Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1331 E. 2023/1423 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1331
KARAR NO: 2023/1423
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/02/2023
NUMARASI: 2022/780 E. – 2023/128 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilince terkin edilen … Limited Şirketi aleyhine Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile başlatılan takipte şirketin tasfiye aşamasında olduğunun öğrenildiğini, tasfiye memuru tespit edilerek ödeme emrinin tebliğ edildiğini, tasfiye memuru …’ın tebliğ edilen ödeme emrine itiraz edildiğini, bu süreçte şirketin terkin edildiğinin öğrenildiğini, ancak tasfiye aşamasında müvekkiline olan borçların ödenmeden tasfiyenin tamamlandığının anlaşıldığını ileri sürerek, alacakların tahsil için şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … Sicil Müdürlüğü vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin TTK’nın 32 ve Ticaret Sicil Yönetmeliği 34.maddesi hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye sürecinde yetki ve sorumluluğun şirketin tasfiye memurunda olduğunu, olağan tasfiye sürecinde, şirketin kurucusu ve tasfiye memurunun bu süreçte açılan davaya rağmen şirketi terkin etmesinin kendi kusuru olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığını savunarak müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesini talep etmiştir. Davalı Tasfiye Memuru … vekili, savunmasında özetle; takibin başlatıldığı tarihte şirket alacaklıların üç kez ilanla davet edildiğini, son ilanından itibaren 6 ay geçtikten sonra şirketin terkin edildiğini, bu süreçte tasfiye memuruna başvurmayan davacının kötü niyetli olduğunu, şirketin bu nedenle genel kurulca alınan kararla terkin edilerek 15.09.2021 tarihli sicil gazetesinde ilan yapıldığını, söz konusu takibin ise 21.10.2021 tarihinde başlatıldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Şirketin ticaret sicilinden silinmesi işlemi kurucu değil, açıklayıcı nitelik taşır. İncelenen dosyalar kapsamına göre; sicilden tasfiye sonucu terkin edilen TASFİYE HALİNDE … LİMİTED ŞİRKETİ aleyhine açılmış derdest takip dosyası bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının ihya davası açmakta hukuki menfaati olup, tüzel kişiliğin ihyasının talep edilmesi olanaklı bulunduğundan; İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu’nun … sicil numarasında kayıtlı TASFİYE HALİNDE … LİMİTED ŞİRKETİ’nin sicil kaydının yeniden ihyasına, tasfiye memuru olarak …’ın atanmasına karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. Davacı vekili tarafından 20/02/2023 tarihi itibariyle sunulan dilekçede Mahkememizce verilen hükümde takip dosyasında sehven maddi hata yapıldığını, takip dosyasının … Esas olduğununun bildirdiği anlaşılmıştır. Mahkememizce verilen 16/02/2023 tarihli kararda … LİMİTED ŞİRKETİ’nin sicil kaydının Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile sınırlı olmak üzere ihyasına karar verilmek istenmiş ise de, ilgili kısa kararda sehven takip dosysasının ‘…’ olarak yazıldığı anlaşılmış…” gerekçesiyle davanın kabulü ile … Limited Şirketinin sicil kaydının Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasının yürütülmesi, sonuçlandırılması ve bu uyuşmazlık kapsamında ortaya çıkacak hukuki ihtilafların görülmesi ve infazı işlemleri ile sınırlı olmak üzere yeniden ihyasına, ek tasfiye için önceki tasfiye memurunun görevlendirilmesine, karar verilmiştir.Bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı Tasfiye Memuru … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerekirken, mahkemece davalının iddiaları ve bunlara ilişkin delillerin değerlendirmeden karar verildiğini, kararda gerekçe gösterilmemesi nedeniyle davalının hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, sunulan delillerin göz ardı edilerek gerekçenin açık, anlaşılır, neden, nasıl, hangi yasal gerekçeleri ve hangi kanıtların değerlendirildiğinden bahsedilmeksizin hüküm kurulduğunu, şirketin TTK’nın 543. maddesinde belirtilen şekilde tasfiye ve terkin edildiğini, gerekli ilanların yapılmasına rağmen davacının başvuruda bulunmadığını, terkin sonrası artık şirketin varlığından söz edilemeyeceğinden tasfiye memurunun itirazı üzerine takibin durduğunu, son ilanda alacaklıların ne şekilde başvuruda bulunacaklarının açıklanması nedeniyle terkinin usulüne uygun yapıldığını, belirtilen şekilde beyanda bulunulmaması nedeniyle şirketin terkin edilmesine ilişkin savunmaların dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, şirketin borcu bulunmadığını, borcu olsa dahi tasfiye memurunun sorumlu olmadığını, tasfiye memurunun tasfiye sürecindeki yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirdiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 547. maddesi uyarınca, ek tasfiye işlemleri için şirket sicil kaydının ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekili tarafından, yasal süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İhyası talep olunan şirketin tasfiyesinin sona erip 15.09.2021 tarihinde tescil edilerek ticaret sicil kaydının terkin edildiği anlaşılmıştır. Şirketin yetkili organlarınca alınan karar uyarınca TTK’nın 530 ve devamı maddelerine göre tasfiye sürecine girmiş, davalı tasfiye memurunca tasfiyeye ilişkin ilan ve işlemler yapılarak şirket sicilden terkin edilmiştir. TTK’nın 547. maddesi, ek tasfiye başlığı altında; “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu  anlaşılırsa, son tasfiye memurları,  yönetim kurulu  üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret  mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir” düzenlemesini getirmiştir. Davacının, terkin edilen şirket aleyhine Ankara … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında ilamsız takip başlattığı anlaşılmaktadır. Buna göre terkin olan şirketle ilgili yapılacak işlemlerde, şirketin temsili ve verilecek kararların infazı için terkin edilmiş şirketin ihyasını talep etmekte davacının hukuki yararı bulunmaktadır. Mahkemece TTK’nın 547. maddesi uyarınca tasfiye sonucu terkin olan şirketin ihyasına karar verilmiş olmakla, anılan madde hükmü uyarınca, son tasfiye memuru olduğu anlaşılan davalı tasfiye memurunun ek tasfiye işlemleri için de tasfiye memuru olarak atanmasında yasa ve usule aykırılık bulunmamaktadır. Anayasa hükümü uyarınca tüm mahkeme kararlarının gerekçeli olması zorunludur. HMK’nın 297.maddesinde gerekçede bulunması gereken hususlar anlaşılmıştır. Buna göre mahkemece, terkin edilen şirketin kayıtlarının getirtilerek ihya koşullarının oluşup oluşmadığının değerlendirildiği görülmüştür. Şirketin terkin edilmeden önceki döneme ilişkin borcunun bulunup bulunmadığı, takip hukuku ve buna ilişkin yapılacak yargılama sonucu belirlenebilecektir. Tasfiyeye ilişkin ilanların yapılmış olması ihya kararı verilmesine engel değildir. Mahkemece şirketin ihyasına karar verilmesi, buna ilişkin yeterli gerekçenin bulunması nedeniyle davalının buna ilişkin istinaf nedeni yerinde değildir. Mahkemece davacının talebi üzerine yargılama gideri yönünden hükmün tavzihine ilişkin verilen ek karar taraflara tebliğ edilmesine rağmen hükme yönelik bir istinaf başvurusu bulunmadığından yargılama giderlerine ilişkin ek karar incelenmemiştir. Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tasfiye memuru tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının davalı tasfiye memurundan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20.09.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.