Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/144 E. 2023/713 K. 27.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/144
KARAR NO: 2023/713
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 30.11.2022
NUMARASI: 2022/471 E. -2022/824 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin farklı tarihlerde ve farklı bedellerde … TİCARET AŞ’den hisse senedi aldığını, müvekkilinin hisse senedini aldıktan sonra, Sermaye Piyasası Kurulu’nun 03.12.2020 tarih ve 75/1473 sayılı kararı ile onaylanan sermaye azaltımı ile eş anlı gerçekleştirilen sermaye artırımından şirketin gelir elde ettiğini, 18.12.2020 tarihinde Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) ilan edilen izahnamenin ( 27.2 nolu “Halka Arzın Gerekçesi ve Halka Arz Gelirlerinin Kullanım Yerleri” başlıklı bölümündeki açıklamalara göre, şirketin elde edilecek gelir ile; ” Şirket’imizin kur riskine maruz kaldığı döviz borçlarının kapatılmasına, Ürün gamının geliştirilmesine yönelik makina, tesis ve altyapı yatırımlarının yapılmasına, (Ihracatı destekliyecek ürün gamı) (yeni pazarla oluşturacak) (türkiyede olmayan) İşletme sermayesinin güçlendirilerek üretim maliyetlerinin düşürülmesine ve satın alma politikalarının revize edilmesine, “karar verildiğini bildirdiğini, müvekkilinin yatırım yaptığı şirketin büyüme hedefinde olduğunu KAP açıklamalarından görüp, bedelli sermaye artışına katılım sağladığını, ancak şirketiin, sermaye azaltımı ile eş anlı gerçekleştirilen sermaye artırımından elde edilen gelirin yüzde 49’una tekamül eden 31.000.000-TL’yi 27.11.2020 tarihinde kamuya açıklanan fon kullanım veri raporunda ve 18.12.2020 tarihinde Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (KAP) ilan edilen izahnamenin 27.2nolu “Halka Arzın Gerekçesi ve Halka Arz Gelirlerinin Kullanım Yerleri” başlıklı bölümündeki açıklamaların aksine … Ticaret A.Ş’nin (…) paylarının devralınmasında kullandığını, ayrıca şirketin, 24.03.2021 tarihinde KAP’ta yayınlanan özel durum açıklamasında … paylarının alım bedelinin 4.000.000-ABD Doları tutarındaki kısmı için kredi kullanılacağı belirtilmiş olmasına rağmen, 08.04.2021 tarihinde gerçekleştirilen ödemenin 31.000.000-TL tutarındaki kısmının halka arz gelirlerinden karşılanmış olması yönündeki değişiklik hakkında kamuya açıklama yapmadığını, bu sebeplerle şirket’e, 29.04.2021 Tarihinde SPK tarafından idari para cezaları uygulandığını, şirketin bu cezalar nedeniyle ciddi maddi zarara uğradığını, şirket yetkilileri tarafından yapılan hukuka aykırı işlemlerle yatırımcıların büyük zarara uğratıldığını, müvekkilinin de onlardan birisi olduğunu, söz konusu bedelliden toplanan paranın izahnamede belirtilen döviz borçlarının kapanması, yatırım yapılması, maliyet düşümü ve satın alma politikalarının revize edilmesi için kullanılması durumunda daha güçlü bir sermaye ile çok daha değerli bir şirket olacağını, ancak şirket yetkililerinin bedelliden topladığı parayı hiçbir açıklama yapmadan … alımı için kullandığını ve şirket’in değerinin düşmesine sebep olduğunu, bu kapsamda TTK m.553 kapsamında işbu davayı açma zorunluluğunun hasıl olduğunu, tüm bu nedenlerle müvekkilinin zararının bilirkişi maharetiyle tespit edilmesini ve devamında davanın kabulü ile ile HMK m.107 kapsamında fazlaya dair talep ve dava hakları saklı katmak üzere şimdilik 2000 TL’nin dava tarihinden itibaren reeskont avans faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili savunmasında özetle; yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğunun tali olduğunu, tazminat talebinin ihraççıya yöneltilmeden yönetim kurulu üyelerine yönetilemeyeceğini, SPK m. 32/6 uyarınca, kamuyu aydınlatma belgelerinden doğan tazminat talebinin, zararın meydana geldiği tarihten itibaren altı ay içinde zamanaşımına uğrayacağını, davacı tarafın şirket yöneticilerinin kusurları sebebiyle zarara uğradığını ispatlayamadığını belirterek, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “… davacı tarafından, ‘şirket yöneticilerinin haksız işlemleri nedeniyle SPK tarafından şirkete idari para cezası uygulandığı, yine şirket yetkililerinin işlem ve eylemleri nedeniyle şirketin değerinin düşürüldüğü’ şeklindeki iddialara dayalı zararın tazmini talep edilmiş olup, davacının dava dilekçesi kapsamında iddia ettiği zararların dolaylı zarar niteliğinde olduğu anlaşılmakla hükmedilecek tazminatın şirkete ödenmesi talep edebileceği, ancak davacı vekilinin ise 17/08/2022 tarihli cevaba cevap başlıklı beyan dilekçesinde açıkça talep sonucunun davacı müvekkili lehine yapıldığını, davacı zarının TTK’nun 553. md kapsamında davalılardan talep edildiğini belirtmesi karşısında, benzer mahiyetteki Yargıtay 11. HD’nin 2018/3034 E. 2019/4617 K. Sayılı ilamı, İstanbul BAM 43. HD’nin 2021/1254 E. 2021/1540 K. Sayılı ilamı, İstanbul BAM 43. HD’nin 2021/827 E. 2021/830 K. Sayılı ilamı, İstanbul BAM 13. HD’nin 2020/758 E. 2020/974 K. Sayılı ilamındaki açıklamalar dikkate alınarak…” gerekçesiyle, davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkilinin farklı tarihlerde ve farklı bedellerde dava dışı … Tic AŞ’den hisse senedi aldığını, müvekkilinin hisse senedi almasından SPK’nın 03.12.2020 tarihli kararı ile onaylanan sermaye azaltımı ile eş zamanlı gerçekleştirilen sermaye artırımından şirketin gelir elde ettiğini, müvekkilinin yatırım yaptığı şirketin büyüme hedefinde olduğunu Kamuya Aydınlatma Platformu (KAP) açıklamalarından görüp bedelli sermaye artışına katılım sağladığını ancak şirketin sermaye azaltımı ile eş zamanlı gerçekleştirilen sermaye artırımından elde edilen gelirin %49’na tekabül eden 31.000,00 TL’yi 27.11.2020 tarihinde kamuya açıklanan formu kullanım yeri raporunda ve 18.12.2020 tarihli KAP tarafından ilan edilen izahnamenin 27.2 nolu halka arzın gerekçesi ve halka arz gelirlerinin kullanım yerleri başlıklı bölümündeki açıklamaların aksine … AŞ’nin devralınmasında kullandığını, ayrıca KAP’ta yayınlanan özel durum açıklamasında payların alım bedelinin 4,000.000,00 ABD Doları tutarındaki kısmı için kredi kullanılacağı belirtilmiş olmasına rağmen 08.04.2021 tarihinde gerçekleştirilen ödemenin 31.000,000,00 TL tutarındaki kısmının halka arz gelirlerinden karşılanmış olması yönündeki değişiklik hakkında kamuya açıklama yapmadığını bu sebeplerle şirkete 29.04.2021 tarihinde SPK tarafından idari para cezalarının uygulandığını, şirketin bu cezalar nedeniyle ciddi maddi zarara uğradığını, şirket yetkilileri tarafından yapılan hukuka aykırı işlemlerin yatırımcıları büyük zarara uğrattığını ,müvekkilinin de onlardan biri olduğunu, söz konusu bedelden toplanan parayı şirketin izahnamede belirtilen döviz borçlarının kapanması, yatırım yapılması, maliyet düşümü ve satın alma politikalarının revize edilmesi için kullanmış olması halinde güçlü sermaye ile çok değerli bir şirket olacağının ancak şirket yetkililerinin bedelliden topladığı parayı hiçbir açıklama yapmadan … alımı için kullandığını ve şirketin değerinin düşmesine neden olduğunu, bu kapsamda TTK 553 maddesi gereğince açılan davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddedildiğini, kararın haksız ve hukuka aykırı olduğunu ,mahkeme tarafından müvekkilinin dolaylı zarara uğradığı, varsayılarak davanın reddine karar verildiğini ancak müvekkilinin doğrudan zarara uğradığını mahkemenin müvekkilinin uğradığı zararı hatalı nitelendirdiğini, TTK kapsamında, tartışılan doğrudan zarar dolaylı zarar kavramlarına yer verilmediğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, dava dışı Anonim Şirketin yöneticilerinin eylemleri nedeniyle oluşan zararın TTK’nın 553 vd. maddeleri uyarınca tazmini talebine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Dosya kapsamından, davalıların dava dışı … Tic AŞ’nin yönetim kurulu üyeleri oldukları, SPK’nın 28.04.2022 tarihli 654 nolu kararı ile dava dışı … AŞ hakkında davacının ileri sürmüş olduğu iddialar gereğince idari para cezası tesis edildiği, söz konusu para cezasının dava dışı şirkete 29.04.2022 tarihinde bildirildiği, davacının bu sebeple şirketin zarara uğradığını ayrıca kendisinin de zarara uğradığını, zarara uğramalarına davalı şirket yetkililerinin eylemlerinin neden olduğunu iddia ederek iş bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır. TTK’nın 553. maddesine göre, yönetim kurulu üyeleri ve yöneticilerin kanun ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerine aykırı olarak kusurlu fiil ve işlemleri sonucunda şirketin uğradığı zarar sebebiyle şirkete, pay sahiplerine ve alacaklılara karşı zarardan sorumludurlar. Bilindiği gibi, yasa ve ana sözleşmenin kendilerine yüklediği görevleri gereği gibi yerine getirmeyen şirket yöneticileri bu yüzden oluşan zararlar nedeniyle ortaklığa, ortaklara ve ortaklık alacaklılarına karşı sorumludur. Yönetici aleyhine açılacak sorumluluk davasında asıl dava hakkı ortaklığa ait olup, böyle bir davanın açılabilmesi genel kurulun bu yönde bir karar alması koşuluna bağlıdır. Ancak zarar gören ortakların da yöneticiler aleyhine dava açma hakkı bulunmaktadır. Ortak tarafından açılacak dava, ortaklığın dava açabilmesi için alınması gerekli genel kurul kararına bağlı da değildir. Ortakların dava açma hakkı da doğrudan doğruya zarar ve dolaylı zarar durumuna göre değişiklik gösterir.Bu nedenle, ortağın doğrudan zararı ile dolaylı zararın açıklanması gerekmektedir.Doğrudan zarar, anonim şirket ortaklarının veya alacaklılarının, yönetim kurulu üyelerinin fiilleri sonucunda, şirketin zararından bağımsız olarak uğradıkları zararlardır. Dolaylı zarardan ise ancak ortaklığın zarara uğraması ve bu zararın ortaklığın mal varlığında bir azalmaya sebep olması halinde uğranılan zarar anlaşılır. Ortaklığın zararı, ortakların ve alacaklıların dolayısıyla zararlarının ön şartıdır. TTK’nın 553 ve 555/1. maddesine göre, yönetim kurulu üyeleri kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettikleri taktirde şirketin uğradığı zararın tazminini her pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini talep edebilir.Nitekim Yargıtay 11.HD.’nin 11.06.2007 tarihli, E.6334-K.8881 sayılı kararında belirtildiği üzere: “…Şirket envanterine intikal ettirilmeyen gelirler ve dağıtım kararı alınmayan karlar şirketin olup, ortakların bu yöndeki zararları doğrudan doğruya zararları olmayıp dolaylı zarardır. Zira özellikle kâr payının dağıtımı belirli koşulların oluşmasına ve belirli kararların alınmasına bağlı bulunduğundan, buna ilişkin tutar ortakların doğrudan uğradıkları zarar kalemi değildir”. Benzer başka emsal Yargıtay kararlarında da bu husus tekrarlarmıştır.Keza Yargıtay 11.HD.’nin 15.10.2009 tarihli, E.556-K.10596 sayılı kararında belirtildiği üzere, “…Davalı şirket müdürlerinin, şirket tarafından açılan bir davada davadan vazgeçmeleri sonucu davacı ortağın zarar gördüğü iddiasında bu zarar doğrudan doğruya zarar olmayıp, dolaylı bir zarara ilişkindir. Davacı taraf bu zarar karşılığının şirkete değil de kendisine ödenmesini istediğine göre bu davanın dinlenme olanağı yoktur”. Yöneticinin ortaklığın mal varlığını azaltan veya kötüleştiren yasa ve ana sözleşme hükümlerine aykırı davranışları, ortaklar ve alacaklıların da dolaylı zarar görmesine yol açar. Zira bu tür tasarruflar payları oranında ortakları etkiler. Başka bir anlatımla, ortaklığın doğrudan doğruya zarar görmesi, ortakların dolaylı zararı olarak sonuç doğurur. Ancak TTK’nin 555. maddesi gereğince ortak, dolaylı zarar nedeniyle açtığı davada hükmedilecek tazminatın kendisine değil, ortaklığa verilmesi yönünde talepte bulunabilir.Davacı, davalı yöneticilerin ortağı olduğu şirketi zarara uğrattıklarını ileri sürerek zararın tazminini talep etmişse de mahkeme gerekçesinde işaret edildiği üzere, davacının dava dilekçesi kapsamında iddia ettiği zararların dolaylı zarar niteliğinde olduğu anlaşılmakla hükmedilecek tazminatın şirkete ödenmesi talep edilmelidir. TTK’nın 555/1. maddesine göre şirketin uğradığı zararın tazminini şirket ve her bir pay sahibi ancak şirkete ödenmesini isteyebilecekken somut olayda zararın dava dilekçesi sonuç ve istek kısmına göre davacıya ödenmesinin talep edilmesi karşısında HMK’nın 26/1.maddesi uyarınca taleple bağlılık kuralı gereği davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığından, yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; 3-Davacı tarafça yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 27.04.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.