Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1265 E. 2023/1514 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1265
KARAR NO: 2023/1514
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 19.01.2023
NUMARASI: 2022/712 Esas – 2023/46 Karar
DAVA: Sözleşmenin İptali
Taraflar arasındaki sözleşmenin iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Bankası A.Ş … Bankacılık şubesinde mevduat hesabı açmak istediği sırada, … Bankası A.Ş … Özel Bankacılık çalışanları tarafından, mevduat hesabı açma sözleşmeleri adı altında müvekkilinden habersiz ve irade dışında … A.Ş adına yatırım sözleşmeleri imzalatıldığını ve bu sözleşmeler … Bankası A.Ş yahut … Bankası A.Ş’nin resmi olarak yüzde yüz iştiraki olan … A.Ş tarafından müvekkilinin iradesi dışında doldurulduğunu, müvekkilinin CİMER’e yaptığı şikayetler sonrasında … Bankası A.Ş avukatlının bu işlemlerin kendileri ile alakası olmadığını, bu işlemlerin ve sözleşmenin … A.Ş’nin sorumluluğunda olduğunu belirttiklerini, müvekkilinin beyan ettiği üzere kendisinin asla ve hiç bir zaman diliminde … A.Ş’ye giderek hiç bir sözleşme yahut başka evrak doldurmadığını ve imzalamadığını, müvekkili … Bankası A.Ş … Özel Bankacılık Şubesine sadece mevduat hesabı açmak için sözleşme imzaladığını ve sadece imza attığını başka herhangi bir yazı yazmadığını, sözleşme doldurmadığını beyan ettiğini, ayrıca zaten resmi kayıtlara göre … A.Ş’nin … Bankası A.Ş’nin yüzdü yüz iştiraki olduğunu, davalarının kabulü ile müvekkili ile davalı taraf arasında yatırım amaçlı hesap açılışı ve işletimi için akdedilmiş olarak görülen 32 sayfalık 30/04/2020 tarihli, Sermaye Piyasası Araçları Alım Satım Aracılığı Çerçeve Sözleşmesi Genel Hükümleri Sözleşmesi ile 28 sayfalık 30/04/2020 tarihli Sermaye Piyasası Araçları Alım Satım Aracılığı Çerçeve Sözleşmesi Özel Hükümler (Yurt Dışı Piyasalarda Alım Satım İşlem Aracılığı Sözleşmesi) başlıklı sözleşmelerin iptaline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacı müşteri ile müvekkili şirket arasında farklı yatırım araçlarına ilişkin olarak farklı sözleşmeler akdedildiğini, buna göre işlemler gerçekleştirilmek üzere davacı müşteri tarafından açılan farklı hesaplardan bizzat davacı tarafça, kendisine ait emir ve talimatlara uygun olarak yatırım işlemleri gerçekleştirildiğini, davacı ile müvekkili şirket arasında; 30/04/2020 tarihinde; Sermaye Piyasası Araçları Alım Satım Aracılığı Çerçeve Sözleşmesi Genel Hükümler, Sermaye Piyasası Alım Satım Aracılığı Çerçeve Sözleşmesi Özel Hükümler (Yurt Dışı Piyasalarda Alım Satım İşlem Aracılığı Sözleşmesi) akdedildiğini, davacı bu sözleşmeleri bizzat kendisi ıslık imza ile imzaladığını, sözleşmenin imza sayfasında yer alan açıklama kısmında /-sözleşme metninde yer alan- Bir örneğini teslim aldığını, sözleşmenin tümünü okuyup içeriğini aynen kabul ettiğini beyanını ıslak imzası ile onayladığını, aldatılarak sözleşme akdedildiği iddiasında olan davacının tek yapması gereken hesap açılışına itiraz etmesi veya açılmış hesabından işlem gerçekleştirmemek yani hesabı kullanmamak olduğunu, buna karşılık davacı bunların hiçbirini yapmadan, bizzat kendisi mobil hesabından aylarca yatırım işlemleri gerçekleştirmeye devam ettiğini, işlemler ile üstlenmiş olduğu risk gerçekleşince önce zarardan sorumlu olmayacağına dair alacak davası açtığını, daha sonra sözleşmelerden caydığına ilişkin ihtar yolladığını, son olarak da huzurdaki davayı ikamet ederek sözleşmelerin iptalini talep ettiğini, davacının ulaşmaya çalıştığı tek sonucun kendi irade ve isteği ile gerçekleştirdiği yatırım işlemleri uyarınca üstelenmiş olduğu ekonomik riskin sonuçlarına katlanmaktan kurtulma çabası olduğunu, bu amaç için ortaya koyduğu ve artık hakkın kötüye kullanılmasına denk gelen davranışların hukuki koruma görmeyeceğine inançlarının tam olduğunu, bu nedenlerle 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açılmadığından huzurdaki davanın reddine, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın müvekkili şirket yönünden reddine, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin karşı tarafa bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı tarafça yukarıda inceleme yapılan İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/350 esas sayılı dosyasının dava dilekçesinde iş bu davada sözleşmenin iptaline gerekçe göstererek ileri sürdüğü 30.04.2020 tarihli sermaye piyasası araçları alım satım aracılığı çerçeve sözleşmesi genel hükümler ve 30.04.2020 tarihli sermaye piyasası araçları alım satım aracılığı çerçeve sözleşmesi özel hükümler yurt dışı piyasalarda alım satım işlem aracılığı sözleşmelerinin okudum, anladım ve bir suretinin teslim aldım şeklindeki ifadelerini bizzat el yazısı ile yazarak sözleşmenin bir suretinin teslim edildiğine dair yükümlülüklerin davalı şirketçe yerine getirilmediğini aynı şekilde ileri sürmüş ve iş bu davadaki talebinden fazla olarak yapılan işlemler nedeniyle uğradığı zararın tazmini talep etmiştir. Yani iş bu davadaki sözleşmenin iptaline dayanak olarak davacı tarafça ileri sürülen hususlar aynı hususların dava dilekçesi ile ileri sürülmesi nedeniyle İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/350 esas sayılı dosyasında tartışılarak bir sonuca varılacaktır. Her iki dosyadaki taleplerin aynı mahiyette olmaması nedeniyle derdestlik olmayacağı da dikkate alındığında sonraki tarihli iş bu davadaki sözleşmenin iptali talebi yönünden davacının dava açmasında hukuki yararı olmadığı…” gerekçesiyle, davanın hukuki yarar yokluğundan, dava şartı noksanlığı nedeniyle HMK’nın 114/1-h. ve 115/2 maddeleri uyarınca usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Söz konusu Forex sözleşmelerinin feshi talebiyle açmış oldukları davanın yapılan yargılaması sonunda İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığının 2022/712 E.-2023/46 K. Sayılı, davanın reddine dair vermiş olduğu kararın hukuka aykırı olduğunu, gerekçede de belirtildiği üzere her iki dosyadaki taleplerinin aynı mahiyette olmadığını, İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinde açmış bulundukları davada, davalı tarafın sözleşmenin hazırlanmasında ve uygulamasında kusurları bulunduğu ve bu kusurlara dayalı olarak müvekkilin zarara uğratılmış olması nedeniyle bu zararların tazminini talep ettiklerini, oysa ki usulden reddine karar verilen davada, aradaki sözleşmelerin geçersiz olduğunu, iptal (fesih) edilmesi gerektiğini iddia ile sözleşmelerin feshini talep ettiklerini, İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmekte olan davada, sözleşmenin geçerli ya da geçersiz olmasından ziyade, aradaki sözleşmeye binaen yapılan işlem ve uygulamalardan ötürü oluşan bir zararın mevcudiyeti tartışıldığını, o dava açısından da sözleşmelerin geçerli olup olmaması bir ön uyuşmazlık mahiyetinde olduğunu, ancak mahkemenin taleple bağlı olduğunu, bu sebeple İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesindeki işbu davayı açmaları taraflarınca elzem görüldüğünü, bu nedenlerle açmış oldukları bu davanın görülerek sonuçlandırılması yahut daha önce açılmış bulunan İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/350 E. Sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesi gerekirken izah edildiği üzere hukuki yarar yokluğu gerekçe gösterilerek usulden reddi bozmayı gerektirdiğini, x Sermaye Piyasa Kurulunun ” Yatırım Kuruluşlarının Kuruluş ve Faaliyet Esasları ”, ” Müşteriye risklerin bildirilmesi yükümlülüğü ” resmi tebliğanametsine göre bu tür yatırım kuruluşlarının sözleşmelerin mevduatlarda belirtildiği şekilde imzalandığının ve söz konusu belirtilen mecburi alanların müşteriye el ürünü yazısı ile yazdırılma zorunluluğu yerine getirildiğini ispat yükümlülüğü mevcut olduğunu, ayrıca yine aynı tebliğnameye göre yatırım kuruluşlarının sözleşmelerin asıllarını saklama ve gerektiğinde adli makamlara sunma zorunluluğu mevcut olduğunu, söz konusu tebliğnamede de Madde 24, 25, 26, 27’deki tebliğine göre müvekkilimin kendi el yazısı ile riskleri anladığına dair irade beyanını ortaya koyan ve sözleşmelerin geçerliliğini belirleyici zorunlu bir kural olan özellikle ” okudum, anladım ve bir nüshasını teslim aldım ” ibaresinin müvekkiline ait el ürünü yazı ile doldurması zorunlu olduğu alanlar banka çalışanları tarafından doldurulduğunu, bundan dolayı da söz konusu sözleşmelerin iptali adına hukuk yoluna başvurma zaruri bir hal aldığını, öyle ki davacı kurumun söz konusu sözleşmeleri 15 aydır arşivde aradıklarını belirttiğini, hayatın doğal akışı dahilinde dünyada hiç bir kurumda arşiv araması 15 aydan fazla sürmediğini, söz konusu sözleşmeleri İstanbul Başsavcılığı yahut diğer açtıkları davalardaki hakimliklerin ve İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi de dahil olmak üzere hiç bir adli kurumun gücü davacı kuruma gönderdikleri onlarca celb kararına rağmen bu sözleşmeleri almaya yetmediğini, birden fazla adli kurumun 15 aydan fazladır resmi olarak bu sözleşmeleri ısrarla talep etmelerine rağmen, haklılıklarını kanıtlayacak kriminal incelemesi olmaması adına davacı kurum tarafından ispat yükümlülükleri olmasına rağmen sözleşmeler adli kurumlara verilmediğini, Anlatılan nedenlerle anılan kararın kaldırılması suretiyle dosyanın yeniden ele alınarak davanın kabulü yahut daha önce açılmış bulunan İstanbul 8.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/350 E. Sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesi gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talepleri gibi karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı ile imzalandığı iddia edilen yatırım sözleşmelerinin davacı iradesi dışında aldatmaya dayalı imzalandığı, sözleşmelerdeki imza ve yazıların davacıya ait olmadığı iddiasıyla, taraflar arasındaki 30.04.2020 tarihli Sermaye Piyasası Araçları Alım Satım Aracılığı Çerçeve Sözleşmesi Genel Hükümler sözleşmesi ile aynı tarihli Sermaye Piyasası Araçları Alım Satım Aracılığı Çerçeve Sözleşmesi Özel Hükümler başlıklı sözleşmelerin iptaline karar verilmesi taleplerine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yazılı gerekçe ile hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş, karara karşı yasal sürede davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi HMK 355 maddesi uyarınca istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince davacının davalı aleyhine açmış olduğu ve derdest olan İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/350 esas sayılı dosyasının dava dilekçesinde iş bu davada sözleşmenin iptaline gerekçe göstererek ileri sürdüğü 30.04.2020 tarihli sermaye piyasası araçları alım satım aracılığı çerçeve sözleşmesi genel hükümler ve 30.04.2020 tarihli sermaye piyasası araçları alım satım aracılığı çerçeve sözleşmesi özel hükümler yurt dışı piyasalarda alım satım işlem aracılığı sözleşmelerinin okudum, anladım ve bir suretinin teslim aldım şeklindeki ifadelerini bizzat el yazısı ile yazarak sözleşmenin bir suretinin teslim edildiğine dair yükümlülüklerin davalı şirketçe yerine getirilmediğini aynı şekilde ileri sürdüğü ve iş bu davadaki talebinden fazla olarak yapılan işlemler nedeniyle uğradığı zararın tazmini talep ettiği anlaşıldığından, eldeki davada hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle karar verildiği anlaşılmaktadır. Dosya içinde yer alan davacının davalı aleyhine açtığı ve İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/350 esas sayılı dosyasında derdest olan dava dilekçesinin incelenmesinde; davacının müvekkilinin davalı ile sözleşme imzaladığını hatırlamadığı, müvekkiline sözleşme ve hesap açılış belgelerinin verilmediği, sözleşme esnasında bilgilendirme hakkında müşterinin kendi el yazısı ile mutabık kaldım, okudum anladım gibi ibareleriyazması ve imzalaması gerektiği halde bu prosedürlere uyulmadığı, bu nedenle zarara neden olduğu iddiası ile birlikte davalının yanlış bilgilendirme ve yönlendirme ile davacı zararına da yol açtığı,yine işlemler esnasında davalı yanca davacının zararına işlem ve eylemler gerçekleştirmesi sonucu davacı zararına yol açıldığı, bu kapsamda davacının davalı tarafa verdiği herhangi bir pozisyon kapama taahhüdü olmamasına rağmen 27-28 Haziran 2020 tarihinde acık pozisyonların kendiliğinden kapatılması sonucu davacının 1.200.000 USD zararının doğduğu, yine davacının stop emri olmasına rağmen 240.000 USD tutarında dört adet işlemle zarara uğratıldığı, yine alaş satış spreadi proğramda bekleyen emirleri patlatma amacıyla yeni hesaba out edilmiş proğram üzerindeki emirler, firmanın meta proğramında bekleyen işleme kasıtlı zarar ettirma amaçlı, algoritma kullanılmak suretiyle bekleyen emirler çalıştırılmamak suretiyle de davacının zararına yol açıldığı ileri sürülerek, davacının davalı işlemleri nedeniyle uğradığı zararın tazmini talep edilmiştir. Davacının eldeki davada, davalı ile arasında imzalandığı iddia edilen yatırım sözleşmelerinin davacı iradesi dışında aldatmaya dayalı imzalandığı, sözleşmelerdeki imza ve yazıların davacıya ait olmadığı iddiasıyla iptalleri için açılmış olduğu, yukarıda açıklandığı ve ilk derece mahkemesinin gerekçesinde işaret ettiği üzere, İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2022/350 esas sayılı davasında dava dilekçesinde iş bu davada sözleşmenin iptaline gerekçe göstererek ileri sürdüğü 30.04.2020 tarihli sözleşmelerini okudum, anladım ve bir suretini teslim aldım şeklindeki ifadelerini bizzat el yazısı ile yazarak sözleşmenin bir suretinin teslim edildiğine dair yükümlülüklerin davalı yanca yerine getirilmediğinin aynı şekilde ileri sürüp, iş bu davadaki taleplerinden fazla olarak yapılan işlemlerle uğradığı zararın tazminini talep ettiği anlaşılmakla, davacının taraflar arasındaki sözleşmenin geçersizliği nedeniyle iptali isteminde hukuki yararı bulunmadığı gerekçesiyle kurulan hüküm isabetli olup, aksi yöndeki davacı vekili istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28.09.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.