Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1214 E. 2023/1084 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1214
KARAR NO: 2023/1084
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23.02.2023 tarihli ara karar.
NUMARASI: 2022/208 E.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Taşıma Sözleşmesi Kaynaklı)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddi ara kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili ihtiyati haciz talepli dava dilekçesinde özetle; davalı şirket ile akdedilen 07.06.2018 tarihli nakliye sözleşmesi gereğince,davalı şirketin faaliyet konusu biyogaz teknolojisi kullanılarak elektrik santrali işletmesine gerekli ham maddenin (hayvansal atık)sürekli nakliyesi ve bir kısım atıkların santralden uzaklaştırılması işinin müvekkili tarafından üstlenildiğini, sözleşme gereğince müvekkilince üzerine düşen yükümlülükler eksiksiz yerine getirilmesine rağmen 07.06.2018 tarihli sözleşmenin 5.1 madde (iii) bendinde düzenlendiği üzere işin yapıldığı ayı takip eden ayın ilk haftası sağlanan mutabakata müteakiben ayın dördüncü haftası fatura karşılığı yapılacak ödemelerin davalı tarafından yapılmadığını, davalının ödeme yükümlülüğünü yerine getirmemesi üzerine ayrıntılı cari hesap raporuna göre süreç içinde davalıca düzensiz olarak yapılan ve sonrasında tamamen duran kısmi ödemeler düşülerek hizmetin karşılığı kesilen faturalara dayalı alacaklarının tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, ödeme emri tebliği üzerine davalı/borçlu tarafından haksız ve kötü niyetli olarak borca itiraz edildiğini, itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ayrıca davalı tarafından sunulan cevap dilekçesinde ve dilekçeye ekli davalı şirket yöneticilerinden … tarafından hazırlanan 05.09.2021 tarihli denetim raporunda, raporu kabul anlamına gelmemek kaydıyla 1.689.383,43 TL fazla fatura bedeli olduğunun beyan edildiğini, takip konusu alacak miktarının 7.381.376,00 TL olduğu gözetildiğinde davacının kendi yöneticisine hazırlattığı rapora göre dahi davalının asgari 5.691.993,00 TL borcunun bulunduğunun sabit olduğunu, bu miktar yönünden yaklaşık ispat koşulunun sağlandığını, müvekkili şirket tarafından davalı şirketin elektrik santrali işletmesine sözleşme gereğince yükümlülüklerine uygun olarak kesintisiz ve sürekli hammadde nakliyesinin yapıldığını, her ayın sonunda kantar ölçümlerine göre yapılan hizmete ilişkin da davalıya e-fatura ile gönderildiğini, fatura içeriklerinin davalı tarafından Wattsapp yazışmaları ile müvekkile gönderilen ölçüm onaylarına uygun olarak gönderildiğini, nakliye ve hizmetin müvekkil şirketçe yerine getirildiğini ancak hizmet bedelinin ödenmediğini, fatura bedellerinin ödeme günü sözleşme çerçevesinde belirlendiğini ancak vadesi geldiği halde davalı tarafça ödenmediğini, cari hesap dökümünde belirli olan ve İzmir … Noterliğinin … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile ödeme talep edildiği halde ödeme yapılmadığı dikkate alındığında alacaklarının teminatsız oluşu gözetilerek İİK’nın 257.maddesi gereğince İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra takibine konu alacakları yönünden şimdilik 5.691.993,00 TL alacağa ilişkin olarak, davalı borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, 10.06.2022 tarihli ara karar ile talebin reddine karar verilmiş, bu ara kararın istinaf edilmesi üzerine bu ara karar Dairemizin 13.10.2022 tarihli ve 2022/1766 Esas, 2022/1293 Karar sayılı kararı ile kaldırılarak ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulüne dair yeniden hüküm kurulmuş, davacı vekilince bu kararın uygulanması icra dairesinden süresi içinde talep edilmediğinden icra müdürlüğünce ihtiyati haciz kararının uygulanması talebi reddedilmiştir.Bunun üzerine davacı vekilince sunulan 22.11.2022 tarihli dilekçe ile yeniden ihtiyati haciz talep edilmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 22.11.2022 tarihli ara kararında; daha önce 10.06.2022 tarihli ihtiyati haciz talebinin reddi ara kararının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 13.10.2022 tarihli ve 2022/1766 Esas, 2022/1293 Karar sayılı ile kaldırılarak ihtiyati haciz talebinin kabulüne dair verilen karar ve ilgili Bölge Adliye Mahkemesi nazara alınarak İİK 257 vd. maddeleri uyarınca davacı tarafın ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulü ile davalının 5.063.664,13 TL alacağı karşılamaya yeterli miktardaki haczi kabil menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarının ihtiyaten haczine, fazla istemin reddine, İİK’nın 259. maddesi uyarınca takdiren %15 oranında belirlenen 759.549,60 TL (takdiren bedelin %15’i oranında) teminat alınmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir. Davalı vekili, ihtiyati haciz kararına itiraz dilekçesinde özetle; davacı tarafın ihtiyatıi haciz talebinin reddedildiğini, redde karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğunu ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ihtiyati haciz talebinin reddi kararının kaldırıldığını, icra takibinde borcun tamamına itiraz edildiğini, bir borç ikrarı bulunmadığını, iç denetim raporunun davacının alacağının ispatının yargılamayı gerektirdiği savunmasını ispat etmek için sunulduğunu, davalının beyanlarına rağmen 5.691.993,00 TL alacak yönünden bir itiraz olmadığını, davayı kısmen kabul beyanı olmamasına rağmen yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği sonucuna varmanın mümkün olmadığını, ortadan kalkmış, yok hükmünde bir kararın dayanak alınması ve gerekçesinin benimsenmesinin mümkün olmadığını, kendiliğinden ortadan kalkan ve yok hükmünde olan istinaf mahkemesi kararının mahkemenin önceki ihtiyati haciz talebinin reddi kararına bir etkisi olmayacağının açık olduğunu savunarak, 22.11.2022 tarihli “ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulü kararının” kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İtiraz üzerine mahkemece 16.02.2023 tarihinde duruşma açılarak itiraz hakkında karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 23.02.2023 tarihli ara kararında; “İİK 265 maddesi uyarınca 16/02/2023 tarihinde duruşmalı olarak itirazın incelenmesine karar verilerek, taraflara usulünce tebligat yapılmıştır. Taraf vekilleri duruşmaya katılmış olup, beyanları alınmıştır. İİK 257 maddesinde “rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmemiş bir para borcunun alacaklısı borçlunun yerinde veya 3.şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklarıyla diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir” hükmü yer almaktadır. İİK 265 maddesinde “Borçlu kendisi dinlenmeden verilen ihtiyati haczin dayandığı sebeplere mahkemenin yetkisine ve teminata karşı; huzuru ile yapılan hacizlerde haczin tatbiki, aksi halde haciz tutanağının kendisine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde mahkemeye müracaatla itiraz edebilir” hükmü yer almakta olup, ihtiyati hacze itiraz sebepleri sayılmıştır. İİK’nın 258. maddesi “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur” hükmünü içermekte olup ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı hakkında kanaat verilmesi yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmayıp yaklaşık ispat ölçüsünde alacağın varlığını gösteren delillerin sunulması aranmaktadır. Somut olayda borca itiraz vardır. İstanbul BAM 14. Hukuk Dairesinin 2022/1766-1293 E.K. sayılı ilamında ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere; Davalı şirketin cevap dilekçesi içeriğinde yer verildiği ve dosyaya delil olarak sunulan kendi iç denetim raporu (05.09.20121 tarihli) içeriği gözetildiğinde, davacının davalıya fatura ettiği alacağın 1.689.383,43 TL’lik bölümünün fazla fatura edildiğinin tespit edildiği ileri sürülerek cevap verildiği anlaşılmaktadır. Davacının ise takipte faturaya dayalı asıl alacak tutarı toplamının 6.753.047,56 TL olduğu, bakiyesinin ise işlemiş faiz talebinden kaynaklandığı, davacının işlemiş faiz yönünden talebi ve miktarının yargılama ile belirlenebileceği de dikkate alındığında, davacının takipte asıl alacak olarak talep ettiği tutardan, davalının kendi içi denetim raporu kapsamında cevap dilekçesi içeriğindeki beyanları dikkate alındığında, 5.063.664,13 TL alacak yönünden, İİK’nın 258.maddesinde aranan yaklaşık ispatın sağlandığı, davalı tarafın itirazlarının yerinde olmadığı” gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davada mahkemece ihtiyati haciz talebinin reddedildiğini, kararın istinafı sonucunda İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2022/1766 Esas, 2022/2293 Karar sayılı kararı ile ihtiyati haciz talebinin reddi kararını kaldırılarak talebin kısmen kabulü ile kararda davalı müvekkilinin 5.063.664,13 TL lik malvarlığı üzerine ihtiyati haciz kararı verildiğini, davacı vekilince kararın İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasına ibraz edilerek kararın uygulanmasının talep edildiğini, icra müdürlüğünce “ihtiyati haciz kararının 10 günlük süre geçtikten sonra infazının talep edildiği” belirtilerek 21.11.2022 tarihinde talebin reddedildiğini, davacının bu red kararına karşı “Şikayet” yolu ile mahkemeye başvurması gerekirken bu usule uymayarak mahkemeden yeni bir ihtiyati haciz kararı verilmesi talebinde bulunduğunu, mahkemece davacının bu yeni talebi üzerine “…Somut olayda davacı yanca davalının cevap dilekçesinde ileri sürdüğü kendi iç denetim raporuna göre davacının 1.689.383,43 TL fazla fatura kestiğinin tespit edildiği beyanları kapsamında, talep ettikleri alacak tutarının 7.381.376,03 TL olması karşısında 5.691.993,00 TL alacak yönünden yaklaşık ispatın sağlandığı…davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin İİK’nun 257 ve devamı maddeleri uyarınca kısmen kabulü…” gerekçesi ile davacının ihtiyati haciz talebinin 5.063.664,13 TL.lik kısmının kabulüne karar verildiğini, mahkemenin verdiği 22.11.2022 tarihli ihtiyati haciz kararına itiraz ettiklerini, ancak mahkeme tarafından derhal duruşma açılmadığını, normal belirlenen duruşma günü olan 16.02.2023 tarihinde itirazlarının değerlendirildiğini, davalı taraf olarak dosyaya sundukları iç denetim raporu, bu raporda belirtilen 1.689.383,43 TL’lik kısmın dışında kalan 5.691.993,00 TL kadar davalı müvekkilinin borçlu olduğunun ikrarı veya bu miktarda alacağa itirazlarının olmadığının ikrarı olarak kabul edilemeyeceğini, icra takibinde borcun tamamına itiraz ettiklerini, davada borcun tamamına itirazın iptal edilip edilmeyeceğinin yargılanmakta olduğunu, burada davalı tarafından davanın tamamen veya kısmen kabulüne ilişkin bir davalı olmadığını, bir borç ikrarı da bulunmadığını, iç denetim raporu, davacının iddia ettiği tüm alacak kalemlerinin ve fatura bedellerinin tartışmalı olduğunu, tarafların ticari defter ve kayıtlarının birbirini tutmadığını ve bu nedenle davacının iddia ettiği alacağın ispatının yargılamayı gerektirdiğini, cevap dilekçelerinde bu durumun aynen “…Bu rapora göre (sadece bu rapordaki miktarla sınırlı olmamak üzere) davacı şirket, birlikte çalışılan tüm süre boyunca davalı müvekkil şirket aleyhine ve kendi lehine sebepsiz zenginleşmiş ve bu yolla davalı müvekkil şirketi zarara uğratmıştır. Davacının verildiğini iddia ettiği bedellerde iş ve hizmetler davalı müvekkil şirkete verilmemiş, yapılan işin üstünde rakamlar davalı müvekkil şirkete fatura edilmiştir. Davalı müvekkilin davacı şirkete olan borcunun gerçekte ne kadar olduğu Santral’de yapılacak keşif ve bilirkişi incelemesi ile (2018, 2019,2020 ve 2021 yıllarına ait tüm süreye dair) ortaya çıkacaktır. Ve böylece talep edilen rakamların da gerçeği yansıtmadığı uzunca bir süre aynı usulsüz işlemler ve güveni kötüye kullanma yolu ile davalı müvekkilden alınan ödemelerin aslında yapılan işin gerçek karşılığının müvekkil tarafından davacı şirkete ödendiğini ortaya koyacaktır…” şeklinde olduğunu, dilekçedeki bu açık beyanlara rağmen davalı müvekkilin 5.691.993,00 TL alacak yönünden bir itirazının olmadığı, davayı kısmen kabul beyanı olmamasına rağmen yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği sonucuna varılmasının mümkün olmadığını, bu raporun davacının iddia ettiği tüm alacak rakamlarını tartışmaya açmakta ve yargılamaya muhtaç hale getirmekte olduğunu, ortadan kalkmış, yok hükmünde bir kararın dayanak alınması ve gerekçesinin benimsenmesinin mümkün olmadığını, istinaf mahkemesinin ihtiyati haciz kararının İİK 261. maddesi gereği süresi içinde infazının istenmediğini, infaz isteme süresinin geçirildiğini, kararın kendiliğinden ortadan kalktığını, mahkemenin önceki ihtiyati haciz talebinin reddine karar verdiği tarihten sonra dosyaya gelen başkaca bir delil bulunmadığına göre süresinde uygulanmaması sebebiyle kendiliğinden ortadan kalkan ve yok hükmünde olan bir istinaf mahkemesi kararının gerekçesi esas alınarak yeni bir ihtiyati haciz kararı verilmesinin hem esas hem de usulen isabetli olmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ihtiyati hacze itirazının kabulü ile ihtiyati haczin reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, fatura ve cari hesaptan kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine; istinaf, dava içinde verilen ihtiyati haciz kararına yapılan itirazın reddine dair verilen ara karara ilişkindir. İlk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin kabulüne karşı davalı tarafça yapılan itirazın reddine dair verilen ara karara karşı, davalı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleri ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.İhtiyati haciz talep eden davacı vekilince, müvekkilinin davalıyla yaptığı sözleşme uyarınca taşıma hizmeti verdiğini, sözleşme uyarınca muaccel olan fatura alacaklarının ödenmediğini, bu nednele davalı aleyhine yapılan takibe itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiştir. Mahkemece 10.06.2022 tarihli ara karar ile ihtiyati haciz talebinin reddine karar verildiği, bu ara kararın istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 13.10.2022 tarihli ve 2022/1766 Esas, 2022/1293 Karar sayılı kararı ile kaldırılarak ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulüne dair yeniden hüküm kurulduğu, davacı vekilince bu kararın icra dairesinden süresi içinde uygulanması talep edilmediğinden icra müdürlüğünce ihtiyati haciz kararının uygulanması talebinin reddedildiği, bunun üzerine davacı vekilince sunulan 22.11.2022 tarihli dilekçe ile yeniden ihtiyati haciz talep edildiği, mahkemece 22.11.2022 tarihli ara karar ile Dairemizin kararı gerekçe gösterilerek ihtiyati haciz talebinin kısmen kabulüne karar verildiği, bu karara karşı davalı tarafça yapılan itirazın değerlendirildiği 23.02.2023 tarihli ara karar ile itirazın reddine karar verildiği, davalı vekilince bu itirazın reddi ara kararının istinaf edildiği anlaşılmaktadır. İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için mahkeme kararıyla borçlunun mallarına önceden geçici olarak el konulmasıdır. Bilindiği gibi ihtiyati haciz talep edebilme koşulları İİK’nın 257. maddesinde gösterilmiş olup maddede hem vadesi gelen hem de henüz vadesi gelmemiş para alacakları için ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Bunlar muaccel alacaklarda alacağın vadesinin gelmiş olması ve alacağın rehinle temin edilmemiş olmasıdır. Müeccel alacaklarda ise kural ihtiyati haciz istenemeyeceği ise de borçlunun belli bir adresinin olmaması veya borçlunun taahhütlerinden kurtulmak amacıyla mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır yahut kaçar ya da bu amaçla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa vadesi gelmemiş alacaklarda da ihtiyati haciz kararı verilebilir. Sözü edilen maddede bunun dışında herhangi bir koşul öngörülmemiştir. İİK’nın 258. maddesi “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur” hükmünü içermekte olup ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı hakkında kanaat verilmesi yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gereken alacağın usul hukuku kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi olmayıp yaklaşık ispat ölçüsünde alacağın varlığını gösteren delillerin sunulması aranmaktadır. Somut olayda, gerek Dairemizin 13.10.2022 tarihli kararında gerekse mahkemece verilen ihtiyati haciz ve itirazın reddi ara kararlarında da belirtildiği üzere, davalı şirketin cevap dilekçesi içeriğinde yer verdiği ve dosyaya delil olarak sunduğu kendi iç denetim raporu (05.09.20121 tarihli) içeriği gözetildiğinde, davacının davalıya fatura ettiği alacağın 1.689.383,43 TL’lik bölümünün fazla fatura edildiğinin tespit edildiği ileri sürülerek cevap verildiği anlaşılmaktadır. Davacının ise takipte faturaya dayalı asıl alacak tutarı toplamının 6.753.047,56 TL olduğu, bakiyesinin ise işlemiş faiz talebinden kaynaklandığı, davacının işlemiş faiz yönünden talebi ve miktarının yargılama ile belirlenebileceği de dikkate alındığında, davacının takipte asıl alacak olarak talep ettiği tutardan, davalının kendi içi denetim raporu kapsamında cevap dilekçesi içeriğindeki beyanları dikkate alındığında, 5.063.664,13 TL alacak yönünden, İİK’nın 258.maddesinde aranan yaklaşık ispatın sağlandığı kanaatine varılmıştır. Bu durumda alacağın bu kısmı yönünden İİK uyarınca ihtiyati haciz şartlarının oluştuğu sonucuna varıldığnıdan, ilk derece mahkemesince ihtiyati haciz talebinin bu miktar yönünden kabulüne karar verilmesi yerinde olmuştur. Her ne kadar davalı vekilince, iç denetim raporunun Dairemiz ve mahkemece kendilerinin borcu ikrar etmesi şeklinde kabul edildiği istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de, ihtiyati haciz ve tedbir kararlarında aranan yaklaşık ispatın somut olayda sağlandığı gerekçesiyle ihtiyati haczin kabulüne karar verildiği, davalının borcu ikrar ettiği gibi bir kanaatle karar verilmediği anlaşıldığından, davalının aksi yöndeki bu istinaf sebebi de yerinde görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesinin ihtiyati haciz kararına yöneltilen itirazın reddi kararında yasa ve usule aykırılık bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca, ihtiyati hacze itiraz eden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati haciz kararına itiraz eden davalı vekili tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye irad kaydına, 3-İhtiyati haciz kararına itiraz eden davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların davalı üzerlerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 5-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1. ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 15.06.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU:HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.