Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1683 E. 2023/1343 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1683
KARAR NO: 2023/1343
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/07/2023
NUMARASI: 2023/558 E. – 2023/646 K.
DAVANIN KONUSU: Zayi Belgesi Verilmesi
Taraflar arasındaki zayi belgesi verilmesi davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin faal bir şirket olduğunu, şirketin muhasebe kayıt ve düzeniyle ilgilenmesi için şirket dışından mali müşavirler ile anlaşma yapıldığını, ancak mali müşavirlerin dönem içerinde düzensizlik ve ihmal göstermeleri nedeniyle sözleşme ilişkilerinin sonlandırıldığını, yeni mali müşavirler ile anlaşma yapıldığını, müvekkili şirkete ait pay defterinin mali müşavirler tarafından şirkete iade edilmediğini, mali müşavirler ile görüşme yapıldığında her biri defterin kendilerinde olmadığını beyan ettiğini, yapılacak bir işlem için Noter tarafından pay defterinin istenmesi üzerine pay defterinin zayi olduğunun bu hafta başında öğrenildiğini, şirkete ait pay defterinin müvekkili şirketin tüm özen ve dikkatine rağmen kaybolduğunu, Yargıtay 11.Hukuk Dairesince, yangın, su baskını veya yer sarsıntısı ibarelerinden sonra yer alan “gibi” sözcüğüyle benzer olayların kastedildiği belirtilerek, zıya haline ilişkin sınırlı sayıda bir düzenleme getirilmemesi karşısında defterlerin mali müşavire rıza ile verildiği ve bu nedenle hırsızlık söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığına hükmedildiğini ileri sürerek, zayi belgesi verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, TTK’nun 82.maddesinden kaynaklı zayii belgesinin verilmesi istemine ilişkindir. Davacı şirketin muamele merkezi itibariyle mahkememizin TTKnın 661/2. Maddesi gereğince yetkili olduğu anlaşılmıştır. TTK’nın 82/7. maddesine göre, “Bir tacirin saklamakla yükümlü olduğu defterler ve belgeler; yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sebebiyle ve kanuni saklama süresi içinde ziyaa uğrarsa, tacir ziyaı öğrendiği tarihten itibaren 30 gün içinde ticari işletmesinin bulunduğu yer yetkili mahkemesinden kendisine bir belge verilmesini isteyebilir.” Davacı taraf şirketin pay defterinin muhasebeci değişikliği sırasında kaybolduğunu iddia ederek zayi belgesi verilmesini talep etmektedir. Kanunda tahdidi olarak sayılmamakla birlikte isteme konu defterlerin yangın, su baskını veya yer sarsıntısı gibi bir afet veya hırsızlık sonucu yada bunlara benzer bir sebepten dolayı basiretli bir iş adamının göstereceği tüm dikkat ve özenin gösterilmesi halinde dahi önlenemeyen bir sebepten ötürü zıyaa uğradığının ispatlanmış olmasının gerektiği, iş bu davada bu şartların oluşmadığı anlaşılarak davanın reddine karar vermek gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili şirketin faal olup tüm vergilerini eksiksiz olarak ödediğini, şirket hakkında bir tane dahi ceza ihbarnamesi düzenlenmediğini, şirketin ticari faaliyetine devam edebilmesi için yapılacak işlemde noter tarafından pay defterinin zayi olduğuna ilişkin karar almasının gerekli olduğunu, Yargıtay 11.Hukuk Dairesince, yangın, su baskını veya yer sarsıntısı ibarelerinden sonra yer alan “gibi” sözcüğüyle benzer olayların kastedildiği belirtilerek, zıya haline ilişkin sınırlı sayıda bir düzenleme getirilmemesi karşısında defterlerin mali müşavire rıza ile verildiği ve bu nedenle hırsızlık söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinin doğru olmadığına hükmedildiğini, bu karar gibi taleplerinin kabulü gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 82/7. maddesine dayalı zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Mali müşavirler, kendilerine tevdi edilen defter ve belgeleri işlerinin gerektirdiği süre içinde iyiniyetle muhafaza etmek ve işin bitiminde de defter sahibine iade etmek zorundadırlar. Davacı vekili, müvekkili şirketin pay defterinin kendisine teslim edilen dava dışı mali müşavirlerinin elinde bulunduğu sırada zayi olduğunu iddia etmiştir. Dava, mali müşavire teslim edilen ticari defterlerin, iade edilmemesi nedeniyle akibeti bilinmeyen davacıya ait ticari defterler hakkında zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. TTK’nın 87. maddesinde zayi belgesi verilebilmesi için aranan zayi halleri tahdidî olarak sayılmamıştır. Zayi olayının, tacirin engelleyemeyeceği bir olaydan ve tacire atfedilecek bir muhafaza kusuru olmaksızın gerçekleşmiş olması yeterlidir. Ancak, dosya kapsamı ile davacı tarafça zayi olduğu iddia edilen 2013 yılına ait pay defterinin şirketin mali müşavir değişikliği sebebiyle mali müşavirler elinde kaybolduğu dava dilekçesinde beyan edilmiş ise de, buna ilişkin delil ibraz edilemediği gibi ayrıca davacı ticari defter ve belgelerini koruyup gözetme yükümlülüğüne de aykırı hareket etmiş, kısacası basiretli bir tacir gibi davrandığını kanıtlayacak delil göstermemiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin07.03.2017 tarihli ve 2015/13372 Esas, 2017/1346 Karar sayılı kararı ) Zira mali müşavirlere teslime ilişkin bir belge sunulmadığı gibi mali müşavirlerin pay defterini kaybettiği iddiası ile ilgili her hangi bir şikayet ve suç duyurusunun da bulunmadığı görülmektedir. Bu sebeplerle, mahkemece talebin reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmuştur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olup davacı tarafça ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14.09.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.ç maddesi uyarınca karar kesindir.