Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1692
KARAR NO: 2023/1401
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09.05.2023 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2023/112 E.
DAVANIN KONUSU: Şirket ortağı olduğunun tescili
Taraflar arasındaki limited şirket paylarının inanç sözleşmesi gereğince iptali ile davalılar adına tesciline dair derdest dava dosyasında, davacı tarafından talep edilen ihtiyati tedbirin kabulü kararının, davalıların itirazı üzerine kaldırılmasına ilişkin ilk derece mahkemesinin ara kararına karşı davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin, davalıların murisi …’nın anne ve babası olduklarını, müvekkillerinin dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’ni 19.01.1995 tarihinde kurduklarını, …’nın kuruluş tarihinde 7/10 paya, …’nın 3/10 paya sahip olduğunu, 19.01.2001 tarihinde müvekkili …’un şirketin 1/10 payını oğlu …’ya işleri öğrenmesi ve tecrübe kazanması amacı ile bedelsiz olarak devrettiğini, daha sonra işlerin daha hızlı yürütülmesi için payların davalıların murisine devrinin kararlaştırıldığını, bu nedenle müvekkili … ile davalıların murisi arasında pay devrine ilişkin inanç sözleşmesi düzenlendiğini, bu sözleşme kapsamında payların bedelsiz olarak …’a devredildiğini, sözleşme gereğince talep halinde payların iadesi gerektiğini, müvekkili Maruf’un, şirketteki 6/10 payını 24.05.2012 tarihinde, …’nın ise 11.09.2013 tarihinde devir edildiğini, inanç sözleşmesinde halinde payların iade edileceği, inananların ölümü halinde mirasçılarına miras payları oranında iade edileceği, inanılanın ölümü halinde ise inanılanın mirasçılarının payları iade edeceğinin hüküm altına alındığını, müvekkillerinin müşterek çocuğu ve şirketin tek yetkilisi olan …’nın 16.12.2022 tarihinde ölmesi üzerine davalı mirasçılar ile yapılan görüşmelerde payların kendilerine devredilmeyeceğinin bildirildiğini, davacıların murisi ile yapılan inanç sözleşmesinin payların devrini zorunlu kıldığını, pay devri sonrası dahi müvekkili Maruf’un şirketin işleri ile ilgilendiğini, oğlunun vefatından sonra da şirketin fiilen müvekkilince idare edildiğini, davalıların şirketi sevk ve idare etmelerinin mümkün olmadığını, şirketin tek yetkilisi ve paydaşının ölmesi nedeniyle TMK’nın 427.maddesi uyarınca kayyım atanması gerektiğini, ayrıca şirket paylarının devri halinde müvekkillerinin telafisi imkansız zararlara uğrayacağını ileri sürerek, organsız kalan … Tic. Ltd. Şti.’nin ticari hayatının devamlılığı ile resmi iş ve işlemlerinin sürdürülmesi için müvekkilinin tedbiren kayyım olarak atanmasına, şirket paylarının üçüncü kişilere devrinin tedbiren önlenmesine, inanç sözleşmesi gereği devredilen müvekkillere ait hisselerin kendilerine iadesine ve adlarına tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.İlk derece mahkemesince 09.02.2021 tarihinde düzenlenen tensip dilekçesi ile şirket paylarının % 15 teminat karşılığı üçüncü kişilere devrinin önlenmesine, kayyım atanmasına ilişkin ara kararın cevap dilekçesinden sonra değerlendirilmesine karar verilmiştir.Davacılar vekili 08.03.2023 tarihli talep dilekçesinde, organsız kalan şirkete kayyım atanması gerektiğini, davadan sonra şirket hakkında olumsuz gelişmeler yaşandığını, davalı …’nın yaşları küçük çocuklarına şirketteki paylarını yönetmesi için kardeşi …’un kayyım olarak atanması için başvuruda bulunduğunu ve Bakırköy 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2023/25 Esas sayılı dosyanda 19.01.2023 tarihli karar ile anılan kişinin kayyım olarak atandığını, kayyım olarak atanan bu kişinin şirketin faaliyet alanında eğitimi bulunmadığını, …’nın ise başka bir şirkette işçi olarak çalıştığını, şirketin faaliyet alanıyla ilgili tecrübesi bulunmadığını, müvekkilinin şirketi kendi imkanlarıyla yönetmeye çalıştığını, mevcut ortakların aldığı kararlarla şirketi zarara uğrattığını, davalı …’nın şirket işlerini yöneten …’ya mobbing uygulayarak şirketten uzaklaştırmaya çalıştığını belirterek, müvekkilinin ivedilikle kayyım olarak atanmasını talep etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; sunulan belgedeki imzanın murise ait olmadığını, devir sırasında ticari itibarı ve mali yapısı bozuk olan şirketin murisin çabalarıyla düzeltildiğini, yıllar önce satılan şirketin gelin ve torununa kalmaması için dava açıldığını, pay devri ve denetim kayyımı atanmasına ilişkin kararın hatalı olduğunu savunarak davanın reddi ile ihtiyati tedbirlerin kaldırılmasını istemiştir. Mahkemece kayyım atanması talebi 23.03.2023 tarihli ara kararla değerlendirilmiş ve şirkete re’sen seçilecek bir mali müşavirin denetim kayyımı olarak atanmasına karar verilmiştir. Davalılar vekili, HMK’nın 394.maddesi uyarınca bu karara itiraz etmiştir. Davalılar vekili, ihtiyati tedbire itiraz dilekçesinde özetle; savunmasındaki gerekçelerle, pay devrinin önlenmesi ve kayyım atanmasına ilişkin kararların kaldırılmasını istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 09.05.2023 tarihli ara kararıyla; “… davalılara ait hisselerin davanın konusu olduğu, davacıların inanç sözleşmesine dayandığı, yargılama sırasında hisse devrinin yapılması halinde yargılamanın konusuz kalabileceği, yaklaşık ispat şartlarının varlığını hala koruduğu dikkate alınarak davalıların bu tedbire yönelik itirazları yerinde görülmemiştir. Atanan kayyuma ilişkin itirazın incelenmesinde ise; kayyum atanan şirketin dosyada taraf olmadığı anlaşılmıştır. Ayrıca gelen sicil kayıtlarına göre de ayrıca organsız olmadığı dikkate alındığında davalıların itirazları bu konuda yerinde görülmüş ve mahkememizce bu konuda konula tedbirin kaldırılmasına karar verilmiştir. Mahkememizce atanan kayyumun görevine son verilmiş olması nedeni ile davacıların kayyum ücretine ilişkin itirazları konusuz kaldığı dikkate alınarak tüm itirazlar hakkında aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle; dava dışı şirket nezdinde davalılara ait hisselerin devrinin engellenmesine yönelik tedbire ilişkin itirazın reddine, dava dışı şirkete denetim kayyımı atanmasına ilişkin tedbir kararına itirazın kabulü ile bu yöndeki tedbirin kaldırılmasına ve kayyımın görevine son verilmesine, karar verilmiştir.Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece dava içinde talep edilen dava konusu hisselerin satışı ve denetim kayyumu atanmasına ilişkin tedbir taleplerinin kabulüne karar verildiğini, kayım kararına karşı davalıların itiraz ettiğini, müvekkillerinin de kayyum ücretinin şirket tarafından karşılanmasını talep ettiğini, itirazları inceleyen hakimce kayyum atamasına ilişkin tedbirin kaldırıldığını, şirketin ilk günden itibaren kötü yönetildiğini, şirketin ticari esaslara göre yönetilmesi için kayyım atanmasının zorunlu olduğunu, davalının şirketi denetimsiz bırakmak için kayım atanmasına itiraz ettiğini, karar tarihine kadar şirketin yok olmasının engellenmesi için kayyım atanmasının zorunlu olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin ihtiyati tedbire itirazın kabulüne dair istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, bu kararın kaldırılmasına ve itirazın tümüyle reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, dava dışı … San. Ltd. Şti.’nin paylarının inançlı işlemle davalıların murisine devir edilmesi nedeniyle, payların iptali ile müvekkilleri adına tescili istemine ilişkindir. Bu dava içerisinde dava dışı şirkete ait payların üçüncü kişilere devrinin tedbiren önlenmesi ve şirkete denetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında her iki ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmiş; bu ara karara karşı, davalılar vekilinin itiraz başvurusu kısmen kabul edilerek, şirkete denetim kayyımı atanmasına ilişkin ara kararın kaldırılmasına karar verilmiş; davacılar vekilince, yasal süresi içinde bu son ara karara karşı istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacılar karı koca olduklarını, dava dışı … şirketinin eski ortakları olduklarını, şirketin 1995 yılında kurulduğunu ve bu tarihte davacı …’nın % 70, diğer davacının % 30 oranında paydaş olduğunu, 2012 yılında davacı …’in, 2013 yılında ise davacı …’in paylarını inançlı işlemle oğulları …’ya devir ettiklerini beyan etmişlerdir. Devir sözleşmesinde talep hâlinde payların iade edileceği veya inanılanın ölümü halinde payların iade edileceğinin düzenlendiği ileri sürülmüştür. Açılan davada ayrıca şirketin paylarının üçüncü kişilere devrinin önlenmesi konusunda ihtiyati tedbir talebi istenmiş, mahkemece verilen tedbire yönelik itiraz reddedilmiş, red kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurulmadığı görülmüştür. Dava dilekçesinde ayrıca şirketin organsız kaldığı ve kötü yönetildiği iddiasıyla denetim kayyımı atanması talep edilmiş, mahkemece denetim kayyımı atanmasına karar verilmiş, davalıların itirazı üzerine 09.05.2023 tarihli ara kararla denetim kayyımı atanmasına ilişkin karar kaldırılmıştır. Dava dilekçesindeki iddialara göre, şirketin tek ortağı ve yetkilisi davacıların oğlu, davalıların Murisi … 16.12.2022 tarihinde vefat etmiştir. Limited şirket payının mirasçılara ne şekilde intikal edeceği TTK’nın 596. maddesinde düzenlenmiş olup, şirketin tek ortağının ölümü ile ölen ortağın mirasçılarının şirkete ortak olduğu anlaşılmıştır. Bakırköy 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2023/25 E. 58 K. Sayılı ilamı ile dava dışı şirketteki muris …’ya ait hisselerden küçük çocukları … ve …’ya isabet eden payların yönetimi için …’un temsil kayyımı olarak atanmasına karar verilmiştir. Küçükler adına şirket paylarının yönetimi yargı makamlarının denetimi altında temsil kayyımı tarafından yerine getirilecektir. Şirketin ortaklık yapısı tam olup, ortaklık yapısıyla toplanacak kurullarda şirket organlarına seçileceği ve organ boşluğu bulunmadığı anlaşılmıştır. Diğer yandan dava dilekçesinde bahsedilen soyut nitelikteki şirketin zarara uğratıldığına ilişkin iddialar HMK’nın 390. maddesi anlamında yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanmadığından ilk derece mahkemesinin denetim kayyımı atanmasına yönelik itirazın kabulü ile buna ilişkin ara kararın kaldırılması yerinde olmakla, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve 394. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1, 391/3. maddesi uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; bakiye 89,95 TL peşin karar harcının davacıdan tahsiline, 3-Davacılar vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1, 391/3. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20.09.2023 tarihinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.f , 391/3. maddesi uyarınca karar kesindir.