Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1702 E. 2023/1349 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1702
KARAR NO: 2023/1349
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19.06.2023 tarihli ara karar.
NUMARASI: 2023/388 E.
DAVANIN KONUSU:İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ara kararda yazılı nedenlerle ihtiyati haciz isteminin reddine dair verilen karara karşı, ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra takip dosyasını başlatan ilk şirketin … AŞ olduğunu, … AŞ’nin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na 2001’de geçmesinden sonra TMSF’nin mezkur bankanın tüm alacaklarını 21/02/2006’da … AŞ’ye temlik ettiğini, müvekkilinin ise Ticaret Sicil Gazetesi birleşme evrakında görüldüğü üzere 06/03/2017’de … AŞ ile birleştiğini, … AŞ’nin bu birleşme ile tasfiyesiz infisah ettiğini, bu tarih itibariyle yönetim bünyesindeki tüm alacakların takibinin müvekkili … AŞ’ye geçtiğini, davalıların takipte kesinleşen asıl alacak 245.749,84 TL tutar ile sorumlu olduğunu, müvekkilinin genel kredi sözleşmesi kapsamında alacağı bulunduğunu, 15.01.1999 tarihinde gönderilen ihtarname ile kat edilen kredi alacağının tahsil edilemediğini, borçlu davalıların temerrüte düştüğünü, ancak davalıların yenilenen İstanbul ..İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına itiraz ettiklerini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiş, ayrıca müvekkilinin alacağının temini bakımından borçlular adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyati haczine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 19.06.2023 tarihli ara kararında; “Talep; İİK.nın 257 ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati haciz istemine ilişkindir. İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için Mahkeme kararı ile borçlunun mallarına geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati haciz talep edebilmek için, İİK.nın 257/1. maddesine göre alacağın para alacağı olması, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş olması, müeccel para alacağı yönünden ise; İİK.nın 257/2. maddesindeki şartların bulunması gerekir. İİK.nın 258/1. maddesinin ikinci cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebebi hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” şeklinde yapılan düzenleme ile alacaklının ihtiyati haciz talep edebilmesi ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı ve istenebilir olduğunun tam ve kesin olarak ispat edilmesi gerekliliği aranmamış olmakla birlikte, bu konuda Mahkemeye kanaat getirecek delillerin sunulması gerektiği kabul edilmiştir. Bu madde uyarınca İhtiyati haciz talep eden, İİK.nın 257/1. maddesi kapsamında bir para borcunun alacaklısı olduğunu, borcun rehinle temin edilmediğini ve borcun vadesinin gelmiş olduğunu yaklaşık olarak Mahkemeye kanaat getirecek tarzda ispat etmek durumundadır. İİK.nın 257.maddesi hükmü uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için muaccel bir para alacağının bulunması ön koşuldur. Varlığı ihtilaflı ve tespite muhtaç olan bir alacak talebi yönünden ortada muaccel veya müeccel bir bir para alacağı bulunduğu söylenemeyecektir. Eldeki dosyada dava, kredi alacağının ödenmesine yönelik takibe vaki itirazın iptali ve icra inkar tazminatı ile ihtiyati haciz kararı verilmesi talebine ilişkindir. Takip dayanağının 1998 yılına ait sözleşme ve 1999 yılına ait ihtarname olduğu icra takibine borçlular tarafından itiraz edildiği, imza itirazınında olduğu alacağın varlığı ve miktarının yargılamayı gerektiği gibi borçluların kaçacağı yönünde bir delil de olmadığı, alacağın varlığı ve miktarının yargılamaya muhtaç olduğu, bu aşamada “yaklaşık ispat” koşulunun gerçekleşmediği, İİK. 257. madde gereği ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı kanaatine varılmış bu nedenle ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle, davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiştir.Bu ara karara karşı, ihtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde; ihtiyati haciz kararı için yaklaşık ispatın gerekli ve yeterli olduğunu sunulan belgelerin incelenmesi ve kesinleşmesi gerekmeksizin bir borç ilişkisinin varlığı kanaatini uyandıran her türlü belgenin yaklaşık ispat için yeterli olduğunu, 1998 yılına ait bir sözleşmenin sunulduğunu, borçlu davalıların ilgili sözleşmeye ve 1999 yılına ait ihtarnameye karşı imzaya itiraz etmiş olsalar bile, bu hususun alacağın gerçekten var olup olmadığına ilişkin olup esasen dosyanın konusu ve ihtiyati haciz talebinin kabulü için net bir şekilde ispatlanmak zorunda olmadığını, bu belgelerin varlığı davacı müvekkili ile davalı borçlular arasında bir para alacağının varlığına ilişkin kanaat oluşturmak bakımından yeterli olduğunu, borçlu davalıların davaya konu mezkur icra takibine itiraz ederken, ödemeye ilişkin hiçbir belge sunmadıklarını, dosya konusu parasal miktar da göz önüne alındığında, hileli davranış veya mal kaçırma sonrasında verilecek kararın infazının çok zorlaşacağını ve hatta imkansız olacağını, İİK m.257 uyarınca ihtiyati haciz kararının alınması için, muaccel borçlar açısından aranan şartlarda kararda geçen kısım ile “mal kaçırma” hususunun dosyaya ilişkin olarak ise “borçluların kaçması” ibarelerinin yer almadığını, “yaklaşık ispat” koşulunun gerçekleştiğini ve para alacağının var olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati haczin kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, genel kredi sözleşmesinden doğan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine, istinaf ise dava sırasında verilen ihtiyati haciz talebinin reddi ara kararına ilişkindir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiş; bu ara karara karşı, ihtiyati haciz talep eden davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı taraf, davalı asıl borçlu … San.ve Tic. AŞ ile imzalanan 01.12.1998 ve 03.06.1997 tarihli genel kredi sözleşmelerini diğer davalı …’in müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davalılar aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalıların takibe itiraz ettiğini ileri sürerek, ilamsız icra takibine itirazın iptali ile ayrıca davalıların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir. Uyuşmazlık, davacının ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara kararın yerinde olup olmadığı, somut olayda ihtiyati haczin şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır. İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz şartları düzenlenmiş olup maddede, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahıstan olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiş, maddenin 2. fıkrasında ise, iki bent halinde, vadesi gelmemiş borçlardan dolayı, borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir. İİK’nın 258. hükmüne göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. İİK’nın 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın muaccel ve rehinle temin edilmemiş olması gerekmektedir. Somut olayda, maddede aranan şartların gerçekleşmediği, yaklaşık ispatın sağlanamadığı, ilk derce mahkemesinin ihtiyati haciz talebinin reddi kararı ara kararı tarihi itibariyle kararda yasa ve usule aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında toplanacak delil durumuna göre talep edilmesi ve şartların oluşması halinde her zaman ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olduğu da nazara alındığında bu aşamada dosyaya ibraz edilen bilgi ve belgeler yaklaşık ispat için yeterli kabul edilecek nitelikte olmayıp ilk derece mahkemesince verilen ara kararda usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Buna göre davacı vekilinin aksi yöndeki istinafı yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, dosya üzerinden yapılan incelemede, ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 258/3 maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 258/3 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 14.09.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 258/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.