Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1699 E. 2023/1429 K. 22.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1699
KARAR NO: 2023/1429
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25.05.2023 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2017/1148 E.
DAVANIN KONUSU: Sözleşmenin İptali|Alacak (Cari Hesap Veya Ticari Kredi Sözleşmesi Kaynaklı)
Taraflar arasındaki alacak davasında davacı tarafından talep edilen ihtiyati hacizin ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen ara kararına karşı, davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkilin sahibi olduğu … Malz. San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti. ve davalının yöneticisi olduğu … AŞ arasında alım satıma dayalı ticari ilişki bulunduğunu, müvekkiline alacak bulunduğu iddiasıyla 18.09.2015 tarihli borç tasfiye sözleşmesinin imzalatıldığını, ancak … AŞ tarafından bildirilen alacak iddiası gerçek dışı olduğunu, miktarın da defter kayıtlarındaki gerçeklerden uzak ve son derece hatalı fahiş hesaplamalarla belirlenmiş bir borç üzerinden sözleşmenin hata sonucu ve hileli yollarla imzalatıldığını, borç tasfiye sözleşmesi ile 37.000.000-TL’lik borcun ödenmesi ve taraflar arasındaki alacak-borç ilişkisinin yapılandırılması amacıyla … üzerinde manevi baskı kurularak … ve %100 ‘üne sahip olduğu … AŞ’nin borca kefil olmalarının sağlandığını, yine 27.01.2016 tarihinde imzalattırılan “Finansal Kiralama Kiracı Değişikliği ve Devir Sözleşmesi” ile … AŞ’nin finansal kiralama sözleşmesi ile edindiği fabrika binasının tapusunun da devralındığını, 04.04.2016 tarihli ortaklar anlaşması ve bu anlaşmaya bağlı bir takım sözleşmeler ve taahhütnamelerin de imzalatıldığını, %52 şirket hissesinin … AŞ’nin öngördüğü kişi ve şirkete devrinin gerçekleştirildiğini, … AŞ’nin %2 hissesinin devralan …’nun hali hazırda …’in yönetim kurulu üyesi olduğunu, … AŞ’ye ait %100 oranındaki hisseler üzerindeki …’e verilen rehin hakkının kaldırılarak ve 04.04.2016 tarihli “18.09.2015 tarihli Üçüncü Şahıslar Tarafından verilen Hisse Senedi Rehin Sözleşmesine Ek 1 No.lu Protokol” ile de …’ye ait hisse senetleri üzerinde rehnin aynı koşullarda devam etmesinin kararlaştırıldığını, 37.000.000 TL’lik borç tutarının nasıl oluştuğu konusunda ticari defterlerde bir kayıt olmadığını, … Dış Tic. Ltd. Şti.’nin ticari defterlerinde …’e borçlu olunduğuna dair bir veri bulunmadığını, tam tersine … Ltd. Şti.’nin …’den alacaklı konumunda bulunduğunu, …’in 18.09.2015 tarihi itibarıyla davalı … Dış Tic. Ltd. Şti.’ne sağladığı iddia olunan nakit finansmanı net olarak dayanaklarıyla ortaya konulamadan hata, hile ve baskı yoluyla müvekkilİne sözleşme imzalatıldığını, davacının … yetkililerinin yönlendirmesi ve baskısı neticesinde sözleşmede yer alan şekilde kendisine ait şirketlerin davalı … ile birleşeceği düşüncesiyle ve yanılgı haliyle borçlarının kapatılacağı inancıyla hisse devrilerinin yapıldığını, müvekkiline hisse devir karşılığı herhangi bir bedel de ödenmediğini, usule aykırı şekilde şirket yönetiminden uzaklaştırıldığını, şirket yöneticilerine karşı sorumluluk davasının yanı sıra genel kurul kararının iptali ve yönetim kurulu kararlarının iptali davalarının açıldığını, tüm bu hususlarla ilgili olarak … AŞ’ne sunulan dava dosyalarındaki tüm dilekçe ve yazışmalar ile bilirkişi raporu ve uzman görüşü ile 2015-2016 ve 2017 hesap dönemine ait … Dış Tic. Ltd. Şti.’nin GİB onaylı e-beratlara sahip yasal defter kayıtları (Defteri Kebir ile Yevmiye Defteri) ile bu kayıtların muhasebe programından çekilmiş elektronik listelerinin bağımsız denetçi tarafından değerlendirilerek sunulan 25.05.2022 tarihli, 2022-DBD-02-02 sayılı özel amaçlı raporda, ana sözleşmeye kefil olarak gösterilen … AŞ’nin elinde bulunan fabrika binasının sözleşme alacaklılarına ve üçüncü kişilere devredilmesi, rehinli hisse paylarının edinilmesi veya üçüncü kişilere devri vs. gibi gerçekleşen veya gerçekleşecek işlemlerde, borç tasfiye sözleşmesi ve bağlı eklerinde alacaklı taraf olarak görünen kişiler açısından sebepsiz zenginleşme koşulları oluşabileceğinin belirlendiğini, bu nedenle, mezkur rapor nazara alındığında davalının haksız ve hukuka aykırı şekilde edindiği ve müvekkilini zarara uğrattığı mal ve haklara ilişkin sebepsiz zenginleşmeye dayalı iş bu davanın açılması gerektiğini, müvekkilinin sahibi ve yetkilisi olduğu …’in kiracısı, … AŞ’nin ise kiralayanı olduğu ve Hadımköy’de bulunan taşınmazına müvekkilinin ve yetkilisi olduğu …’in yetkililerinin alınmaması nedeniyle …’in fabrika binası ve şirket merkezi olarak kullandığı taşınmazdaki sabit varlıklar ile stok, mal vs. değerlerine … tarafından el konulduğunu, ayrıca bahsedilen değerlerin müvekkilinin elinden alınan … tarafından elden çıkarıldığını, iş bu haksız ve hukuka aykırı eylemler sebebiyle de müvekkilinin mağdur edildiğini, bu nedenlerle davalının uhdesinde oluşan, haksız ve hukuka aykırı sözleşme ve eylemler nedeniyle sebepsiz zenginleşmeye dayalı belirsiz tutarlı alacağın tespiti gerektiğini ileri sürerek … tarafından hatalı bilgilerle ve manevi baskı kurularak, müvekkilin aldatılması suretiyle 18/09/2015 tarihli borç tasfiye sözleşmesi imzalatılması, bu nedenle de sözleşmeye dayanılarak …’in tamamı müvekkile ait olan … AŞ’nin hisselerinden %52’sini ve fabrika binasını devralması ve müvekkilin tamamına sahip olduğu …’i hile ve manevi baskılarla 37.000.000 TL borçlandırması, …’in fabrika binası ve şirket merkezi olarak kullandığı taşınmazdaki sabit varlıklar ile stok, mal vs. değerlerine … tarafından el konulduğundan ve ayrıca bahsedilen değerler … tarafından elden çıkarıldığından iş bu haksız ve hukuka aykırı eylemler nedeniyle davalıda oluşan sebepsiz zenginleşmeye dayalı zarardan kaynaklanan belirsiz tutarlı tazminat alacağının, işleyecek en yüksek yasal faizi ile birlikte hesaplanarak tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ayrıca dava konusu ile doğrudan ilgili olan ; ”SAHİPLİK İLİ İLÇESİ MAHALLESİ ADA/PAFTA/PARSEL/ … İLE İSTANBUL ARNAVUTKÖY … Ada, … Parsel, …, …, …, … … LEASING … İLE İZMİR TORBALI TORBALI … pafta, … Ada, … Parsel, … Bölüm … LEASING … YAPI İLE İZMİR TORBALI TORBALI * … LEASING …İLE İZMİR TORBALI TORBALI * … LEASING … İLE İZMİR TORBALI TORBALI * … LEASING … İLE İZMİR TORBALI TORBALI * … LEASING … İLE İZMİR TORBALI TORBALI * … LEASING … İLE İZMİR TORBALI TORBALI * … LEASING … İLE İZMİR TORBALI TORBALI * … A.Ş. İSTANBUL KARTAL SOĞANLIK … Pafta, … Ada, … Parsel, … Bölüm … A.Ş. DİYARBAKIR KAYAPINAR KAYAPINAR … Ada, … Parsel, … Bölüm … MALZ. İSTANBUL BAHÇELİEVLER … Pafta, … Ada, … Parsel, … A.Ş. DİYARBAKIR KAYAPINAR KAYAPINAR … Ada, … Parsel, … Bölüm”de bulunan taşınmazların tapu kayıtlarına yerleri satışa çıkarılmış olması nedeniyle “davalıdır” şerhi konulmasını istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aynı sebeplerle daha önce İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2017/1217 Esas sayılı ve İstanbul 9.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2017/79 Esas sayılı iki ayrı dava açtığını ancak bu davalarından feragat ettiğini, yeniden aynı konularda talepte bulunamayacağını yine aynı konularda açtığı bir diğer davanın ise İstanbul 14.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/1148 Esas sayılı davasının ise halen derdest olduğunu, bu nedenle davanın usulden reddi gerektiğini, müvekkilin davacının dilekçesinde belirttiği şirketlerle ve davalıyla ticari ilişkisi bulunmadığını, bu nedenle davalıya bu davanın yöneltilemeyeceğini, tedbir istenen taşınmazlarda davalının hissedar olmadığını, davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağını, 1 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, sebepsiz zenginleşme şartlarının oluşmadığını, davacının kendi kusuru ile belirttiği sözleşmeleri imzaladığını, bu sebeple hak talep edemeyeceğini, tedbir şartlarının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Dava dilekçesi ile birlikte talep edilen ihtiyati tedbir talebi ilk derece mahkemesinin 26.07.2022 tarihli ara kararı ile değerlendirilerek reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Dairemizin 13.10.2022 tarih ve 2022/1885-1306 E. K. sayılı ilamı ile taşınmazların dava konusu olmaması, para alacaklarında koşullarının bulunması halinde ihtiyati haciz talep edilebileceği gerekçesiyle, ihtiyati tedbir koşulları oluşmadığından talebin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili, 16.04.2023 tarihli dilekçesinde özetle; müvekkilin, plastik malzeme üretimi yapan … Anonim Şirketi’nin eski ortağı ve yöneticisi olduğu, Arnavutköy … ada … parsel sayılı taşınmazın şirket adına kayıtlı olmasına rağmen önce …’a ardından … Ticaret AŞ’ye verildiğini, … tarafından … yöntemi ile dava dışı … AO. Devredildiğini, bu taşınmazın ayrılma akçesi olarak müvekkiline verilmesi gerektiğini, taşınmazın buna rağmen müvekkili adına tescil edilmeyerek hileli yollarla elden çıkarıldığını, diğer bir kısım taşınmazların da aynı şekilde elden çıkarılmaya çalışıldığını, taşınmazların satışı halinde müvekkilinin alacağına kavuşmasının imkansız hale geleceğini, muvazaalı yollarla devredilen ya da henüz devri yapılmayıp kanun dışı yollarla başkalarına devir yolları aranan Arnavutköy Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Ada … Parsel …, .., …, … parseldeki, Torbalı/İzmir Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … pafta … Ada … Parsel … nolu parseldeki, Soğanlık/Kartal Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Pafta … Ada, … Pasle … nolu parseldeki, Diyarbakır/Kayapınar Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Ada, … Parsel, … Bölüm parseldeki, Bahçelievler Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Pafta, … Ada, … parseldeki, Diyarbakır/Kayapınar Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Ada, … Parsel, … bölümde bulunan parseldeki, taşınmazların ihtiyati haciz koşulları oluştuğundan ihtiyaten haczi gerektiğini ileri sürerek, öncelikle teminatsız olarak, aksi halde takdir edilecek teminat karşılığı ihtiyati haciz kararı verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 25.05.2023 tarihli ara kararında; “…Vadesi gelmemiş bir borçtan dolayı ihtiyati haciz talep edilebilmesi ise; İİK.’nun 257 maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenmiştir. Söz konusu fıkraya göre, borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa, borçlu taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeğe, kaçırmağa veya kendisi kaçmağa hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa, bu hallerde ihtiyati haciz talep edilebilecektir. Somut olayımızda; ihtiyati haciz talep eden vekili tarafından ihtiyati haciz talebine dayanak olarak herhangi bir belge sunulmadığı, davacı taraf iddialarının yargılama ile belirlenebileceği gözetilerek yaklaşık ispat koşulunu sağlamayan” gerekçesiyle ihtiyati haciz talebinin reddine, karar vermiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan davada müvekkilin, davalı şirketin eski ortağı olduğu, şirkete ait Arnavutköy ilçesi … ada … parselin şirket tarafından …’a, sonra da … AŞ’ye, … tarafından da … yöntemi … AO’ya devir edildiği, oysa taşınmazın davalı şirketçe ayrılma akçesi olarak müvekkiline devir edilmesi gerektiği, devirden kaçınılarak hileli yollarla taşınmazın elden çıkarılmaya çalışıldığının, anı şekilde diğer taşınmazların da elden çıkarılmaya çalışıldığı ileri sürülerek, muvazaalı yollarla üçüncü kişilere devri istenilen bir kısım taşınmazların ihtiyaten haczine karar verilmesinin istenildiğini, mahkemece talebin yaklaşık ispat koşulları sağlanmaması nedeniyle reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin ihtiyati haciz kararı verilmesini gerektirdiğini, müvekkilin sahibi olduğu … Malz. San. Ve Dış Tic. Ltd. Şti. ile … A.Ş. arasında satıma dayalı ticari ilişki bulunduğunu, anılan şirketin müvekkili ve ortağı olduğu şirketten alacaklı olduğu iddiasıyla görüşme talep ettiğini, … A.Ş.’nin mali işler sorumlusunun temsil yetkisini aşarak, yönetim kurulunun bilgisi dışında henüz üretilerek teslim edilmeyen mallar için düzenlenen faturaları esas alarak müvekkiline 18.09.2015 tarihli borç tasfiye sözleşmesini imzalattığını, ancak alacak iddiasının gerçek dışı olduğunu, sözleşmenin hata ve hilelili yollarla fahiş miktarlar üzerinden imzalatıldığını, bu tarihte … Şirketinin ticari defterlerine göre belirtilen borcun bulunmadığını, manevi baskı kurularak … ve %100 ‘üne sahip olduğu … AŞ’nin borca kefil olmalarının sağlandığını, 27.01.2016 tarihinde imzalattırılan “Finansal Kiralama Kiracı Değişikliği ve Devir Sözleşmesi” ile … AŞ’nin finansal kiralama sözleşmesi ile edindiği fabrika binasının tapusunun da devralındığını, 04.04.2016 tarihli ortaklar anlaşması ve bu anlaşmaya bağlı bir takım sözleşmeler ve taahhütnamelerin de imzalatılarak %52 şirket hissesinin … AŞ’nin öngördüğü kişi ve şirkete devrinin gerçekleştirildiğini, … A.Ş’nin %48 hissesinin devralan … Limited Şirketi’nin kurucularından …’in hali hazırda … yönetim kurulu başkanı olduğunu, %ikişer hisseyi devralan … ve …’nun ise yönetim kurulu üyesi olduklarını, … AŞ’ye ait %100 oranındaki hisseler üzerindeki … AŞ’ye verilen rehin hakkının kaldırılarak ve 04.04.2016 tarihli “18.09.2015 tarihli Üçüncü Şahıslar Tarafından verilen Hisse Senedi Rehin Sözleşmesine Ek 1 No.lu Protokol” ile de …’ye ait hisse senetleri üzerinde rehnin aynı koşullarda devam etmesinin kararlaştırıldığını, ancak bu sözleşmelerin gerçeği yansıtmadığını, 37.000.000 TL’lik borcun ne şekilde oluştuğu konusunda ticari defterlerde bir kayıt bulunmadığını, aksine …’in, … AŞ’den alacaklı olduğunu, … A.Ş.’nin 18.09.2015 tarihi itibarıyla … Dış Tic. Ltd. Şti.’ne sağladığı iddia olunan nakit finansmanı net olarak dayanaklarıyla ortaya konulamadan hata, hile ve baskı yoluyla müvekkile sözleşme imzalatıldığını, hisse devir karşılığı herhangi bir bedel ödenmediğini, müvekkilinin usulsüz şekilde şirket ve yönetimden uzaklaştırılmasına ilişkin kararların iptalinin talep edildiğini; şirketin gerçek bir borcunun bulunmadığına ilişkin çok sayıda rapor ve görüş bulunduğunu, raporda ana sözleşmeye kefil olarak gösterilen … A.Ş.’nin elinde bulunan fabrika binasının sözleşme alacaklılarına ve üçüncü kişilere devredilmesi, rehinli hisse paylarının edinilmesi veya üçüncü kişilere devri vs. gibi gerçekleşen veya gerçekleşecek işlemlerde, Borç Tasfiye Sözleşmesi ve bağlı eklerinde alacaklı taraf olarak görünen kişiler açısından sebepsiz zenginleşme koşulları oluşabileceği hususunun belirlendiğini, geçerli bir işlem olmaksızın müvekkili ile ortağı olduğu şirketin zararına neden olduğunu, yaklaşık ispat ölçüsünde tüm bu hususların kanıtlandığını, hile olgusunun dahi yaklaşık ispatı aşar ölçüde kanıtlandığını, tarafların edimleri arasında aşrı oransızlık bulunduğunu, bu hususun ilk bakışta görülebileceğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacağın tespiti davası içinde HMK’nın İİK’nın 390 ve devamı maddeleri uyarınca ihtiyati ihtiyati haciz talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ihtiyati tedbirin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İİK’nın 257. maddesinde, ihtiyati haciz üst başlığı altında ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Maddede, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahıstan olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiş, maddenin 2. fıkrasında ise iki bent hâlinde, vadesi gelmemiş borçlardan dolayı, borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir. İİK’nın 258. maddesi hükmüne göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı ve miktarı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken, alacağın usul kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. Yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olayın incelenmesinde; talep eden davacının talep ettiği alacak sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanmaktadır. Dava dilekçesi ile istinaf başvurusunda, davanın ortağı olduğu şirket adına dava dışı … şirketi yetkililerince fiktif borçlar oluşturulduğu, aslında var olmayan borçlara ilişkin olarak hile ile davacının muvafakatinin alındığı, bu kapsamda davacının mal varlığında bulunan şirket paylarının ve taşınmazlarının hileli şekilde davacıdan alınması nedeniyle, davalı nezdinde oluşan haksız ve sebepsiz zenginleşmenin tespiti ile tahsili talep edilmiştir. Görüldüğü gibi, dava dilekçesinde sözleşmenin kuruluşu aşamasındaki irade sakatlığı hallerinden olan hile olgusu ile aşrı yararlanma hukuki nedenine dayanılarak talepte bulunulmuştur. Bu tür bir talebin esaslı bir yargılamayı gerektirdiği açıktır. İİK’nın 258/1. maddesinde, alacaklının alacağını ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğu düzenlenmiştir. Yasal düzenleme emredici niteliktedir. Kanaat getirecek delillerden kastedilen hiç şüphesiz ki kesin delil değildir. Talep konusu alacağa yaklaşık ispat ölçüsünde delil sunulması gerekir. Davanın tek yanlı anlatımı ile oluşturulan olay örgüsü delil niteliğinde olmayıp, anlatılan olay örgüsünün maddi ve hukuka uygun delillere kanıtlanması gerekir. Ara karar tarihi itibariyle yaklaşık ispat bulunmadığına ilişkin mahkeme kabul ve gerekçesi erinde olup, yargılama aşamasında yaklaşık ispat koşullarının oluşması ve talep halinde ihtiyati haciz talebi her zaman ileri sürülerek değerlendirilebileceğinden davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, İİK’nın 265/son ve HMK’nın 353/1.b.1. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca, ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye irat kaydına,3-İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 22.09.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.