Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1486 E. 2023/1488 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1486
KARAR NO: 2023/1488
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2023
NUMARASI: 2022/561 E. – 2023/66 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında yapılan taşıma sözleşmeleri gereğince düzenlenen navlun bedellerine ilişkin faturaların tahsili amacı ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini ancak icra takibinin, davalı şirketin borca ve ferilerine itirazı nedeniyle takibin durduğunu, davalı şirket ile müvekkili şirket arasında yapılan navlun sözleşmesi ile aynı neviden emtiaların farklı araçlarla sıralı olarak yurt dışındaki teslim noktalarına taşınması için tarafların anlaştığını, davalı şirketçe ilk grupta yapılan taşımalara ilişkin navlun faturalarının ödenmediği için İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası ile icra takibi başlatılmışsa da bu icra takibine haksız olarak itiraz edilmesi nedeniyle İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/22 Esas sayılı dosyası ile itirazın iptali davası açıldığını, davanın tahkikat aşamasında olduğunu açıklanan nedenlerle usul ekonomisi ilkesi gereğince davacı ve davalı tarafların aynı olması sebebiyle açılan davanın İstanbul Anadolu 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/22 Esas sayılı dosyasıyla birleştirilmesi gerektiğini, davalının takibe ve yetkiye itirazının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkil şirketin, alacaklı tarafa taşıma işleri yaptırdığını, ancak davacı tarafça emtiaların müşterilere hasarlı olarak teslim edildiğini, emtianın hasarlanmasından dolayı müvekkilinin müşterileri tarafından ürünlerin iade edildiğini, tüm masrafların da müvekkilince müşterilere ödendiğini, müvekkili şirketin, davacının kusurlu eylemleri nedeniyle zarara uğradığını, bu zararları nedeniyle takas mahsup talep ettiklerini, mahkemenin ve icra dairesinin yetkili olmadığını, müvekkili şirketin merkezinin Gebze olması sebebiyle yetkisizlik kararı verilmesi gerektiğini, davanın haksız ve yersiz olduğunu savunarak, davanın reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… Dava; hukuki niteliği itibariyle davacı tarafça başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibine davalının yapmış olduğu itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali ile icra inkar tazminatına ilişkin bulunmaktadır. Davalı tarafa dava dilekçesi ve tensip zaptı, e-tebligat ile tebliğ edilmiş ve 16/08/2022 tarihinde okundu sayılmıştır. Davalı vekili, 31/08/2022 tarihinde süresinde cevap dilekçesi sunarak yetki itirazında bulunmuş, davalı şirketin yerleşim yeri nedeniyle Gebze Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu beyan etmiştir. Yetki itirazının usulüne uygun olması nedeniyle öncelikle Mahkememizin yetkili olup olmadığının incelenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. HMK’nın 6. maddesinde genel yetkili mahkemenin, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi olduğu hususu düzenlenmişitr. İtirazın iptali davaları, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 67. maddesinde düzenlenmiştir. İtirazın iptali davaları için, İİK’da özel bir yetki düzenlemesi mevcut değildir, bu nedenle HMK’nın genel yetki kurallarının uygulanması gerekmektedir. Takibin yapıldığı yer mahkemesi HMK hükümlerine göre yetkili mahkeme değilse, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde itirazın iptali davası açılması kanunen mümkün değildir. Nitekim benzer nitelikte Yargıtay 13 HD’nin 2016/26923 E. 2019/9928 K. Sayılı ilamında: “Mahkemelerin yetkileri ancak kanunla düzenlenebilir ve itirazın iptali davası için de kanunla bir özel hüküm getirilmemiştir. Dolayısıyla icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi HMK hükümlerine göre yetkili mahkeme değilse, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesinde itirazın iptali davası açılması kanunen mümkün değildir. Üstelik alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde borçlu tarafından icra dairesinin yetkisine itiraz edilmemiş olması, o yerdeki mahkemeyi de yetkili hale getirmez.” gerekçesi ile bu hususa açıkça değinilmiştir. Dolayısıyla HMK’nın genel yetki kurallarını uygulamak gerekmektedir. HMK’nın davaya uygulanacak ilgili maddelerine göre; genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Davanın açıldığı tarih itibariyle Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nden yapılan kontrollerde davalının yerleşim yerinin Gebze olduğu, Mahkememizin bu anlamda yetkili olmadığı anlaşılmıştır. Dosya kapsamında taraflar arasında yetki sözleşmesi bulunduğuna ilişkin bir beyan da bulunmadığından HMK’nın 17. Maddesinin uygulanma imkanı yoktur. Tüm bu nedenlerle, davalının yetki itirazının kabulüne karar verilerek dosyanın talep halinde görevli ve yetkili olan Gebze Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle, davalının yetki itirazının kabulü ile mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 20. maddesi gereğince iş bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren iki hafta süre içinde başvuru halinde dava dosyasının yetkili Gebze Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; icra takibine ve davaya konu alacağın konusunun ”navlun alacağı” olduğunu, yani para alacağı olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemenin alacaklının/davacı müvekkilinin yerleşim yeri yargı çevresindeki mahkeme olduğunu, TBK md. 89 ( BK.md 73) hükmünün gayet sarih olduğunu, HMK ‘da ki genel yetki kuralı yönünden özel düzenleme getirildiğini, para alacaklarının alacaklının ikametgahında ödenmesi gerektiğinin düzenleme altına alındığını, Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 2010/9967 Esas, 2012/1670 Karar sayılı kararının da bu yönde olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, taşıma ilişkisinden kaynaklanan ve faturaya dayalı alacağının tahsili için başlatılmış olan ilamsız icra takibine vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda mahkemenin yetkisizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davaya esas İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; alacaklı-davacı … AŞ tarafından davalı-borçlu … San.ve Tic. AŞ aleyhine 151.040,07 TL alacağın tahsili için ilamsız icra takibi başlatıldığı, takibin dayanağı olarak üç adet faturanın belirtildiği, ödeme emrinin tebliği üzerine davalı borçlu vekilince süresi içinde sunulan itiraz dilekçesi ile borca, faizin tamamına, faiz oranına ve şirket merkezinin Gebze olması sebebiyle icra dairesinin yetkisine itiraz edildiği, dosyanın Gebze İcra Müdürlüğüne gönderilmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır.Davalı vekili, esasa cevap süresi içerisinde vermiş olduğu cevap dilekçesinde, aradaki akdi ilişkiyi kabul etmiş ancak davacının kusurlu taşıma eylemi sebebiyle zarar gördüğünü savunmuş, ayrıca yetki itirazını yineleyerek Gebze İcra Müdürlüklerinin ve mahkemelerinin yetkili olduğunu ileri sürmüştür. Davacı şirketin davaya esas icra takibinde yer alan adresinin ”… Mahallesi, … Cad…. Apt.Blok No:… Ataşehir/İstanbul” olduğu, yine eldeki itirazın iptali davasına ilişkin dava dilekçesinde de davacı adresi olarak aynı adresin bildirildiği anlaşılmakla, davacının adresinin Ataşehir ilçesi sınırları içerisinde kaldığı görülmektedir. Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde genel yetki kuralının geçerli olduğu, borçlu şirket merkezinin Gebze/Kocaeli olduğu, Gebze Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili olduğu gerekçesiyle, mahkemenin yetkisizliğinden bahisle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Dava itirazın iptali istemine ilişkin olup, Yargıtayın kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davasını gören mahkemenin, icra takibinin yapıldığı icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı öncelikle incelemesi gerekir. Mahkemenin yetkisine yönelik bir itirazın var olup olmaması, bu sonuca etkili değildir. Başka bir ifadeyle, itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme, öncelikle tetkik merciinin yerine geçerek, icra dairesinin yetkisini incelemeli ve kesin olarak sonuçlandırmalıdır. Kaldı ki itirazın iptali davasını görme yetkisi, takibin yapıldığı yer mahkemesine aittir ve icra dairesinin yetkisine yapılan itiraz üzerine yapılan inceleme sonucunda mahkeme, kendisinin de yetkili olup olmadığını belirlemiş olacaktır. Eş söyleyişle, itirazın iptali davasında, mahkemenin yetkisine itiraz edilmiş olsun veya olmasın, mahkeme öncelikle icra dairesinin yetkisine yönelik itirazı inceleyerek kesin olarak sonuçlandırmalıdır. İtirazın iptali davası için yetkili icra dairesinde başlatılmış geçerli bir icra takibinin bulunması, dava ön şartı niteliğindedir. Şayet icra takibi yetkili icra dairesinde yapılmamış ve icra dairesinin yetkisine usulüne uygun olarak itiraz edilmiş ise, itirazın iptali davasının bu davaya özgü ve özel dava şartı yokluğu (icra takibinin yetkili icra dairesinde yapılmamış olması) nedeniyle davanın usulden reddine karar verilir. İcra dairesinin yetkisi ise İİK’nın 50. maddesinde düzenlenmiş olup, İİK’nın 50/1. maddesinde, HMK’nın yetkiye dair hükümlerinin kıyas yoluyla tatbik olunacağı belirtilmiştir. Buna göre, HMK’nın 6. maddesine göre ilamsız icrada genel yetkili icra dairesi borçlunun yerleşim yerindeki icra dairesi iken, aynı Kanunun 10.maddesi hükmünde sözleşmeden doğan para borçlarının takibi için başlatılan takipte sözleşmenin ifa edileceği yer icra dairesi de yetkili kılınmıştır. Takibin konusu sözleşmeden kaynaklı para borcu olduğunda sözleşmede aksine bir şart konulmamış ise para borçları alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceğinden, ifa yeri de alacaklının yerleşim yeri olacaktır. Böyle bir durumda alacaklı, TBK’nın 89.maddesi hükmü uyarınca kendi yerleşim yerinde bulunan icra dairesinde de takip yapabilecektir. Bu bilgilere göre somut olayın incelenmesinde ; davanın, taşıma sözleşmesinden doğan alacağın tahsili istemiyle açılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davalı tarafın cevap dilekçesinde akdi ilişkiyi ikrar ettiği, bu nedenle taraflar arasında akdi ilişki bulunduğu konusunda uyuşmazlık olmadığından davacı alacaklının sözleşmeden kaynaklanan para alacağı bakımından davalı-borçlu şirketin merkezinin bulunduğu genel yetkili Gebze İcra Daireleri yanında TBK’nın 89.madde hükmü uyarınca davacı-alacaklının yerleşim yerinin bulunduğu İstanbul Anadolu İcra Dairelerinin de yetkili olduğu hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Bu durumda, somut olayda davalının ikametgahı yanında alacaklının ikametgahı icra daireleri de yetkili olup İstanbul Anadolu İcra Müdürlüğü nezdinde takip başlatılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından mahkemenin de uyuşmazlığın çözümünde yetkili olduğu olduğu anlaşılmıştır. Bu açıklamalara göre, icra müdürlüğünün ve mahkemenin yetkili olduğu, bu nedenle icra müdürlüğünün yetkisine vaki itirazın bir ara kararla reddedilerek işin esasının incelenmesi gerekirken, usul ve yasaya aykırı şekilde mahkemenin yetkisizliği nedeniyle usulden ret kararı verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesince verilen yetkisizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğu anlaşıldığnıdan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca, ilk derece mahkemesinin istinafa konu yetkisizlik kararının kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine dair;HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.28.09.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.