Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1440 E. 2023/1392 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1440
KARAR NO: 2023/1392
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 18.04.2023 tarihli ek karar.
NUMARASI: 2023/98 Dİ. – 2023/99 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasındaki ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle borçlu vekilinin ihtiyati haciz kararına itirazlarının reddine dair verilen ek karara karşı, borçlu vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden vekili, talep dilekçesinde özetle; borçlu şirket ile alacaklı müvekkili arasındaki ticari ilişki sonucunda 28/03/2023 tarihli cari hesap mutabakatına göre borçlu şirketin 227.207,82 TL borcunun bulunduğunu, borçlu hakkında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, takibin henüz kesinleşmediğini, borçlu şirketin mallarını kaçırmasından endişe ettiklerinden buna mani olmak için mahkeme tarafından borçlunun menkul ve gayri menkul mallarıyla 3. Şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep ettiğini belirterek; belirtilen sebeplerle muaccel 227.207,82-TL alacağın teminen ihtiyati haciz talebinin kabulü ile, borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 10.04.2023 tarihli karar ile;”…İstemin niteliğine göre, duruşma yapılmasına gerek görülmeksizin dilekçeye ekli olarak sunulan yukarıda nitelikleri belirtilen faturalar ve mahiyetindeki diğer belgeler ve evrak kapsamına göre, ihtiyati haciz için aranan İ.İ.K.nun 257. maddesindeki yasal şartların gerçekleştiği anlaşılmakla…” talebin kabulüne, İİK’nın 257/1 maddesi gereğince alacaklının, 227.207,82‬-TL alacağını karşılamaya yeter miktardaki borçlunun menkul, gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, karar verilmiştir. Borçlu vekili, İİK’nın 265.maddesei uyarınca bu karara itiraz etmeştir. Aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen borçlu vekili, itiraz dilekçesinde özetle; genel yetki kuralları gereğince ihtiyati haciz başvurularında yetkili mahkemenin aleyhine ihtiyati haciz istenen tarafın ikametgahının bulunduğu mahkeme olduğunu, müvekkili şirketin ikametgah adresinin İstanbul ili Beykoz ilçesi olduğunu, bu nedenle yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, ihtiyati haciz talebine konu alacağın herhangi bir mahkeme kararına veya kıymetli evraka dayanmadığını, ihtiyati haciz talep eden vekilinin sunmuş olduğu cari mutabakat raporunun da bu aşamada kıymetli evrak yahut soyut borç ikrarı olarak değerlendirilemeyeceğini, yaklaşık ispat koşulunun da oluşmadığını, müvekkilinin İstanbul Ticaret Odasına kayıtlı olarak faaliyetlerine devam eden bir kurum olduğunu, yerleşim yeri olmayan veyahut kaçma maksadı güden bir kurum olmadığını, nitekim karşı tarafın ilk olarak İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/263 D.iş sayılı dosyasında aynı alacak iddiası için ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu, mahkemece ihtiyati haciz şartları oluşmadığından talebin reddine karar verildiğini beyan ederek, verilen 10.04.2023 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati hacize itirazı değerlendirdiği 18.04.2023 tarihli ek kararıyla; ” İhtiyati haciz kararına itiraz eden vekili tarafından Mahkememizin yetkisine itiraz edilmiş ise de; 2004 Sayılı İİK’nun 50. maddesi uyarınca para veya teminat borcu için takip hususunda HMK’nun yetkiye dair hükümleri kıyas yolu ile tatbik olunacağı hükmünün düzenlendiği, 6100 Sayılı HMK’nun 10. maddesi uyarınca sözleşmeden doğan davaların sözleşmenin ifa edileceği yeri Mahkemesi’nde de açılabileceği, taraflar arasındaki cari hesap ilişkisinde alacaklının para alacağı yönünden ifa yerinin belirtilmediği, 6098 Sayılı TBK’nun 89.maddesi uyarınca para borçlarının alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ödeneceği ve götürülecek borçlardan olduğu ve bu nedenle alacaklığının adresinde ifa edilmesi gerektiği, dolayısıyla ihtiyati haciz talep eden alacaklının adresinin Mahkememiz yargı sınırları içerisinde olduğu ve Mahkememizin ihtiyati haciz talebi hakkında karar verme yetkisinin bulunduğu ve yetkili olduğu anlaşılmıştır. İhtiyati haciz kararına itiraz eden alacaklı vekili, mutabakat mektubu aslının kıymetli evrak olmadığını, bu belgeye dayanılarak ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini ve mutabakat mektubundaki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığını ileri sürmüştür. Talebe dayanak olarak sunulan mutabakat mektubu aslının borçlu şirketin kaşe ve imzasını taşıdığı, 31/12/2022 tarihi itibariyle tarafların talebe konu alacak yönünden mutabık olduklarının belirtildiği görülmüştür. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın sadece kıymetli evraka dayanması zorunlu değildir. Alacaklı tarafından yaklaşık ispatı gerçekleştirecek dayanak belge sunulması halinde ihtiyati haciz kararı talep edilmesi ve verilmesi mümkündür. Taraflar arasında yapılan mutabakat mektubu aslı dikkate alındığında somut talepte yaklaşık ispat koşulları gerçekleşmiştir ve Mahkememizce verilen kararda herhangi bir usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. Bunun yanında ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekili imza inkarında bulunmuştur. Ancak söz konusu sebepler ihtiyati haciz kararı verilmesine engel değildir. Yaklaşık ispat koşulu gerçekleştiğinden Mahkememizce ihtiyati haciz kararı verilmiştir ve söz konusu itiraz ve diğer itirazlar 2004 sayılı İİK’nın 265. maddesinde belirtilen ihtiyati hacze itiraz nedenleri arasında yer almamaktadır ve bu aşamada Mahkememizce incelenmesi mümkün değildir. İhtiyati haciz kararına itiraz eden alacaklı vekili, bunların yanında şirketin belirli yerleşim yeri olduğunu ve mal kaçırma durumunun olmadığını ve ihtiyati haciz koşullarının oluşmadığını ileri sürmüştür. Ancak söz konusu koşullar vadesi gelmemiş alacaklar için ihtiyati haciz kararı verilmesinin şartlarını oluşturmaktadır. Somut talepte ise vadesi gelmiş bir alacak söz konusu olduğundan adı geçen şartların ayrıca gerçekleşmesine gerek bulunmamaktadır. Vadesi gelmiş bir alacak için ihtiyati haciz kararı verilmesinin şartları, rehinle temin edilmemiş olması, vadesinin gelmiş olması ve alacağın yaklaşık olarak ispat edilmesidir. Somut talepte söz konusu şartlar gerçekleştiğinden Mahkememizce ihtiyati haciz kararı verilmiştir. Bu nedenle Mahkememizce verilen ihtiyati haciz kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığından ve itiraz eden borçlu vekilinin itiraz dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenleri yerinde bulunmadığından Mahkememize itirazlara itibar edilmemiş ve itirazların reddine karar verilmiştir…” gerekçesiyle, borçlu vekilinin ihtiyati haciz kararına itirazlarının reddine, karar vermiştir.Bu ek karara karşı, borçlu vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Borçlu vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; karşı tarafın fiili hacze geldiğini, ancak talimat yazısının yanlış yazılması sebebiyle haciz yapılamadığını ve ertesi gün tekrar fiili hacze geldiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, ihtiyati haciz talebinin yetkisiz mahkemede yapıldığını, müvekkili şirketin ikametgahının Beykoz/İstanbul adresinde olduğunu, yetkili mahkemenin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, karşı tarafın mahkemeye yanıltarak talepte bulunduğunu, İİK 266 maddede açıkça ihtiyati haciz kararında borçlunun yerleşim yerinin belirtilmesi gerektiğinin yazdığını, ihtiyati haciz kararına karşı yapılan itirazın reddi kararının kaldırılması gerektiğini, şartları oluşmadan ihtiyati haciz kararı verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, talep eden tarafından sunulan cari mutabakat raporunun kıymetli evrak yahut borç ikrarı olarak değerlendirilemeyeceğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte mutabakat formundaki imzanın müvekkili şirketin belirtilen tarihteki tek imza yetkilisi tarafından imzalanmadığını, yetkisiz bir imza ile doldurulmuş bir cari mutabakatın yaklaşık ispat olarak değerlendirilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu, müvekkili şirketin Holding çatısı altında bulunan grup şirketlerden biri olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte sermayesinin iddia edilen tutarı karşılamayacağını ihtimalinin bulunmadığını, talep eden tarafın kötü niyetli olduğunu, ilk olarak İstanbul Anadolu 2 ATM’nin 2023/263 Değişik İş sayılı dosyasında aynı alacak iddiası için ihtiyati haciz talebinde bulunduğunu, mahkemenin talebin reddettiğini, müvekkili şirketin faaliyetlerine devam eden bir şirket olması nedeniyle ihtiyati haciz uygulanmasında hukuki veya maddi bir faydanın olmadığını, grup şirketlerin yaklaşık 10 tanesinin genel merkezinin müvekkili şirketi ile aynı adreste olduğunu, kararın hatalı olduğunu, müvekkili şirketin zarara uğradığını iddia ederek ek kararın kaldırılmasını ve itirazın kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265 vd. maddeleri uyarınca, ihtiyati haciz kararına itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince, ihtiyati haciz kararına karşı yapılan itirazın reddine dair ek karar verilmiş; bu ek karara karşı, borçlu vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.İhtiyati hacizde hangi mahkemenin yetkili olduğunun 2004 sayılı İİK’nın 258. maddesinin göndermesiyle aynı Kanun’un 50.maddesi gereğince belirlenmesi gerekir.İİK’nın 50. maddesi uyarınca, yetkili mahkeme, HMK’da mahkemelerin yetkisini düzenleyen kurallara göre belirlenir. Buna göre, davanın açıldığı tarihteki davalının yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki genel yetkili mahkemeden, birden fazla borçlu bulunması halinde borçlulardan birinin yerleşim yeri mahkemesinden ihtiyati haciz talebinde bulunulabilir. Talep konusu cari hesap alacağıdır. TBK’nın 89/1.maddesi uyarınca alacaklının kendi ikametgahı mahkemesinde ve HMK’nın 6.maddesi uyarınca da borçlunun ikametgahı mahkemesinde talepte bulunulabilecektir. Somut olayda, talep eden alacaklının ikamet adresi Güngören/İstanbul’dur. Alacaklının yerleşim yeri/muamele merkezinin Güngören/İstanbul olması nedeniyle talep eden alacaklı adresinin Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerinin yetki sınırları içerisinde kaldığı anlaşıldığından mahkeme ihtiyati haciz konusunda yetkilidir. Bu nedenle, borçlu şirketin yetkiye dair itirazları yerinde görülmemiştir. Dosya kapsamından, talep eden tarafça karşı taraf adına muhtelif tutar ve tarihli e-faturalar düzenlendiği, 28.03.2023 tarihli mutabakat mektubunun imzalanmış olduğu, mutabakat mektubunda, cari hesabında 31.12.2022 tarihi itibariyle 227.207,82 TL olduğunun belirtildiği, talep eden tarafça faturalar ve mutabakat mektubundaki yer alan cari hesap alacağı için iş bu ihtiyati haciz talebinde bulunmuş olduğu, alacaklı vekili tarafından 03.04.2023 tarihinde aynı alacak nedeniyle İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2023/263 Değişik İş sayılı dosyasında yapmış olduğu ihtiyati haciz talebinin mahkemenin 04.04.2023 tarihli kararıyla ihtiyati haciz koşulları oluşmadığı gerekçesiyle reddedilği anlaşılmıştır. Uyuşmazlık, somut olayda ihtiyati haciz kararı verilmesi koşullarının oluşup oluşmadığı, itirazın reddi kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için mahkeme kararıyla borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. İhtiyati hacze ilişkin yasal düzenleme İİK’nın 257 ile 268. maddesinde yer almaktadır. Bilindiği gibi ihtiyati haciz talep edebilme koşulları İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup maddede hem vadesi gelen hem de henüz vadesi gelmemiş para alacakları için ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Bunlar muaccel alacaklarda alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacağın rehinle temin edilmemiş olmasıdır. Müeccel alacaklarda ise kural ihtiyati haciz istenemeyeceği ise de borçlunun belli bir adresinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu amaçla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa vadesi gelmemiş alacaklarda da ihtiyati haciz kararı verilebilir. Sözü edilen maddede bunun dışında herhangi bir koşul öngörülmemiştir. Öte yandan, İİK’nın 258. maddesi “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur” hükmünü içermekte olup ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı ve miktarı hakkında kanaate varılması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken, alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmayıp yaklaşık ispat ölçüsünde alacağın varlığını gösteren delillerin sunulmasıdır. Eldeki dosyada, dosya içerisine ibraz edilen mutabakat mektubu, e-faturalar muaccel bir alacağın varlığı konusunda yaklaşık ispat düzeyinde kanaat oluşturduğu, ihtiyati haczin şartlarının gerçekleştiği anlaşılmaktadır. İİK’nın 265/1.maddesi hükmü uyarınca ise borçlu, kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere, mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuriyle yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi hâlde haciz tutanağının kendisine tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir.Somut olayda, aleyhine ihtiyati haciz kararı verilen borçlu şirket tarafından mutabakat mektubundaki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı ve karşı tarafa borçlu bulunulmadığı iddia edilmiştir. Gerek yasada ve gerekse Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 06.07.2006 tarihli, 2006/6982 Esas, 2016/8051 Karar, 31.03.2008 tarihli 2008/3612 Esas, 2008/4190 Karar sayılı ilamlarda belirtildiği üzere, tahrifat iddiaları ile itiraz eden tarafından ileri sürülen diğer iddiaların açılacak bir menfi tespit davasının konusu olabilecek nitelikte olduğu ve ihtiyati haciz bakımından somut olayda yaklaşık ispatın sağlandığı nazara alındığında, mahkemece ihtiyati haciz kararı verilmesi ve bu karara yapılan itirazın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmuştur. Bu sebeple borçlu vekilinin istinaf sebeplerinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda; ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz kararına itirazın reddine dair verilen ek kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmakla, itiraz eden/borçlu vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca, ihtiyati hacze itiraz eden borçlu vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati hacze itiraz eden borçlu tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye irat kaydına, bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının borçludan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-İhtiyati hacze itiraz eden borçlu tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.20.09.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.