Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1187 E. 2023/1516 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1187
KARAR NO: 2023/1516
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 21.12.2022
NUMARASI: 2022/470 Esas – 2022/922 Karar
DAVA: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı, her iki taraf vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirket ile davalı arasında “… Cad No:… Merkez, İzmir” adresinde bulunan ve tapuda “… İli … İlçesi …. … Mah.” adresinde kain akaryakıt, servis istasyonunun işleticiliği hususunda 23.08.2016 tarihinde, 13.06.2017 tarihinden geçerli olmak üzere 5 yıl süreli Bayilik Sözleşmeleri imzalandığını, davalı tarafından aynı tarihli taahhütnamenin imzalandığını, davalının, bayilik sözleşmesine ek olarak düzenlemiş olduğu Taahhütname ile müvekkil şirket tarafından kendisine yapılacak satış destek primi ödemesi, ariyet malzemeleri, iskonto ve benzeri yollarla sağlanacak menfaatleri kabul ettiğini beyan eden ve bu yükümlülüklere aykırı tutum ve davranışlarının sonuçlarını belirleyen taahhütlerde bulunduğunu, davalının müvekkil şirket nezdinde doğmuş ve doğacak olan borçlarının teminatı olmak üzere davalının maliki olduğu aşağıdaki taşınmazlar üzerinde müvekkil şirket lehine … İli, … İlçesi, … Mah. … Ada, … Pafta, … Parselde kayıtlı iki katlı betonarme akaryakıt ve LPG istasyonu hizmet binası ve arsa üzerinde 2. Derecede 2.000.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, davalı ile müvekkil şirket arasındaki bayilik sözleşmesi ve eklerinin davalının Bornova … Noterliği vasıtası ile müvekkil şirkete keşide etmiş olduğu 02.01.2019 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile süresinden önce ve haksız olarak feshedildiğini, müvekkil şirket tarafından ise davalılara Kadıköy … Noterliği’nin 14.05.2019 tarihli ve … yevmiye numaralı ihtarı keşide edildiğini, davalının, bayilik sözleşmelerinin imzalanmasından sonra geçen süre içerisinde ürün alımına ilişkin taahhütlerini yerine getirmediğini, Taahhütname’de yer alan “bir aydan daha kısa sürelerde ürün satın alacağına” ilişkin taahhüdünü de ihlal ederek bir aydan fazla ürün alımı gerçekleştirmediğini, ayrıca kesintisiz hizmet verileceğine ve işletme faaliyetinin aksamasına imkan verilmeyeceğine ilişkin yükümlülüklerini ihlal ettiğini, ürün bedelinden kaynaklanan borçlarını ödememediğini; müvekkil şirketin sözlü ve yazılı ihtarlarına rağmen akaryakıt satış ve servis istasyonunda ürün satışı gerçekleştirmeyerek müvekkil şirketin ticari itibarının sarsılmasına ve zarara uğramasına neden olarak bayilik sözleşmelerinin ve taahhütnamelerin hükümlerini ihlal ettiğini, bu ihtarname ile davalılara borçlarının muaccel hale geldiğinin bildirildiğini, ihtara rağmen davalı tarafından müvekkil şirket nezdinde muaccel hale gelen borçların ödenmediğini, bu sebeple davalı aleyhine İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından ilamsız takip başlatıldığını, davalı tarafından sözleşmenin süresinden önce haksız feshi ile birlikte bayilik ilişkisinden kaynaklı olarak davalının müvekkil şirket nezdindeki borçlarının muaccel hale geldiğini, davalının müvekkil şirkete olan ürün alımından kaynaklanan borcu ve bu borçların muacceliyet tarihinden itibaren işlemiş olan faizi ile birlikte davalıdan tahsili talepli olarak İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlattığını, haksız itirazın iptali ve takibin devamı için huzurdaki davayı açtıklarını, müvekkilinin davalıdan akaryakıt, LPG/otogaz ürün alımlarından kaynaklanan 1.649.674,00TL alacağı bulunduğunu, davalının bayilik faaliyeti yürüttüğü istasyonda satışı yapılacak akaryakıt ve LPG ürününü münhasıran müvekkil şirketten veya müvekkil şirketin belirleyeceği üreticiden almayı beyan ve taahhüt ettiğini, davalı tarafın, müvekkilden yaptığı ürün alımlarından kaynaklı olarak muaccel hale gelmiş 1.649.674,00TL’yi ödememiş olduğundan bu alacağımızın işlemiş faiziyle birlikte müvekkile ödenmesi gerektiğini, şirket ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılacak inceleme ile davalının müvekkil şirkete talep miktarımız kadar ürün bedeli borcu olduğu ispatlanmış olacağını, müvekkilinin sözleşmeyle üstlendiği yükümlülüklerini eksiksiz şekilde yerine getirmiş olmasına karşın davalının sözleşmeyle üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirmediği ve bu yükümlülükleri açıkça ihlal ettiği müvekkil defter ve kayıtları üzerindeki incelemeyle de ortaya konulacağını, davalı sözleşme kapsamında doğmuş takibe konu borçları ödemekle yükümlü olduğunu, davalının müvekkil şirkete icra takibine konu alacak miktarı kadar borçlu olduğunun sabit olduğunu, kötü niyetli olarak icra takibine itiraz edildiğini belirterek fazlaya dair tüm haklarımız saklı kalmak kaydıyla davalının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı sayılı dosyasına yaptığı tüm itirazların iptali ile takibin devamına, davalının takip tutarının %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine vekalet ücreti ile yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; müvekkili şirketlerden biri olan … Tic Ltd. Şti.’nin davanın tarafı olmadığını, davacı şirket tarafından gönderilen söz konusu ödeme emrinin gönderildiği İstanbul Anadolu … İcra Dairesi … Esas sayılı dosyasında müvekkil …. Tic Ltd. Şti’nin borçlu taraf olarak gösterilmediğini, gönderilen icra ödeme emri müvekkil şirkete yöneltilmediğini, davacı şirket tarafından yöneltilen itirazın iptali davasında müvekkil … Tic Ltd. Şti. taraf olamayacağının açık olduğunu, bu sebeple davanın müvekkil şirket … Petrol yönünden husumet yokluğu nedeniyle usulden reddinin gerektiğini, müvekkil şirketler … Şti. tarafından İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/1509 Esas ve … Tic Ltd. Şti.tarafından İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2019/236 Esas sayılı dosyalarından konkordato talep edildiğini, yapılan yargılama neticesinde mahkeme tarafından müvekkil şirketlerin konkordato projesi tasdik edildiğini, konkordato sürecinde proje kapsamına alınan borçların alacaklılara konkordato komiseri tarafından ödenmekte olduğunu, müvekkil şirketler tarafından konkordato talep edilmesinin akabinde, davacı şirket tarafından müvekkil şirketler aleyhinde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibi başlatıldığını, icra takibine tarafımızca itiraz edildiğini, konkordato komiser heyeti tarafından şirket hakkında konkordato kesin mühlet kararı verilmesine rağmen davacı şirketçe konkordato dosyasına herhangi bir başvuru yapılmadığını, talep edilen alacaklar ve iş bu davaya konu icra dosyası konkordato projesine dahil edilmediğini, davacı şirket tarafından müvekkil şirketler konkordato sürecindeyken bu süreçten aykırı yolla alacağını tahsil etme yoluna gididiğini, davalı şirket ile müvekkil şirket arasında münakit bayilik söleşmesinin feshinin sebebi davalı şirketin sözleşmeye aykırı olarak müvekkili zarara uğratması olduğunu, fesih ihtarnamesinde belirtildiği gibi taraflar arasında münakit bayilik sözleşmesinin eki niteliğindeki 23.08.2016 tarihli ek protokolün 1. Maddesinde ” … tarafından bayiye uygulanacak akaryakıt fiyatı ürün bedelinin 2 gün vadeli ödenmesi ve tüpraşın her fiyat değişiminde güncelleme yapılmak kaydıyla toplam karın benzinde ve motorinde %20’si … kalacak şekilde fiyat uygulanacaktır. 30 gün vadeli alımlarda %1 vade maliyeti uygulanacaktır” hükmü yer aldığını, davacı şirket tarafından bu hükme rağmen müvekkil şirketin 30 gün vadeli alımlarına %2 vade maliyeti uygulayarak sözleşmeyi ihlal ettiğini ve müvekkil şirketin kar marjının düşmesine neden olduğunu, bunun yanı sıra, kendilerince keşide edilmiş olan ihtarnamede belirttiğimiz gibi, davacı şirket tarafından taraflar arasında bayilik sözleşmesi devam ederken içeride yeterli teminatın bulunmasına ve teminatın yükseltilmesine dair herhangi bir talepte bulunulmamasına rağmen müvekkil şirketin cari hesaplarından kaynaklanan borcunun bulunduğu gerekçe gösterilerek müvekkil şirkete akaryakıt sevkiyatının durdurulduğunu, müvekkil şirketin, davacı şirketten akaryakıt temin etmediği 3-4 aylık süre zarfında hem ticari kazanç hem de ticari itibar yönünden zarara uğradığını, … Koll. Şti. tarafından davacı şirkete teminat mektubu verildiğini, davacı şirket tarafından haksız ve kötü niyetli olarak takip yapıldığını, davacı şirketin elinde teminat mektubu bulunuyorken ödeme emrinin gönderilmesi davacının takip başlatırken haksız ve kötü niyetli olduğunun ispatı olduğunu, talep edilen alacak likit olmadığı için icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini belirterek re’sen dikkate alacağı sebeplerle, davanın usulden reddine, Mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddine karar verilmesine, davacı tarafından açılan haksız davanın reddi ile haksız ve kötü niyetle yapılan takip sonucu aleyhine %20’den az olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatı hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerine bırakılmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…İİK 67. Maddesinde düzenlenen itirazın iptali davası, takip alacaklısı tarafından, ödeme emrine (süresi içinde) itiraz etmiş olan takip borçlusuna karşı açılır. Yani davacı alacaklı davalı ise takip borçlusudur. Takip borçlusunun kendisine tebliğ edilen ödeme emrine yasal süre içerisinde itiraz etmesi gerekir. İcra Dairesi’nin borçluya ödeme emri gönderebilmesi için alacaklının İİK 58. Maddesi uyarınca geçerli bir takip talebinde bulunmuş olması şarttır. Geçerli bir takip talebi, ödeme emri gönderilmesinin tek şartıdır. Somut uyuşmazlıkta her ne kadar dosyamız davalısı … Şti’ne ödeme emri tebliğ edilmiş ise de; hakkında alacaklı tarafından açılan geçerli bir takip talebi bulunmamaktadır. Takip talebinde yer almayan borçlu aleyhine icra müdürlüğü tarafından ödeme emri düzenlenerek tebliğ edilmiş olması davalıyı takip borçlusu haline getirmeyeceğinden işbu davada hakkında usulüne uygun takip bulunmadığından davalı şirket yönünden açılan itirazın iptali davasının yasal koşulları oluşmadığı…” gerekçesiyle, HMK’nın 114/2 maddesinin yollaması ile İİK’nın 67 maddesinin yasal koşulları oluşmadığından davanın usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, her iki taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Davaya konu ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla başlatılan ilamsız takipte, taşınmazı takip tarihinden önce ipotek yükümüyle alan yeni malik … Petrol’ün, 25.05.2021 tarihli talepleri (Ek-6) ile usul ve yasaya uygun olarak takibe dahil edildiğini ve ödeme emrinin kendisine tebliğ edildiğini, Takip talebinin sözlü olarak dahi yapılabileceği İİK m.58’de düzenlenmişken, usule uygun talebin varlığına rağmen son malikin takibe dahil edilmesi için “ek takip talebi” sunulmadığı değerlendirmesinin hatalı olduğunu, somut olayda, yeni malikin unvanı, kayıtlı olduğu vergi dairesinin, vergi numarası ve adresi bildirilerek, taraf değişikliği yapılması ile takibe dahil edilmesi, ödeme emri düzenlenmesi ve kendisine tebliğ edilmesi UYAP üzerinden talep edildiğini, talep üzerine icra müdürlüğüne gidilerek sözlü olarak da ek takip talebinde bulunulduğunu, Yargıtay’ın ve Anayasa Mahkemesi’nin yerleşik içtihatlarında usul kurallarının uygulanmasında adil yargılanma hakkının ve hukuki dinlenilme hakkının ihlal edilecek şekilde aşırı şekilcilikten kaçınılması gerektiğinin kabul edildiğini, … huzurdaki davada taraf sıfatına haiz olmadığını kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için Ek-1’deki talebin geçerli olmadığı varsayılsa dahi borçlunun “ek takip talebi” ile icra takibine ve davaya dahil edilmesi için taraflarına süre verilmesi gerektiğini, taraflarına süre verilmeden davanın usulden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere HMK’nun 124. maddesine göre, taşınmazı takip tarihinden önce ipotekle yükümlü olarak satın alan kişiye karşı ek takip talebinde bulunulup icra emri gönderilmesi suretiyle sonradan tamamlatılabileceğini, … huzurdaki davada taraf sıfatına haiz olmadığını kabul anlamına gelmemekle birlikte, mahkeme ilamı doğrultusunda 10.01.2023 tarihli İcra Müdürlüğü’ne “ek takip talebi” sunularak, tekrar başvurma harcı yatırıldığını ve … yeniden ödeme emri tebliğ edildiğini, … usulüne uygun olarak, talepleri ile takibe dahil edildiğini tekrar belirterek, bir an için … hakkında usulüne uygun takip talebi sunulmadığı olduğu düşünülse dahi bu eksiklik “ek takip talebi” ile sonradan tamamlanabilmesi mümkün olduğunu, kaldı ki ipotek veren malik … aleyhine asıl borçludan ayrı bir takip yapılarak, ayrı bir itirazın iptali davası açılması mümkün olmadığını, bu nedenle usul ve yasaya aykırı olarak dosyanın asıl borçlu yönünden tefrik edilerek, ipotek veren malik … yönünden usulden reddine karar verilmesinin alacaklarının tahsilini imkansız hale getirdiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Kısa karar ve gerekçeli kararın usul bakımından tereddüte mahal verdiğini, söz konusu karar itibariyle mahkemenin davayı, davalı … LTD ŞTİ yönünden gerekçede açıklanan nedenlerle reddederken diğer davalılar … ve … Koll. Şti yönünden tefrik ederek yargılamaya İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/22 Esas sayılı dosyasından devam ettiğini ancak ilk derece mahkemesi tarafından yazılan gerekçeli kararda diğer davalılar bakımından dosyanın tefrik edildiğine dair herhangi bir gerekçe veya hüküm bulunmadığını, bu netice ile de ilk derece mahkemesi tarafından yazılan gerekçeli karar tereddüte mahal verdiğini, HMK 297/2 kapsamında kararın açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde olması gerektiğini, aksi halde ise kanuna aykırı olacağının ifade edildiğini, aynı zamanda yerleşik içtihatlar ve Anayasanın 141. Maddesinin üçüncü fıkrasında da düzenleme ile kararların gerekçeli olmasını adil yargılanma hakkı kapsamında Anayasa ile güvence altına aldığını, görüleceği üzere ilk derece mahkemesi tarafından yazılan gerekçeli kararda diğer davalılar bakımından herhangi bir değerlendirme ve gerekçelendirme yapılmadan karar vererek müvekkili … Ltd. Şti. bakımından davayı reddettiğini, diğer müvekili davalılar bakımından ise tensip düzenleyerek dosyanın tefrik edildiğinin anlaşıldığını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve tereddüte mahal vermeyecek şekilde gerekçeyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, ipeteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir. İlk derce mahkemesince yazılı gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmiş; karara karşı, her iki taraf vekillerince, yasal süreleri içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde;İcra takibinin dayanağı olan ipotek akit tablosunun incelenmesinde, alacaklı … AŞ lehine, borçlu … Şirketi’nin borçlarının teminatını teşkil etmek üzere, … adına kayıtlı taşınmaz üzerinde 24.11.2016 tarihinde ipotek tesis edildiği, söz konusu taşınmazın takipten evvel 17.12.2018 tarihinde ipotekle yükümlü olarak davalı … Ticaret Limited Şirketi tarafından satın alındığı anlaşılmaktadır. İİK’nun 149/b maddesi gereğince; icra memuru, borçluya ve varsa taşınmaz sahibi üçüncü şahsa 60. maddeye göre birer ödeme gönderir. Anılan maddede sözü edilen bu husus, aralarında zorunlu takip arkadaşlığı olan borçlu ile rehin veren üçüncü kişi hakkında birlikte takip yapılmasını gerektirir. İcra müdürlüğünce yasanın emredici bu hükmüne rağmen taşınmazı takip tarihinden önce satın alan yeni malike ödeme emri gönderilmemesi ve dolayısı ile taşınmazın yeni malikine itiraz ve defilerini ileri sürme hakkı verilmemesi yasaya aykırıdır. Bu eksiklik ancak HMK’nın 124. maddesine göre, alacaklı tarafından, taşınmazı takip tarihinden önce ipotekle yükümlü olarak satın alan kişiye karşı ek takip talebinde bulunulup ödeme emri gönderilmesi suretiyle sonradan tamamlatılabilir. Bu husus takibin her aşamasında ve süresiz olarak ileri sürülebilir.Somut olayda, ipotekli taşınmazı takipten evvel satın alan …. Limited Şirketi’nin asıl borçlu yanında borçlu olarak gösterilmeden takip talebi ve ödeme emri düzenlendiği, sonrasında davacı vekilinin talebi ile davalı adına 06.07.2021 tarihli ödeme emri tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. İpotek veren üçüncü kişi ile asıl borçlu arasında zorunlu takip arkadaşlığı bulunduğundan bu husus, mahkemece re’sen göz önünde bulundurulmalıdır. İpotekli taşınmaz maliki üçüncü kişi takip talebinde borçlu olarak gösterilmemiş olup sonradan talep üzerine ödeme emrinin tebliğ edilmesi usulsüz olan icra takibini usulüne uygun hale getirmez. Bu durumda, HMK’nun 124. maddesi uyarınca alacaklı tarafından, … Limited Şirketi yönünden ek takip talebinde bulunulması durumunda ve buna göre düzenlenen ödeme emrinin tebliği gerekirken, davalının usulünce takibe dâhil edilmediği anlaşılmaktadır.İlk derce mahkemesi gerekçesinde de işaret edildiği üzere, itirazın iptali davası takibe sıkı sıkıya bağlı davalardandır. Somut olayda yukarıda açıklandığı üzere davalı … Şirketi’ ne yönelik geçerli bir takip talebi olmaksızın ve emsal gösterilen Yargıtay 12. HD 2022/6641 E 2022/7059 K 13.06.2022 tarihli kararında işaret edildiği üzere, HMK’nın 124. maddesi kapsamında alacaklı tarafından taşınmazı takip tarihinden önce ipotekle yükümlü olarak aldığı iddia edilen davalıya karşı ek takip talebinde bulunmaksızın doğrudan ödeme emri gönderilmesi suretiyle eksiklik giderilmediği anlaşılmakla ve ayrıca TMK’nın 887. maddesindeki zorunlu talep koşulunun da gerçekleşmediği anlaşıldığından, ilk derce mahkemesi karar ve gerekçesi isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf başvurusu yerinde görülmemiştir.Davalı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin incelenmesinde;İlk derece mahkemesince 21.12.2022 tarihli icra edilen duruşmalı yargılamada, davalılar … Şirketi yönünden davanın tefrikine, davalı … Limited Şirketi yönünden iş bu dava dosyası üzerinden yargılamaya devam edilmesine karar verilerek, ara karar ile birlikte tefrik kararı verildiği anlaşılmaktadır. Yine tefrik edilen dava dosyasının ayrı bir esasta görülmesine karar verilmiştir. Sonuç olarak tefrik ara kararı sonucu iş bu esasta görülen davanın davalısı bakımından ise yazılı gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmiştir. Buna göre hakkında tefrik kararı verilen davalılara ilişkin olarak gerekçeli karar da davanın diğer davalılar bakımından tefrik edildiğinin belirtilmemiş olup, bu hususun kurulan hükümde açıklanmamasının gerekçeli kararda tereddüt yaratacağı yönündeki davalı vekili istinafı da yerinde değildir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında ilk derce mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, her iki taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine,2-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsiline,4-Davalı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline,5-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin kendilerinin üzerinde bırakılmasına,6-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 28.09.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.