Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1488 E. 2023/1526 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1488
KARAR NO: 2023/1526
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02.03.2022
NUMARASI: 2022/211 E. – 2022/251 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davacı vekili ile davalı tasfiye memuru … vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’in kimlik bilgileri bilinmediğinden, HMK’nın 119. maddesinde yer alan yasal yükümlülüğün taraflarınca hukuki imkânsızlıktan dolayı yerine getirilemediğini, bu nedenle …’e ait kimlik bilgilerinin UYAP üzerinden veya İTO’dan celbini isteme zorunluluğunun hâsıl olduğunu, davalı …’in tasfiye memurluğu gözetiminde tasfiyesi gerçekleştirilen dava dışı … San. Tic. Ltd. Şti.’nin müvekkiline 26/04/2007 keşide tarihli ve 25.800 TL bedelli çekten kaynaklanan borcunu ödememesi üzerine başlatılan İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasındaki takibin kesinleştiğini, bahse konu borçlu şirketin tasfiye sürecinin tamamlandığını ve işbu hususun tescil edildiğinin ilgili icra takibi sırasında öğrenildiğini, ticaret sicilden kaydı silinen şirketin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunan diğer kişi ve kuruluşların haklı sebeplere dayanarak mahkemeye başvurabilecekleri ve şirketin ihyasını isteyebileceklerinin amir yasalar ile hükme bağlandığını, söz konusu şirketin ihyasını istemelerinde hukuki yararlarının bulunduğunu, tasfiye halinin müvekkiline bildirilmediğini, hukuka aykırı olarak tasfiyesi tamamlanan … San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine müvekkilinin alacağını tahsil amacıyla 10/09/2007 tarihinde, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını ve 05/02/2008 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmek suretiyle icra takibinin kesinleştiğini, taraflarınca icra-i işlemler yürütülürken, borçlu şirketin tasfiye kararı aldığını, işbu kararın 17/09/2007 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edildiğini, tasfiye sürecindeyken 11/10/2007, 18/10/2007 ve 25/10/2007 tarihlerinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde alacaklılara çağrı ilanları yapılması akabinde şirketin tasfiyesinin tamamlandığını, şirketin tasfiyesinin tamamlandığı ve şirketin terkin olduğunun 12/11/2008 tarihinde sicil gazetesinde ilan edildiğini, borçlu şirkete tasfiye süreci sonlanmadan önce 05/02/2008 tarihinde ödeme emri tebliğ edilmiş olup şirketin müvekkilinin alacağından haberdar olduğunu, buna rağmen şirket ortaklarından biri olan davalı tasfiye memuru … tarafından tasfiye işlemlerinin yapıldığını beyanla davacı müvekkilinin, ihyası istenen … İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti.’nden olan alacağına istinaden derdest edilen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasının neticelendirilmesi için davalılar aleyhine açılan ihya davasının kabulü ile … İth. İhr. San. Tic. Ltd. Şti. ihyasına ve terkin kaydının iptali ile tesciline, davalı İstanbul Ticaret Odası “ Yasal Hasım ” olduğundan, tüm yargılama giderleri ve vekalet ücretinin diğer davalı ve aynı zamanda tasfiye memuru olan …’in üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. İstanbul 16.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/495 Esas 2021/961 Karar sayılı ilamıyla; Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olması nedeniyle mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karar istinaf edilmeksizin kesinleşmiş; eldeki istinaf incelemesine konu karar yetkili mahkemece verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı tarafından dava konusu şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından başlattıkları takip ile alacaklı oldukları, dava konusu şirketin tasfiye nedeniyle sicilden terkin edildiği, davacı tarafın işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunduğu dikkate alınarak, dava konusu şirketin TTK 547.md gereğince ihyasına ve tasfiye memuru olarak da sicil kaydında tasfiye memuru olarak ismi yer alan …’in görevlendirilmesine karar vermek gerektiği…” gerekçesiyle, davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarası ile kayıtlı Tasfiye Halinde … Sanayi Ticaret Limited Şirketi ‘nin İstanbul 7. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına münhasır olmak üzere TTK’nın 547. maddesi gereğince ihyasına, tasfiye memuru olarak TTK’nın 547/2 maddesi gereğince şirketi tasfiye eden …’in görevlendirilmesine, ihya kararının TTK’nın 547. maddesi gereğince Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde tescil ve ilanına, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili ile davalı tasfiye memuru vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilamın yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin alacağının tahsil için başlatmış olduğu İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki icra takibinin başlı başına terkin işleminin usulüne uygun gerçekleşmediğinin kanıtı olduğunu, şirketin tasfiyesi nedeniyle taraflarına ihya davasının derdest etmek için süre verilmemesi, tasfiyeden önce şirkete karşı derdest bir icra takibinin mevcut olmasına ve bu hususun borçlu şirketin bilgisi dahilinde olmasına rağmen tasfiye kararı alınması ve iş bu hususun müvekkiline bildirilmemesinin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, tasfiye memurunun iadeli taahhütlü mektupla şirketin tasfiye olduğunu bildirmesi gerektiğinin izahtan vareste olduğunu, tasfiye süresinin müvekkiline bildirilmediğini, şirket ortaklarından biri olan … tarafından tasfiye işlemlerinin yapıldığını, borçlu şirketin hem ortağı olan hem de tasfiye işlemlerini yürüten …’in müvekkiline karşı borçlu olduğunu bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, tüm yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden tasfiye memurunun sorumlu olması gerektiğini, yargılama giderlerinin davalı tasfiye memuru üzerinde bırakılmasına karar verilmesinin gerektiğini, emsal Yargıtay kararlarının mevcut olduğunu, haksız ve hukuka aykırı tasfiyeden dolayı tasfiye memurunun kusur ve sorumluluğunun bulunduğunu, davalı tasfiye memuru aleyhine yargılama gideri ile vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek, hükmün yargılama giderleri yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesini talep etmiştir.Davalı tasfiye memuru … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme tarafından davanın haksız ve hukuka aykırı olarak kabul edildiğini, davacı tarafın 2007 yılına ait icra takip dosya alacağından dolayı şirketin ihyasını talep ettiğini, alacağın zamanaşımına uğradığını, davanın yasal sürede açılmadığını, davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süreler yönünden kaldırılması gerektiğini, ihyası talep edilen şirketin tasfiye edilip tasfiyesinin kesinleştiğini, tasfiye işlemleri için alacaklıların alacaklarını bildirmeleri amacıyla tüm ilanların yapıldığını, davacının alacak talebinde bulunmadığını, davanın haksız ve kötü niyetli olduğunu, şirketin tasfiye edildiğini, hiçbir malvarlığının bulunmadığını, tasfiye memuru görevi sona eren müvekkili aleyhine şirketin ihyasına yönelik davanın yöneltilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebebiyet vermediğinden vekalet ücreti ve yargılama giderlerine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğun iddia ederek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 547. maddesi uyarınca, ek tasfiye işlemleri için şirket sicil kaydının ihyası talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili ve davalı … vekilince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamından, davacı şirket tarafından tasfiye ile terkin edilen şirket ve dava dışı kişiler hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleştiği, ihyası talep olunan şirketin ise 17.09.2007 tarihinde tasfiye kararının Türkiye Sicil Gazetesinde ilan edildiği, şirketin tasfiyesinin tamamlanarak 07.11.2008 tarihinde terkin ile kaydının kapatıldığı, borçlu şirkete tasfiye süreci sonlanmadan 05.02.2008 tarihinde ödeme emrinin tebliği olduğu anlaşılmıştır. TTK’nın 547. maddesi, ek tasfiye başlığı altında; “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu  anlaşılırsa, son tasfiye memurları,  yönetim kurulu  üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret  mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir” düzenlemesini getirmiştir. Davacı, ihyası istenen şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatmıştır. Buna göre icra takibinin tasfiye öncesi başlatıldığı anlaşılmaktadır. Davacının iş bu davayı açmasında, terkin olan şirketle ilgili devam eden icra takibi kapsamında yasal işlemlerin yapılabilmesi için yeniden tescilini talep etmekte hukuki yararı bulunmaktadır. Davalı tasfiye memurunun diğer savunma sebepleri ise esas hakındaki takip ve davada değerlendirilecek hususlardır. Mahkemece, TTK’nın 547. maddesi uyarınca tasfiye sonucu terkin olan şirketin ihyasına karar verilmiş olmakla, anılan madde hükmü uyarınca son tasfiye memuru olduğu anlaşılan davalı tasfiye memurunun ek tasfiye işlemleri için de tasfiye memuru olarak atanmasında da yasa ve usule aykırılık bulunmamaktadır. Tüm bu nedenlerle davalı tasfiye memurunun aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.Davacının istinaf başvurusunun incelenmesinde ise davacı tarafından yapılan yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına dair verilen hüküm isabetli olmamıştır. Tasfiye sürecinde tasfiyenin eksik bırakılmasından ve gereği gibi yapılmamasından davalı tasfiye memuru sorumludur. HMK’nın 326. maddesi gereğince yargılama giderlerine aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verileceği düzenlemesi nedeniyle, davalı tasfiye memuru aleyhine harç, yargılama gideri ile vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması yerinde görülmemiştir. Davacının ihya davası açmakta hukuki yararı olduğundan ve davalı tasfiye memuru davaya kabul etmediğinden, davalı tasfiye memurunun yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekir. Bu nedenle davacı vekilinin buna dair istinaf nedenlerinin kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının yargılama giderleri yönünden HMK’nın 353 1.b.2 maddesi gereğince düzeltilmek üzere kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; A- Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusu yönünden: Davalının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, İlk derece mahkemesinin istinafa konu kararı kaldırılıp yeniden hüküm verildiğinden, davalının yatırdığı peşin istinaf karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep hâlinde davalı tasfiye memuruna iadesine, Davalı tasfiye mamurunun yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, B- Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden: HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının yargılama giderleri yönünden düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın KABULÜ ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken tasfiye sonucu terkin edilmiş olan Tasfiye Halinde … İhracat Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nin sicil kaydının, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasına münhasır olmak üzere TTK’nın 547. maddesi gereğince ihyasına, 2-Tasfiye memuru olarak TTK’nın 547/2. maddesi gereğince, şirketi tasfiye eden …’in atanmasına, 3-Kararın kesinleşmesinden sonra ihya kararının, TTK’nın 547. maddesi gereğince Ticaret Sicil Müdürlüğü nezdinde tescil ve Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilanına, 4-Davalı Ticaret Sicil Müdürlüğünün yasal hasım olması ve davanın açılmasına sebebiyet vermediği anlaşıldığından, aleyhine yargılama gideri hükmedilmesine yer olmadığına, 5-Harç peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 6-Davacı tarafından yapılan toplam 575,00 TL yargılama giderinin davalı tasfiye memuru …’den tahsili ile davacıya verilmesine, 7-Karar kesinleştiğinde ve istek halinde kullanılmayan gider avanslarının yatıran tarafa iadesine,8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden: a-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye irat kaydına; peşin istinaf karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davacı tarafa iadesine, b-Davacı tarafça yapılan 492,00 TL İstinaf başvuru harcı gideri ile ayrıntısı UYAP’ta kayıtlı 126,00 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 618,00 TL kanun yolu giderinin davalı …’den alınarak davacıya verilmesine, 9-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraflara tebliğine, 10-Karar kesinleştikten sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucunda, 05.10.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.