Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1490 E. 2023/1391 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1490
KARAR NO: 2023/1391
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 21. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20.02.2023 tarihli ara karar.
NUMARASI: 2022/827 E.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında verilen ihtiyati haciz kararına davalı vekilinin itirazının reddine dair ara karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından … İcra müdürlüğünün … esas sayılı doksyası kapsamnıda tebliğ edilen ödeme emrine karşı süresi içerisinde itiraz ettiklerini, davalı tarafça itirazın haksız ve kötü niyetli olduğunu, davalı şirket adına şirket yetkilisi … ile müvekkili arasında “Alan Adları ve Web Sitesi Devir Sözleşmesi” başlıklı sözleşme düzenlendiğini, sözleşmenin 1 numaralı maddesinde belirtilen sözleşme kapsamında ki müvekkili şirketin talep ettiği hizmetlerin davalı şirket tarafından yapılacağına dair anlaşma sağlandığını, hizmet karşılığında davalı şirkete 472.000,00 TL ödeme yapıldığını, davalı şirketten sözleşme kapsamında ki hizmetin gerçekleştirilmesinin beklendiğini, müvekkili şirkete taahhüt edilen www…com.tr ve www…com alan adlarının müvekkiili şirketine transfer edildiğinin davalı şirket tarafından bildirildiğini, müvekkilinin yaptığı araştırma sonucu sözleşmenin 1 numaralı maddesinde belirlenen www…com.tr alan adının müvekkili şirket adına kayıtlı olmadığnı öğrendiğini, müvekkili şirketin bu durumu … ile iletişime geçtiğini, yapılan görüşme sonucunda sözleşme ile domain in sadece kullanım haklarının müvekkili şirkete geçtiğini site isminin devrinin tamemen müvekkili şirkete geçmesinin bu sözeşme ile mümkün olmadığını belirttiklerini, yani … isimli firma tarafından sözleşme kapsamında ki alan adlarının müvekkili şirkete trasferi için noter onaylı resmi marka devir sözlemesinin mevcudiyeti halinde alan adlarının müvekkili şirkete transfer edileceğini belirttiklerini, müvekkilinin davalı şirket yetkilisi ile iletişime geçtiğini, müvekkil şirketin 10-15 gün davalı şirket tarafından durumun düzeltileceği hususlarının bildirilerek bekletildiğini, davalı şirkete marka başvurusu yaptıklarını ve başvurununu red edildiğini ve makrka kulanım hakkınında sona erdiğini, müvekkili şirketin bu aşamadan sonra sözleşme kapsamında belirtilen alan adlarının uhdesine alamadığı gibi kullanma yetkisininde elinden alındığını, sözleşmenin 1 numaralı maddesinde belirtilen alan adlarının Türk patent ve marka kurumuna sözleşme tarihinden önce davalı şirket yetkilisi … tarafından başvuru yapılmış ve bu başvuruların başkanlık tarafından 31.10.2019 tarihinde kısmen red edildiğini ve 29/10/2020 tarihli karar ile tamamen red edildiğini, ancak bu bilgilerin müvekkili şirketten gizlendiğini, devire hazır haldeymiş gibi müvekkili şirketle anlaşıldığını ve ödemesini peşin olarak aldıklarını, davalı şirket tarafından sözleşmenin gereğinin yerine getirilemediğini bu nedenle peşin ödenen sözleşme bedelinin ödenmesi için ihtar keşide ettiklerini ancak ödeme yapılmadığından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını ve arabuluculuğa başvurduklarını, ancak itiraz sonucu icra takibinin durdurulduğunu, bu nedenlerle davanın kabulünü itirazın iptalini ve takibin devamını, müvekkilinin zarara uğraması ve daha sonra telafisi mümkün olmayan zararların oluşması ihtimaline binaen ihtiyati haciz taleplerinin dava değerinin üzerinden teminatsız olarak kabulünü ve ihtiyati haciz talebi kabul edilmemesi halinde ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 11.01.2023 tarihli ara kararında; “… davacı tarafın talebinin alacak olması nedeniyle ihtiyati tedbir talebinin reddine, sunulan sözleşme ve ihtarnameler nazara alındığında; asıl alacak miktarı olan ödenen 472.000,00TL yönünden yaklaşık ıspat şartının sağlandığı anlaşılmakla ihtiyati haciz talebinin kabulüne, 50.000,00TL yönünden yaklaşık ıspat şartı sağlanmadığından reddine karar vermek gerekmiş … ” İhtiyati tedbir talebinin, davanın konusu para alacağı olduğundan reddine, ihtiyati haciz talebinin, 472.000,00 TL yönünden ve % 20 teminat ile kabulüne, 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 257 ve devamı maddeleri gereğince ihtiyati haciz talep edenin ileride ihtiyati haciz de haksız çıkması halinde borçlu ile üçüncü şahısların bu yüzden uğrayacakları bütün zararlardan sorumlu olması kaydı ile ihtiyati haciz isteyen alacaklının şimdilik talebe konu alacağın %20 (yüzde yirmi) oranınına isabet eden 1.987,00 TL miktarındaki nakdi teminat tutarını veya muteber bir bankanın kesin ve süresiz nitelikteki teminat mektubunu mahkememize yatırdığında veya ibraz ettiğinde borçlunun/borçluların gerek elindeki gerekse üçüncü şahıslardaki taşınır ve taşınmaz malları ile hak ve alacaklarının yukarıda miktarı yazılı alacağa yetecek kadar kısımlarının İHTİYATEN HACZİNE, İhtiyati haciz kararının icra müdürlüğü marifetiyle icrası için teminat yatırıldığında yazı yazılmasına, talebin, 50.000,00 TL yönünden yaklaşık ispat şartı yokluğundan reddine, karar vermiştir. İhtiyati haciz kararına karşı davalı vekili, İİK’nın 265.maddesi uyarınca itiraz etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN İSTİNAFA KONU ARA KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 20.02.2023 tarihli ara kararıyla; “… itiraz edilen hususların esasa dair olduğu, ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını gerektirmediği, bu nedenle ihtiyati haciz kararının devamı gerektiği, yeterli teminat da alındığı anlaşılmış…” gerekçesiyle, davalı tarafın ihtiyati haciz kararına yönelik itirazının reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati haciz itiraz eden davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesinde taraflar arasında gerçekleşen süreci tamamen gerçeğe aykırı şekilde olayları değiştirerek anlattığını, iddiaları ispat eder hiçbir delil sunmadığını, aksine dava konusunu ilgilendirmeyen ve devir sonrası süreçte yaşanan olaylarla ilgili onlarca sayfalık evrakla müvekkili şirketi haksız göstermeye çalıştığını, davacının bütün iddialarının çürütür nitelikte watsap mesajları ve delilerinin mevcut olduğunu, her iki tarafında ticari işletme olduğunu, aralarında ticari bir sözleşme imzalandığını, devrin gerçekleştirildiğini, davacı şirket yetkililerinin en ufak problemde dahi müvekkili şirketin destek sağladığını, taraflar arasındaki imzalanan sözleşme maddelerinde taraf yükümlülükleri ve devrin konusunun ne olduğunun açıkça belirtildiğini, davacının iddia ettiğinin aksine müvekkilinin hiçbir zaman alan adlarını devretmeyeceği veya marka tescilinden sonra devir edeceği hususunda bir beyanda bulunmadığını, davacının bu iddialarına ilişkin hiçbir delil sunamadığını, davalı müvekkilinin sözleşmeye uygun şekilde alan adlarını devrini gerçekleştirdiğini, ekran görüntüleri ve watsap mesajlarıyla sabit olduğunu, davacının …’ün davalı şirket yetkilisi adına yetkisi olmadığına ve davacıyı dolandırma niyetiyle hareket ettiğine dair iddialarının tamamen gerçek dışı olduğunu, davalı şirketin ve adı geçen şahsın rekabet etmeme taahhüdüne aykırı hareket ettiğine ilişkin iddialarının da tamamen aykırı olduğunu, gerçekleşmemiş bir olayın herhangi bir delille ispat edilmesinin mümkün olmadığını, davalı şirketin yazılım şirketi olup ne e-ticaret ne de klasik ticaret üzerine faaliyet göstermediğini yalnızca hizmet sektöründe yazılım işleriyle uğraştığını, kabul anlamına gelmemekle birlikte davacının taahhüdün ihlal edildiği yönündeki iddiaları doğru bile olsa ilgili sözleşmenin her iki tarafınIN tacir olup sözleşmenin hiçbir maddesinde taahhüdün ihlal edilmesi durumunda yaptırımın ne olacağının belirlenmediğini, herhangi bir tarafa sözleşmeden dönme hakkının tanındığının düzenlenmediğini, davacının sözleşmeden dönmesinin mümkün olmadığını, ihtiyati haciz talebinin de bulunmasının da kötü niyetli olduğunu, mal kaçırma riski bulunmayan bir şirket olduğunu, davacının müvekkilinin ticari itibarını zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli olarak ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu, müvekkilinin ciddi anlamda itibarının zedelendiğini iddia ederek, ihtiyati haciz kararının ve 16.01.2023 tarihli tavzih kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, sözleşme kapsamında ödenen bedelin iadesi amacıyla başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince dava içinde verilen ihtiyati haciz kararına davalının itirazıın reddine karar verilmiş; bu ara karara karşı ve 13.01.2023 tarihli tavzih kararına karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamından, taraf şirketler arasında alan adları ve Web sitesi devir sözleşmesi gerçekleştirildiği, 01.02.2021 tarihli sözleşmede devir edenin davalı şirket, devir alanın ise davacı şirket olduğu ,sözleşme kapsamında devir alan şirket tarafından devir eden şirkete ödemelerde bulunulduğu, buna dair e-faturalar düzenlendiği, şirket yetkilileri arasında şantaj, tehdit sebepleriyle Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunulduğu ve şikayet sonucunda Küçükçekmece Cumhuriyet başsavcılığının 2021/36948 Soruşturma dosyasında 08.11.2021 tarihinde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, taraflar arasında çok sayıda mail yazışmalarının gerçekleştirildiği, davalı şirket tarafından davacı şirketin Kadıköy … Noterliğinde düzenlenen 17.08.2021 tarihli ihtarnamesine Beyoğlu … Noterliğinde düzenlenen 25.08.2021 tarihli cevabı ihtarname ile davacı tarafın sözleşme kapsamında sözleşme konusu borçların gereğinin yapılmadığını, bu sebeple sözleşmeden dönüldüğü ve yapılan ödemenin 3 iş günü içerisinde kendilerine ödenmesi aksi halde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği, buna karşılık gerekli araştırmaların yapıldığı, watsap yazışmaları, mail yazışmalarının incelendiği, ihtarnamede iddia olunan olguların oluşmadığı, geri ödemenin yapılamayacağının belirtildiği, devamında satış sözleşmesinde internet siteleri ve üzerinde çalışan kiralık e-ticaret yazılımının satıldığının izahtan varesta olduğu, satım aşamasında internet sitelerinin marka tescilinin yapılmış olduğunun yer almadığı, onay sürecinde olduğu ve bir tanesinin onaylanmadığını, karşı taraf ile paylaşıldığı hususlarına yer verildiği, davacı şirket tarafından sözleşme kapsamında ödenen bedelin iadesi amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında alacağın tahsili amacıyla icra takibi başlatıldığı, icra takibine karşı yapılan itirazın üzerine ise iş bu davanın açılarak ihtiyati haciz talebinde bulunulduğu anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, somut olayda ihtiyati haciz kararı verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, itirazın reddi kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için mahkeme kararıyla borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme İİK’nın 257 ile 268. maddesinde yer almaktadır. Bilindiği gibi ihtiyati haciz talep edebilme koşulları İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup maddede hem vadesi gelen hem de henüz vadesi gelmemiş para alacakları için ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Bunlar muaccel alacaklarda alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacağın rehinle temin edilmemiş olmasıdır. Müeccel alacaklarda ise kural ihtiyati haciz istenemeyeceği ise de borçlunun belli bir adresinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu amaçla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa vadesi gelmemiş alacaklarda da ihtiyati haciz kararı verilebilir. Sözü edilen maddede bunun dışında herhangi bir koşul öngörülmemiştir. Öte yandan, İİK’nın 258. maddesi “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur” hükmünü içermekte olup ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı ve miktarı hakkında kanaate varılması yeterlidir.Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken, alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmayıp yaklaşık ispat ölçüsünde alacağın varlığını gösteren delillerin sunulmasıdır. Eldeki dosyada, dosya içerisine ibraz edilen sözleşme, ihtarname, e-fatura örnekleri, ve mail yazışmaları muaccel bir alacağın varlığı konusunda yaklaşık ispat düzeyinde kanaat oluşturduğu, ihtiyati haczin şartlarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. İİK’nın 265/1.maddesi hükmü uyarınca ise borçlu, kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir. Somut olayda, aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen borçlu şirket tarafından sözleşme kapsamındaki edimlerin yerine getirildiği, davacı tarafın haksız olduğuna dair iddiada da bulunulmuştur. Gerek Yasada ve gerekse Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 06.07.2006 tarihli, 2006/6982 Esas, 2016/8051 Karar, 31.03.2008 tarihli 2008/3612 Esas, 2008/4190 Karar sayılı ilamlarda belirtildiği üzere, söz konusu vb ileri sürülen diğer iddiaların derdest davanın konusu olabilecek nitelikte olduğu ve ihtiyati haciz bakımından somut olayda yaklaşık ispatın sağlandığı, ihtiyati haciz kararının geçici hukuki koruma niteliğinde olması nazara alındığında, mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmesi ve bu karara yapılan itirazın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmuştur. Bu sebeple itiraz eden vekilinin istinaf sebeplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Diğer taraftan davalı şirket tarafından tavzih kararıda istinaf konusu yapılarak kaldırılması talep edilmiş ise de mahkeme tarafından 13.01.2023 tarihli tavzih kararı maddi hata sonucunda belirlenen 1.987,00 TL teminat bedelinin 94.400,00 TL olarak düzeltilmesine ilişkin olup, tavzih davalı yararına olduğu gibi ihtiyati haciz kararına yapılan itirazının reddine karar verilmiş olması da dikkate alındığında tavzih kararına yönelik yapılan istinaf başvurusunun da reddi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda; ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz kararına itirazın reddine dair verilen ara kararın ve tavzih kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca, ihtiyati hacze itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati hacze itiraz eden davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye irat kaydına; bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-İhtiyati hacze itiraz eden davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.20.09.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.