati tedbire itiraz edenler vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir.İhtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekili, itiraz dilekçesinde özetle; taraflar arasında herhangi bir yazılı sözleşmenin bulunmadığını, hisselere karşılık devredildiği iddia edilen taşınmazların davacı taraf adına kayıtlı olduğunu, alınan teminat miktarının da düşük olduğunu ileri sürerek, dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle ihtiyati tedbirin kaldırılmasını talep etmiştir. Mahkemece, itiraz üzerine duruşma açılarak değerlendirme yapılarak ek karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ EK KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 13/07/2023 tarihli ek kararında; “Talep; Mahkememizin yukarıda esası yazılı dosyasından verilen 26/05/2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılması istemine ilişkindir. HMK’nın 394.maddesi “Karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilir. Aksine karar verilmedikçe, itiraz icrayı durdurmaz. İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir. Esas hakkında dava açıldıktan sonra, itiraz hakkında, bu davaya bakan mahkemece karar verilir.
İhtiyati tedbir kararının uygulanması sebebiyle menfaati açıkça ihlal edilen üçüncü kişiler de ihtiyati tedbiri öğrenmelerinden itibaren bir hafta içinde ihtiyati tedbirin şartlarına ve teminata itiraz edebilirler. İtiraz dilekçeyle yapılır. İtiraz eden, itiraz sebeplerini açıkça göstermek ve itirazının dayanağı olan tüm delilleri dilekçesine eklemek zorundadır. Mahkeme, ilgilileri dinlemek üzere davet eder; gelmedikleri takdirde dosya üzerinden inceleme yaparak kararını verir. İtiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. İtiraz hakkında verilen karara karşı, kanun yoluna başvurulabilir. Bu başvuru öncelikle incelenir ve kesin olarak karara bağlanır. Kanun yoluna başvurulmuş olması, tedbirin uygulanmasını durdurmaz.” hükmünü içermektedir.Somut olayda; taraflar arasında yapıldığı ileri sürülen anlaşma gereğince davalı şirketlerin %30 oranındaki paylarının bedeli ödenmesine rağmen davacıya devredilmediği iddiasıyla açılan eldeki davada, dava konusu şirket hisselerinin uyuşmazlık konusu olduğu, ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde telafisi güç zararların doğma ihtimalinin bulunduğu, yargılama sürecinde dava konusu şirket paylarının 3.kişilere devri halinde davanın konusuz kalma ve hakkın elde edilmesinin olanaksız hale gelebileceği; bu durumda mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının yasaya uygun olduğu; dava değeri üzerinden takdir edilen %10 oranında 7.200.000 TL teminatın yeterli olduğu ve dosyaya yatırıldığı, dolayısıyla mahkememizce verilen ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından itirazın reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle, itirazın reddine karar verilmiştir.Bu ek karara karşı, ihtiyati tedbire itiraz eden/davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbire itiraz eden vekili istinaf başvuru dilekçesinde; davacının, dava dilekçesinde iddialarını … ile aralarındaki inanç sözleşmesine dayandırmış olmasına rağmen dosyaya müvekkil ile aralarında akdedilen herhangi bir yazılı sözleşme sunamadığını, davacını dosyaya sunmuş olduğu tüm delillerin müvekkili şirketlerin ticari sırları niteliğinde olup davacının şirketten ayrılmış olmasına rağmen işbu bilgi ve belgeleri müvekkilin izni olmaksızın elinde bulunduruyor olmasının dahi davacının iyiniyetli olmadığını ve müvekkilleri zarara uğratma kastı taşıdığını açıkça gösterdiğini, ayrıca davacının iddialarını destekleyebilecek hiçbir delili dosya kapsamına sunamadığını, dosyaya sunulan ne zaman ve ne şekilde hazırlandığı belli olmayan excel listeleri, davacının kendi çalışanlarının imzalarını taşıyan asılsız tutanakların müvekkili tarafından imzalanmamış ne zaman düzenlendiği belli olmayan devir sözleşmesinin delil niteliğinin bulunmadığını, davacının hisselere karşılık olarak devrettiğini iddia ettiği taşınmazların tamamının yine davacı adına tapuda kayıtlı olduğu yaklaşık olarak ispatın sağlanamadığını, müvekkili şirketlerin neredeyse 100 yıllık şirketler olup böylesine köklü bir şirketin el değiştirmesinin de mümkün olmadığını, şirketlerin yedek parça sektöründe hem ulusal hem de uluslararası itibara sahip, sektörün önde gelen şirketlerinden olduğunu, bu nedenle müvekkil şirketler aleyhine uygulanacak ihtiyati tedbir kararının şirketlerin itibarını zedeleyeceğini, müvekkillerinin çalıştığı firmaların ve müşterilerin gözünde olumsuz bir intiba yaratacağını, ticari ilişkilerinin olumsuz yönde etkileneceğini, teminatın da yetersiz olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ek kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı gerçek kişinin davalı şirketler nezdinde %30 oranındaki hisselerinin davacıya ait olduğunun tespiti ile bunun pay defterine tescili istemine; istinaf, hisselerin devrinin önlenmesi yönündeki ihtiyati tedbir kararınına yapılan itirazın reddine dair ek karara ilişkindir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati tedbirin kabulüne karar verilmiş; davalıların itirazının reddine dair verilen ek karara karşı, ihtiyati tedbire itiraz eden davalılar vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olayda davacı, davalı gerçek kişi ile yaptıkları anlaşma uyarınca bu davalının diğer davalı şirket nezdinde bulunan hisselerinin %30’unun 72.000,00 TL bedelle kendisine devredileceğinin kararlaştırıldığını, bu kapsamda davalıya 42.000,00 TL nakit ödeme yaptığını ve bir kısım taşınmazlarını devrettiğini ileri sürerek, söz konusu payların kendisine ait olduğunun tespiti ile tesciline, ayrıca, davalı adına kayıtlı dava konusu hisselerin devrini önleyici ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiş, mahkemece talep kabul edilmiş, davalıların tedbire itirazının ise reddine karar verilmiştir.Davacı taraf, davalı … ile yaptığı telefon yazışmaları ile bir kısım e-mailleri sunmuştur. HMK’nın 389/1.maddesi ”Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. ” hükmünü, 390/3.maddesi “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” hükmünü, 391/1.maddesi ise ” Mahkeme, tedbire konu olan mal veya hakkın muhafaza altına alınması veya bir yediemine tevdii ya da bir şeyin yapılması veya yapılmaması gibi, sakıncayı ortadan kaldıracak veya zararı engelleyecek her türlü tedbire karar verebilir” hükmünü içermektedir.Somut olayda ihtiyati tedbire konu edilen şirket hisselerinin davacıya ait olduğu, bedelinin ödendiği ancak davalı tarafından devrin yapılmadığı iddiası ile iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmaktadır. Dava konusu edilen hisselerle ilgili olarak iddialar kapsamında ve dosyadaki bilgi ve belgelere göre HMK’nın 390/3. fıkrası gereğince yaklaşık ispat şartının yerine getirilmiş olduğu gerekçesiyle verilen ihtiyati tedbir kararında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Davalıların istinaf dilekçesinde ileri sürmüş olduğu sebepler, yargılamanın devam eden aşamalarında değerlendirilmesi mümkün olan hususlar olduğundan ve geçici hukuki koruma olan ihtiyati tedbirin koşullarının somut olayda mevcut olup mahkeme tarafından aynı yasal düzenleme kapsamında durum ve koşulların değişmesi hâlinde tedbirin değiştirilmesi veya kaldırılması mümkündür. Dosyanın mevcut durumu itibariyle ilk derece mahkemesince itirazın reddine dair verilen ek kararı usul ve yasaya uygun olup davalılar vekilinin ileri sürdüğü istinaf nedenlerinin reddi gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve 394/5 maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 394/5. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbire itiraz eden davalıların istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati tedbire itiraz eden davalılar tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-İhtiyati tedbire itiraz eden davalılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 394/5. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 26.10.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 394/5 maddeleri uyarınca karar kesindir.