Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/17 E. 2023/86 K. 26.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/17
KARAR NO: 2023/86
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21.10.2022 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2021/631
DAVANIN KONUSU: Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasında görülen alacak davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekili tarafından talep edilen ihtiyati haczin, kararda yazılı nedenlerle reddine dair ara kararının davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalılar arasında düzenlenen 08.06.2016 tarihli sözleşme ile müvekkilinin davalılara ham madde teslim etmesi, davalılarca üretilecek evcil hayvan mamalarının müvekkiline tesliminin kararlaştırıldığını, davalıların cari hesap sözleşmesini birlikte imzalamalarının yanı sıra aralarında organik bağ da bulunduğunu, ihtara rağmen borcun ödenmediğini, davalı … şirketinin iflasına karar verildiğini ileri sürerek, 3.033.639,22 TL alacağın tahsiline, davalılar adına kayıtlı markaların devrinin tedbiren önlenmesine karra verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; müvekkillerinin davacıya borcu olmadığını, davacının alacağına ilişkin herhangi bir belge veya fatura sunmadığını, aksine müvekkillerinin uğradığı zararlar bulunduğunu, müvekkillerinin zarar nedeniyle alacaklı olduğunu, davalılar arasında organik bağ bulunmadığını, davacının sözleşmeye aykırı eylemleri nedeniyle sözleşmenin fesih edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Davacı vekili 17.10.2022 tarihli dilekçesinde özetle; dosyaya sunulan bilirkişi raporuyla müvekkilinin davalı şirketlerden 3.033.639,22 TL alacağını bulunduğunun belirlendiğini, dava dilekçesindeki iddialarının raporla teyid edildiğini, davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğunun kanıtlandığını, yargılamanın uzamaması için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesini talep ettiklerini, davalı … Ticaret ve Sanayi A.Ş.nin mali durumunun iflas aşamasında olduğunu, davalı şirketler aleyhine birçok icra takipleri yapıldığını ve müvekkilinin alacaklarının teminat altına alınması için davalılar adına kayıtlı …, … ve … markalarının ihtiyaten haczine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 21.10.2022 tarihli ara kararında; “…davacı vekili talep dilekçesinde, bilirkişi raporunda müvekkili firmanın davalı şirketten alacaklı olduğu rapor edildiğini belirterek borçlu şirketin markalarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiş ise de; davanın taraflar arasında imzalanan 08.06.2016 tarihli sözleşme gereği cari hesap alacağının tahsili istemiyle açıldığı, mahkemece tarafların 13.04.2022 günü ticari defter ve belgeleri üzerinde inceleme yapılmasına ilişkin 17.03.2022 tarihinde karar verildiği, davalıların 11.05.2022 tarihinde davalı şirkete ait defter ve belgeleri usb bellek içerisinde sunmuşlar ise de; inceleme gününün 13.04.2022 olması ve verilen 2 haftalık süre içinde ticari defterlerin sunulması gerekirken 11.05.2022 tarihinde ticari defterlerin sunulmuş olması nedeniyle davalının HMK 222. maddesi gereğince defter ibrazından kaçınmış sayılmasına ve sunulan usb belleğin rapor hazırlanırken dikkate alınmamasına dair 20.05.2022 tarihli ara kararı gereği bilirkişi raporunda davalı tarafın defter ve belgelerinin değerlendirmeye tabi tutulmaksızın davacı defter ve belgelerine itibarla 13.10.2022 tarihinde rapor düzenlendiği, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 2021/7956 Esas – 2022/622 Karar sayılı ilamında ‘HMK.nın delil olarak kabul ettiği ticari defterlerin ibrazı ve delil olmasının HMK 222.hükmü ile düzenlenmiş olup, buna göre ticari defterlerin, ticari davalarda delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz ve usulüne uygun olarak tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yapılmış, defter kayıtlarının birbirini doğrulamış olması gerekmektedir. Böylece kanuna uygun tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması gerekir veya ilgili hususta hiçbir kayıt içermemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin deliller ile ispatlanması gerekir. O nedenle bir taraf kendi defterlerine delil olarak dayanmış ise karşı tarafın ticari defterlerine dayanılmamış olsa da karşı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi zorunluluk arz etmektedir. Çünkü bir tarafın ticari defterleri yasada belirtildiği üzere karşı tarafın ticari defterleri ile uyumlu olduğu taktirde lehine delil olabilecektir. O nedenle karşı taraf defterleri incelenmediği taktirde dayanan tarafın kendi ticari defterlerindeki kayıtların kesin delil olması mümkün değildir.’ denilerek ticari davalarda karşı tarafın defterlerinin de mahkemece re’sen incelenmesine karar verileceği işaret edilmiş olup, nitekim mahkememizce de 20.10.2022 tarihli duruşma ara kararında davalının sunmuş olduğu usb bellekte bulunan defter ve belgeler üzerinde inceleme yapılarak ek rapor alınmasına karar verildiği dikkate alındığında mevcut dosya durumu itibariyle davacının alacağının yaklaşık ispat ölçü kriterine göre ispatlanmadığı anlaşıldığından ihtiyati haciz talebinin reddine…” gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine, karar vermiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; Taraflar arasında imzalanan cari hesap sözleşmesi gereğince BA-BS sistemi üzerinden alacağın belirli olduğunu, davalının süresinde defterlerini sunmadığını, bilirkişi raporu ile müvekkilinin 3.033.639,22 TL alacağının belirlendiğini, davalının borca batık olduğunun İstanbul Anadolu 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/624 Esas ve 2020/772 Karar sayılı iflas dosyasıyla belirlendiğini, şirketler adına kayıtlı taşınmaz bulunmadığını, sadece tecilli markalarının bulunduğunu, ihtiyati haczin reddine karar verilmesi halinde müvekkilinin alacağını tahsil edemeyeceğini Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talebin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, sözleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan takibe istemine ilişkindir. Davacı, alacak davası içinde ihtiyati haciz talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ihtiyati haczin talebin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İİK’nın 258/1. maddesi hükmüne göre ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin ”alacağın varlığı ve miktarı hakkında kanaat edinmiş olması” yeterlidir. Mahkemenin ”alacağın varlığına kanaat edinmiş olmasından” anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin veya tam olarak ispat edilmesi değildir. Burada aranan ispat, kesin bir ispat olmayıp yaklaşık ispattır. İlk derece mahkemesince, tarafların ticari defterleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda alınan bilirkişi raporunda, davacının davalı şirketlerden 3.033.639,22 TL alacaklı olduğunun belirlendiği ancak, raporda davalı defterlerinin incelenmediği görülmüştür. İlk derece mahkemesinin 23.10.2012 tarihli duruşmasında, süresinde sunulmayan davalı defterlerinin daha önce incelenmemesine karar verilmesine rağmen davalı tarafça ticari defterlerin usb bellek içerisinde sunulması nedeniyle bu defterlerin de bilirkişi tarafından incelenerek ek rapor hazırlanmasına karar verildiği görülmüştür. Mahkemece davalının ticari defterlerinin henüz incelenmediği bir aşamada düzenlenen raporla alacağın yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanmış olduğu kabul edilerek talebin reddine karar verilmiştir. Yukarıda belirtildiği gibi ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacaklının, alacağın varlığı ve miktarı konusunda yaklaşık ispat ölçüsünde kanıt sunması gerekmektedir. Davacının ticari defterlerine göre alacak bulunmakla birlikte henüz davalıların ticari defterlerinin incelenmediği ayrıca taraflar arasındaki sözleşmenin feshi, davalıların sözleşme nedeniyle uğradıklarını savundukları zarar ve davacı alacağının yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanmadığına ilişkin mahkeme takdiri yerindedir. Ek rapor tanziminden sonra talep edilmesi halinde ilk derece mahkemesince her zaman geçici hukuki koruma tedbiri hakkında karar verilebileceğinden, davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, İİK’nın 258/3 ve HMK’nın 353/1.b.1. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin verilen ara karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 258/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, bakiye 99,20 TL peşin karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 258/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 26.01.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 258/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.