Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1532 E. 2023/1369 K. 14.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1532
KARAR NO: 2023/1369
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 18.05.2023
NUMARASI: 2021/441 Esas
DAVA: Tespit
Taraflar arasındaki yönetim kurulu ve genel kurul kararının yokluğunun tespiti davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ilamda yazılı nedenlerle davalı şirkete yönetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; dava konusunun şirketin 2009/1, 2009/2, 2009/3, 2009/7 sayılı yönetim kurulu kararları ile 25.05.2009 tarihli genel kurul kararlarının sahte belgeler kapsamında yapılıp alınmış kararlar olduğu gerekçesiyle yok olduklarının tespiti ve buna bağlı olarak da dava süresince telafisi imkansız zararlar doğmaması için şirket yönetimine kayyım atanması olduğunu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/103505 soruşturma sayılı dosyasına sunulan Adli Tıp – Grafoloji Uzmanı tarafından hazırlanmış olan bilirkişi raporu ile tespit edildiği üzere, karar defterindeki …’e atfen atılan imzaların aslında şikayetçi …’e ait olmadığını, bu kararlarının sahte olduklarından yok hükmünde olduğunu, böylece …’in yerine …’un, …’ın yerine …’un, … yerine de …’ın şirketin yönetim kurulu üyeliğine seçilmelerine dair kararların yok hükmünde olduğunu, …, … ile …’in yönetim kurulu üyeliklerinin 2009 yılından itibaren devam ettiğini, şirket adına …, … ve … tarafından 2009 yılından sonra alınan bütün kararların da yok hükmünde olduğunu, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı dosyasına sunulan rapor göz önüne alınarak ve işin önemi de gözetilerek şirket yönetimine kayyım atanması taleplerinin duruşma günü beklenmeksizin kabulüne, yargılama sonunda da davalarının dava dilekçesindeki taleplerine uygun olarak karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Somut olayda davacı vekili,açmış olduğuyönetim kurulu kararlarının yok hükmünde olduğunun tespiti ve davacı tarafından yapılan pay devrinin geçersiz olduğunun tespi davasında ,davalı şirkete yönetim kayyımı atanması amacıyla ihtiyati tedbir talep etmiş ise de; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekli olup davacı yönünden hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı konusunda mahkememizde kanaat oluşmadığı, talep sahibi davacının, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunmadığı,ticaret şirketleri kâr elde etme amacıyla bir araya gelmiş kişilerden oluşmuş tüzel varlıklar olup şirketin yönetim kurulunun oluşumu, işleyişi, görevden alınması öncelikle şirketin kendi iç yapısı içinde genel kurulda halledilmesi gereken konulardır. Yargı organları ancak yasanın öngördüğü hallerle sınırlı olarak (organ boşluğu gibi) şirket yönetimine kayyım atayabilecek olması, ayrıca ihtiyati tedbir kararı verebilmek için hâkimin somut sebep göstermesi ve ihtiyati tedbir kararının haklılığını ortaya koyacak delil değerlendirmesi yapması ve yaklaşık ispat ölçüsüne yaklaşması gerekli olup davacı vekili tarafından dosyaya sunulan delillerin ve özellikle savcılık tarafından alınan raporun takdiri delilde olması gözönüne alındığında somut delil kabul edilip haklılık konusunda yaklaşık ispat ölçüsü kriterine uymaması gözönüne alınarak davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesi gerektiği…” gerekçesiyle, kayyım atanması talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davaya konu genel kurul tutanaklarında ve yönetim kurulu kararlarındaki imzaların davacıya ait olmadığı, şirket hisse devri sözleşmeleri ve genel kurul tutanaklarının tümüyle sahte – yok hükmünde olduğu bilimsel olarak ispatlandığını, nitekim, kararın verildiği 8 Mayıs 2023 tarihinden sonra 31 Mayıs 2023 günü, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından, davaya konu genel kurul tutunakları, yönetim kurulu kararları ile hisse devri sözleşmelerinin sahte oldukları ve böylece davacı aleyhine nitelikli dolandırıcılık suçu işlendiği gerekçesi ile kamu davası açılması için iddianame düzenlendiğini, düzenlenen iddianamenin kabulüne karar verildiğini, iş bu davaya da konu olan sahtecilik ve dolandırıcılık vakıası nedeniyle açılan kamu davası İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2023 / 204 E. Dosya numarası ile görüldüğünü, 2009 yılından sonra yok hükmünde olan yönetim kurulu kararları sonucunda, davacının zararının on milyonlarda dolar seviyesinde olduğunu, ortada çok büyük bir haksızlık ve çok büyük bir zarar bulunduğunu, bu zararı gözardı etmenin mümkün olmadığını, Mevcut durumda, davacının hisselerini devrettiğine dair sözleşmeler, bu hisse devrine dayanan, davacının yönetim kurulunan sözde istifa ettiğine dair beyan, davacının yönetim kurulundan istifası nedeniyle boşalan yönetim kurulu üyeliğine …’ın seçilmesine dair yönetim kurulu kararının, yine … ile …’un yönetim kurulu üyeliklerine seçilmelerine dair kararların tümünün sahte olduğunu, dolayısıyla …, … ve …’un yönetim kurulu üyeliklerinin yok hükmünde olduğunu, bu kişilerin aldıkları tüm kararların da yok hükmünde olduğunu, Hal böyleyken, şirketin yönetim kurulunun oluşmasına dair yeni yapılacak genel kurullara hissedar olarak kimin çağrılacağının, kimin tarafından çağrılacağının, mahkemenin önermesi doğru, uygulamasının yanlış olduğunu, şirketin hem genel kurullarının hem de yönetim kurullarının oluşumuna dair kararlar ve işlemler sahte yani yok hükmünde olduklarından, aslında şirketin hem genel kurul organında, hem de yönetim kurulu organında yasaya, hukuka, maddi gerçeğe aykırı – suç teşkil eden, yok hükmünde işlemlere dayanan kişiler bulunduğundan, bu organlarda büyük bir boşluk – hukuka aykırılık bulunduğunu, bu boşluğun, bu hukuka aykırılığın sadece ve sadece mahkemenin müdahalesi ile ve mutlak bir zorunluluk olarak şirkete kayyım atanması suretiyle ortadan kaldırılabileceğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin 2009/1, 2009/2, 2009/3, 2009/7 sayılı yönetim kurulu kararları ile 25.05.2009 tarihli genel kurul kararlarının sahte belgeler kapsamında yapılıp alınmış kararlar olduğu gerekçesiyle yok olduklarının tespiti ve buna bağlı olarak da dava süresince telafisi imkansız zararlar doğmaması için tedbiren şirkete yönetim kayyımı atanması istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yönetim kayyımı atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiş, iş bu ara karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilince, şirketin gerçek sahibinin müvekkili ve dava dışı annesi olup,dava konusu yönetim kurulu kararlarının sahte imzalar ile alındığı, dolayısıyla dava konusu genel kurul kararlarının da gerçek şirket ortakları tarafından yapılıp alınan kararlar olmadığını ileri sürmüştür. Davacı yanın ihtiyati tedbir istemi ilk olarak 28.05.2021 tarihli karar ile reddedilmiş, sonraki aşamada ise savcılık soruşturması kapsamında grafolog bilirkişisi Uz. Dr. … tarafından düzenlenen rapor dayanak gösterilerek, davalı şirkete yönetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir talebi yinelenmiştir. İlk derce mahkemesince istinaf istemine konu 08.05.2023 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Somut olayda; dava konusu yönetim kurulu kararları kapsamında davacı ve dava dışı annesinin imzalarının kendilerine ait olmadığına ilişkin grafolog bilirkişi raporu sunulmuş olmakla ve ceza davası açılmış olduğu anlaşılmakta ise de, aynı raporda hisse devir sözleşmelerindeki imzaların davacı ve dava dışı annesine ait olduğu yönünde de tespitler bulunduğu, grafolog raporunun tek bir bilirkişi tarafından düzenlenmiş rapor olup, ceza yargılamasının derdest bulunduğu da dikkate alındığında, dosyada bulunan mevcut delillerden ve yine davalı şirket savunma beyanları gözetildiğinde, ticaret şirketlerinde asıl olanın, şirketin seçilmiş yöneticileri eliyle yönetilmesi olduğu, da dikkate alındığında, bu aşamada yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, ilk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3 maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati tedbir talep eden tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının ihtiyati tedbir talep edenden tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-İhtiyati tedbir talep eden tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 14.09.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.