Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1598 E. 2023/1363 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO:2023/1598
KARAR NO: 2023/1363
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18.05.2023 tarihli ara karar
NUMARASI: 2023/335 Esas
DAVA: Tazminat(Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ilamda yazılı nedenlerle ihtiyati haciz – tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirket ile davalı şirket arasında bağıtlanan sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesi sebebiyle müvekkil şirketin uğramış olduğu maddi zararın fazlaya ilişkin hakları ve ıslah hakkı saklı kalmak kaydıyla şimdilik 40.000,00-TL’sinin faiziyle birlikte davalılardan tahsil edilmesi ve işbu davada hükmün güvence altına alınabilmesi için davalı şirketin ve davalı …’nün malvarlığı üzerine ihtiyati haciz ve tedbir konulması talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…HMK’ nun 389. maddesinde ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, söz konusu maddede; meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikmesinde sakınca bulunması yahut ciddi bir zararın ortaya çıkacağı endişesi bulunan hâller, genel bir ihtiyatî tedbir sebebi ve şartı olarak kabul edilmiştir. Mahkemece, ihtiyatî tedbir yargılamasının gerektirdiği inceleme ve ispat kuralları dikkate alınarak, yapılan incelemeden sonra, bu sakınca veya zararı ortadan kaldıracak tedbire karar verilmesi mümkün olacaktır. İhtiyatî tedbirde asıl olan ihtiyatî tedbire esas olan bir hakkın bulunması ve bir ihtiyatî tedbir sebebinin ortaya çıkmasıdır. Bunlar ihtiyatî tedbirin temel şartlarını oluştururlar. Maddede bu iki hususa yer verilmiş ihtiyatî tedbire ilişkin hak ve özellikle ihtiyatî tedbir sebebi genel olarak belirtilmiştir. Tedbir talebinin kabulü veya reddi bir kısım genel ilkeler konularak hakime bırakılmış, ancak ihtiyati tedbirin uyuşmazlık konusu hakkında verileceğini düzenlemiştir. İhtiyati tedbire esas olan hakkın iyi belirlenmesi gerekir. Taraflar arasında çekişmeli olan şey veya yargılama konusunu oluşturan hak, aynı zamanda tedbirin konusu hakkı da oluşturacaktır. Kanun, “uyuşmazlık konusu hakkında” diyerek bu hususa vurgu yapmıştır (m. 389/1). Ancak, özellikle dikkat edilmesi gereken husus, diğer geçici hukuki korumaların alanına giren konularda ihtiyati tedbire karar verilmemesidir. Bu sebeple, para alacakları konusunda özel ve istisnai durumlar dışında asıl geçici hukuki koruma ihtiyati hacizdir. Keza, diğer özel hükümlerde açıkça farklı bir geçici hukuki korumadan bahsedilmişse, bu durumda da o çerçevede bir karar verilmeli, ihtiyati tedbir kararı verilmemelidir (Pekcanıtez/Atalay/Özekes, a.g.e., s. 877). İhtiyati haciz, HMK 406/2 maddesinde geçici hukuki koruma olarak kabul edilmiş, ihtiyati haczin şartları ve etkileri ile İİK 257. maddesinde aşağıdaki şekilde düzenlenmiştir. “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz malarını ve alacaklıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.Vadesi gelmemiş borçtan dolayı yalnız aşağıdaki hallerde ihtiyati haciz istenebilir: 1-Borçlunun muayyen yerleşim yeri yoksa,2-Borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa,Bu suretle ihtiyati haciz konulursa borç yalnız borçlu hakkında muacceliyet kesbeder” şeklindedir. Öncelikle ihtiyati haciz talep edilebilmesi için; ortada bir para borcunun bulunması, ve bu para alacaklısının ihtiyati haciz talep eden kişi olması gerekir. Madde kapsamı itibariyle hem vadesi gelen borçlar ilişkin hem de vadesi henüz gelmemiş olan borçlara ilişkin ihtiyati haciz verilebilmesinin koşullarını düzenlemiştir. 1)Vadesi gelmiş borçlar için ihtiyati haciz talep edebilmek için; alacağın kural olarak vadesinin gelmiş olması gerekir. Vadesi gelmemiş borçlar için ihtiyati haciz istenebilmesinin diğer bir şartı ise alacak rehin ile temin edilmemiş olmalıdır. Rehin ile temin edilmesi olan bir alacak teminata haiz olduğu için ihtiyati hacze gerek yoktur. Fakat rehinli malın kıymetinin rehinli alacağı karşılamayacağı öngörülüyorsa, bu kısım için ihtiyati haciz istenebilir. Tüm bu koşullar ile vadesi gelmiş bir borcun alacaklısı başka bir şart aranmaksızın ihtiyati haciz isteme hakkına sahiptir. 2)Vadesi gelmemiş borçlar için ihtiyati haciz talep edebilmek için; İİK’nun 257/2 hükmünde belirtilen hususların gerçekleşmesi gerekir. Somut durumda; davacı tarafça dosyaya ibraz edilen deliller ile diğer ekli belgelerin İİK 258/1. fıkrasında belirtilen şekilde, alacağın varlığı hakkında kanaat edinmeye yeterli belgeler olmadığı…” gerekçesiyle, ihtiyati haciz ve tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin zarara uğradığı kuşkusuz olup dosya muhdeviyatından yaklaşık ispat koşulunun sağlandığının kabulü gerektiğini, Emsal nitelikteki Yargıtay kararlarında da ifade edildiği üzere ihtiyati tedbir kararı verilmemesi durumunda müvekkili açısından geri dönülmesi mümkün olmayan zararlara yol açacağını, zira ihtiyati tedbire karar verilmemesi durumunda hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceği konusu izahtan vareste olup mahkeme tarafından verilen İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/335 Esas sayılı dosyasından verilen 18.05.2023 tarihli ara kararının kaldırılması ve ihtiyati tedbir/ ihtiyati haciz kararı verilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talepleri gibi ihtiyati haciz ve tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, esas hakkındaki dava içinde, davacının ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara kararının istinafına ilişkindir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati haciz/tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı, davalılar ile imzalanan taşıma sözleşme hükümlerinin yerine getirilmemesi nedeniyle zarara uğradığını iddia ederek, uğradığı zararın tazminini talep etmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiş, mahkemece her iki talep reddedilmiştir. Uyuşmazlık, esasen davacının ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin reddi kararının yerinde olup olmadığı, somut olayda ihtiyati tedbir ve ihtiyati haczin şartlarının oluşup oluşmadığı noktalarında toplanmaktadır.İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz şartları düzenlenmiş olup maddede, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahıstan olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiş, maddenin 2. fıkrasında ise, iki bent halinde, vadesi gelmemiş borçlardan dolayı, borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir. İİK’nın 258. hükmüne göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. İİK’nın 257. maddesi uyarınca ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın muaccel ve rehinle temin edilmemiş olması gerekmektedir. İhtiyati tedbir ise HMK’nın 389 ve devamı hükümlerinde düzenlenmiş olup, buna göre mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. İhtiyati tedbir kararı verilebilmesi için tedbir talep eden tarafın, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmesi ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gereklidir. İspat kuralları dahilinde hakim, durumun koşullarına göre olumsuz veya sakıncalı bir olasılığın varlığına kanaat getirirse ihtiyati tedbir kararı verebilecektir. Bu bilgiler ışığında somut olayın incelenmesinde; davacı tarafça, davalılarla imzalanan taşıma sözleşme hükümlerinin davalılarca ihlal edilmesi nedeniyle zarara uğradığını iddia etmişse de, davalıların cevap dilekçesinde ileri sürdüğü savunmalarda dikkate alındığında, dosya kapsamında bulunan deliller bu aşamada yaklaşık ispat için yeterli değildir. Bu nedenle somut olayda ihtiyati haciz kararı verilmesi için gerekli şartların oluşmadığı anlaşılmıştır.Borçlunun mallarını kaçırmaya, gizlemeye veya kendisinin kaçma girişimi içinde olduğuna dair de dosyada herhangi somut bir delil bulunmaması sebebiyle ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı tarafından ayrıca ihtiyati tedbir kararı verilmesi de talep edilmiştir. Ancak davanın uğranılan zararın tazmini davası olduğu, dava konusunun para alacağı olduğu, uyuşmazlık konusu bir mal bulunmadığı anlaşıldığından ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde de bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, İİK’nın 258/3, HMK’nın 391/3 ve 353/1.b.1. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz ve tedbir talebinin reddine ilişkin kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 İİK 258/3 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir- ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 14.09.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f, 391/3 ve İİK’nın 258/3 maddeleri uyarınca karar kesindir.