Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1444 E. 2023/1575 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1444
KARAR NO: 2023/1575
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 19. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/03/2023
NUMARASI: 2022/674 E. – 2023/207 K.
DAVANIN KONUSU: Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
Taraflar arasındaki Ticaret Sicil Müdürlüğünün kararına itiraz davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, davacılar tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin … sicil numaralı … San. ve Tic. AŞ’nin yönetim kurulu üyesi olduklarını, dava dışı bu şirketin 2021 yılı olağan genel kurul toplantısının 18.08.2022 tarihinde yapıldığını, bu genel kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimine dayanılarak, genel kurulda alına kararlar tescil ve ilan edilmeksizin 06.09.2022 tarihinde yeni yönetim kurulunun toplandığını ve 2022/02 sayılı yönetim kurulu kararı ile sınırsız temsil ve ilzama ilişkin kararlar alınarak görev dağılımı yapıldığını, imza yetkilerinin belirlendiğini ve 06.09.2022 tarihli, 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesi’nin kabul edildiğini, Yönetim İç Yönergesi’nin 21.09.2022 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlandığını, müvekkilleri tarafından, yayınlanan Yönetim İç Yönergesinin sicilden terkinine karar verilmesinin davalı kurumdan talep edildiğini, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun taraflarına 31.10.2022 tarihinde tebliğ edilen 24.10.2022 tarihli red kararı ile müvekkillerinin taleplerinin reddedildiğini, 06.09.2022 tarihli 2022/02 sayılı yönetim kurulu kararı ile 06.09.2022 tarihli, 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesinin davalı tarafından tescil işleminin TTK’nın 32. ve 34. maddeleri delaletiyle mahkeme tarafından iptal edilerek sicilden terkinine karar verilmesinin gerektiğini, 18.08.2022 tarihli olağan genel kurul toplantısında belirlenen … Kalıp AŞ’nin “yönetimi kurulu üyeleri”’nin 21.09.2022 tarihinde tescil ve ilan edildiğinden, 06.09.2022 tarihinde tescil ve ilan edilmiş bir “yönetim” bulunmadığından, 06.09.2022 tarihinde bir kısım yönetim kurulu üyelerinin aldığı karar ile kabul edilen Yönetim İç Yönergesinin davalı … Sicil Memurluğunca tescilinin Türk Ticaret Kanunu’nun emredici hükümlerine aykırı olduğunu, genel kurul tutanağının, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimi de dahil olmak üzere, tescil ve ilana tabi bir çok konuyu içinde barındırdığını, yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin genel kurul toplantı tutanağının tescil edilmeksizin, yönetim kurulunun göreve başlamasının hukuken mümkün olmadığını ileri sürerek, 06.09.2022 tarihli ve 2022/02 sayılı yönetim kurulu kararı ile 06.09.2022 tarihli, 2022/01 sayılı şirket Yönetim İç Yönergesinin tescil edilmesi işleminin iptali isteminin davalı tarafça reddine dair işlemi ile söz konusu Yönerge ve yönetim kurulu kararının tescili işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; dava konusu şirketin sicil dosyasında yapılan incelemede, herhangi bir ret kararı yazılmadığının anlaşıldığını ve davacılar vekilinin dava dilekçesinde bahsettiği 29/09/2022 tarihli başvurusuna verilen cevabı yazının ise bilgilendirici mahiyette ve Bilgi Edinme Kanunu kapsamında verilmiş bir cevaptan ibaret olduğunu, tescil edilmiş hususların yeniden tescilinden bahsedilemeyeceğinden burada ancak tescil edilmiş hususun terkininden, yani iptalinden bahsetmenin mümkün olduğunu ve davacılar vekili tarafından yanlış bir biçimde ret kararı olarak değerlendirilen cevabi yazıda da bu yönde ve mevzuata uygun bir bilgilendirme yapıldığını, dava tescil edilmiş şirket iç yönergesinin ticaret sicilden terkini talebine ilişkin olup tescil edilmiş olguların terkini de ancak kesinleşmiş mahkeme kararları ile mümkün olduğu gibi bu davalarda da husumetin ilgili şirkete karşı yönetilmesinin gerektiğini, bu bakımdan da davada müvekkiline husumet yöneltilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu şirketle ilgili olarak müvekkiline intikal eden evraktan anlaşılabildiği kadarıyla davacılar tarafından dava konusu şirket iç yönergesi kapsamında şirket merkezinin bulunduğu yer Asliye Ticaret merkezi nezdinde de dava ikame edildiğini, mahkeme tarafından gerekli görülmesi halinde davacı tarafa bu hususta HMK m. 31 kapsamında açıklama yaptırılmasını talep ettiklerini, şirket merkezinin bulunduğu yer mahkemesi olan Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde dava ikame etmiş olan davacıların, müvekkiline karşı dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, mezkûr davanın kabulüne karar verilmesi hâlinde dava konusu tescil işleminin de konusuz kalacağını, davacı taraf anılan talebinin kabul edilmesi durumunda netice-i talebine ulaşabilecek olup, müvekkiline husumet yöneltilmesi mümkün olmayan işbu davada, yargılama konusu yönetim kurulu kararı hakkında yargı mercii gibi inceleme yapamayacak olan müvekkilinin tescil işleminde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığını, nitekim davacıların da tarafı bulunduğu İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi’nin 11.11.2022 tarihli, 2022/2129 E. 2022/1560 K. ve 11.11.2022 tarihli, 2022/2130 E. 2022/1563 K. sayılı ilâmlarının da bu yönde olduğunu, yönetim kurulunun seçimle göreve başladıklarını, yönetim kurulunun ticaret siciline tescil ve ilanı kurucu nitelik taşımadığını, üye sıfatının kazanılmasında tescilin etkisi bildirici nitelikte olduğunu, buna göre de davacıların yönetim kurulunun tecil edilmeden göreve başlamasının mümkün olmadığı yönündeki iddiasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dava konusu şirketin yeni yönetim kurulu üyelerinin hepsinin de 2019 yılında seçilen üyelerden oluştuğunu, davacıların hukuka aykırı olduğunu iddia ettikleri yönetim kurulu toplantısına katılmış bulunmalarının da işbu davayı ve iddiaları çürüttüğünü, davacıların dava konusu yönetim kurulu kararına muhalefet etmeleri de bu sonucu değiştirmeyeceğini, davacıların muhalefeti, ancak şirkete karşı ileri sürülebilecek iddialardan müteşekkil olup; yönetim kurulu seçimine ilişkin tescil işleminin gerçekleştirilmeden yönetim kurulunun göreve başlayamayacağı yönünde olmadığını buna göre ve açıklandığı üzere müvekkiline karşı ikame edilen iddia ve dava hukuki dayanaktan yoksun olduğu gibi davacılar bakımından açık ve çelişkinin bulunduğunu, davacılar tarafından söz konusu tescil işleminin dürüstlük ilkesine aykırı olduğu iddia edilmiş ise de, mevzuata uygun hareket eden müvekkiline karşı dürüstlük kuralına uymadığının ileri sürülebilmesinin mümkün olmadığını, tüzel kişiler ve tüzel kişilerin organları ile ilgili kararların kesinleşmeden uygulanamayacağını ve mülga 1086 sayılı HMK m. 443 gereğince de, hükümdeki “şahsın” ifadesinin, tüzel kişileri de kapsayacak biçimde geniş yorumlanması gerektiği şeklinde istikrarlı bir içtihat oluşturulduğunu, dava konusu edilen ve uygulanması istenen kararların hâlihazırda kesinleşmediğinden, herhangi bir sonuç doğurmasının mevzuat gereğince mümkün olmadığını, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi kararlarının kesinleşmemesi yönüyle müvekkilinin tescil işlemleri bakımından önem arz etmediğini, bu dosyaların ikisi hakkında davacıların taleplerinin reddine karar verildiğini, müvekkilince ret kararı verilmediğinden huzurdaki dava niteliği gereği bir iptal davası hüviyetinde bulunduğundan, açıklanan nedenler gereğince müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dosya kapsamındaki dava dilekçesi ve ekleri, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2021/826-827-828 esas sayılı dosyaları, İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2022/780 esas sayılı dosyası, Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2022/868 esas sayılı dosyası, emsal Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2022/1027 esas, 2023/61 karar sayılı kararı, …’ nün yazı cevabı ve dosyanın tümü hep birlikte incelenmiştir. Mahkememizce yapılan yargılama ve toplanan tüm deliller birlikte incelenip değerlendirildiğinde; Dava, TTK’nın 34. maddesi uyarınca ticaret sicil müdürlüğü kararına itiraza ilişkindir. Davadaki uyuşmazlık konusunun, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne … sicil numarası ile kayıtlı … Sis. San. ve Tic. A.Ş.’nin 06/09/2022 tarihli 2022/02 sayılı yönetim kurulu kararı ile 06/09/2022 tarihli 2022/01 sayılı şirket yönetim iç yönergesi’ne davalı … Sicil Müdürlüğü tarafından Ticaret Sicil Gazetesi’nde tescil edilmesi işleminin iptali ve sicilden terkini koşullarının oluşup oluşmadığı, noktalarında toplandığı anlaşıldı. TTK’nun itiraz başlıklı 34/1. maddesinde “İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler.” denilmiştir. Sicil müdürlüğünün cevap dilekçesindeki usuli itirazlarının incelenmesinde; anılan hükümden anlaşılacağı üzere, TTK m.34 gereği silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı da itiraz hakkının bulunduğu, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesince itirazların karara bağlanacağı; ayrıca iptal davasının görülüyor olmasının sicil müdürlüğü kararlarının hukuka uygunluk denetimine tabi kılınmasına engel teşkil etmediği, şeklen de olsa müdürlük yazısının red kararı olarak nitelendirilmesi gerektiğinden; sicil müdürlüğünün kararının tebliğ tarihi 31.10.2022 tarihi olup davanın açılış tarihinin 02.11.2022 tarihi olmasından dolayı davanın hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.Ticaret sicile tescil kural olarak açıklayıcı(bildirici) etkiye sahiptir. Yönetim kurulu seçimine ilişkin genel kurulu kararının tescili üyelik sıfatının kazanılması için şart değildir. Buradaki tescil açıklayıcı etkiye sahiptir. Öyle ki yönetim kurulu üyeleri ile şirket arasındaki ilişki seçim veya atama kararları ile doğmaktadır. Tescilin etkisi ise TTK m.373/2 hükmünden de açıkça anlaşılacağı üzere üçüncü kişiler yönünden tescil ile sonuç doğuracaktır. (Kırca, Şehirali Çelik, Manavgat; Anonim Şirketler Hukuku, Cilt 1, s.452.) Bu haliyle gerçekleştirilen 2021 yılı Olağan Genel Kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimi ile yeni yönetim kurulu göreve başlamış olup, göreve başlanması için sicile tescil gerekmemektedir. Ticaret siciline tescil ve terkin talepleri 6102 sayılı TTK 34. (eTTK 30.) maddesi uyarınca “ilgililere” aittir. Bu ilgililerin kimler olacağına gerek Ticaret Sicil Nizamnamesi 30. ve gerekse Ticaret Sicili Yönetmeliği 22 ve 39. maddelerinde yer verilmiş ve Yönetmeliğin 39. Maddesinde de “İlgililer; tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak müdürlükçe verilecek kararlara karşı, tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde sicilin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilir” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Yönetmeliğin 22. maddesinde de ilgililer, tacirin tüzel kişi olması halinde onun yetkili organları veya yetkili temsilcileri olarak ifade edilmiştir. Bu durumda somut olayda tartışılması gereken husus davacının TTK’nun 34/1. maddesinde yer alan ilgili sıfatına sahip olup olmadığıdır. Ticaret sicil memurluğu kararlarına karşı ancak ilgililer itiraz edebilir. İlgililerin kimler olacağı ise Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 22. maddesinde ve TTK’nun 28. maddesinde açıklanmıştır. Anılan maddelere göre, İlgililer; tacirin gerçek kişi olması halinde kendisi veya vekili ya da sözleşme ile kendisine yetki verilmiş temsilcisi, tacirin tüzel kişi olması halinde ise onun yetkili organları veya yetkili temsilcileridir. Somut olayda ticaret sicil kararına itiraz eden davacılar yönetim kurulunda yer almalarına rağmen işbu davayı şirket adına değil, kendi adlarına yönetim kurulu üyesi sıfatıyla açmışlardır. Davacıların müşterek ya da münferit olarak şirketi temsil yetkileri dava tarihinde bulunmamaktadır. Şirketi tek başına temsil yetkisi kalmayan yönetim kurulu üyelerinin şirket adına ilgili sıfatıyla huzurdaki iptal davasını açmaları TTK m.34 uyarınca mümkün değildir. Şirket ortaklarının Ticaret Sicili hasım göstererek sicilde yapılmış bir kaydın iptalini talep etmelerine yasal olanak bulunmadığından davacıların aktif husumetleri olmadığı anlaşıldığından, davacıların davasının aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiş aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.Her ne kadar feri müdahil vekilince derdestlik itirazında bulunulmuş ise de, Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’ nin 2022/855 esas sayılı dosyası ile dosyamız tarafları farklı olduğundan derdestlik itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle, davacıların davasının aktif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacılar vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde de belirtildiği gibi müvekkillerinin feri müdahil … San. ve Tic. AŞ’nin yönetim kurulu üyeleri ve aynı zamanda her biri %9,6 oranında pay sahibi A Grubu hissedarları olduğunu, TTK m.34 hükmü ”İlgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler…” şeklinde olup, hem yönetim kurulu üyesi hem A grubu hissedar sıfatına haiz müvekkillerimin madde metninde geçen ”ilgililer” arasında olmadığının kabul edilemeyeceğini, yönetim kurulu üyesi ve A grubu hissedarlar olan müvekkillerinin TTK m.32- m.34 maddelerinde sayilan sicil müdürlüğü işlemlerine karşı itiraz ve dava haklarini kullanmaya yetkili 3. kişiler/ilgililer kapsamında olmadığının kabulünün hak arama özgürlüğünün açık ihlali niteliğinde olup adil yargılanma hakkının ortadan kaldırılması sonucunu doğuracağını, uyuşmazlık konusunun feri müdahil … AŞ’nin 18.08.2022 tarihli olağan genel kurul toplantısında yönetim kurulu seçimine ilişkin alınan kararlar henüz tescil edilmeden bu genel kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimine istinaden 06.09.2022 tarihinde yönetim kurulu toplantısı yapılması ve bu kez yönetim kurulu toplantısında 2022/02 sayılı yönetim kurulu kararı ile kabul edilen 06.09.2022 tarihli 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesinin müvekkillerinin muhalefet şerhine rağmen kabul edilmesi ve bu kararların davalı tarafından Kanun’un emrettiği denetim yapılmadan hukuka aykırı olarak sicile terkin edilmesi olduğunu, feri müdahil … AŞ’nin de aynı zamanda A grubu hissedar sıfatına haiz müvekkilleri bakımından, davalı tarafından tesis edilen dava konusu işlemin ortaklık haklarına halel getirmeye elverişli nitelikte olması ve sonuçlarının A grubu hissedarların yönetimdeki temsil ve ilzam yetkilerinin kısıtlanmasına yönelik tescile tabi yönetim kurulu kararının ise içerdiği şekli noksanlıkların emredici esaslara açıkça aykırı olmasına rağmen TTK m.32 ve m.34 uyarınca davalı sicil müdürlüğünce durumun görmezden gelinerek tescil edilen yönetim kurulu kararları bakımından huzurdaki davada haklarına halel gelen hissedar ve yönetim kurulu üyesi müvekkillerimin hukuki yararı olduğunu, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2021/1763E. 2022/302K. sayılı ilamında ”…TTK. 34 maddesi ve Ticaret Sicil Nizamnamesi nazara alınarak davacının dava konusu şirketin yetkilisi olmadığından bahisle aktif husumet sebebiyle davanın reddedildiği görülmüştür. …bu dosyanın davacısı …’in …. Tic. Ltd. Şti.’nin hem ortağı hem de şirket temsilcisi sıfatının bulunduğu, dava konusu yapılan Ticaret Sicil Müdürlüğü işleminin dosyanın esasını teşkil ettiği, bu sebeple tescil edilen hususların doğrudan doğruya davacının haklarını etkileyeceği anlaşılmakla ilgili sıfatıyla bu davayı açabileceği gözetilerek davanın esası hakkında karar verilmesinin yerinde olacağı anlaşılmıştır….” şeklinde karar verildiğini, TTK m.34 düzenlemesinde geçen ”ilgililer” ifadesinin somut olayın özelliklerine göre farklılaşan bir anlamı ifade ettiğini, huzurdaki davada terkini istenen yönetim kurulu kararı ve şirket iç yönergesinin usule uygun olarak alınmadığı müvekkillerinin her aşamadaki muhalefet şerhleri ile ortaya konulduğunu, ortak olan müvekkillerinin de usulsüz tescilin sonuçlarından etkileneceğini, TTK m.34 hükmünde yer alan ”ilgililer” ifadesinin dar bir yorumla, davaya konu tescil işleminin sonuçlarından etkileneceği açık olan yönetim kurulu üyesi ve ortak sıfatına haiz müvekkillerini dışlayacak şekilde dava şartı olarak yorumlanması ve işin esasına girilmeden ret kararı verilmesinin tüm bu sayılanların yanında TMK m.2’de düzenlenen dürüstlük kuralına da açıkça aykırılık teşkil ettiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 34. maddesi uyarınca ticaret sicil müdürlüğü kararına itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile davacıların aktif husumet ehliyetleri bulunmadığından davanın usulden reddine karar verilmiş; karara karşı, davacılar vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacılar vekili, davacıların dava dışı … Tic. AŞ’nin yönetim kurulu üyeleri olduklarını, 18.08.2022 tarihinde gerçekleştirilen 2021 yılı olağan genel kurul toplantısında yapılan yönetim kurulu seçimine dayanılarak genel kurulda alınan kararların tescil ve ilan edilmeksizin 06.09.2022 tarihinde yeni yönetim kurulunun toplanarak ve 2022/02 sayılı yönetim kurulu kararıyla sınırsız temsil ve ilzama ilişkin kararlar alınarak görev dağılımı yapıldığını, imza yetkilerinin belirlendiğini ve 06.09.2022 tarihli, 2022/01 sayılı Yönetim İç Yönergesinin kabul edildiğini, söz konusu Yönetim İç Yönergesinin 21.09.2022 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlandığını, müvekkilleri tarafından davalıya sunulan dilekçeyle yayınlanan yönetim iç yönergesinin sicilden terkinine karar verilmesi talep edilmiş ise de taleplerinin 24.10.2022 tarihli karar ile reddedildiğini, Yönetim İç Yönergesinin davalı tarafından tescil işleminin TTK’nın 32 ve 34. maddeleri delaletiyle mahkemece iptal edilerek sicilden terkin edilmesi gerektiğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Davacılar, …nün 21.09.2022 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilen … Sis.ve Tic. AŞ’nin 06.09.2022 tarihli yönetim kurulu kararı ile Yönetim İç Yönergesinin tesciline yönelik davalı kuruma yapılan itirazın reddi kararı ile söz konusu tescil işlemlerinin iptalini talep etmişlerdir.TTK’nın 28/1. maddesine göre tescil istemi ilgililer, temsilcileri veya hukuki halefleri tarafından yetkili sicil müdürlüğüne yapılır. Talep edebilecek olanlar ise maddede ilgililer olarak belirtilmiştir. TTK’nın 31/2. maddesine göre tescilin dayandığı olgu veya işlemler tamamen veya kısmen sona erer ya da ortadan kalkarsa sicildeki kayıt da kısmen yahut tamamen silinir. Bu durumda da kaydın kısmen veya tamamen silinmesini talep edebilecek olanlar yine ilgililerdir. Bu kuralın istisnası, resen yapılacak tesciller ile yetkili kurul veya kuruluşun bildirimi üzerine yapılacak tescillerdir. TTK’nın 34. maddesine göre ise ilgililer tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler. İtiraz talebinde, ilgili ticaret sicil müdürlüğü yasal hasım konumundadır. Görüldüğü üzere TTK’nın 34.maddesi ile Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 22.maddesinde bu davayı ilgililerin açabileceği öngörülmüştür. Somut olayda ise davacılar, ortağı oldukları şirketin yönetim kurulu kararının tescil edilmesine ilişkin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün tescil ve ilanına karşı itiraz etmişler, ret kararı üzerine bu kararın ve tescil işlemlerinin iptalini istemişlerdir. TTK’nın 34 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği’nin 22. maddeleri uyarınca bu konuda itiraz yetkisi ”ilgililer”e ait olup davacı ortakların ilgili sıfatı bulunmadığından davacıların aktif husumet ehliyeti bulunmadığı yönündeki tespitinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Her ne mahkemece, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken usulden reddine şeklinde hüküm kurulması doğru olmamış ise de bu husus esasa etkili olmadığından eleştirilmekle yetinilmiş kaldırma sebebi yapılmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacılar tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının davacılardan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacılar tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.11.10.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.