Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/1106 E. 2023/1518 K. 28.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1106
KARAR NO: 2023/1518
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 31.01.2023
NUMARASI: 2021/586 Esas – 2023/93 Karar
DAVA: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının 1990 yılından bu yana tekstil fabrikaları için iklimlendirme ve filtre sistemleri üreten grup firması olduğunu, grup bünyesindeki firmalardan aldığı proses bilgisini mühendislik bilgisi ile buluşturarak sektörel çözüm sunduğunu, Ansr/amca Standart 210-06 standardı, projelendirmede … ve Ashrae 62.1 standardı, …, … standartlarını takip ettiğini, … ‘ın Pakistan’daki … isimli acentesinin davacının müşteri portföyündeki firmalara “… rakiplerine göre avantajlıdır” konulu e-posta göndererek kendi ürünlerinin daha iyi olduğunu iddia ederek davacı ürünlerini kötülediğini, hukuka aykırı ve asılsız bir biçimde bilgi vererek …’nın Türkiye’de bulunan acentesi olup TTK’nun 105’inci maddesi hükmü uyarınca dava ikame etmek zarureti hasıl olduğunu, … Pakistan firmasının e-postalarında davacının doğrudan Temsan unvanını kullanarak kendi ürettiği ürünlerin Temsan’ın ürünlerinden daha kaliteli, daha verimli olduğunu iddia ettiğini, davacının “düşük kaliteli PES ortamı kullandığını” iddia ettiğini, TTK’nun 54 ve devamı maddeleri hükümleri uyarınca bu beyanların haksız rekabet teşkil ettiğini, 28.01.2021 tarihinde davalıya Adana … Noterliği’nce … yevmiye ile düzenlenen ihtarnamenin keşide edildiğini, …’nın Pakistan, İsviçre ve Amerika adreslerine de e-posta yolu ile aynı ihtarnamenin gönderildiğini, davalının Beşiktaş … Noterliği’nin 25.02.2021 tarih ve … yevmiye ile düzenlenen ihtarnamesi ile cevap verdiğini, anılan ihtarnameye cevaben Adana … Noterliği’nin 05.03.2021 tarih ve … yevmiye ile düzenlediği ihtarnamesi keşide edilerek davalıya yöneltilen husumetin …’a izafeten olduğunun ve haksız rekabetin durdurulması ve zararın tazmini yönündeki taleplerin devam ettiğinin bildirildiğini, …’ın gönderdiği kötüleyici e-postalar nedeniyle davacının maddi ve manevi zararları bulunduğunu belirterek, davalı şirketin izafeten temsil ettiği … Pakistan şirketinin davacının pazar alanı içerisinde yer alan kişi ve şirketlere gerçeğe aykırı ve kötüleyici e-postalar ile işlediği haksız rekabet eyleminin durdurulmasını ve şimdilik 1.000 Türk Lirası maddi ve 1.000 Amerikan Doları manevi tazminatın ticari faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş ve 04.10.2021 tarihli dilekçesinde delillerini ibraz etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; usul bakımından TTK’nun 105’inci maddesi kapsamında …’a izafeten dava yöneltilmesi için gerekli şartların oluşmadığını, davalının … ‘ın acentesi olmadığını, …’ın aracılığı ile sözleşme yaparak iddia edilen eylemlere vesile olmadığını, …’ın davanın tarafı olmadığını, usul yönünden davanın reddi gerektiğini, esas bakımından TTK kapsamında haksız rekabet teşkil edecek bir husus bulunmadığını, dava dilekçesinde bahsedilen e-postanın ağırlıklı olarak teknik veriler içerdiği, doğrudan tek şahsa hitaben gönderildiğini, sayılan eylemlerin hiçbiri davalı beyan … tarafından gerçekleştirilmemiş olduğundan davacının maddi talepte bulunmasının mümkün olmadığını, söz konusu e-postanın davalı veya … tarafından yapılmamış olup e-posta içeriğinde de davalı adının geçmesi dışında davalı ile ilgili hiçbir bilgi bulunmadığını, davalı yetkililerinin de e-postada yer almadığını, haksız rekabet davalarında e-postaya dayanılarak dava açılmasının mümkün olmadığını, haksız talep edilen manevi tazminatın reddi gerektiğini belirterek davanın usul yönünden reddini, Mahkeme aksi kanaatte ise davanın esastan reddini talep etmişlerdir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Tüm dosya kapsamı ve denetime elverişli hükme esas alınan bilirkişi rapor içeriğine göre; davalının … firmasının Türkiye’deki acentesi olduğundan bahisle aynı firmanın Pakistan acentesi olduğu iddia edilen … isimli firmanın davacının müşteri portföyündeki firmalara “… rakiplerine göre avantajlıdır” konulu e-posta göndererek kendi ürünlerinin daha iyi olduğunu iddia ederek davacı ürünlerini kötülediği iddiasına dayalı olarak eldeki davanın açıldığı, davalının acente olarak sorumluluğunun değerlendirilmesinde öncelikle davalı şirketin dava dışı … firmasının acentesi olup olmadığının tespitinin gerektiği, davalı tarafça cevap dilekçesinde acentelik ilişkisinin inkar edildiği,yaptırılan ticari kayıtlar üzerinde incelemede ise davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin 18.03.2021 tarihinde yapılan 2021 yılına ait Olağan Genel Kurul toplantı tutanağında; sermayesinin 1.400.000,- TL olduğu, %100 payı temsilen hakim ve tek ortak … firmasının bir iştiraki olduğu ve 2021 yılı öncesi yıllarda olduğu gibi ticari ilişkilerini sürdürdükleri, davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin incelenen defterler kayıtlarına göre; davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin dava dışı … firmasından ithalat yaptığı, incelenen cari muavinde komisyon açıklaması adı altında her hangi bir kayda rastlanılmadığının tespit edildiği, bu haliyle davalın … nin acentesi olduğunun ispatlanamadığı, elde ki davada davalı izafeten yer almış ise de, davalı yurt dışında ki şirketin acentesi olmadığını ileri sürmüş, acente sıfatıyla hareket ettiği ispatlanamadığı…” gerekçesiyle, pasif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, davalı şirkete acentelik hükümlerinin tatbik edilmesinin mümkün olduğunu, emsal nitelikteki Yargıtay kararlarını ve doktrin görüşlerini sunduklarını, iş bu davanın … izafeten … San. Tic. Ltd. Şti.’ye karşı açıldığının göz ardı edildiğini, Mahkemece davalı şirketten … ile … arasında acentelik sözleşmesinin sunulması istenmesine rağmen sunulmaması sonrasında gerekli usuli işlemin yapılmadığını, gerek ilk derece mahkemesi ilamında gerekse bilirkişi raporunda … ile … arasındaki acentelik ilişkisinin sözleşme ile ispatlanması gerektiği ancak sözleşmenin sunulmadığı gerekçesiyle acentelik ilişkisinin bulunmadığı sonucuna varılmasının kabul edilemez olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin sunulmamasının hiç olmadığı anlamına gelmeyeceğini, bu noktada davalı yetkilisine taraflar arasında sözleşme bulunmadığına, özenle aransa dahi bulunamadığına, nerede olduğunu bilmediğine ilişkin yemin yaptırılması gerektiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇEDava, TTK’nın 56. maddesi uyarınca haksız rekabetin tespiti ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama soncunda davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş; bu karara karşı davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Eldeki davada, davacı tarafından izafeten dava yöneltilen … AŞ’ nin yurt dışında mukim ..’ nin Türkiye acentesi olduğu, yine…’ nin Pakistan acentesi olduğu iddia edilen Pakistan … nun davacı portföyünde bulunan bir kısım müşterilerine gönderdiği mailler ile haksız rekabette bulunduğunu, bu nedenle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davalı vekili, müvekkilinin … ‘ nin acentesi olmadığını, bu nedenle davanın husumetten reddi gerketiğini savunmuştur. TTK’nın 119/2. maddesine göre, davanın müvekkile izafeten acenteye yöneltilebilmesi için dava konusu uyuşmazlığın herşeyden önce bir sözleşmeden doğması, buna ilaveten acentenin bu sözleşmeyi müvekkili temsilen akdetmesi veya sözleşmenin kuruluşunda aracı olması gerekir. Öte yandan, TTK’nun 117/3. maddesine göre, yurt içinde merkez veya şubesi olmayan yabancı ticari işletme adına geçici de olsa yurt içinde işlem yapanlar hakkında acentelik hükümleri uygulanır. Bunun sonucu olarak yurt dışındaki yabancı şirkete izafeten yurt içinde işlem yapana (temsilciye) karşı dava açma olanağı vardır. TTK’nın 105. maddesinin 2. fıkrasında, acentelerin aracılık ettiği sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı acentenin müvekkilinin aleyhine açılacak davalarda, acentenin kendisine karşı müvekkili adına izafeten dava açılabilir. Bu hukuki açıklamalara göre somut olaya gelindiğinde; alınan bilirkişi rapor içeriğindeki tespitlere göre, izafeten dava yöneltilen … AŞ ‘nin yurt dışında mukim davalı …’ nin Türkiye acentesi olduğuna dair bir kanıt bulunmadığı gibi, davacının iddiasının ileri sürülüş biçimi de dikkate alındığında haksız rekabete ilişkin eylemlerin izafeten dava yöneltilen … AŞ ile ilgili olmadığı, TTK’nın 105. maddesi de gözetildiğinda, somut olayda davanın doğrudan acente olduğu iddia edilen … AŞ’ ye yönelik bir kişisel kusur ileri sürülüp açılmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda ilk derece mahkemesince doğru hasma dava açıldığı gözetilerek,… AŞ’nin acente/temsilcilik sıfatının bulunmadığının belirlenmesi nedeniyle, davanın doğru hasıma yöneltildiği de dikkate alınarak, doğru acentenin gösterilmesi veya davalı asilin adreslerinin bildirilmesi konusunda davacı vekiline süre verilerek, bu bilgilerin verilmesi hâlinde asıl davalı …’ye ya da bildirilecek doğru acentesine tebligat yapılarak davaya devam edilmesi gerekirken, husumet yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur. Usulünce taraf teşkilinin yapılmış olması davanın görülebilmesinin koşuludur. Mahkemece bu koşul gerçekleştirilmeden karar verilmiş olması nedeniyle, işin esası incelenmeksizin kararın kaldırılması gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında taraf teşkili tamamlandıktan sonra davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Davacı tarafından yatırılan istinaf peşin karar harcının, ilk derece mahkemesince, talep hâlinde iadesine, 4-Davacı tarafından istinaf kanun yolu aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, İlk Derece Mahkemesi tarafından, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.29.09.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a. maddesi uyarınca karar kesindir.