Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1238 E. 2023/1549 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1238
KARAR NO: 2023/1549
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/01/2023
NUMARASI: 2022/847 E. – 2023/70 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Taşıma Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin yönetim kurulu başkanı olan …’nın, 15.02.2022 tarihinde İstanbul-Guangzhou seferini yapan uçaktan bilet aldığını, müvekkili şirketin Çin vatandaşı diğer müdürlerinin de aynı uçuştan bilet aldıklarını, Covid-19 seyahat kısıtlamaları sebebiyle, davalının ve Çin Konsolosluğun internet sitesinde belirtilen ülkeye girme koşulları doğrultusunda, testlerin yapılarak formların doldurulduğunu, test sonuçlarının negatif çıkması üzerine check-in işlemlerinin yapıldığını, işlem sırasında test sonuçları kontrol edilerek uygun olduğunun belirlendiğini ve davalı şirket personelince biniş kartlarının teslim edildiğini, pasaport kontrolü sırasında belgeler ve PCR test sonuçlarının bir kez daha kontrol edilerek yolcuların pasaport kontrol kapısını geçmelerine izin verildiğini, ancak uçağa biniş için kapıya gelindiğinde … ve …’ın PCR testlerinin erken yapılması gerekçe gösterilerek uçuşa kabul edilmediklerini, aynı zamanda test yapan … ve …’ın ise uçağa sorunsuz şekilde kabul edildiğini, şirketin dört müdürünün de aynı anda hava alanında uçağa biniş saatinden yaklaşık 9 saat önce test yaptırdıklarını, davalının internet sitesindeki bilgilerde uçağa biniş için 9 saatten daha kısa bir süre içinde test yaptırılması gerektiğine ilişkin bir açıklama bulunmadığını, süresinde testlerin yapılmasına rağmen müvekkili şirket yetkilisi …’nin biletinin iptal edilerek uçağa kabul edilmemesi zarara uğratıldığını, …’nin şirketin yönetim kurulu başkanı olması nedeniyle biletin müvekkilince alındığını, iptal sonucu müvekkilinin 15.560,00 USD zarara uğradığını ileri sürerek, 206,948,00 TL’nin ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, savunmasında özetle; davaya konu biletlerin davacı şirket adına değil, … adına düzenlendiğini, biletten kaynaklı hakkın sahibi adına davacı şirketçe dava açılmasının hukuka aykırı olduğunu, biletin kullanılamaması neticesinde meydana gelen sonuçların, adına bilet düzenlenen yolcu nezdinde doğduğunu, davacının aktif husumet ehliyeti bulunmadığını savunarak, davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davada sıfat, tarafın, dava konusu maddi hukuk ilişkisinin süjesi olup olmamasıyla ilgilidir. Taraf sıfatı (husumet), maddi hukuka göre belirlenen, bir subjektif hakkı dava etme yetkisini ya da bir subjektif hakkın davalı olarak talep edilebilme yetkisini gösteren bir kavramdır. Dava şartı olan taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir. Davacı tarafta yer alan taraf için aktif dava sıfatı, davalı tarafta yer alan taraf için pasif taraf sıfatından söz edilebilir. Uygulamada, ‘sıfat’ yerine ‘husumet’ terimi de kullanılmaktadır. Sıfat dava şartı olmayıp, itirazdır. Çünkü bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı davanın esasına girildikten sonra tespit edilebilir. Bu durumda ise dava esastan ret veya kabul edilir. Oysa, dava şartları davanın esasına girilmesini engelleyen niteliktedir. Ancak sıfat bir itiraz olduğundan, hâkim diğer itirazlar gibi taraf sıfatını da dava dosyasından anlayabildiği sürece kendiliğinden nazara alır. Sıfat, davada taraflardan birinin davaya konu subjektif dava hakkının bulunup bulunmadığı ile ilgili bir husustur. Tarafların sıfatının yargılama sonuna kadar devam etmesi zorunludur. Bu husus mahkemece re’sen gözönünde bulundurulmalıdır. Bir davada, taraflardan birinin, davacı ya da davalı sıfatının (aktif ya da pasif husumet ehliyetinin) olmadığı belirlenirse, artık bu davanın esasının çözümüne girilmeden, davanın husumet yokluğundan reddi gerekir. Bir kişinin belli bir davada davacı ya da davalı sıfatını haiz olup olmadığı şeklinde nitelendirilen husumetin, ileri sürülme zamanı yasa ile kabul edilen bir ilk itiraz olmadığı gibi, davalı tarafından ileri sürülmesi gerekli bir def’i de değildir. Davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece vâkıf olunduğu takdirde re’sen nazara alınması gerekli hukuki bir durumdur. (KURU Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, C.I., İstanbul 2001, s. 1157 vd.). Yukarıda kısaca değinildiği gibi, bir davada davacı olma sıfatı dava konusu hakkın sahibine (hamiline) aittir. Bir sözleşmeden dolayı, kural olarak yalnız sözleşmenin tarafları dava açabilir; üçüncü kişilerin taraf (davacı) sıfatı yoktur. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılamaya göre; davacı şirketin yönetim kurulu başkanı ve Çin vatandaşı olan …’in, 15 Şubat 2022 tarihinde saat 18:35 ve … sayılı İstanbul-Guangzhou seferine ülkesine dönmek için yine şirketin diğer Çin vatandaşı müdürleri olan …, … ve … ile aynı uçuş için bilet aldığı, bu itibarla adı geçen yolcular ile havayolu şirketi arasında sözleşme ilişkisinin kurulduğu, yolcuların check-in ve pasaport kontrolünden sonra THY kapı görevlileri tarafından, dava dışı yolcu … isimli yolcunun … numaralı bileti ve yolcu uçuş kaydı incelendiğinde PCR testinde kırmızı onay kaşesi bulunmaması sebebiyle uçuşa kabul edilmediği anlaşılmakla borç ilişkisinde ifayı talep yetkisinin alacaklıya ait olduğu, gereği gibi ifa edilmemesi halinde meydana gelen zararı talep yetkisinin de alacaklıya ait olacağı, uçağa alınmayan yolcuların davalıya karşı ifayı talep hakkı olup olmadığının ancak sözleşmenin tarafı olan yolcular tarafından açılmış bir davada tartışılabileceği, ifayı talep yetkisinin devrine ilişkin özel bir halin de somut olayda bulunmadığı anlaşıldığından, davacı şirketin Yönetim Kurulu üyesi olan dava dışı …’ın uyuşmazlığın tarafı olduğu ” gerekçesiyle, davanın aktif husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin, yönetim kurulu başkanı ve Çin vatandaşı olan …’nın 15.02.2022 tarihinde saat 18:35’de İstanbul-Guangzhou seferi için davalı şirketten bilet aldığını, şirketin Çin vatandaşı olan diğer müdürleri …, … ve … ile aynı uçuş için bilet aldıklarını, şirket yönetim kurulu başkanının o tarihteki Covid-19 uygulamalarına göre test yaptırarak gerekli belgeleri almasına rağmen usulsüz şekilde uçağa alınmadığını, uçak biletinin davalı şirket tarafından iptal edilmesi nedeniyle zarara uğrayan kişinin, faturadan da anlaşılacağı üzere müvekkili şirket olduğunu, yöneticinin, şirketi temsilen sık sık Çin’e seyahat ettiğini, iptal edilen uçuşa ilişkin biletin de, şirketi temsilen yapılan yolculuk için alındığını, hava yolu yolcu taşıma sözleşmesi, yolcunun kendisi tarafından yapabileceği gibi temsilci tarafından da yapılabileceğini, bu sözleşme üçüncü kişi lehine sözleşme olacak şekilde sözleşmeyi yapan kişinin değil, üçüncü bir kişinin yolcu sıfatını kazanmasına yönelik de yapılabileceğini, sözleşmenin üçüncü kişi yararına olacak şekilde yapıldığı durumlarda, uğranılan maddi zararın tazminini talep hakkının, üçüncü kişi adına sözleşmeyi yapan taraf bakımından da aynen geçerli olacağını, müvekkilinin bilet bedelini ödemesi ve faturanın müvekkili şirket adına düzenlenmesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, hava yolu bilet ücretinin istirdadı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı şirket vekili, müvekkilinin yönetim kurulu başkanı ve Çin vatandaşı olan …’nın 15.02.2022 tarihinde İstanbul-Guangzhou seferi için davalı şirketten bilet aldığını, şirketin Çin vatandaşı olan diğer müdürleri …, … ve …’da … ile aynı uçuş için bilet aldıklarını, şirket yönetim kurulu başkanının o tarihte yürürlükte bulunan kurallar gereğince süresinde Covid-19 testi yaptığını, bu durumun davalı çalışanlarınca belirlenmesine rağmen, uçuşa kısa bir süre kala, süresinde test yapılmadığı gerekçesi ile şirket yöneticisinin uçağa alınmadığını, şirket yöneticisinin, şirket faaliyetleri için seyahat etmesi ve bilet bedelinin bu kapsamda müvekkilince ödenmesi nedeniyle, ödenen miktarın istirdadı istenmiştir. Taşıma sözleşmesinin dava dışı yönetici … ile davalı arasında düzenlenmiştir. Bilet bedelinin başka bir kişi tarafından ödenmiş olması, dava dışı kişi ile ödeyen arasındaki iç ilişkide değerlendirilebilir. Bedelin ödenmiş olması davalıyı taşıma sözleşmesinin tarafı haline getirmez. Taşıma sözleşmesinin, davacı şirketçe …’yi temsilen yapıldığının kabul edilmesi halinde dahi sözleşmenin hüküm ve sonuçları temsil olunan üzerinde gerçekleşir. Eldeki davada, davalı yararına bir taşıma sözleşmesi yapıldığı da kanıtlanmamıştır. Bu nedenle taşıma sözleşmesinden kaynaklanan haklar ancak sözleşmenin tarafı olan … tarafından ileri sürülebilir. Davalının, tarafı olmadığı bir sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle sözleşmenin tarafının uğradığı tarafları tazmini için aktif husumet ehliyeti bulunmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesi yerinde olup, davacı vekilinin tüm istinaf başvuru nedenlerinin reddine karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1.maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.05.10.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.a maddesi uyarınca, dava konusunun değerine göre karar kesindir.