Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1744 E. 2023/1355 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1744
KARAR NO: 2023/1355
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05.07.2023 tarihli ara karar.
NUMARASI: 2023/480 E.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ara kararda yazılı nedenlerle ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen karara karşı, ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalıların bir dönem müvekkili şirket bünyesinde yönetim kurulu üyesi ve imza yetkilisi olarak görev yaptıklarını, 07.02.2022 tarihli pay alım ve satım sözleşmesi kapsamında müvekkil şirketin paylarının … Anonim Şirketi ve … AŞ tarafından satın alındığını ve müvekkili şirketin tüm iş ve işlemleri incelenmeye başlandığını, ayrıca şirketin yeni yönetim kurulunun görevine de yapılan genel kurul ile son verilerek … Anonim Şirketi ve …AŞ’nin yeni yönetim kurulu üyeleri olarak atandığını, 29.12.2022 tarihli olağan genel kurul toplantısında sunulan mali raporlar ve önergelere göre davalıların şirkete zarar verdiklerinin anlaşıldığını, bu nedenle ibra edilmediklerini, davalılardan … ve …’in müvekkili şirketin içini boşaltmak ve haksız kazanç elde etmek amacıyla çeşitli tüzel kişileri paravan olarak kullandıklarını ve bu şekilde şirketin içini milyonlarca lira boşalttıklarını, davalı … ise yönetim kurulu üyeliği boyunca diğer davalıların yapmış olduğu bu işlemlere seyirci kaldığını ve hiçbir şekilde yönetim kurulu üyeliği görevlerini ve sorumluluklarını yerine getirmediğini, davalıların yetkilerini kötüye kullandıklarını ve müvekkili şirketin yönetiminde bulundukları esnada kurmuş oldukları veya kurulmasını sağladıkları iddia edilen paravan şirketler ile çeşitli menfaat ilişkileri içerisine girdiklerini ve bu ilişkiler neticesinde gerçekte alınmayan pek çok hizmet kalemi için bu şirketlere milyonlarca lira aktarılmasını sağladıklarını ve müvekkili şirketin içini boşalttıklarını, davalılar hakkında şikayette bulunulduğunu ve birden fazla dava ikame edildiğini, davalıların yönetim kurulu üyeliklerinin sonlanmasına ve şirket ile olduğu iddia edilen bağlarının koparılmasına karşın hala müvekkili şirkete olan haksız ve hukuka aykırı eylemlerinin sürdüğünü, müvekkilini zarara uğrattığı iddia edilen davalı şahısların kötü niyetli olduğunu ve davalıların şu anda mal varlıklarını kaçırması, tüzel kişiliklerin içinin boşaltılması ve neticesinde müvekkilinin davayı kazandığı halde dahi davalıların müvekkiline vermiş olduğu iddia edilen zararını tazmin edememe durumunun kuvvetli ihtimal olduğunu ileri sürerek, HMK’nın 107 maddesi uyarınca şimdilik 5.000,0000 TL’nin davalılardan tazmini ile İİK’nın 257 maddesi uyarınca davalılar adına kayıtlı menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları ile istihkaklarının teminatsız olarak mahkeme aksi kanaatte ise makul bir teminat karşılığı ihtiyaten haczine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 05.07.2023 tarihli ara kararında; “İhtiyati haciz müessesesi İİK nun 257-268. maddelerinde düzenlenmiştir. İİK 257. maddesi; “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı ihtiyati haciz isteyebileceği gibi borçlunun belirli yerleşim yeri yoksa veya borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadiyle mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlâl eden hileli işlemlerde bulunursa da alacaklı vadesi gelmemiş borçtan dolayı ihtiyati haciz isteyebilir.” hükmü ile ihtiyati haciz talep edebilmek için rehinle temin edilmemiş bir alacağın mevcut olması ve bu alacağın istenebilir olması gerekmektedir. İhtiyati haciz talep edilen hususlar ve alacak iddiası tutarı, borcun muaccel olup olmadığı yargılamayı gerektirdiğinden İİK’nun 257.maddesindeki yasal şartlar oluşmadığı değerlendirilerek talebin reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.” gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde; davalıların ibra edilmediğini, davalıların, bulunmuş oldukları makamların kendilerine vermiş oldukları nüfuzu, yetki ve statüleri kullanarak, müvekkil şirket yönetiminde bulundukları esnada, kurmuş oldukları ya da kurulmasını sağladıkları paravan şirketler ile çeşitli menfaat ilişkilerine girmiş ve bu ilişkiler neticesinde, gerçekte alınmayan pek çok hizmet kalemi için bu şirketlere milyonlarca lira aktarılmasını sağladığını, paravan şirketler kurulup şirketin içinin boşaltıldığını, sağlanan menfaatlerin maddi değerleri oldukça yüklü olup, binlerce öğrenciye eğitim hizmeti veren okulların milyonlarca Türk Lirası zarara uğratıldığını, milyonlarca lira bedel yalnızca bir adresten ibaret posta kutusu paravan şirketlere aktarıldığını, paravan şirketlerle olan ticari münasebetinin mali yönünün tespit edilmesi amacıyla yasal defterler, defterlere dayanak olan belgeler, kayıtlar ve sözleşmeler üzerinde inceleme yapılabilmesi için de Serbest Yeminli Mali Müşavir …’tan “Kapsamı Belirlenmiş Amaçlı Mali Tespit Raporları” alındığını, söz konusu raporların alınmasının ardından ilgililer hakkında belirtilen davaların açıldığını, konusu yargılamaların halihazırda devam ettiğini, bununla birlikte, bu davalardaki sorumluluklarının yanı sıra; davalıların yönetim kurulu üyesi ve imza yetkilisi olma sıfatlarını kullanarak gerçekleştirdiği tüm iş ve işlemlerden şahsen sorumlu olduklarını, sayılı davaların celbi edilmişse de yerel mahkemece herhangi bir dosyanın celbini gerçekleştirmeden ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiğini, davalıların malvarlıklarını kaçırması, tüzel kişiliklerin içinin boşaltılması ve neticede müvekkilin davayı kazandığı halde dahi zararını tazmin edememesinin ihtimali kuvvetle muhtemel olduğunu, dava konusu bedelin davalıların hak edişinde olmamasına rağmen ödenmiş, karşılığında hiçbir mal, hizmet ve/veya emtia alımı olmadığını, ödenen bedelin iade alınamamasının müvekkilinin mahvına sebep verebilecek büyüklükte olduğunu, davalıların ise bu borcu ödeme gayesi bulunmamakla birlikte, mal kaçırması kuvvetle muhtemel olduğunu, zira davalıların dava dışı kişilerle iş birliği içerisinde hareket ederek, bir diğer deyişle şirketlerini paravan olarak kullanarak müvekkil şirketi suç teşkil eden eylemlerle zarara uğrattığının sabit olduğunu, yukarıda da izah edildiği üzere işbu dava yalnızca davalıların yönetim kurulu üyesi ve müşterek imza yetkilisi oldukları dönemdeki hukuka ve kanuna aykırı işlemleri ile sınırlı olmayıp, davalıların bu şirketle ilişikleri kesilmesine rağmen haksız ve hukuka aykırı eylemlerini sürdürdüklerini, bu nedenledir ki, dava neticesinde müvekkili şirketin alacağına kavuşabilmesi adına davalılar aleyhine dava bedeliyle sınırlı olmak üzere teminatsız olarak ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, Yargıtayın bu yönde sayısız içtihatı bulunduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı şirketin davalı olan yöneticilerine karşı açılmış sorumluluk davasıdır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Uyuşmazlık, davacının ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara kararın yerinde olup olmadığı, somut olayda ihtiyati haczin şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır. Davacı vekil, müvekkili şirketin eski yöneticileri olan davalıların paravan şirket kurarak, mal ve hizmet alınmamasına rağmen şirket adına fatura keserek üçüncü kişilere haksız ödemeler yaparak şirketi zarara uğrattıklarını, hayali borçlar yaratıp şirketin içini boşalttıklarını ileri sürerek, davalılardan tazminat isteminde bulunmuş, ayrıca davalılar hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiş, mahkemece bu talebin reddine karar verilmiştir. İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz şartları düzenlenmiş olup maddede, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahıstan olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiş, maddenin 2. fıkrasında ise, iki bent halinde, vadesi gelmemiş borçlardan dolayı, borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir. İİK’nın 258. hükmüne göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında anaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. İİK’nın 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın muaccel ve rehinle temin edilmemiş olması gerekmektedir. Bu bilgiler ışığında somut olayın incelenmesinde dosya kapsamında bulunan delillerin bu aşamada yaklaşık ispat için yeterli olmadığı, davacının vadesi gelmiş bir para alacağının bulunduğuna, ihtiyati haczin gerekli olduğuna ve davacı iddialarının yerinde olduğuna ilişkin yaklaşık ispat ölçüsünde kanıt bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu hususlar, yargılama içinde toplanıp incelenecek deliller ışığında yargılama sırasında ortaya çıkacaktır. Ara karar tarihi itibariyle yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, değişen durumlara göre ilk derece mahkemesinde yeniden ihtiyati haciz talep edilmesi de mümkün olduğundan, ihtiyati haciz talebinin reddine dair ilk derece mahkemesi ara kararında usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Borçluların/davalıların mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisinin kaçma girişimi içinde olduğuna dair de dosyada herhangi somut bir delil bulunmaması sebebiyle ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Yasada, ihtiyati haciz kararı verilmesi için talebin yargılamayı gerektirmesi şeklinde bir şart öngörülmemiş olduğundan mahkemece, talebin yargılamayı gerektirdiği şeklindeki gerekçesi yerinde olmamış ise de karar sonucu itibariyle doğru olduğundan bu hususu eleştirilmekle yetinilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353 1.b.1 ve İİK’nın 258/3 maddeleri gereğince dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 258/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 258/3 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.14.09.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 258/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.