Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1125 E. 2023/1086 K. 15.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1125
KARAR NO: 2023/1086
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 11.04.2023 tarihli ara karar.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Rekabetten Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ara kararda yazılı nedenlerle ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında davalı şirkete ait …com’da 21-22-23-16.02.2023 tarihlerinde mesnetsiz ve manipülatif beyanlar içeren yayımlar yapıldığını, 06.02.2023 tarihli depremde müvekkilinin de baz istasyonları ve haberleşme sistemlerinin de zarar gördüğünü, müvekkilinin depremin ilk anından itibaren bölgeye sevk edilen ekipleriyle bütün bu zorluklara rağmen haberleşme altyapılarını çalışır hale getirmek ve iletişimde yaşanan aksaklıkları gidermek için canla başla çalıştığını, davalıya ait kanalda yayımlanan haberlerin davacının kişilik haklarına saldırı ve haksız rekabet teşkil ettiğini, yine davalıya ait … Gazetesinde de müvekkili ve grup şirketleri aleyhine yayınlar yapıldığını, yayınların haksız rekabet teşkil ettiğini ileri sürerek, https://… https://www… com/… https://www…com/… https://www…com/… URL adreslerinde yer alan programlara erişimin engellenmesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesi ile kişilik haklarına yönelen tecavüzün kınanması, önlenmesi ve durdurulmasına, maddi tazminata ilişkin her türlü hakları saklı kalmak kaydıyla, davacının ticari itibarına yönelen saldırı nedeniyle uğramış olduğu manevi zararın giderilmesi için TMK m.25 ve TBK m.49, TTK madde 55 ve devamı TBK m.58 uyarınca haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte 1.000.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; arabuluculuk dava şartınının yerine getirilmediğini, dava konusu haberlerde yer alan bilgi ve yorumlarda da 6 Şubat’ta gerçekleşen ve 50.000 vatandaşın hayatını kaybetmesi ile neticelenen deprem felaketinde, GSM şirketlerinin haftalarca iletişimi sağlayamaması, kurdukları altyapının tamamen çökmesi, yaşanacak felaketlere ilişkin hiçbir tedbir almadıklarının ortaya çıkması, afetler sonrasında bile GSM şirketlerinin iletişimi sağlamak için işbirliği içerisinde olmaması konularının ele alındığını, üstelik davacının, dava dilekçesinde, GSM sektörüne ilişkin sarf edilen bir çok açıklama ve bilgiden sadece belirli kısımların alıntılanıp yorumlar kendisine yönelikmiş gibi dava açmışsa da, dava konusu haberlerde yer alan açıklama ve bilgilerin sadece davacıya veya iştirakine yönelik değil, tüm GSM operatörlerine, mevzuattaki eksiklikleri gideremeyen, Ulusal Dolaşım (National Roaming) protokolünü düzenlemeyen, gerekli denetimleri yapmayan, hayati öneme haiz Telekom sektörünü layıkıyla yönetemeyen kamu otoritelerine, BTK’ya ve Bakanlığa da yönelik olduğunu, bu eleştirilerin sadece müvekkilimiz şirkete ait internet sitesinin değil, Telekomünikasyon sektörüne ilişkin yazılar yazsın/yazmasın herkesin dile getirdiği gerçekler olduğunu, davacının huzurdaki davada ve açtığı diğer davalarda, yayınlanan haberlerin içerisinden kendisine yönelik kısımları ayrıştırarak algı yaratmaya çalışan davacının, sanki iletişim görevini yerine getirmiş de müvekkilinin şirkete ait internet sitesinde yapılan haberlerde haksız bir eleştiriye uğruyormuş gibi haberlerde yer alan sektörel bilgi, eleştiri ve yorumları dava konusu ettiğini, davacı ve iştirakinin basına karşı izlemiş olduğu yıldırma politikası kapsamında müvekkiline ve aynı grup içerisindeki yayın organlarına (www…com ve …) şirketlere karşı her biri 1.000.000-TL değerinde toplam değeri 9.000.000- TL olan 9 ayrı dava açtığını, ana akım medyada hakkında eleştirel yazı çıkmasını engelleyen davacının basın özgürlüğünden, “basının, kamu adına hesap sorma” hakkından, eleştiri hakkından haberinin olmadığını, deprem sonrasında yapılan bu haberlerde dile getirilen hususların “güncellik” ögesinin de mevcut olduğunu, müvekkilinin bir basın organı olarak telekomünikasyon sektöründe deprem felaketi sırasında ve sonrasında yaşanan aksaklıklara ve sebeplerine ilişkin, resmi raporlara ve konuyla ilgili uzmanların güncel açıklamalarına uygun olarak haberler hazırlayıp kamuoyunu bilgilendirmeye yönelik hak ve yükümlülüğünü yerine getirdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 11.04.2023 tarihli ara kararında; ” … Dava, TTK nın 54 ve devamı maddeleri gereğince açılmış haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi davası içinde ihtiyati tedbir istemine ilişkindir. TTK nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1. Maddesinde, “Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına, 56. Maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanununun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre bu tür davalarda talep edilebilecek ihtiyati tedbir talepleri TTK nın bu maddesine göre değerlendirilmelidir. 6100 sayılı HMK’nun “ihtiyati tedbirin şartları”na ilişkin 389-(2) maddesinde; “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” düzenlemesi bulunmaktadır. Aynı Kanun’un 390-(3) maddesinde; “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.” hükmü bulunmaktadır. Aynı Kanun’un 394-(1ve 2) maddelerinde ise; “Karşı taraf dinlenmeden verilmiş olan ihtiyati tedbir kararlarına itiraz edilebilir. Aksine karar verilmedikçe, itiraz icrayı durdurmaz. İhtiyati tedbirin uygulanması sırasında karşı taraf hazır bulunuyorsa, tedbirin uygulanmasından itibaren; hazır bulunmuyorsa tedbirin uygulanmasına ilişkin tutanağın tebliğinden itibaren bir hafta içinde, ihtiyati tedbirin şartlarına, mahkemenin yetkisine ve teminata ilişkin olarak, kararı veren mahkemeye itiraz edebilir.” hükmü yer almaktadır. Buna göre bu tür davalarda ihtiyati tedbir talepleri TTK nın 61. Maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK nın 389 vd. Maddelerinden yararlanılmalıdır. Öncelikle özel hüküm olan TTK nın 61. Maddesinin uygulanması gerekir. Eldeki davada dilekçeler teatisi tamamlanmamış ve deliller toplanmamıştır. Sunulan delillerin çözümünün yapılarak hukuka uygunluk nedenleri konusunda tarafların delilleri dikkate alınarak bir değerlendirme yapılmalıdır. Davanın açılma anı itibariyle haksız rekabet koşullarının mevcudiyeti ve dava dilekçesinde ileri sürülen vakıalar incelenmiştir. Mahkememizce savunma alınıp, yayın içeriklerinin incelenmesinden sonra elde edilecek deliller üzerine, talep edilmesi halinde her zaman ihtiyati tedbir hakkında yeniden karar verilebilir. Dosyanın bulunduğu aşama itibariyle davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanmadığından ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş ve aşağıdaki karar kılınmıştır.” gerekçesiyle ihtiyati tedbir talebinin reddine, karar vermiştir.Bu ara karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde; davacı vekili dava dilekçesini tekrarla, ihtiyati tedbirin, kişinin dava sonunda ulaşmayı umduğu hukuki durumun dava öncesinde yahut esnasında koruma altına alınması olduğunu, mahkemece böyle bir koruma sağlanmazsa, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağını, imkansız hâle geleceğini, gecikme sebebiyle bir zararın doğması nedeniyle de ihtiyati tedbir kararı verilebileceğini ihlale müdahale ne kadar gecikirse, ihlalin o kadar yayılma imkanı bulacağını, bu sebeple yaklaşık ispatın yeterli görüldüğünü, basının kamu görevi yapmasında göz önünde tutulan amaç ile kişilik haklarına verilen zarar arasında açık bir oransızlık varsa, yayının hukuka aykırı olduğunun kabul edilmesi gerektiğini, objektiflikten ayrılmak, haber sınırını aşmak, genişletici ve yanlış yorumlarda bulunmak, gerçek dışı haber vermek, yersiz şekilde onur kırıcı sözler kullanmak, dürüstlük kurallarına aykırı davranmak, kişisel nedenlerle salt sansasyon için yayın yapmak hallerinin hukuka aykırı olduğunu, davalının basın mensuplarının sahip olması gereken özen yükümlülüğü ve meslek etik ilkelerinden yoksun şekilde mezkur olaya sebebiyet verdiklerini, müvekkil şirketleri ayrı ayrı ithamlar ile kişilik haklarına zarar vermeleri yanı sıra Türk Ticaret Kanunu’nun ilgili maddeleri uyarınca haksız rekabet hükümlerine aykırı şekilde haber yaptıklarını, müvekkillerinin kişilik haklarına açıkça saldırılarak ticari itibarının zedelendiğini, haberlerde yer alan söz konusu ifadelerin müvekkili açısından kişilik haklarına doğrudan saldırı teşkil eder ithamlar içerdiğini, müvekkili şirketi kamuoyu önünde hukuka aykırı hareket eden, hukuku dolanarak kendine menfaat sağlamak amacı güden bir şirket gibi göstermeye çalışarak kötülediğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 54 ve devamı maddeleri gereğince açılmış haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi istemine; manevi tazminat istemi ile ihtiyati tedbir istemine ilişkindir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, talep eden/davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın ihtiyati tedbirler başlıklı 61/1. maddesinde, ”Dava açma hakkına haiz bulunan kimsenin talebi üzerine mahkeme, mevcut durumun olduğu gibi korunmasına,56. maddenin birinci fıkrasının b ve c bentlerinde öngörüldüğü gibi haksız rekabet sonucu oluşan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, haksız rekabetin önlenmesine ve yanlış veya yanıltıcı beyanların düzeltilmesine ve diğer tedbirlere, hukuk usulu muhakemeleri kanunun ihtiyati tedbir hakkındaki hükümlerine göre karar verilebilir.” düzenlemesi yer almaktadır. Buna göre bu tür davalarda talep edilebilecek ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın bu maddesine göre değerlendirilmelidir. Bu tür davalarda ihtiyati tedbir talepleri TTK’nın 61. maddesine göre değerlendirilmelidir. Burada hüküm bulunmayan konularda, tamamlayıcı hüküm olarak HMK’nın 389 vd. maddelerinden yararlanılmalıdır. İlk derece mahkemesince talep bu kapsamda değerlendirilmiş ve davacının tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Mahkemece ihtiyati tedbir talebinin değerlendirildiği aşamada, henüz deliller toplanmamıştır. Sunulan delillerin çözümünün yapılarak hukuka uygunluk nedenleri konusunda tarafların delilleri dikkate alınarak bir değerlendirme henüz yapılmamıştır. İlk derece mahkemesince istinafa konu ara kararının verildiği tarih itibariyle haksız rekabet koşullarının mevcudiyeti ile dava dilekçesinde ileri sürülen vakıalar incelenmiştir. İstinafa konu karar davanın açıldığı aşamada sunulan deliller incelenerek verilmiştir. Mahkemece, yayın içeriklerinin incelenmesinden sonra elde edilecek deliller üzerine, talep edilmesi halinde her zaman ihtiyati tedbir hakkında yeniden karar verebilir. Somut olayda dosyanın bulunduğu aşama itibariyle davalının eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğinin yaklaşık ispat ölçüsünde kanıtlanmadığı anlaşıldığından mahkemece talebin reddine dair 11.04.2023 tarihli ara kararın verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin 11.04.2023 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3 maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 15.06.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3 maddeleri uyarınca karar kesindir.