Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1370
KARAR NO: 2023/1801
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/04/2023
NUMARASI: 2023/19 E. – 2023/336 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/369 Esas sayılı dava dosyasında … Ticaret ve Turizm Ltd. Şti.’nin davalı olduğunu, dava devam ederken davalı bu şirketin sicilden terkin edilerek silinmiş olduğunu, mahkemenin 20/01/2022 tarihli celsesinde davaya kaldığı yerden devam edebilmesi ve terkin edilen şirketin ihya edilmesi için taraflarına dava açmak üzere süre verildiğini, söz konusu 20/01/2022 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı doğrultusunda bu ihya davasının ikame edildiğini, ihya davasından sonra şirketin davada temsil edilebilmesi için ayrıca şirketin son temsilcisi şirket müdürü …’a tebligat çıkartılması gerektiğini, Ticaret Sicil Müdürlüğüne ayrıca dava dilekçesinin gönderilerek ihbar edilmesinin de tamamlanması gereken bir prosedür olduğunu ileri sürerek, … Ticaret ve Turizm Ltd. Şti.’nin devam etmekte bulunan İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/369 Esas sayılı dosyası yönünden ihya edilmesine, son yetkili şirket müdürü …’ın şirketin temsilcisi olarak seçilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sicil Müdürlüğü vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin TTK.m.32 ve Ticaret Sicili Yönetmeliği m.34 hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, müvekkilinin resen terkin işlemini, “6102 sayılı Kanunun Geçici 7’nci maddesi” ve 30.12.2012 tarihli ve 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olan Münfesih Olmasına Veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler İle Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliğ’in 5’inci maddesi, 6103 sayılı Türk Ticaret Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 20/1 maddesi ve Anonim ve Limited Şirketlerin Sermayelerini Yeni Asgari Tutarlara Yükseltmelerine ve kuruluşu ve Esas Sözleşme Değişikliği İzne Tabi Anonim Şirketlerin Belirlenmesine İlişkin Tebliğ’in 7.maddes kapsamında olduğunu, tesis edilen işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu Geçici 7’nci Maddenin 15’nci fıkrasının, “Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” hükmünü haiz olduğunu, müvekkili Ticaret Sicili Müdürlüğünün, mahkeme hükmü olmaksızın bir şirketi tekrar sicile tescili yükümlülüğü bulunmadığını, re’sen terkin işleminin hukuka ve kanuni prosedüre uygun olduğunu, davacı vekilince re’sen terkin işleminin eksik veya usulsüz olduğuna dair bir iddianın da ileri sürülmediğini, müvekkilinin aleyhine yargılama giderleri ve vekâlet ücretine hükmedilmeyeceğini savunmuştur. Davalı … vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin … Ticaret … Ltd. Şti.’nin müdürü olduğunu, müvekkiline aylık 3.000.000 TL maaş ödemesi yapılacağı yönünde anlaşmaya varıldığını, ancak herhangi bir ödemenin yapılmadığını, müvekkilinin yapılmayan maaş ve masraflar yönünden alacak talebinde bulunduğunu, müvekkilinin felç geçirmesi nedeniyle sağlık problemleri yaşadığını belirterek müvekkilinin hak ve alacaklarının yasal faiziyle kendisine ödenmesi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, şirketin ihyası istemine ilişkindir. Mahkememizce yapılan yargılama sonunda 27/05/2022 tarih 2022/282 Esas , 2022/447 Karar sayılı ilamı ile “Dava dilekçesi incelendiğinde, ihyası istenen şirket olarak … Ticaret ve Turizm Ltd. Şti’nin gösterildiği, yetkili şirket müdürü denerek …’ın isim ve adresine yer verildiği, davanın ihbar edilmesi denilerek İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün ihbar edilen konumunda gösterildiği, tevzi formu incelendiğinde ise davalının … Ticaret ve Turizm Ltd. Şti olarak göründüğü, mahkememizce yapılan tensip tutanağının “b” bendinde “Şirket ihyası davasında İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ile şirketin en son temsilcisinin (kayyım atanmak üzere ) davalı konumunda olması gerektiğinden, dava dilekçesinde bu kişilerin ihbar edilen gibi gösterilmesi nedeni ile davacı vekiline İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ve şirket yetkilisini davalı gösterir maddi hata düzeltme dilekçesini vermesi için 1 hafta süre verilmesine, ” , “c” bendinde ise “2 nolu ara kararı yerine getirildiğinde , dava dilekçesi, maddi hata düzeltme dilekçesinin ve tensip zaptının tebliğine, ” denildiği, tensip tutanağının davacı vekiline 14/05/2022 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen maddi hata düzeltme dilekçesi verilmediği görüldüğünden, ihya davalarında İstanbul Ticaret Sicil müdürlüğünün davalı konumunda gösterilmesi gerekmesi nedeniyle hasımsız dava açılmayacağından davanın usulden reddine” şeklinde karar verilmiştir. Davacı vekili mahkememizce verilen karara karşı istinaf yoluna gitmiştir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2022/1279 Esas 2022/1431 Karar ve 03/11/2022 tarihli ilamı ile “Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 119. maddede, dava dilekçesinde nelerin yer alacağı düzenlenmiştir. 119/1b bendinde davacı ile davalının adı, soyadı ve adreslerine yer verilmiştir. 119/2.fıkrasında, birinci fıkranın (a), (d), (e), (f) ve (g) bentleri dışında kalan hususların eksik olması halinde hakimin davacıya eksikliği tamamlaması için bir haftalık kesin süre vereceği, bu süre içerisinde eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın açılmamış sayılacağına karar verileceği belirtilmiştir. Somut davada, yukarıda yer verildiği üzere, davacılar tarafından şirketin ihyası ile ilgili olarak açılan davada davalı olarak yer alması gereken İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ve tasfiye sonucu terkin edilen şirketin son tasfiye memurunun dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmediği, ancak ihbar edilen ve ihyası istenen şirket kısmında yer verildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece davacı tarafa HMK’nın 119/2.maddesi doğrultusunda eksikliğin tamamlanması için kesin süre verilmesi ve uygun sonuç çerçevesinde hüküm tesis edilmesi gerekir iken tensip ara kararı uyarınca davacılar vekiline süre verilmiş olması, bu sürenin de kesin olduğunun belirtilmediği ve ayrıca bu hususun ayrı bir muhtıra ile belirtilmediği dikkate alınmaksızın dosya üzerinde karar verilmiş olması HMK’nın ilgili hükümlerini uygun olmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.6 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına” şeklinde karar verilerek mahkememiz kararı kaldırılmıştır. Dosya yukarıdaki esas numarasına kaydedilmiştir. İlgili şirketin sicil kaydı alınıp incelendiğinde; İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünce 24/09/2013 tarihinde sicil kaydının resen terkin edildiği görülmüştür. TTK nın geçici 7. maddesine göre bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2 yıl içinde aşağıdaki halleri tespit edilen ya da bildirilen anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyeleri ve ticaret sicilinden kayıtlarının silinmesi, ilgili kanunlardaki tasfiye usulüne uyulmaksızın bu madde uyarınca yapılır denilerek ilgili durumlar aynı maddenin a – e bentleri arasında sayılmıştır.Aynı maddenin 2. Fıkrasına göre davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket veya kooperatiflere bu madde hükümleri uygulanamaz denilmektedir. Aynı maddenin 15. Bendinde ise ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilirler. TTK geçici 7. Maddenin 4a ve 4b bentlerinde ” (4) Ticaret sicili müdürlüklerince;a) Kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanır. Yapılacak ihtar, ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderilir. İlan, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçer. Ayrıca anılan ilan, bildirici niteliği haiz olarak ilgili ticaret ve sanayi odası veya ticaret, sanayi ya da deniz ticaret odasının internet sitesinde aynen yayımlanır.b) 559 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereğince sermaye artırımında bulunmayarak münfesih olan şirketlere yapılacak ihtarda; ortaklarından, yönetici veya denetçilerden ya da müdürlerinden tebliğ tarihinden itibaren iki ay içinde tasfiye memurunun bildirilmesi, aksi takdirde, bu madde hükümlerine göre ticaret sicili kayıtlarından unvanın silineceği, şirkete ait malvarlığının unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal edeceği ve bunun kesin olduğu açıkça yazılır.” denilmektedir. TTK geçici 7. Maddesinin 15 nolu bendinde ” Bu maddede düzenlenmeyen hususlarda ilgili kanun ve esas sözleşmelerde öngörülen usullere göre hareket edilir. Bu madde gereğince tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek malvarlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder. Hazine bu şirket ve kooperatiflerin borçlarından sorumlu tutulmaz. Tasfiye memurlarının sorumlulukları konusunda, özel kanunlardaki sorumluluğa ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla bu Kanun veya Kooperatifler Kanunu hükümleri uygulanır. Ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” denilmektedir. İhyası istenen şirketin 24/09/2013 tarihinde resen terkinine karar verilmiş olup dava tarihi itibariyle 5 yıllık sürenin geçtiği görülmüştür.İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk dairesine ait 2021/604 Esas 2021/851 Karar nolu ilam incelendiğinde, “….Mahkemece, adına kayıtlı araç bulunan şirketin terkin tarihinden itibaren beş yıllık yasal sürenin geçmiş olması nedeniyle davanın hak düşürücü süreden sonra açılması nedeniyle reddine karar verilmiştir. TTK’nın geçici 7.maddesinin 15.fıkrasının son cümlesinde, ticaret sicilden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaati bulunanların haklı sebeplere dayanarak, silinme tarihinden itibaren beş yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği düzenlenmiştir. Anılan fıkranın ikinci cümlesinde ise bu maddeye göre tasfiye edilmeksizin unvanı silinen şirket veya kooperatiflerin ortaya çıkabilecek mal varlığı, unvana ilişkin kaydın silindiği tarihten itibaren on yıl sonra Hazineye intikal eder düzenlemesi bulunmaktadır. Somut olayda, şirketin 31/07/2013 tarihinde sicil kaydının resen silindiği, şirket ortağı tarafından beş yıllık yasal süre geçtikten sonra ihya talep edildiği açıktır. Ancak, yasal düzenlemeye göre on yıllık sürenin dolmaması nedeniyle şirkete ait aracın Hazineye intikal etmesi koşulu gerçekleşmemiştir. Bu durumda, şirketin, ortada tasfiyesi gerekli bir mal varlığı bulunduğundan yasa koyucunun amacı doğrultusunda uyuşmazlığın çözülmesi gerekir. Yasa maddesinde, terkinden itibaren beş yıllık sürede ihya talep edilebileceği belirtilmesine karşın, şirketin mal varlığının on yıl sonra Hazineye intikal edeceği düzenlendiğinden, bulunduğu kabul edilmelidir. Şirkete ait mal varlığının Hazineye intikal etme süresi olan on yıldan önce ne şekilde işlem yapılacağına ilişkin TTK’nın geçici 7. Maddesinde bir düzenleme bulunmaktadır. Ortada bir hukuki düzenleme eksikliğinin mi (kanun boşluğu), yoksa yasa koyucunun bilinçli bir susmasının mı bulunduğunun belirlenmesi önem taşımaktadır. Kanun boşluğu, sorunun çözümüne katkı sağlayacak bir hukuk kuralının bulunmaması şeklinde tanımlanabilir. Ancak, açık bir düzenleme yapılmamış olması her zaman kanun boşluğu anlamına gelmeyebilir. Bir sorun hakkındaki çözüm başka bir alanda düzenlenmiş olabilir. Somut olayda gerek TTK’da gerekse başka mevzuatta düzenleme bulunmadığı gibi konuya ilişkin bir örf ve adet bulunmamaktadır. Hukuki bir sorun hakkında, hukuk sistemi mutlaka bir çözüm üretmek zorundadır. Yasanan bir düzenleme öngörmediği bir sorunun çözümsüz bırakılması düşünülemez. Kanun koyucunun bir konuda düzenleme yapmamış olması, o konuyu olumsuz düzenlemek istediği anlamına gelmez. Bu açıklamalara göre, somut olaydaki uyuşmazlık yönünden bir kanun boşluğunun bulunduğunun ve bu boşluğun, TMK’nın 1.maddesiyle hakime verilen yetki kapsamında doldurulması gerektiği kanaatine varılmıştır. Kanun boşluğunun doldurulmasında, TTK’nın geçici maddesine yansıyan kanun koyucunun iadesinin esas alınması uygun olacaktır. Kanun koyucu, mevcut düzenlemeyle, terkin edilen şirketlerin ortaya çıkacak mal varlıklarının on yıl sonra Hazineye intikal edeceğini kabul ettiğine göre, bu süre dolmadıkça, şirket ortaklarının bu mal varlığı üzerindeki haklarının devam ettiğini kabul etmiş durumdadır. Ortada bir mal varlığı bulunduğuna göre, bu mal varlığının tasfiyesi için şirketin ihyasına karar vermekten başka çözüm bulunmamaktadır. Aksinin kabulü, yasanın düzenlediği on yıllık sürenin anlamsız hale gelmesi sonucunu doğurur. Bu açıklamanın bir sonucu olarak, mal varlığının Hazineye intikal süresi olan on yıllık süre doluncaya kadar ortaya çıkacak mal varlığının tasfiyesi amacıyla ihya talebinde bulunabileceği sonucuna varılmıştır. Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusu haklı bulunmuş, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının bu nedenle kaldırılarak yeniden hüküm verilmesi gerekmiştir. Şirketin, adına kayıtlı aracın satış ve bedelinin paylaştırılması istemiyle sınırlı olarak ihyasına karar verilmiş, ancak şirket tasfiyesiz terkin olduğundan, tasfiye memuru atanmamıştır. Şirket, terkin öncesi temsil durumuna göre temsil edilecektir ” denilmiştir. Terkin tarihinden itibaren dava tarihine kadar 5 yıllık süre geçmiş ise de bir önceki paragrafta yazılı istinaf ilamında da belirtildiği üzere, 5 yıllık süre geçmiş olsa da davaya ek tasfiye hükümlerine göre bakılması gerektiği kanaatine varılmıştır. Bir önceki paragrafta yazılı istinaf ilamında, tasfiye memuru atanmaksızın şirketin terkin öncesi temsil durumuna göre temsil edileceği ile ilgili açıklama yapılmış ise de bu hususun ayrıntılı olarak değerlendirildiği Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01/03/2017 tarih 2017/11-3184 Esas 2021/1107 karar nolu ilamda da belirtildiği üzere, davaya ek tasfiye hükümlerine göre devam edileceğinden şirkete tasfiye memuru atanması gerektiği kanaatine varılarak, davacının ihya istemekte hukuki yararı bulunduğu ve ihya şartları oluştuğundan İstanbul 4 Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/369 esas sayılı dosyasında taraf teşkilinin sağlanması davanın devamı , verilecek kararın kesinleştirilmesi ve infazı işlemleri ile sınırlı olmak kaydı ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde … sicil numarası ile kayıtlı … Turizm Limited Şirketi’nin ihyasına, Tasfiye memuru olarak …’ın atanmasına karar vermek gerekmiştir. Davalı tasfiye memuru … vekili cevap dilekçesinde müvekkilinin sağlık problemleri nedeniyle tasfiye memuru olarak görev yapamayacağını iddia etmiş, buna ilişkin sağlık durumunu gösterir raporları 19/04/2023 tarihli dilekçesi ekinde sunmuş olup, davacılar vekili son duruşmadaki beyanında davalı tasfiye memuru …’ın iş bu dosyada kendisini vekil ile temsil ettirebildiği gibi yine İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/369 Esas sayılı dosyasında da kendisini vekil ile temsil ettirebileceğini bu nedenle tasfiye memuru olarak atanmasına herhangi bir engelin bulunmadığını bildirmiş olup, sadece İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/369 Esas sayılı dosyasında ilgili şirketin davalı olarak gösterilmesi nedeniyle, taraf teşkilinin sağlanması ve yargılamanın devamı amacıyla ek tasfiye talep edildiğinden, …’ın iş bu dosyada olduğu gibi o dosyada da kendini vekil ile temsil ettirebileceği, kaldı ki incelenen sağlık raporlarında da tasfiye memuru olarak görev yapmasını engelleyici sağlık probleminin olmaması nedeniyle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir. ” gerekçesiyle, davanın kabulü ile İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/369 Esas sayılı dosyasında taraf teşkilinin sağlanması, davanın devamı, verilecek kararın kesinleştirilmesi ve infazı işlemleri ile sınırlı olmak kaydı ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünde … sicil numarası ile kayıtlı … Ticaret ve Turizm Limited Şirketi’nin ihyasına, tasfiye memuru olarak …’ın atanmasına, karar kesinleştiğinde, davacı tarafça yazılı olarak talep edilmesi halinde masrafı davacı tarafa ait olmak üzere kararın tescil ve ilanı ile İstanbıl Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazı yazılmasına, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı … vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasalara aykırı olduğunu, müvekkilinin sağlık raporlarının dikkate alınmadığını, müvekkilinin sağlık durumu için hastaneye sevki ile heyet raporu aldırılmadan hüküm tesisinin hukuka uygun olmadığını, müvekkilinin dava nedeniyle ağırlaşan sağlık problemleri ve sonrasında gerekçeli kararın kendisine tebliğinden sonra durumunun iyice ağırlaştığını, ihyası istenen şirket nedeniyle uğradığı maddi ve manevi kayıplar ve yaşadığı sıkıntıları adeta yeniden yaşadığını, ihyası istenen şirketten alacak ve talep haklarının saklı olduğunu, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin kendisine yükletilmesinin de zaten emekli maaşından başka geliri bulunmayan ve ağır sağlık problemleri nedeniyle geçim sıkıntısı had safhada olan müvekkilini daha zor duruma düşürdüğünü, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın Geçici 7.maddesi uyarınca sicilden resen terkin edilmiş olan şirketin ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı … vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacılar vekili, İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/369 Esas sayılı dava dosyasında … Ticaret ve Turizm Ltd. Şti.’nin davalı olduğunu, dava devam ederken davalı bu şirketin sicilden terkin edilerek silinmiş olduğunu, mahkemenin 20/01/2022 tarihli celsesinde davaya kaldığı yerden devam edebilmesi ve terkin edilen şirketin ihya edilmesi için taraflarına dava açmak üzere süre verildiğini ileri sürerek, adı geçen şirketin şirketin ihyasına karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 27/05/2022 tarihli ve 2022/282 Esas, 2022/447 Karar sayılı kararı, Dairemizin 03/11/2022 tarihli ve 2022/1279 Esas, 2022/1431 Kararı ile; davacılar tarafından şirketin ihyası ile ilgili olarak açılan davada davalı olarak yer alması gereken İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü ve tasfiye sonucu terkin edilen şirketin son tasfiye memurunun dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmediği, ancak ihbar edilen ve ihyası istenen şirket kısmında yer verildiği, bu nedenle davacı tarafa HMK’nın 119/2.maddesi doğrultusunda eksikliğin tamamlanması için kesin süre verilmesi ve uygun sonuç çerçevesinde hüküm tesis edilmesi gerekirken tensip ara kararı uyarınca davacılar vekiline süre verilmesi ve bu sürenin de kesin olduğunun belirtilmemesi, ayrıca bu hususun ayrı bir muhtıra ile belirtilmemesi ve dosya üzerinden karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunarak kaldırılmıştır. Dairemiz kaldırma kararı sonrasında mahkemece yeniden yargılama yapılarak istinafa konu eldeki karar verilmiştir. Her ne kadar Dairemiz kaldırma kararında ihyanın TTK’nın 547.maddesi uyarınca talep edildiği belirtilmiş ise de, dava dış şirketin TTK’nın Geçici 7.maddesi kapsamında resen terkin edildiği anlaşılmıştır. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü müzekkere cevabı ve kayıtlarına göre; ihyası istenilen … Ticaret ve Turizm Ltd. Şti.’nin 24/09/2013 tarihinde, TTK’nın Geçici 7.maddesi ve 30.12.2012 tarih ve 28513 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Tebliğ hükümleri uyarınca sicil kaydının resen silindiği, davalı …’ın şirketi temsile yetkili müdür olduğu anlaşılmaktadır. TTK’nın Geçici 7. maddesinde şirketlerin hangi şartlarda ve usullerle sicilden resen terkin edileceği düzenlenmiştir. Aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi ile Ticaret Sicili Müdürlüklerince; kapsam dâhilindeki şirket ve kooperatiflerin ticaret sicilindeki kayıtlı son adreslerine ve sicil kayıtlarına göre şirket veya kooperatifi temsil ve ilzama yetkilendirilmiş kişilere bir ihtar yollanacağı, yapılacak ihtarın ilan edilmek üzere Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi Müdürlüğüne aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren otuzuncu günün akşamı itibarıyla, 11.02.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, 4/c bendine göre terkin sebepleri bulunan şirketlerin faaliyetlerini devam ettirme isteğinde bulunmaları halinde, münfesih olma nedenini verilen süre içinde ortadan kaldırıp ticaret siciline bildirmelerinin ihtar edileceği, aynı maddenin 11. bendi uyarınca, ihtara rağmen süresinde işlem yapmayan şirketin unvanının ticaret sicilden re’sen silineceği, aynı maddenin 15. bendinde “…ticaret sicilden kaydı silinen şirket veya kooperatifin alacaklıları ile hukuki menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirketi veya kooperatifin ihyasını isteyebileceği,” düzenlemeleri yer almaktadır. İhyası istenen şirketin 24/09/2013 tarihinde resen terkinine karar verilmiştir. Mahkemece bu kapsamda inceleme yapılarak şirketin ihyasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. TTK’nın Geçici 7.maddesindeki sebeplerle resen terkin edilen şirketin ihyası davasında husumetin sadece ilgili Ticaret Sicil Memurluğuna yöneltilmesi gerektiğinden şirket eski yöneticisi …’a da davanın yöneltilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenle adı geçen davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile davanın davalı … yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmek üzere hükmün kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir. Tasfiye memuru olarak atanan … vekilince her ne kadar davalının sağlık sorunları nedeniyle bu görevi yerine getiremeyeceği ileri sürülmüş ise de bu davalının kendisini eldeki davada vekille temsil ettirdiği gibi İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/369 Esas sayılı dosyasının görülmesi ve infazı işlemlerinde de kendisini bir vekille temsil ettirebileceği nazara alındığında davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinaf konu kararının düzeltilmek üzere kaldırılmasına ve davanın esası hakkında yeniden hüküm verilmesine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca davalı … vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davalı … aleyhindeki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, 2-Davalı … Sicil Müdürlüğü aleyhindeki davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün … sicil numarasında kayıtlı iken TTK’nın Geçici 7.maddesi uyarınca sicil kaydı resen terkin edilmiş olan … Ticaret ve Turizm Limited Şirketi’nin sicil kaydının, İstanbul 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/369 Esas sayılı dosyasının görülmesi ve infazı işlemleriyle sınırlı olmak üzere ihyasına, 3-Yukarıda 2.maddede belirtilen ek tasfiye işlemleri için, …’ın tasfiye memuru olarak atanmasına,4-Karar kesinleştikten sonra ticaret siciline tescil ve Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilanına, 5-Davalı … Sicil Müdürlüğü yasal hasım olduğundan ve ticaret sicil müdürlüğü tarafından yapılan işlemlerin usulsüzlüğü davacı tarafından iddia edilmediğinden, davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, davacı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 6- Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca takdir edilen 17.900,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine,7-HMK’nın 333. maddesi uyarınca, bakiye gider avanslarının karar kesinleştiğinde, yatıran taraflara iadesine,8-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden: a-Davalı … vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; istinaf peşin karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep hâlinde, ilk derece mahkemesince davalıya iadesine, b-Davalı … tarafından karşılanan 492,00 TL başvuru harcı gideri ile 189,00 TL posta gideri olmak üzere, toplam 681,00 TL kanun yolu giderlerinin davacılardan alınarak davalı …’a verilmesine, 9-Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 09/11/2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.