Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1260 E. 2023/1202 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1260
KARAR NO: 2023/1202
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06/02/2023 tarihli ara karar.
NUMARASI: 2021/845 Esas
DAVANIN KONUSU: Alacak
Taraflar arasındaki tazminat davasının davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ilamda yazılı nedenlerle ihtiyati hacze itirazın kabulü ile haczin kaldırılmasına dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, ihtiyati haciz talepli dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile müvekkili arasında 12.09.2019 tarihli … marka binek araçlar yetkili servis sözleşmesi ve … marka hafif orta ticari araçlar yetkili servis sözleşmesi ile Kartal …Noterliğince tasdik olunan 26.05.2015 tarihli … araç bayilik sözleşmesi ve aynı Noterliğin 27.11.2015 tarihli … araç bayilik sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmelerin 01.03.2021 tarihinde feshedilmesine kadar davalı şirketin yetkili servis ve araç bayii olarak faaliyet gösterdiğini, davalı şirket ile imzalanan sözleşmelerin derhal ve haklı nedenle feshedildiğini, … Ticaretin, davalı …’nun bir ticari işletmesi olup davalı …’nun da tacir olduğunu, tacir sıfatıyla ticari işletmede yürütülen faaliyetler nedeniyle oluşan borçlardan tüm mal varlığı ile sorumlu olduğunu, ticari ilişkilerinin sona ermesinin ardından … Tic.-… adlı ticari işletmenin 22.09.2021 tarihinde tür değişikliğine giderek … Otomotiv AŞ adını aldığını, tek pay sahibinin davalı … olduğunu, şirket esas sermayesinin şahıs şirketinin öz varlığından karşılandığının Ticaret Sicil Gazetesi kayıtlarından anlaşıldığını, bu nedenle her iki davalı hakkında dava açıldığını, 2020 yılı yaz aylarında alınan bir ihbar sonucu alacaklar ekip lideri pozisyonunda çalışan … isimli kişinin bazı bayilerle işbirliği yaparak görev ve yetkilerini kötüye kullandığı, bayilerin alacak hesaplarında usulsüz değişiklikler yaptığı, cari hesapları manipüle ettiği, bayilerden olan gerçek alacak bakiyesinin cari hesaba yansıtılmadığı, bayi banka limit risk bilgilerinin kasıtlı şekilde hatalı raporlanmasının sağlandığı ve bu işlemlerle kendisine ve bir kısım bayilere usulsüz menfaat sağladığının belirlendiğini, davalının da 2014-2020 döneminde aldığı bir kısım ürün bedellerini gereği gibi ya da hiç ödemediğini, … tarafından yapılan işlemler ile davalının yüklü miktarda borcunun gizlendiğinin tespit edildiğini, bu sebeple … ve aynı departmanda çalışan kişilerin iş akitlerinin feshedildiğini, haklarında dava açıldığını, ceza soruşturmasının sürdüğünü, davalı taraf ile alacağın tahsili yönünde yapılan görüşmelerden sonuç alınamadığını, bağımsız denetim şirketinden alınan rapor ile davalının 2021 yılı Şubat ayı itibariyle ana para ve işlemiş temerrüt faizi olmak üzere toplam 301.175.635,00 TL borcu bulunduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine davalılar hakkında da suç duyurusunda bulunulduğunu, davalının imzalanan sözleşmeleri ihlal ettiğini, borcunu tam olarak ödemediğini, şirket çalışanı … ile işbirliği yaparak zarara yol açtığının denetim raporuyla tespit edildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik (ana para) 204.774.587,00 TL’nin her bir alacak kalemi yönünden muacceliyet tarihinden itibaren 31.08.2021 tarihine kadar işlemiş faizi 96.401.048 TL olmak üzere toplam 301.175.635-TL’nin her bir anapara alacak kaleminin normal şartlarda tahsil edilmiş olması gereken tarihlerden itibaren işleyecek faizi ile birlikte (mükerrer faiz olmamak üzere) davalıdan tahsili ile davalının mal kaçırma ihtimali bulunması nedeniyle 301.175.635,00 TL’sını karşılayacak miktarda davalılar adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarına teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili, savunmasında özetle; taraflar arasındaki bayilik sözleşmenin 21.1 maddesi uyarınca İstanbul mahkemelerinin yetkili olduğunu, davacının iddialarını kendi bilişim sisteminde üretilen bilgi ve belgelere ve ücret karşılığı denetim şirketince oluşturulan KPMG raporuna dayandırdığını, davacının kendi çalışanının eylemlerinden müvekkillerinin sorumlu tutulamayacağını, davacının dayandığı verilerin tek yanlı, resmi muhasebe kayıtlarına dayanmayan ve Kanunun kabul ettiği içeriğe sahip olmayan yanıltıcı veriler olduğunu, müvekkili hakkında yürütülen soruşturmada iddianame düzenlenerek kamu davası açılmadığını, davanın haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince 28.06.2022 tarihli ara karar ile; ihtiyati haciz talebinin kabulüne ve %20 oranındaki teminat karşılığında 301.175.635,00 TL’sını karşılayacak miktarda davalılar adına kayıtlı menkul ve gayrimenkul mallar ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklar üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmiştir. Davalılar vekilince, ihtiyati haciz kararına karşı sunulan itiraz dilekçesinde özetle; davacının iddialarını yaklaşık olarak ispat edemediğini, bu iddiaların ispatının yargılamayı gerektirdiğini, hukuka aykırı olarak ihtiyati haciz kararı verildiğini, davacının iddialarını kendi bilişim sisteminde üretilen bilgi ve belgelere ve ücret karşılığı denetim şirketince oluşturulan KPMG raporuna dayandırdığını, ancak bu verilerin tek yanlı, resmi muhasebe kayıtlarına dayanmayan ve Kanunun kabul ettiği içeriğe sahip olmayan yanıltıcı veriler olduğunu, müvekkili hakkında yürütülen soruşturmada iddianame düzenlenerek kamu davası açılmadığını, müvekkilinin mal kaçırmaya yönelik eylemi olmadığını, bu saiki gösteren herhangi bir delil sunulmadığını, müvekkillerinden … yönünden davanın husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, bu müvekkili hakkında ihtiyati haciz kararı verilemeyeceğini, davacının müvekkilinden alacağı bulunmadığını, ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığını savunarak, davanın reddi ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen 21.09.2022 tarihli ara karar ile ihtiyati haciz kararına itirazın reddine dair karar verilmiş, bu ara karara karşı davalılarca yapılan istinaf başvurusu sonucunda Dairemizin 2022/2324 Esas, 2022/1756 Karar sayılı ve 22.12.2022 tarihli kararı ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu 21.09.2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati hacze itirazların yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati hacze itiraz talebini değerlendirdiği 06.02.2023 tarihli kararında; “Talep mahkememizce verilen 28/06/2022 ve 22/12/2022 tarihli kararlara itiraz ve ihtiyati haciz kararının kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkememizin 28/06/2022 tarihli kararı ile davacı yanın ihtiyati haciz talebi kabul edilmiş ,bu karara karşı davalı tarafça yapılan itirazın reddine dair 21/09/2022 tarihli karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı tarafça istinaf yoluna başvurulmuştur. İhtiyati haciz kararına itirazın reddine ilişkin kararın istinaf incelemesinde olduğu aşamada davalılar vekili tarafından 30/11/2022 günlü duruşmada sunulan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/26280 sayılı soruşturma dosyasına ait bilirkişi raporundaki tespitler uyarınca ihtiyati haczin kaldırılması yönünde talepte bulunulmuş, bu konuda ayrıca 09/12/2022 tarihli dilekçe ibraz edilmiştir. Davacı vekilinin de 14/12/2022 tarihli dilekçe sunduğu anlaşılmıştır. Davalılar vekilinin talebi hakkında mahkememizce 22/12/2022 tarihli ara karar oluşturulmuş ve hali hazırda davalılar hakkında devam eden ve mahkememizce de beklenmesi uygun görülen İstanbul Anadolu C.Başsavcılığı dosyasının 2021/26280 soruşturma dosyası, bu dosyada alınan bilirkişi heyeti raporuyla yapılan tespitler mahkememiz dosyasına sunulan denetim raporu ve diğer deliller bir arada değerlendirildiğinde mahkememizin 28/06/2022 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasını gerektiren bir durum olmadığından HMK 396 maddesindeki koşullar gerçekleşmediğinden davalılar vekilinin bu yöndeki talebinin reddine karar verilmiştir. İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesi’nin 2022/2324 E. 2022/1756 K. Sayılı 22/12/2022 tarihli kararı ile mahkememizin 21/09/2022 tarihli kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Gerek İstanbul Bam 14. Hukuk Dairesinin kararı ile mahkememiz kararının kaldırılması sonucu davalıların 28/06/2022 tarihli ihtiyati haciz kararına itirazlarının yeniden değerlendirilmesi gerekse mahkememizin 22/12/2022 tarihli kararına yönelik itirazların değerlendirilmesi için duruşma açılmış ve taraf vekillerinin beyanları alınmıştır. Mahkememizde açılan davada mahkememizce bekletici mesele yapılan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 2021/26280 sayılı soruşturma dosyasında mahkememizde açılan davaya dayanak teşkil eden olaylar nedeniyle şüpheliler hakkında dava açmaya yeterli delil bulunmadığı gerekçesi ile kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkememizin 21/09/2022 tarihli kararının kaldırılmasına ilişkin istinaf dairesinin kararı , dava konusu olaya ilişkin olarak yürütülen Savcılık soruşturma dosyasında alınan bilirkişi raporu ve sonucunda verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar içeriği ile dosyaya sunulan İş mahkemesi dosyasına ait bilirkişi raporu içeriği bir arada değerlendirildiğinde davacı yan iddiaları bakımından yaklaşık ispat koşulunun mevcut olmadığı, davacı iddialarının yalnızca davacı tarafın talebi üzerine hazırlanan raporla sınırlı kaldığı anlaşılmakla davalı yanın Mahkememizin 28/06/2022 ve 22/12/2022 tarihli kararların yönelik itirazlarının kabulüne, davalılar hakkında verilen 28/06/2022 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur. ” gerekçesiyle, davalıların 28/06/2022 ve 22/12/2022 tarihli ara kararlara yönelik itirazlarının kabulüne, davalılar hakkında verilen 28/06/2022 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; mahkemenin yukarıda aktarılan 06.02.2023 tarihli kararının kendisinin verdiği önceki kararlarda işaret edilen hukuki tespitlerle çeliştiğini, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/26280 sayılı dosyası kapsamında şüpheliler arasında bulunan davalı şirket yetkilisi hakkında hatalı olarak takipsizlik kararı verildiğini, davalı şirket yetkilisinin adeta korumaya alınarak hakkında dava açılamadığını, müvekkili çalışanı olan şüpheliler … ve …’ın kendiliklerinden bayiler lehine işlem yapması hayatın olağan akışına ve mantığa aykırı olduğundan lehine işlem yapılan diğer bayilerden bu işlemlere iştirak edenlerin tespit edilmediği hususuna değinilerek ceza davasının açıldığı İstanbul Anadolu 22.Aliye Ceza Mahkemesince iddianamenin iade edildiği, bu karar yapılan itirazın kesin olarak İstanbul Anadolu 15.Ağır Ceza Mahkemesi nezdinde reddedildiğini, taraflar arasında imzalanmış bir ikale protokolü bulunmadığını, İstanbul BAM 14.Hukuk Dairesinin kaldırma kararının eksik inceleme gerekçesi içerdiğini, mahkemece ihtiyati hacze itirazın kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılması kararına gerekçe yapılamayacağını, yine mahkemenin savcılık dosyasındaki bilirkişi raporuna dayanmasının da hatalı ve çelişkili olduğu, zira ilk olarak ihtiyati haczin kabulü gerekçesinde de bu rapora atıf yaptığını, şimdi de ret kararına gerekçe yaptığını, savcılık dosyasındaki 22.11.2022 tarihli rapordaki tespitlerin iddialarını doğruladığını, şüphelilerin eylemleri nedeniyle bir kısım bayilere menfaat sağlandığı (ki raporda bu bayilerden birisinin davalı şirket olduğunun açıkça belirtildiği, müvekkil firmanın zarara uğratıldığını açıkça ortaya koyulduğunu, bilirkişi raporunda bu suçların davalı bayii lehine işlendiği, davalı bayiye menfaat sağlandığı, bu fiiller sebebiyle müvekkil şirketin zarara uğradığı açıkça ve kesin bir dille belirtilmişken, savcılık bu tespitleri iddianamesine taşımışken, davalı asil hakkında kamu davası açılması artık kaçınılmaz bir hal almış iken hukuka ve adalete aykırı olarak kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmesinin adeta davalıyı yargısal denetimin dışında tuttuğunu, kovuşturmaya yer olmadığı kararı bakımından hukuk hâkiminin bağlı olmadığını, hukuk mahkemesinin önündeki uyuşmazlığı balletmek için tüm delilleri toplaması ve değerlendirmesi gerektiğini, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın davalı tüzel kişiliğin menfaat sağladığı ve müvekkilinin zarara uğratıldığı gerçeğini değiştirmeyeceğini, iş mahkemesinde görülmekte olan dava dosyasına ait bilirkişi raporunun esas alınmasının da talihsiz olduğunu, zira o dosyada görev yapan bilirkişilerin görevlerini açıkça ve hoyratça suiistimal ettiğini, kötüye kullandıklarını, yok hükmünde olacak, kurulacak hükümde değerlendirmeye bile tabi tutulamayacak bir rapora gerekçede yer vermenin hatalı olduğunu, bu rapora itiraz ettiklerini, KPMG raporunun bankalardan temin edilen dekontlar, Gelir İdaresi Başkanlığı’ndan temin edilen fatura verileri, … Otosan nezdinde tutulan muhasebe verileri, finansal kuruluşlardan temin edilen faktöring verileri, tüm para transferlerine ilişkin hesap dökümleri ile hazırlandığını, müvekkilinin teminat sunulması şartına bağlı olarak verilen ihtiyati haciz karar uyarınca, 60.235.127,00 TL gibi oldukça yüksek bir tutar üzerinden 04.07.2022 tarihli teminat mektubunu dosyaya sunduğunu, bu itibarla davalı tarafın bu karar nedeniyle uğraması muhtemel tüm riskler ve zararların teminat altına alındığını, buna rağmen ihtiyati haciz kararının kaldırılmasının müvekkilini hukuki koruma kapsamından çıkardığını, mahkemenin ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına dair verdiği 06.02.2023 tarihli ara kararın müvekkil açısından telafisi imkansız zararların doğmasına neden olacağını, yüksekçe bir meblağ teminat da mahkeme veznesinde hazır tutulduğundan, ihtiyati haczin kaldırılmasına ilişkin yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasın istinafın kabulüne, davalıların menkul ve gayrimenkülleri ile 3.kişilerdeki hak ve alacaklarına ihtiyati haciz tatbiki yönünde karar verilmesini verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, tazminat istemine; istinaf, ihtiyati haciz kararına davalılarca yapılan itirazın kabulü ile ihtiyati haciz ara kararının kaldırılmasına dair 06.02.2023 tarihli ara karara ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında ihtiyati haciz talebinin kabulüne karşı davalılarca yapılan itirazın 06.02.2023 tarihli ara kararla kabulüne karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı taraf, karşı tarafla olan bayilik sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, bayilik ilişkisi sırasında, kendi elemanı dava dışı … ile davalının iş birliği yaparak muhasebe kayıtlarına müdahale ettiklerini, dava dışı kişinin iş akdinin feshedilerek hakkında iş mahkemesi nezdinde dava açıldığını, ayrıca suç duyurusunda bulunulduğunu, alınan denetim raporunda adı geçen çalışanın bayilerin alacak hesaplarında usulsüz değişiklikler yaptığı, cari hesapları manipüle ettiği, bayilerden olan gerçek alacak bakiyesinin cari hesaba yansıtılmadığı, bayi banka limit risk bilgilerinin kasıtlı şekilde hatalı raporlanmasının sağlandığı ve bu işlemlerle kendisine ve bir kısım bayilere usulsüz menfaat sağladığının belirlendiğini, davalının da bu çalışanla birlikte hareket ederek kendisini maddi zarara uğrattıklarını ileri sürerek, zararının tazmini istemiş, ayrıca ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda verilen 21.09.2022 tarihli ara karar ile, ihtiyati haciz kararına itirazın reddine dair karar verilmiş, bu ara karara karşı davalılarca yapılan istinaf başvurusu sonucunda Dairemizin 2022/2324 Esas, 2022/1756 Karar sayılı ve 22.12.2022 tarihli kararı ile; ilk derece mahkemesinin istinafa konu 21.09.2022 tarihli ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati hacze itirazların yeniden görülmesi için dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Mahkemece yeniden yapılan itiraz incelmesi sonunda, davalıların itirazının kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına karar verilmiştir. İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Maddede, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahıstan olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiş, maddenin 2. fıkrasında ise, 2 bent halinde, vadesi gelmemiş borçlardan dolayı, borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir. İİK’nın 258. hükmüne göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gerekenin, alacağın usul kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir.Somut olayın incelenmesinde; mahkemece, ihtiyati hacze itirazın reddine ilişkin ara kararında değinilen ikale protokolü adlı bir protokolün de taraflar arasında bulunmadığı davacı vekilinin beyanlarından anlaşılmakla dosya kapsamında bulunan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/26280 sayılı soruşturma dosyası, savcılık bilirkişi raporu incelenmiş olup gerek İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2021/26280 sayılı soruşturma dosyası, gerek bu dosya kapsamındaki bilirkişi raporları, takipsizlik kararı ve tüm dosya kapsamı birlikte nazara alındığında, dosyanın bulunduğu bu aşamada ihtiyati haczin şartlarının oluşmadığı, yaklaşık ispatın sağlanamadığı görülmektedir. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında toplanacak delil durumuna göre talep edilmesi ve şartların oluşması halinde her zaman ihtiyati haciz kararı verilmesinin mümkün olduğu da nazara alındığında bu aşamada dosyaya ibraz edilen bilgi ve belgeler yaklaşık ispat için yeterli kabul edilecek nitelikte olmayıp ilk derece mahkemesince verilen itirazın kabulü ile ihtiyati haczin kaldırılmasına dair 06.02.2023 tarihli ara kararda usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, İİK’nın 265/son ve HMK’nın 353/1.b.1. maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi ara kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca, ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye irat kaydına, 3-İhtiyati haciz talep eden davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 12.07.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.