Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/157 E. 2023/785 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/157
KARAR NO: 2023/785
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2022
NUMARASI: 2022/543 E. – 2022/671 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davalı tasfiye memuru tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında Bakırköy 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/931 Esas sayılı dosyası ile görülmekte olan davada davalı şirketin ihyası davası açılması için bir haftalık kesin süre verildiğini, şirketin son imza yetkilisi ve ortağının … olduğunu, davalı şirketin ihyası gerektiğini ileri sürerek, davalı şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… İhya davalarında husumet eğer şirket tasfiye olmuş ise tasfiye memuruna ve sicile karşı yöneltilmesi gerektiği ancak davacı tarafça ihyası talep olunan şirkete karşı davanın açılmış olduğu, davalı şirketin hükmü şahsiyetinın bulunmadığı nedenle ihyası talep olunan şirkete karşı dava açılamayacağından, davalı kılınan … yönünden davalının husumet ehliyeti bulunmadığı nedenle husumet yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. hya davalarında husumet eğer şirket tasfiye olmuş ise tasfiye memuruna ve sicile karşı yöneltilmesi gerektiği ancak davacı tarafça ihyası talep olunan şirkete karşı davanın açılmış olduğu, davalı şirketin hükmü şahsiyetinın bulunmadığı nedenle ihyası talep olunan şirkete karşı dava açılamayacağından, davalı kılınan … yönünden davalının husumet ehliyeti bulunmadığı nedenle husumet yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir. …” gerekçesiyle, davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın yasa ve usule aykırı olduğunu, dava dilekçesinde şirketin tasfiyesinde görevli olan tasfiye memuru ve şirket ortağının adı ve kimlik numarasının açık olarak belirtildiği gibi, delillerde de ticaret sicil kayıtlarının belirtildiğini, usul ekonomisi gereği yapılması gerekenin tasfiye memuru ve ticaret sicilinin davaya dahil edilmesinin sağlanarak davaya devam edilmesi ve ihya kararı verilmesi olduğunu, bu yola gidilmeden doğrudan husumet yönünden red kararı verilmesinin usul ekonomisine aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. maddesi gereğince, tasfiye sonucu sicilden terkin edilmiş bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için sicil kaydının ihyası talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava, ilk olarak Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 2022/71 Esas sayılı dosya ile açılmış olup bu mahkemece verilen yetkisizlik kararı ile davanın eldeki dava dosyasına kaydı yapılarak yargılamaya devam edildiği anlaşılmaktadır. 01.04.2021 ve 15.10.2021 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarına göre. tasfiye ile terkin olduğu anlaşılan davalı Tasfiye Halinde … Tic. Ltd. Şti.ile davacı arasında devam eden Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/391 Esas sayılı dava dosyasında adı geçen şirketin ihyası için davacıya kesin süre verilmesi sebebiyle eldeki davanın açıldığı, … sicil nosunda kayıtlı Tasfiye Halinde … Tic. Ltd. Şti.’nin terkin edildiği hususunun 15.10.2021 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği anlaşılmaktadır. TTK’nın 547. maddesi uyarınca şirketin sicil kaydının ihyasının talep edilmesi hâlinde şirketin tasfiye işlemlerini yapmış olan tasfiye memur ya da memurları ile birlikte bağlı bulunulan ticaret sicil müdürlüğünün davalı olarak gösterilmesi gerekir. Başka bir ifadeyle TTK’nın 547. maddesine dayalı ihya davalarında davalı taraf, şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlükleridir. Ancak somut olayda ihya davası, ticaret sicilden kaydı terkin edilen Tasfiye Halinde … Tic. Ltd. Şti.’ne yöneltilmiştir. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Ancak somut olayda ise davacı, dava dilekçesinde davalı olarak ihyası istenen Tasfiye Halinde … Tic. Ltd. Şti.’ni göstermiş, mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ihyası istenen şirkete husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Sıfat deyimi dava konusu  sübjektif  hak  (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf sıfatı, Yargıtay içtihatlarında aktif ya da pasif dava ehliyeti olarak da adlandırılmaktadır. Taraf  ehliyeti, dava  ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle (usul hukuku sorunu) ilgili olduğu halde; taraf sıfatı, dava konusu sübjektif hakka (maddi hukuk sorunu) ilişkindir. Sübjektif bir hakkı dava etme yetkisi (davacı sıfatı-dava hakkı) o hakkın sahibine ait olup (aktif husumet); hakkını o hakka uymakla yükümlü kişiden (davalı sıfatı-pasif husumet) isteyebilecektir.  Sübjektif hakkın sahibinin ve o hakka uymakla yükümlü olan kişinin kimler olduğu daha açık bir ifadeyle bir davada davacı ve davalı sıfatının kimlere ait olduğu hususu dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin olması nedeniyle maddi hukuk sorunudur. Taraf ehliyetine sahip olan kişi, davada davacı veya davalı olabilecektir. Bu nedenle, taraf ehliyeti usuli bir kavramdır. Taraf ehliyetine sahip olabilmek için medeni hukuktaki hak ehliyetine sahip olmak gerekir. HMK’nın 50. maddesine göre, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olan, taraf ehliyetine de sahiptir. Dava ehliyeti ise aynı Kanun’un 51. maddesindeki medeni hakları kullanma ehliyetine göre belirlenir. Fiil ehiyetine sahip olan kişi, dava ehliyetine de sahiptir ve davayı yürütebilir, usul işlemlerini yapabilir. Reşit olan ve temyiz kudretine sahip olan kişiler fiil ehliyetine sahiptir. Taraf sıfatı (aktif veya pasif dava ehliyeti) ise dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Her ne kadar mahkemece davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; davalı şirket sicilden terkin edildiğinden tüzel kişiliği son bulmuş ve davalı olarak davada taraf olma ehliyeti bulunmadığından mahkemece, davanın, davalının taraf ehliyeti bulunmadığından usulden reddine karar verilmesi gerekirken pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemekle birlikte mahkeme kararının resen gözetilen bu sebeplerle düzeltilmek üzere kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde görülmemekle birlikte, HMK’nın 33., 355 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın resen düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına ve neticede davanın, taraf ehliyetine dair dava şartı bulunmadığından usulden reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine; HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2 maddeleri uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın resen düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına bu doğrultuda; 1-Davanın HMK’nın 114/1-d ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine, 2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin alınan 80,70 TL harcın mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davacıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Artan gider avanslarının yatıran taraflara iadesine, 5-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davacıya iadesine, b-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 7-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 33, 355 ve 353/1.b.2. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.05.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.