Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1201 E. 2023/1012 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1201
KARAR NO: 2023/1012
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24.03.2023 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2021/356 Esas
DAVANIN KONUSU: Haklı nedenlerle anonim şirketin fesih ve tasfiyesi
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından kurulan davalı …. ile dava dışı … Ltd. Şti.’nin duşa kabin ve banyo malzemeleri üretimi konusunda uluslararası alanda faaliyet gösteren firmalar olduğunu, dava dışı … Ltd.Şti. ile dava dışı … A.Ş. arasında süregelen ticari ilişki kapsamında davalı şirket tarafından henüz üretimi yapılıp teslimi yapılmayan mallar karşılığında düzenlenen faturalardan dolayı oluştuğu iddia edilen borcun tasfiyesi amacıyla adı geçen şirketler arasında 18.09.2015 tarihli protokol ve eklerinin imzalandığını fakat sözleşmeye konu borcun gerçeği yansıtmadığını, bu borca o tarihte müvekkilinin sahibi olduğu davalı şirketin kefil olmasının sağlandığını, davalı şirketin fabrika binasının 27.01.2016 tarihli “Finansal Kiralama Kiracı Değişikliği ve Devir Sözleşmesi” ile dava dışı … A.Ş. tarafından borçları ödenerek devralındığını ve yine 04.04.2016 tarihli “… A.Ş. Ortaklar Anlaşması” ile müvekkilin davalı şirkette bulunan %52 hissesinin dava dışı … A.Ş. talimatı altındaki şirket ve kişilere bedeli ödenmeksizin ve gerçekte borçlu da olunmamasına karşılık devri sağlanarak müvekkilinin davalı şirkette azınlık pay sahibi durumuna düşürüldüğünü, davalı şirketin hâlihazırdaki yönetimi tarafından şirkette azınlık hissedar durumunda kalan müvekkili ve özellikle davalı şirket aleyhine her türlü zararlandırıcı eylemlerde bulunulmakta olduğunu, davalı şirketin adeta ana sözleşmesinde yer alan amacından ayrılmış vaziyette dava dışı … A.Ş.’nin talimatları ile menfaatlerine uygun şekilde yönetildiğini, müvekkili tarafından davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin eylemlerinden ötürü savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, yine sorumluluk davalarının açıldığını, davalı şirketin dava dışı … A.Ş.’nin menfaatleri doğrultusunda dava dışı şirkete kaynak yaratmak amacıyla kullanıldığını, müvekkilinin davalı şirket nezdinde yönetim ve idare ile ilgili bilgi alma hakkının sürekli olarak engellendiğini, ortaklığın çekilmez hale geldiğini ileri sürerek davalı şirketin haklı nedenle feshine, olmadığı takdirde karar tarihine en yakın tarihteki gerçek hisse bedelinin belirlenerek dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; ihtiyati tedbir olarak, şirket yönetimindeki ihtilafın şirkete zarar vermesinin önüne geçilmesi amacıyla yönetim kurulu başkan ve üyelerinin yetkilerinin tedbiren kısıtlanmasına, imza yetkilerinin kaldırılmasına, şirketi temsil ve ilzam yetkisinin ve yönetiminin münferiden imza ile müvekkiline tevdine, aksi durumda davalı şirkete denetim kayyumu atanmasına, yönetim kurulu başkan ve üyelerinin menkul ve gayrimenkul malları üzerinde tedbir konulmasına, müvekkilinin davalı şirket nezdindeki %48 hissesinin devri ve tescili, usulsüz şekilde dava dışı … Şirketinin iştiraki … firmasına yapılmak istendiğinden, … firmasının %48 hissesi üzerine üçüncü kişilere devrinin engellenmesi amacıyla dava süresince tedbir konulmasına ve ayrıca müvekkilin %48 hissesi üzerindeki usulsüz rehin işlemlerinin yapılmasının önlenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili savunmasında özetle; davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığını, davalı şirketin yönetim kurulu üyesi yetkilisi veya ortağı olmadığını, bu nedenle davanın husumetten reddi gerektiğini, davanın açılmasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, dava dışı … A.Ş.’ye olan borçların ödenmesi amacıyla adı geçen şirketle 18/09/2015 tarihli “Borç Tasfiye Sözleşmesi” imzaladığını ve eki olan Rehin Sözleşmesi uyarınca hisselerin adı geçen şirkete rehin edildiğini ayrıca davacının, şirketin gizli belgelerini ifşa edip sır niteliğindeki belgeleri hukuka aykırı olarak ele geçirip kullandığını, şirket aleyhine davalar açarak faaliyetini engellemeye çalıştığını, davacının şahsi borçlarından dolayı şirketin haciz işlemlerine maruz kaldığını, TTK’nın 531. maddesine uygun karar verilebilmesi için objektif bir haklı sebebin bulunması gerektiğini, davacının ise haksız olup kişisel çıkarları ile hareket ettiğini, bizzat yetkili ve ortak olduğu dönemde yaptığı hukuki işlemlere bile itiraz ederek çelişkili davranış sergilediğini, dava dışı … A.Ş. tarafından alacağın tahsili amacıyla rehnin paraya çevrilmesi suretiyle davacının şirketteki payının açık artırma ile satıldığını ve davacının şirket ile herhangi bir bağının bulunmadığını, bu nedenle şirketin tasfiyesini isteme hak ve yetkisinin olmadığını, ortaklığı zaten sona ermiş olduğundan, ortaklıktan çıkmasına karar verilmesinin de mümkün olmadığını belirterek, davanın haksızlığını savunmuş ve reddine karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili, ihtiyati haciz talep dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, davalı … Anonim Şirketi’nin eski ortağı ve yöneticisi olduğunu, … Mah. … Sok. No:… Hadımköy Arnavutköy/İstanbul adresinde bulunan (Arnavutköy: … Ada, … Parsel) taşınmazın, … Anonim Şirketi adına kayıtlı iken, önce … A.Ş.’den …’a, sonra da Marmara Kurumlar Vergi Dairesi Müdürlüğünün … vergi kimlik numaralı mükellefi olan … A.Ş. Firmasına, daha sonra … tarafından da … (Sat Geri Kirala) yöntemi ile söz konusu taşınmazın … Anonim Ortaklığına devredildiğini, dava konusu taşınmazın davalı şirket tarafından ayrılma akçesi olarak müvekkili adına devir ve tescil edilecekken, … tarafından müvekkili adına tescil edilmeyerek, bir kısmı hileli yollarla elden çıkarıldığını, diğer bir kısmının da yine benzeri yasa dışı yollarla elden çıkarılmaya çalışıldığını, müvekkilinin mağduriyetinin oluşabileceğini belirterek Borçlunun mal kaçırma ihtimaline karşın, alacağın sürüncemede kalmaması ve yapacağı icra takibinin sonuçsuz kalmaması açısından muvazaalı yollarla devredilen ya da henüz devri yapılmayıp kanun dışı yollarla başkalarına devir yolları aranan; – Arnavutköy Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Ada … Parsel …,…,…,… parseldeki, – Torbalı/İzmir Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … pafta … Ada … Parsel … nolu parseldeki, – Soğanlık/Kartal Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Pafta … Ada, … Pasle … nolu parseldeki, – Diyarbakır/Kayapınar Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Ada, … Parsel, … Bölüm parseldeki, – Bahçelievler Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Pafta, … Ada, … parseldeki, – Diyarbakır/Kayapınar Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak … Ada, … Parsel, … bölümde bulunan parseldeki, taşınmazların üzerine İİK’da ihtiyati haciz için aranan koşullar bulunduğundan; ihtiyati haciz kararı verilmesini ,öncelikle teminatsız olarak, mahkeme aksi kanaatte takdir edilecek olan teminatın yatırılması karşılığında ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 24.03.2023 tarihli ara kararıyla; “…İİK 257 ve 258.maddeleri gereğince ihtiyati haciz talebinde bulunanın talep dilekçesindeki iddiaları ve alacağının varlığı ve miktarının yargılamayı gerektirmesi ve şu aşamada yaklaşık ispat koşulunun oluşmaması nedeniyle…” ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiştir.Bu ara karara karşı, ihtiyati haciz talep eden davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; talep dilekçesini aynen tekrar ederek dava dışı … Ltd şirketi ile … AŞ arasında satıma dayalı ticari ilişki bulunduğunu, … AŞ yetkililerinin … Tekstil şirketine borçlu olduğundan bahisle görüşme talep edildiğini, müvekkilinin iyi niyetle görüşmeye katıldığını, müvekkiline 18.09.2015 tarihli borç tasfiye sözleşmesinin imzalatıldığını ancak …AŞ tarafından bildirilen alacak iddiasının gerçek dışı olup miktarının gerçeklerden uzak ve fahiş hesaplarla belirlenmiş olduğunu, hata ve hileli yollarla imzalatıldığını, 18.09.2015 tarihli borç tasfiye sözleşmesinde borcun ödenmesi ve taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin yapılandırılması amacıyla müvekkilinin manevi baskı ile %100 sahibi olduğu davalı şirketin borca kefil olmalarının sağlandığını, müvekkilinin … AŞ yetkilileri tarafından yönlendirilmesi ve baskısı neticesinde sözleşmede yer alan şekilde kendisine ait şirketlerin davalı … AŞ ile birleşeceği düşüncesi ile ve yanılgı haliyle borçlarının kapatılacağı inancıyla hisse devirlerini yaptığını, müvekkiline hisse devri karşılığında herhangi bir bedel ödenmediğini, usule aykırı şekilde şirket yönetiminden uzaklaştırıldığını, şirket yöneticilerine karşı sorumluluk davası ile birlikte genel kurul kararının iptali ve yönetim kurulu kararlarının iptali davalarınında açıldığını, geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin malvarlığından diğerinin malvarlığına kayan değerin eksiksiz iadesi, denkleştirici adalet düşüncesine dayalı olduğunu, müvekkilinin yetkilisi olduğu, … Tekstilin kiracısı … AŞ ise kiralayanı olduğu taşınmaza müvekkili ve yetkilisi olduğu … Tekstilin yetkililerinin alınmaması nedeniyle fabrika binası ve şirket merkezi olarak kullandığı taşınmazdaki sabit varlıkların stok vs değerlerine, … tarafından el konulduğundan ayrıca elden çıkarıldığından şirketin haksız ve hukuka aykırı eylemleri nedeniyle müvekkilinin mağdur edildiğini, HMK 390.maddesinin 3.fıkrası ile ihtiyati tedbir talep eden tarafın davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğunun önemle vurguladığını, müvekkilinin mağdur edilmiş olduğunu, mahkeme tarafından yaklaşık ispat kuralı öne sürülerek ispat niteliğinde bir delil ileri sürülmediği gerekçesiyle ihtiyati haciz taleplerinin reddedildiğini, bağımsız denetim raporu ve açıklamaları nazara alındığında müvekkiline ayrılma akçesi olarak verilmesi gereken taşınmazın davalı tarafından … AŞ üzerinden haksız ve hukuka aykırı şekilde edinildiği için tapu tescilinin iptalinin gerektiğini, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu iddia ederek ,ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara kararının kaldırılmasına ve ihtiyati haciz talebinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 531. maddesi uyarınca davalı şirketin fesih ve tasfiyesi, olmadığı takdirde ortağın şirketten çıkartılması ve ayrılma payının ödenmesi taleplerine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, derdest dosyada ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Maddede, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahıstan olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiş, maddenin 2. fıkrasında ise, 2 bent halinde, vadesi gelmemiş borçlardan dolayı, borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir. İİK’nın 258. hükmüne göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığı hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gerekenin, alacağın usul kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. Öte yandan, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın yargılamayı gerektirmemesi şeklinde bir koşulda kanunda öngörülmemiştir. Diğer hukuki himaye tedbirlerinde olduğu gibi ihtiyati hacizde de amaç, davaya ilişkin yargılamadan farklı olarak, maddi hukuka dayanan hak bakımından nihai bir karar verip uyuşmazlığı sona erdirmek değildir. İhtiyati hacizde amaç, ihtiyati tedbire benzer şekilde, Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan ” hukuk devleti ” ilkesinin bir gereği olarak bireylere etkin hukuki himaye sağlamaktır.Davacı tarafça müvekkili adına ayrılma akçesi olarak devir ve tescil edileceğini iddia ettiği taşınmazlar üzerine ihtiyati haciz konulması talep edilmiştir. Yukarıda ifade edildiği üzere dava anonim şirketin haklı sebeple feshi, olmadığı takdirde ise ortağın şirketten çıkarılması ile ayrılma payının ödenmesi istemine ilişkindir. Davanın niteliği ve dosyadaki deliller bir bütün halinde değerlendirildiğinde İİK’nın 258. maddesinde aranan ihtiyati haciz sebepleri hakkında kanaat getirecek delillerin varlığının kabulü mümkün görülmemektedir. Bu nedenle ihtiyati haciz talebinin değerlendirildiği aşamada dosyanın mevcut hâli ile ihtiyati haciz talebinin reddi kararında isabetsizlik görülmemiştir. Kaldı ki yargılama sürecinde değişen delil durumuna göre talep halinde mahkemece her zaman ihtiyati haciz kararı verilmesi de mümkündür.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353 1.b.1 ve İİK’nın 258/3 maddeleri gereğince dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 258/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati haciz talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 258/3 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.08.06.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 258/3. maddeleri uyarınca karar kesindir.