Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1682 E. 2023/1420 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1682
KARAR NO: 2023/1420
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25/05/2023
NUMARASI: 2022/772 E. – 2023/429 K.
DAVANIN KONUSU: Zayi Belgesi Verilmesi
… açılan zayi belgesi verilmesi talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin İstanbul ili, Maltepe ilçesi … caddesinde bulunan faaliyet adresindeki binanın 2020 yılında kentsel dönüşüme girmesi nedeni ile yıkım ruhsatı alınarak yıkıldığını, yıkım işlemlerinin yapılacağı zaman binadaki evrakların taşındığını ve bu sırada kimliği belirsiz iki kişinin iş yerine geldiğini, bu kişilerin tam olarak tespit edilmeyen bir kısım evrak ve maddi değeri olan eşyaları çalmaya çalıştığının tespiti üzerine evrakların geri alındığını, ancak yapılan kontrollerde 2017 yılı yevmiye defterinin çalındığının fark edilmesi üzerine bu kişiler hakkında 27.09.2022 tarihinde şikayetçi olunduğunu ileri sürerek, 2017 yılı yevmiye defterinin zayi olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tensip zaptı doğrultusunda, İstanbul Maltepe Cumhuriyet Polis Merkez Amirliği’ne müzekkere yazılarak şikayetçisi … (TC …) olan 27/09/2022 tarihli kayıp eşya olayıyla ilgili tutulan tutanakların birer suretinin gönderilmesini, başvuru nedeniyle şikayetçi olan haricinde başkaca kişilerin ifadelerinin alınıp alınmadığı hususunun Mahkememize bildirilmesi, alınmışsa ilgili ifade tutanaklarının da yazı cevapları ekinde Mahkememize gönderilmesi talep edilmiş; Maltepe Belediye Başkanlığı, Kentsel Dönüşüm Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak, Maltepe İlçesi, … Mah. … Cad. No:… Pafta, … Ada, … Parselde bulunan binanın kentsel dönüşüm kapsamında olup olmadığı, yapının fiilen yıkılıp yıkılmadığı hususunun Mahkememize bildirilmesi istenilmiş; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak … sicil numaralı … Ticaret Limited Şirketi’nin 2017 yılına ait yevmiye defterinin tasdik ettirilip ettirilmediği, ettirilmişse usulüne uygun olup olmadığı hususlarında Mahkememize bilgi verilmesi ve ilgili evrakın Mahkememize gönderilmesi istenilmiştir. Yasanın 82/7 hükmündeki hak düşürücü süre, öğrenmeden itibaren başlayacaksa da kusurlu öğrenmeme durumunun, öğrenmeyle eşdeğer kabul edilmesi gerekir. Örneğin defterlerin zayi edildiğine ilişkin somut şüpheler bulunmasına rağmen, bunun bilinçli olarak araştırılmaması durumunda tacirin öğrendiği kabul edilerek, otuz günlük hak düşürücü süre bu andan itibaren başlatılabilir. (Oruç Hami Şener, Ticari Defterlerin ve Belgelerin Saklanması, Zıyaı, Zayi Belgesi, Böyle Bir Belgenin Alınması ve Alınmamasının Hüküm ve Sonuçları, Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi Cilt:6, Sayı:1, 2004, s.263 vd). Celp edilen kayıtlar doğrultusunda somut olayda binanın yıkımının 2021 yılında tamamlandığı, bir takım evrakın da o tarihte hırsızlanmak suretiyle kaybolduğu sabitken, bu durumun bilinçli şekilde araştırılmaması halinde, öğrenmenin binanın yıkımı tarihi ile birlikte gerçekleştiği kabul edilmiş, talebin otuz günlük yasal süresi içinde ileri sürülmediği anlaşıldığından…” gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İşletme merkezinin bulunduğu taşınmazın kentsel dönüşüm nedeniyle yıkılması sırasında, hırsızlık sonucu şirket yevmiye ve karar defterinin zayi olduğunu, 27.09.2022 tarihli şikayetçi ifade tutanağında da müvekkili tarafından yapılan kontrolde evrakların zayi olduğunun anlaşıldığının belirtildiğini ve yıkımın gerçekleştirildiğinin sabit olduğunu, ancak yıkımın yapı ruhsatının alınmasından sonraki bir tarihte gerçekleşmesi nedeniyle zayi talebinin süresinde ileri sürüldüğünü, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 82/7. maddesi gereğince zayi belgesi verilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, yukarıda açıklanan gerekçeyle, talebin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 82/1. maddesi gereğince, “Tacir, ticari defterlerini, envanterleri, finansal tablo, bilanço ve faaliyet raporlarını, aldığı mektupları (bir ticari işe ait yazışmaları), gönderdiği mektup suretlerini, kayıtlara esas olan belgeleri, sınıflandırılmış şekilde saklamakla yükümlüdür.” Saklama süresi on yıl olup sürenin başlangıcı da kanunda belirtilmiştir (TTK m.82/5-6). Defter ve belgelerin saklanması yükümü, gerçek kişi tacirlerde ticaretin terk edilmesinden sonra sürdüğü gibi, tacirin ölümü halinde mirasçılar bakımından da devam eder. Mirasın resmi tasfiyesi veya tüzel kişiliğin sona ermesi durumlarında, defter ve belgeler Sulh Hukuk Mahkemesince saklanır (TTK m.82/8). Saklanması gereken defter ve belgeler, saklama süresi içinde, yangın, deprem, su baskını gibi bir afet veya hırsızlıktan dolayı zayi olursa, tacirin (ölmüşse mirasçılarının), durumu öğrendikten itibaren bir ay içerisinde işletmenin olduğu yerdeki mahkemeye başvurarak zayi belgesi alması gerekir. Kanun’da “isteyebilirler” denmiş ise de bu bir zorunluluk niteliğindedir. Zayi belgesi için açılan dava, çekişmesiz yargı işidir (TTK m.82/7). Davacı, ticaret şirketi olup tacirdir. Zayi olduğu talep edilen yevmiye ve karar defteri de maddede belirtilen saklanması zorunlu olan ticari defterlerdendir. Yasal düzenlemede açıklandığı üzere davanın bir aylık süre içinde açılması gerekir TTK’nın 82/7. Maddesinde düzenlenen zayi belgesi verilmesi için başvuru süresi hak düşürücü süre olup bu süre içinde başvuru yapılması zorunludur. Somut olayda da dava dilekçesine eklenen belgelerden, davacı şirket yetkilisinin 27.09.2022 tarihinde şikâyetçi olarak defterlerin 2021 yılı Eylül veya Ekim ayındaki yıkım sırasında, yıkım mahalline gelen bilinmeyen kişilerin hırsızlık eylemi sonucu zayi olduğu belirtilmiştir. İlk derece mahkemesinin, defterlerin zayi olduğu tarih ile bu durumun öğrenilmesine ilişkin gerekçesi yerinde olup, basiretli tacir olan davacının ticari defterlerini kontrol ederek süresinde zayi belgesi talebinde bulunması gerekir. Bu nedenle davanın yasada belirlenen hak düşürücü sürede açıldığı kabul edeleyeceğinden, davacı vekilinin istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olup davacı tarafça ileri sürülen istinaf nedenleri yerinde görülmediğinden, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20.09.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.ç maddesi uyarınca karar kesindir.